Şimdiki insanlar neden cinselliğe ve aşka programlanmış gibi davranıyorlar?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,258
Tepkime puanı
3,164
İstersen Evrenin en büyük sırlarını öğren öldükten sonra hiçbirşeye yaramaz. Öldükten sonra ne yaptığın kim olduğun önemsizdir. Ben kendi acımdan zaten aşka inanmam cinsellike uzun süreli bir zevk değil benim tek zevkim bilimdir. Hayatımın tek amacı ölümsüzlüğü bulmak ki bunu basardım. Tek eksik sponsor.
Bana bu tip insanları bu bilgi seviyesinde savunmanı gerçekten garip buldum. Hayatın tek amacının eğlence olmadığını yaptığın araştırmalarıdan farketmiş olman gerekirdi. Gerçekten senin yazdığını görünce şaşırdım. Düşünsene bu insanlardan biri olsaydın bu araştırmaları hiç yapmayacaktın. Sadece zamanla eğlenceden bile sıkılan tatsız tuzsuz bir insan olacaktın. Gerçekten böyle mi olmak isterdin? Yoksa şuan ki gibi birşeylerin farkında olarak yaşamayı mı isterdin?
 

eheres

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Şub 2013
Mesajlar
12
Tepkime puanı
1
bu hayatta her şey insan için… acılar da, sevinçler de, yaşamak da, ölüm de… her şeyi tatmalı insan, yaşadıklarından korkmamalı, korkan insan bir şey yaşamamış demektir çünkü… denemek gerekir, yenilsen de bir daha denemen gerekir, bir dahaki sefere daha iyi yenilmen gerekir…

bu dünyaya geldik, hepimizin farklı düşünceleri var buraya geliş amacımızla ilgili; kimisi öbür dünya için bir sınav yeri olduğunu söylüyor, kimisi eğlenmek amaçlı, kimisi birey olma derdinde, bazısınınsa ekmek kavgasından bunları düşünecek hali bile yok… ne düşünürsek düşünelim, kim olursak olalım, karşı koyamayacağımız tek bir şey var: zaman… ister boş boş otur, istersen de bir saniye bile durmadan çalış, o asla yerinde durmaz… babandan azar işitirken geçmek bilmez, sevdiğinle beraberken su gibi akar; gece yolculuk yaparken saniyeleri sayarsın, oysaki seni yolcu edenler için göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibidir… bu zamanı değerlendirmek bizim elimizde; verimli olarak yaşanılacak süre en fazla 90 sene, bu gerçekten çok kısa…

insana hiçbir şey bitmeyecekmiş, değişmeyecekmiş gibi gelir… ailen hep oradadır, sevdiklerin yanındadır, ya da tam tersi yapayalnızsındır, bir sıcak gülüşe dünyaları verebilecekken etrafında kimsecikler yoktur… ama bunlar böyle kalmaz, elbet bir gün değişir… i̇nsan bunu bilerek yaşadığında, sevincin yanında acı olduğunu, herkesin ölümlü olduğunu bildiğinde hayata daha güçlü devam ediyor… öyle ya; hiçbir acı kalıcı değil… bu olmasaydı, insanlar sevdikleri öldüğünde, onların ardından asla yaşayamazlardı, ama yaşıyorlar işte… bu demek değildir ki onlar hemen unutuluyor, özlenmiyor; o özlem hep baki kalsa da, acının o yakıcılığı kalmıyor demek ki… bunu unutmamak lazım: kim olursak olalım, o kaçınılmaz sona doğru hızla gidiyoruz, başımıza her acı gelebilir, bunu bilerek yaşamak gerekiyor… bunlar çok beylik laflar gibi görünse de, bu basit gerçekleri unutuyoruz ve kendimizi hiçliğe atarak orada ömür tüketiyoruz…

herhangi bir sebepten acı çeken insan, aşk, ayrılık, ölüm, hastalık, ne olursa olsun, şunu bilmeli: benden çok daha kötü durumda olanlar var… sen burada “adam beni terk etti” diye ağlarken, insanlar irak’ta, afganistan’da, somali’de “bugün burada kim ölecek” diye düşünüyor… ya da “babam bana ipod almadı” diye kendini helak ederken, doğu’da bir çocuk “yemek yiyebilecek miyim” diye kaygı duyuyor… evet, herkesin yaşam standartları farklı, herkesin hayattan beklentileri farklı, kabul; ama bir de dünyanın gerçekleri var… acı, bir yere kadar çekilir; bir müddet sonra aynı ağırlığıyla devam ediyorsa, ya verilen kararda sorun vardır, ya da insan bu acıdan zevk alıyordur… her şeyle yaşamayı bilmek lazım, sevdiklerimizin değerini bilmekle başlamak lazım… i̇nsan sevdiğini, özlediğini, pişmanlıklarını, kırıklıklarını sevdiklerine söylemekten kaçınmamalı, önemli olan “sevebilmek”tir çünkü… sevmek, sevilmekten çok daha onurludur; çünkü bir tek ondan emin olabilirsin… bunu yapabiliyorsan, bu dünyaya bir imza attın demektir… kimi sevdiğin önemli değil; belki buna layık biridir, belki değildir; belki işe yaramazın önde gidenidir, belki de dünya tatlısıdır, hiç önemli değil… sevmeyi başardıysan, hayatta istediğin her şeyi başarırsın… o yüzden, her şeye bir tecrübe olarak bakmak gerekiyor; acılara bile… i̇nsan acı çekmeden bir şeylerin kıymetini bilmiyor, hayatın değerini kavrayamıyor… pos bıyık nietzsche amcamızın da ağızlara sakız olmuş ünlü lafında dediği gibi: “beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir… ”daha ne acılar var hayatta, daha da güçlenme fırsatları aynı zamanda…

“böyle bilmiş bilmiş ahkam kesiyorsun da, sen yapabiliyor musun bu dediklerini?” derseniz, zaman zaman, derim sanırım… belki de o yüzden bunları yazıp kendime saklayacağıma buraya koyuyorum, pek ziyaretçimiz olmasa da sevdiklerime ve kendime bir tavsiye niteliğinde kalsın… az çok yapabildiğimiz bir şey bu, umarım hep yapabiliriz… biraz i̇clal aydın tarzı gelebilir şimdi söyleyeceğim, bu durumda itici gelme riski de fazla, ama hakikaten sevdiklerinize sevdiğinizi söyleyin… ne onlar, ne de siz, ebedi değilsiniz…

son söz: acılarla yaşamayı bilmek önemlidir, bu insanı hayata bağlar… ama pişmanlıklarınızı, sevginizi, özlemlerinizi de söylemekten çekinmeyin… i̇stediğimiz kadar başarılı olalım, en nihayetinde insan sevdikleriyle ve onu sevenlerle olmak ister… o yüzden, bir acıyı kabullenmek başka şeydir, o acıyı güzelliğe dönüştürmek yerine acı çekmek başka şeydir… trafik sloganından aşırdığım ve içine argo kattığım(argo bir dilin zenginliğidir, gerektiğinde şiddetle kullanınız!) bir sözle bitirelim bu pazar yazısı tadındaki düşünceler bütününü: sevenleri sevelim, sevmeyenleri s.ktir edelim! unutmayın: kimse sizi sevgisizliğiyle üzemez, buna hakkı yok, kim olursa olsun… sakın izin vermeyin…

-Alıntıdır.
 

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Bir tür radyo yayını yapıldığını düşünün belli frekanslar kullanılarak toplum bilinçatına etkilemek yoluyla kollektif hipnoz altında tutulan bir dünya,insanların yüksek merkezleri bastırılıp ilkel merkezleri uyarılıyor ,belli realiteler bu yayın yoluyla gerçeklik halinde algılanıp yaşanıyor ,bu realitede cinselliğin provakasyonu da var insanların düşük seviyede 5 duyuya bağlı basit yaşamsını teşvik edecek her şey var.Ayrıca her türlü inacın yoz şeklide bu yayında mevcut.Bu bir teknoloji ve uygulanıyor.kitlesel hipnozu kıramazsak sunulan realiteyi gerçek sanıp yaşarız.
 

priscilla

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Söyledikleriniz de çoğunlukla haklısınız . Ben 17 yaşında bir kızım ve çevremde ki insanların çoğu menfaat ilişkisi içindeler . Genellikle çoğu erkek kız düşürme peşinde , çoğu kız da dış görünüşü iyi olan erkeklerle takılarak tanınma peşinde . Bu o kadar üzücü bir durum ki bunu dile getirdiğim zaman da ' kıskanıyor ' oluyorum ama ne yazık ki bunun kıskanılacak bir durum değil acınak bir durum olduğunun farkında değiller ..
 

Shera_x

Banlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2013
Mesajlar
80
Tepkime puanı
1
Bunlar kıyamet alametlerinin küçücük örnekleridir.. İçten inanıyorum ki kıyamet çok yakındır.
Reklam değildir, tanıtımda değildir; Dabbe - Cin Çarpması > Filmde sesleniş 1gram aklı olan bile anlayacak şekildedir.
"Dabbe kıyamet gününe yakın dünyayı bir örümcek ağ gibi saracak ve her eve girecek" = İNTERNET :)
 
I

ikar

Subliminal mesajlar var çizgi filmlerde, dizilerde, filmlerde, şarkılar ve türkülerde.Toplumumuzun beynini yıkayıp kolay kullanmak istiyorlar.Bunun için oylar Ebu Yusuf'a!Kendisi Mardin/Nusaybin padişahıdır, güçlüdür, Müslümandır, etkilidir!Ebu Yusuf'un sloganı:Evet, yapabiliriz!
İngilizler için:Yes, we can!
 

demonic

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Haz 2011
Mesajlar
640
Tepkime puanı
82
çünkü bazı örgütler gerek basın gerek sübliminal mesaj ile bu işi çok sıradan gibi gösterdiler,insanlar da inandı...
 

DemonLove

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ağu 2013
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Bana bu tip insanları bu bilgi seviyesinde savunmanı gerçekten garip buldum. Hayatın tek amacının eğlence olmadığını yaptığın araştırmalarıdan farketmiş olman gerekirdi. Gerçekten senin yazdığını görünce şaşırdım. Düşünsene bu insanlardan biri olsaydın bu araştırmaları hiç yapmayacaktın. Sadece zamanla eğlenceden bile sıkılan tatsız tuzsuz bir insan olacaktın. Gerçekten böyle mi olmak isterdin? Yoksa şuan ki gibi birşeylerin farkında olarak yaşamayı mı isterdin?

Şaşırmana gerek yok. Hayatın kendisinin ana amacı yoktur. Amaçları biz uydururuz. Bu benim kendime uydurduğum, anlam katması için yamadığım bir amaç. Başkasının amaçları istekleri farklı olur oda o amacı kendinde bulur. Örneğin o kişinin amacı doyasıya spor yapmak, eylenmek, sevişmektir bundan doğal birşey yok. Hayatı yaşamayıp kitaplara gömülmekte iyi birşey değildir. İnsanların cinselliğe ve aşka bağlı olmalarını bende sevmesem bile buna herhangibir karsı eleştiri yapmam/ yapmak bana düşmez bu kişinin kendi isteklerine ve düşüncelerine bağlıdır.

Ben insanların sexe bu kadar düşkün olmasının sebebini din olgusuna bağlıyorum. Din insanlar üzerinde büyük bir psikolojik baskı oluşturur. Sevişmeyin, günah/haram., kolunuzu açmayın günah vs. Bu psikolojik baskı tam tersine güdüleri besler ve insanların yasaklananı daha çok arzulamasına yarar.Serbestlik ne kadar artarsa baskılar azalır. Zaten bir süre sonra insan sexten ve aşk gibi olgulardanda sıkılır.
 

akumaa

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Şub 2013
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Konum
istanbul
İş
model
bir insanın dogumundan sonra ve yaşamını anlatan bir söz paylasmak istiyorum

İlk kez ağladın adını koydular Irk ya da dil ya da garip bir dinle Yürümeye başla, dokun, tanı, öğren Artık varsın, varsa bir gölgen Gör, duy verileri yüklüyor aklın
Sen büyü çoktan başladı farkın Şimdi çocuksun deli gibi koştur Silahın vardır ama içi boştur Vur, kaç, evcilik, tekmele, şut çek Oyunlar olacak zamanla gerçek
Yavaşça bedene oturuyor benlik
Gelişimin en gıcığı bu ergenlik Leylek yok sen akıllanıyorsun Bilgilerinden kıllanıyorsun Biraz da eğitim, kanlı savaşlar Didişip didişip ağıt yakmışlar Bunlar eskiden taşa tapmışlar
Onu da zamanla kağıt yapmışlar Şuanda mevsimin bir iki dönemli
Bu kadarı yetsin, tenefüs önemli Sen tek acıyı sivilce sanıyorsun

Derken birkaçını daha tanıyorsun Artık büyüdün sen birey oldun Duygu düşüncelerin daha yanlı Sisteme göre kendi nickini buldun Şşt fıstık ya da hop delikanlı
Hadi yaklaş bak hayatın tadına Ölene kadar maraton bitmeyecek Attığın her adım mutluluk adına Ne yaparsan yap yine yetmeyecek Önce bir iş sabah akşam yardır
Sonra dikiş ve bu ritme devam et Bir sorun olursa bi bildiği vardır Var adalet Allahına emanet Yanacaksın söndür diyecekler Yakacaksın döndür diyecekler
Seveceksin öldür diyecekler Göreceksin kördür diyecekler Sana yol gösterecek dik kaşlar Burda emir çok kralını sen seç Yaşayacağın bol sıfırlı aşklar
Pompala seçim için artık çok geç Baksana yarın bu güneş yine doğacak Tebrik et her tarafın örülmüştür İnançlarına göre bir sitemin olacak


Sen daha yazmadan o görülmüştür
 

heppha

Banlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2013
Mesajlar
54
Tepkime puanı
1
Yaşım 20.21 yaşıma gireceğim yakında.Evet aşk duygusunu bilirim ama hayatımda hiç sevgilim olmadı.Evet malesef birçok kişi sanki bu konularda robotlaştırılmış gibi.Ama en üzücü tarafı bunu manevi yönden değil,hormonal yönden kullanmaktalar.
 

Pocahontas

Kayıtlı Üye
Katılım
16 May 2009
Mesajlar
102
Tepkime puanı
8
:) subminal msj ya da toplum baskısının hafiflemesi (patlaması)etkileri bir nebze olsa bile bence en büyük etken çağın da getirdiği koşullar.
Bunca iletişim araçları neden var? İnsanların çevreleri artık oturdukları mahalle ya da köylerden ibaret değil.
Eskiden bir mahalle birbirini tanırken, şimdi isteyen istediğini tanıyıp, istemediğine yüz çevirebiliyor (bkz. komşusunu tanımayanlar) ..
Olanaklar arttıkça pek tabi önem azalıyor.
Ben zannetmiyorum ki eskiden yaşayan insanlar çok farklılardı, 3-4 karısı olan dedeler işin hangi kısmındalar sizce?
Şimdiki olanakları o yıllara aktarsakta yine aynısı olurdu. Günün her saati whatsappta memleket meselesi konuşacağını sanmıyorum o dedelerin.
Her çağ kendi koşullarını hazırlıyor. Bu koşullarla duygusallık yok denemez.
Öyle olmasa, ne aşk filmleri tutar, ne aşk şarkılarına hüngür hüngür ağlayan insanlar olur :)
Bu bollukta kafası karışık ve ne aradığını bilmeyen insanlar daha fazla sadece.
 

Meus Dei

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ağu 2013
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
Çünkü Bugün yaşadığımız Dünya nın sistemi bu bizler ise bilginin arayışındayız bizler kumsaldaki kum taneleriyiz dostum değerini bil ve pişman olma bilginin değeri 5 dakikalık zevkten daha önemlidir bırak insanlar bildiklerini yapsınlar onlar Dünya nın ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
 

Nevra

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Haz 2013
Mesajlar
20
Tepkime puanı
1
Şu sıralar benim de çok aklıma takılan bir konu bu. Şaşıp kalıyorum gerçekten kendime bile. Benim de önceliğim haline gelmiş vaziyette aşk denilen olay. Programlanmış gibi herkes.
 

Meus Dei

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ağu 2013
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
aşk denen duygu yok olduğundan dolayı insanoğlu aşka sahip olmak istiyor sanki bir hazinemiş gibi onu arıyor
 

DemonLove

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ağu 2013
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Aşk diye birşey yok . Sevgi var ki oda zaten anilardan ibaret. En fazla duyacağınız his aniların hormonlarla birlikte depreşmesi. Aşkı insnalar çok büyütüyor ve akıllarında çok kurguluyorlar.
 

vivalavida

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
444
Tepkime puanı
122
Aşk kötü bir şey değil ki, her şey zamanında güzel. Bir dönem bir şeye ilgi duyarsınız ve tüm hayatınız ona odaklanır. Bir dönem başka bir şeyle ilgilenirsiniz ve her şeyinizle ona yönelirsiniz. Benim de çevremde ilgisini sadece karşı cinse ve onunla ilgili fantezilere yoran onlarca insan var. Elde ettiklerinde ya da tatmin olduklarında zaten farklı şeylerden de konuşulabiliyor hale geliyorlar. Onları yargılamıyorum, bu geçici bir hal diye düşünüyorum.

Sevgiyle.:)
 

yarbay

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Nis 2013
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
bindik bir alamete,gidiyoruz kıyamete.
 

Mrs.Şeytan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 May 2014
Mesajlar
415
Tepkime puanı
66
Konum
Cehennem
İş
İngilizce Öğretmeni
Arkadaşlar neden şimdiki insanlar hep yalnız kalmama, aşık olma, karşı cinse ilgi duyma gibi konularda ilerliyor? Hani insanlar neden sürekli bu arayışta? Etrafıma bakıyorum herkes eş peşinde, neden başka konular konuşulduğunda bu kişiler hiç kafa yormuyor anlamıyorum. Bu kişiliği benimsemelerinin sebebi nedir? Neden buna programlanmış gibiler? Bana çok tuhaf geliyor ve şimdiki insanlar sanki programlanmış robotlar gibi. Bu konular dışına çıkmıyorlar ve herhangi bir konuda fikir belirtmekten bile çekiniyorlar. Etrafımda ki insanların hepsi (kız erkek farketmeden) bu işler peşinde ve ben böyle bir ortamda yaşamaktan harbiden sıkıldım..
aynen Ori daha çok benim yaş grubumdaki (17-18 yaş) gençler öyle. Bi arkadasım sevgilisinden ayrılıyo diğer gün yeni bi sevgili neymiş sevgilisiz kalamazmış. Bu konuyu açmakla iyi bişi yaptın. İnsanlar bu durumlara düşüp ders alsalar bile illa yapıyorlar. Şimdi kii sevgili yapma amacı başka. İnsanlar beyinlerini kullanmıyorlar
 

Junmen

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Kas 2014
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
Nesil yanlış eğitiliyor onun etkisi çok büyük ister subnimal mesaj deyin ister ebebeyn lerin ilgisizliği isterseniz toplum baskısı nedenleri çok.

Ama öyle bir hava oluşmuş ki

Kız arkadaşı sevgilisi olmayan erkek değil ezik
Erkek arkadaşı sevgilisi olmayan kız değil vebalı

Sanki ihtiyaçmış hatta mecburiyetmiş gibi bir inanış oluşturulmuş ve bunun gençlere yada herkese empoze edilmiş gibi görüyoruz. ( istisnalar üstüne alınmasın )

Hiç hoşlanmadıkları müzikleri şarkıcıları birilerinin beğeniyor olması nedeni ile kendisininde sevdiğini söylemesi gibi bir etki bu gençlerde çok sık görülür .

Kültürel asimilasyon diyebiliriz belki artan ekonomik imkanlar rahat yaşamın bizden önce ulaştığı batı kültürünün geneleksel halk kültürlerine baskın çıkmasıdır . Bize bir kız ancak evlendiğinde ilişkiye girerken Başka bir ülkede lise mezuniyet balosuna bakire gidenin üzerine bir kova katran ve tüy atabiliyorlar .

yaşı müsait olanlar hatırlar 70 li yıllarda sokakta genç kızlar iç çamaşırlarını ancak kapatan minicik eteklerle dolaşırlarmışı moda diye . o zamanın flmlerine bakarsanız görebilirsiniz . Bu gün bile genç kızların giyemediği etekleri giyip çıkmalarının sebebi neydi ? bu günki gençleri ahlaksızlıkla itham etmeden evvel o zamanlar kapalı kapılar ardından yapılan toplu uyuşturucu ve cinsel içerikli partilerin analizinide yapmalıyız .

Evet bende sizin gibi 15-16 yaşındaki kızların kendilerini daha büyük gibi göstermek için bol makyaj sigara bira hap kullandığını biliyorum burnumun dibinde okul var . ( cinsel olaylara girmiyorum yeri burası değil )

daha fazla yazacaktım aklıma geldi canım sıkıldı .
 

fikrimühim

Kayıtlı Üye
Katılım
10 May 2014
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Çünkü cinsellik ve aşk insanı dünyaya daha çok bağlar ve yalnızca yüzeysel düşünceye sevk eder.İllüminatinin amacıda bu zaten.Dinsel ve düşünsel ruhsallığı yok edip yüzeyselleştirmek ve sürü psikolojisi yaratmak.Başardılar mı evet fazlasıyla...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst