Süre hedefi koymak da yine belirli kalıplara sıkıştırmaya çalıştığın için kısıtlı bir enerji yaratır ve ulaşmanı engeller yani sadece miktar değil süre sınırı da koyamazsınız çünkü yenmeniz gereken o blokaja direnç ekler bu ama yine burada okumuştum -sanırım dennise yazmıştı- istediğin şeye sahip olduğun ilk anı imajine etmek yerine ona sahip olduktan sonraki rutin hayatını imajine etmek o frekansa girmeni kolaylaştırır diye. Hala mantıklı buluyorum. Biraz araştırırsanız bulursunuz siz de ha ben çekim yasasına direkt inanmıyorum bu arada ama geçmişte çok araştırdım ve en çok da söz ettiğim tekniğin faydasını gördüm.
parkinson yasasını hiç duydunuz mu
Yakın geçmişte çekim yasası tartışıldı burada. Sınır koymanın ne zararı var ? Ben koyarım. Ben kesin sınır koyarım. Yoksa güçler o kadar gevşek olabiliyor ki. Alacağınız paraya sevinecek durumda olmayacaksınız.
Çekim yasasında üzümünü ye bağını sorma mantığı var ödenecek faturadan hiç bahsetmiyor ama.. ilkeleri olan bir insan her yol mübah diye bakmaz zaten olaya. Gökten para inmeyecegine göre onu kazanmak lazım bir şekilde. Ve zaten kestirmeden hedefe ulaşmaya çalışanlar yolda kalıyorlar ulaşsalar bile ağır bedeller ödüyorlar kendisini teğet geçse de bela, en yakınları zarar görüyor sonunda.
güzel bakış açısı hocam, seviliyorsunuz
kestirmeden hedefe ulaşmak derken bunu biraz açabilir misiniz hocam, yasal ve alın teriyle kazanılan paranın ne gibi bir kötü etkisi olabilir ki
Yasal ve alınteri ile kazanılan parayla pek mümkün olmuyor zengin olmak.. çekim yasasında evrenin sana verebileceklerinin sınırı yok.. diyorsun çok param olsun çok şuyum buyum olsun, ee o zaman diğer insanlar ne yiyip ne içecek taş mı kemirsin bütün her şey senin olursa.. bütünün hayrına da demek lazım bu tür çalışmalarda.
güzel bir bakış açısı ve eklemek istediğim bazı noktalar var, şuan piyangodan kazanıp onu ticaretle büyütüp büyük işler yapan birisini duyduk mu duymadık şahsen ben duymadım ve bu onun olmayacağı anlamına gelmiyor, ikinci olarak hocam, hayırlısını nasip eden Yaradanın, hayırsızı hayırlıya çevirecek gücü var elbet. Teşekkürler cevap için, güzel bakış açısı hocam
Bu kitaptaki bilgileri kullanarak köşeye döndünüz mü?
Konuyu ben açmadım, kitabı da ben yazmadım...
Ama kitabı tavsiye etmişsiniz hakkında hiçbir fikriniz olmayan bir kitabı öneriyorsunuz yani öyle mi..
Kitabı herkes okumuş. Filmi de izleyen vardır. Zamanında gişe rekorları kırmıştır. Sonuç?
Bu kitap ve türevleri zamanında satış rekorları kırarak asıl parayı sahibine yani yazara kazandıran kitaplardır...Yıllar önce insanların inanma ihtiyacını sömüren ve o zamanlar ilk defa byle kolay yoldan ,sadece düşünce gücüyle,çekim yasasıyla para kazanabileceğini zanneden okurlar oldu,ki buna ben de dahildim...Bu düşünceyle o çocuk yaşlarda karşılaşmak insanı ümitlendiriyor ve tatlı tatlı hayaller kurduruyordu...Ama sonra bu kitabın binbir çeşit halini başka kitaplarda da okuduk...Yıllar geçtikçe sorgulamaya başladık,çünkü bu yasayla dalga geçen insanlar bile bu tür kitapları okumuştur...İstisnalar hariç düşünerek ,sadece parayı hayal ederek para kazanılamayacağını herkes anladı...''Bir de eğer düşünce gücüyle yapamıyorsanız siz inanmadığınız içindir,ya da yeterince hayal etmediğiniz içindir''gibi cümlelerle insanlara suçluluk aşılayan kitaplar bunlar...İşte biz hatalı düşündüğümüz için olmadı vs... @Absoluta Virtute arkadaşımızın dediği gibi herkes kendi hayatında deneyimlediğini bilir....Benim de tavsiyem bolluk-bereket ,nasip sadece parayla ilgili değildir...Zenginliği ,bolluğu ,şansı parayla sınırlandırmamanız gerekiyor...Bu sitede defalarca bunu konuşmuşuzdur...Maddiyatta da maneviyatta da hiçbir şeyi gözünüzde büyütmeyin...Bolluk bereket sevip sevilebilmek,seni destekleyen insanların olduğunu bilmek,ya da yalnızken de manevi olarak güçlü olabildiğini hissetmek,bitmesinden korkmadan elindekileri ölçülü biçimde paylaşabilmek,hayata maddi ya da manevi kendinizden bir şeyler katabilmek...Örneğin mesleğinizde usta olmak ,işinizi öyle bir aşkla yaparsınız ki adınız dillerde dolanır,yollarınız maddi/manevi açılır...Ama bunu para için yapmaya başlarsınız bir yeteneğiniz varsa işin büyüsü kaçar...Bir ressam düşünün ,resimlerini zevki için yapıyor sonra insanlar görüp beğeniyor ve satın almaya başlıyorlar...Ressam buna rağmen değişmeyip aynı tutkuyla resimlerini yapıyorsa zaten maddi-manevi aynı şekilde devam eder...Bir mesleğiniz yoksa da önce hayata ne katabildiğinizi düşünün,siz de hayata verin...Bolluk/bereket budur...Neşeniz varsa evin neşesi olun,yemek yapabiliyorsanız evinizdekileri ya da artarsa çevrenizdkeileri besleyin...En iyi kıyafeti siz dikiyorsanız insanların giyimlerini şekillendirin...Şiir yazabiliyorsanız insanların duygularına katkıda bulunun...Sizler de ekleyebilirsiniz...Katabileceğiniz maddiyatsa onu da paylaşabilirsiniz...Dünyaya karşı kendinizi ifade etmekten korkmadığınızda ve para da bu dünyaya dahil olduğundan o da bu bolluk enerjisine katılacaktır...Bir şeyi ne kadar takıntı aline getirirseniz o kadar uzaklaşır...Kişi ,eşya ya da para...O yüzden çok düşünmeyin...Yapabilecekleriniz varsa düşündüklerinizi hayata geçirin...Eylem ve çaba gereklidir...Eylemsiz ve çabasız da çok parayı kendisine çekenler var mıdır?Tabii ki vardır ama konumuz onlar değil...Onların böyle bir soruları olmadığı için düşünmüyorlardır bile...Yani istisna sayılırlar...
Dinen de böyle aslında.
Her insan için böyle olduğunu düşünüyorum ve hayatımızın her alanında da çaba istiyor hayat...Sadece para açısından değil ki...En basiti bir arkadaşlık ilişkisinin devamlılığı için bile emek verilmesi gerekiyor ya da anne olmak isteseniz çocuğunuz için ,kariyer isterseniz basamak basamak merdivenlerden tırmanmanız gerekir ve bir yerde böyle olmasına şükretmeliyiz.Her şey hayatımızda zor olsun demiyorum...Ama her şeye sihirli değnek değmiş gibi elde edenlerin de kıymet bilmeyip her şeyden sıkıldıklarını ve amaçsız kaldıklarını da gözlemliyoruz...Ne mizah anlayışı ne sevgi ne bilgi arayışı var ,zaten her şey önüne gelmiş...Oğuz Atay'ın sözünü eklemek isterim:''Anlamak için biraz eksik olmak gerekir''(Buna yakın bir cümleydi.) Bir matematikçinin bir teori için günlerce uğraşıp sonra bir formül ürettiğini ve onun sevincini düşünün...Ya da yeni bir araç icat eden mucidin tutkusunu,heyecanını anlayabiliyorsunuz değil mi?O insanlara dünyanın parasını verseniz onları tutkularından vazgeçiremezsiniz...O hayattan nasıl bir tat almaktır öyle
Ortaya bir şey çıkarmanın,yaratılıcığın ruha verdiği keyfi ne verebilir ki...Evde bir pasta tarifi deneyip de başarınca bile herşeyi unutuveriyoruz,hoşumuza gidiyor...Benim çıkarımlarım tabii ki...Paranın gerekliliğini de inkar etmeyelim,sadece maddi -manevi isteklerimizi dengeleyelim,kafaya tek bir konuya takmayalım...Hayat tek bir alandan oluşmuyor...Hayatın diğer alanları için de çaba sarf edilirse paraya da sıra gelir....Para tek amacımız olmaz araç olur...
