Tarih Yalan Mı ?

Bizlere kücüklüğümüzde bahsedilen tarih dersi yalan mı ? Çünkü islamiyet'e ve diğer büyük dinlere göre Adem dünyaya geldiğinde iletişim kurabilecek şekilde ihtiyaclarını giderebilecek şekilde öğretilmiştir.Ama tarih dersinde ateş bilmem kaç yılında bulunmuştur deniyor.Tarihte taş devri elinde sopa olan afedersiniz bohohob diye bağıran dinozor kovalayan adam akla geliyor ...
Teşekkürler

Bende ilk okuduğumda acaba tarih değil de dinler mi bizi yanıltıyor diye düşündüm. Birçok kaynakta, ezoterik birçok bilgide, evrensel kanallarda aslında tarihin değil de dinlerin bizleri yanılttığını gördüm ve öğrendim. Bizzat bu düşünceye bende hakimim. Çünküsünü açıklayacaktım ama vazgeçtim. Sürekli dinsel tartışmaya dönşütüğü için konular herhangi bir açıklama yapmamaya karar verdim. Umarım yanılırım bu sefer.

Din / inanc kavrami bir isbat istemez, isbatlanmis sey zaten inanc yada din degildir. ilimdir

Biolojik acidan Isa babasiz dünyaya gelemez ve cinsellik yasamadan Meryem cocuk doguramaz, bilolojik acidan bu bir yalandir. Tarihe gitmeye gerek yok.Bu cok daha bariz bir olgu.
Yani tarih saptirilsa dahi, bilolojiyi napacagiz. Diyorum ya kisinin inanci isbat istemez. Inanc ve din dedigimizde buna ilim ile bakamiyoruz bakmaya kalkistigimizda ilk adimda din ve inanc adina tökezleriz.

Adem ilk insan olsa dahi ve bu isbatlanmis olsa dahi, o cennetten indi, cennet nerde ? Hangi tarih cenneti bize sunabilir yada hangi harita/pusula. Gönül ve akil farkli beslenir inanc akil isi degil.

Aslında pekte ilginç birşey değil. Bundan 100 yıl önce insanlar, depremleri Tanrı'nın gazabı zannediyorlardı fakat şimdi fay hatlarıyla olduğunu öğrendik,cihazlar geliştirdik,önlemler alabildik hatta bu fay hatlarını kullandık. Yine bundan yüzyıllar önce Güneş'i,Ay'ı Tanrı zanneden insanlar vardı. Şimdi ise yıldız ve kaya parçalarından ibaret olduğunu biliyoruz. Belkide bundan yüzyıllar sonra dinlerin tamamen uydurma olduğunu,dinlerde anlatılan herşeyin aslında kurgusal bir yapı olduğunu ve hepsinin bilimsel bir açıklamasını bulacağız. Veya dinlerin gerçekten doğru olduğunu ve sistemin,bilimin dinlere göre var edildiğini.

Tarih ya da bize anlatılan tarih ve dinde büyük sorunlar var bence. Bunu sadece bir dine ya da inanca bakarak söylemiyorum. Zaten pek çok inançta da görünenin arkasındaki gerçeği arayan mezhepler ya da yollar bulunur. Bilimsel açıdan baktığımızda da pek çok gerçeğin zamanla ortaya çıktığını göeüyoruz. Basit yazının ve sembollerin tarihi dahi gün geçtikçe daha eskiye gidiyor. Ancak bizim bu güne kadar öğrendiğimiz başkaydı. Geçtiğimiz günlerde bilim adamları yaklaşık yüz yıl önce bulunan deniz kabuğunun üzerindeki sembollerin ilk yazı örneği olabileceğini açıkladı. Bu deniz kabuğu yüzbinlerce yıllık. Aslında biz sadece algı yeteneğimize göre yorum yapıyoruz ve daha fazlasını algılayanlar ise bunlara bhazır olmadığımız için açıkşamıyor. Anti resmi tarih tezlerini saymazsak. Burada bahsettiğim resmi tarih siyasi tarih değil, klasik olarak bahsedilwn tarih anlayışı.

Tarih baya uzun bi süre, insanların keşfettiği tarihi devirler içinde ademi hangi zaman dilimine koyuyorsun?
Mantıklı bi teori olarak ben şunu buldum, paylaşayım.
Tarih insanlık ile başlar. Bir insan ile başlamaz. Adem ile havva öncelikle dünyada insanlığı oluşturmuştur. Bu karanlık çağ, ne olduğu bilinmiyor.
İnsanlar yeterince çoğalıp dünyaya dağılıp, (milyonlarca yıldır bu) kendi varlığıyla dünyada izler bırakmaya başlayınca, tarihi devirler tespit ediliyor.
Tarihi devirlerin başlaması için ortada bi insanlık olması gerek, kısaca ademden milyon yıl sonra ancak oluşmuşuzdur. Tarih bir insanla başlamıyor yani.
Bahsettiğim tarih, tarihi devirler, ders kitaplarında yazan.

Ders kitaplarındaki tek hata şudur ki; geçmişte dinler bahane edilerek engellenen bilimin, bugün akademik ego ve güçle yeni bir dine dönüşmeye başlamasının ve dinlere savaş açmasının verdiği kibirle kullanılan ifadelerdir. Bilim altında başka bir anlam, gizli bir amaç barındırmadığı sürece güzeldir. Bu kapsamda özellikle dinlerle harmanlanmaya çalışılan bilim de tehlikelidir.
Bilim ayrı, din ayrıdır ama bunu ne din adamları ne de bilim adamları başaramamaktadır. Din dogmadır tartışılamaz ve bu şekilde bilimle paralel olamaz. Bilimsel yenilikler dinsel inanışları doğrulayabilir veya yanlışlayabilir ve fakat bu doğru-yanlış bilimsel ilerleme ile değişe de bilir.. İş bu sebepten ikisini bir birinden uzak tutmakta fayda var.
Din-Bilim çakışmaları veya başka niyettendir ki, henüz kesinliği net olarak bilinmeyen, akademisyenlerin hala fikir ayrılığında olduğu bir çok konu ders kitaplarında kesin ifadelerle anlatılıyor. Bu bana göre tek hatadır.
Örnek olarak, Mısır piramitlerinin firavun anıt mezarı olarak öğretilmesidir ki, bu sadece zayıf bir teoridir. Üniversitelerde bile şuan en basitinden sanat tarihi derslerinde ''gerçekmiş'' gibi sunulmaktadır.