Neleri kaçırıyoruz sizce?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Demir.D

Banlı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2010
Mesajlar
675
Tepkime puanı
1
Aşağıda videosunu gördüğünüz olay şu şekilde gerçekleşiyor;

[video=youtube;JYA5wSoVFM4]http://www.youtube.com/watch?v=JYA5wSoVFM4[/video]

Olay, Washington Post Gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmış... Kurguda, adamın biri bir metro istasyonunun girişinde kemanla 45 dakika boyunca 6 farklı ''Bach'' eseri çalar... bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider... 45 dakika boyunca sadece bir kaç kişi çok kısa süre durup, bahşiş verip, saatlerine bakarak hızla uzaklaşırlar... en fazla dikkat eden ise, üç yaşlarında bir çocuk olur... çocuk kemancıya odaklanır, annesi zorla çekiştirerek çocuğu uzaklaştırır... buna benzer olarak, bir kaç çocuk daha kemancıya dikkat eder ama hepsi de anneleri tarafından zorla götürülürler... kemancı 45 dakikada 32 dolar para toplar... çalmayı bitirdiğinde ise hiç kimse farkına varmaz...

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancılarından biri olan Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık Bach eserlerini çaldığını anlamaz... oysa Joshua Bell in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konserin biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı...
Bell'in metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından; algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmış; sıradan ve uygunsuz yer, zaman ve koşullarda; farklılığı algılayabiliyor muyuz? yetenekleri fark edebiliyor muyuz? ve gibi şeylermiş incelenen…


Şimdi sorum şu;


''Dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir üç dakikamız dahi yoksa, hayatta başka neleri kaçırıyoruz acaba?"
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Arz talep meselesi aslinda ,yani rölatif degilmidir bu, ayni müzisyenler ve ayni ortam olsun ben atiorum cocuguma söz vermis olayim oda beni bir yerde beklior olsun ben cocugumla gecirecegim dakikalari kacirmaktansa müzisyenlerin önünden gecip ,müzisyenleri kacirmayi tercih ederim.Yada farkli bir sey icin bile bile müzisyenlerin sanatini yok sayar ve sevecegim baska bir ise kosabilirim, ama bu benim birseyi kacirdigim manasini tasimaz.. yani bence öyle :)

Bence kimse bir sey kacirmiyor herkez fitrati dogrultusunda yasiyor zaten, sorun suki bazi kisiler bunun böyle oldugunun farkinda olmadigi icin hayatindan mutsuz.ve baska hayatlara imrenerek asil hayati kaciriyor..
 

Demir.D

Banlı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2010
Mesajlar
675
Tepkime puanı
1
Tabiki neye önem verdiğinize bağlı bencede. Mesela basit olarak hayatta öyle anlar vardır ki kolay kolay kimseye nasip olmaz.

''Neucampta 90.000 kişinin önünde Barcelona'yı izlemek.'' gibi (Konunun futbolla bir alakası yok o atmosferi yaşamaktan bahsediyorum.)
''Felixin uzaydan dünyaya atladığına şahit olmak'' gibi
''Micheal Jordan'nın uçtuğu anda o salonda olmak '' gibi
''Oscar Ödül töreninde o salonda olmak '' gibi

Tabi bunlar benim aklıma ilk etapta gelenler.

Eğer oradaki insanlar o çalanın dünyanın en iyi kemancısı olduğunu bilselerdi gene aynı şey yaşanır mıydı?
 

madgirl

Kayıtlı Üye
Katılım
24 May 2014
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
yaşama, para kazanma kaygısı ne yazık ki her şeyin önüne geçiyor artık. insanlar sabahları erkenden kalkmak ve acele etmek zorunda, hafta sonu geldiğinde yine bir telaşla eğlenmek. ölüme kadar hep koşuşturuyoruz ancak yine de yetişemiyoruz. öyle ki değil dünyanın en iyi kemancısını dinlemek, en yakınlarımızı bile dinleyemiyoruz.
 

cassiopaea

Kayıtlı Üye
Katılım
29 May 2014
Mesajlar
120
Tepkime puanı
5
İş
Kasyopya Celseleri
''Dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir üç dakikamız dahi yoksa, hayatta başka neleri kaçırıyoruz acaba?"

yaşamı belki de, yaşamın/yaşamanın kendisini;
tad almayı, keyif almayı/duymayı;
coşkunca yaşamayı ve varolmayı;
özgürce ve yüksek devinmeyi;
özgürlüğü, ve belki de hatta özgürlüğün kendisini;
dostları, dostlar aramayı ve bulmayı; iyilikleri,güzellikleri, herşeyi;
iletişim kurmayı, birbirini anlamatı, empatiyi, savaşsızlığı, barışı; çocuk gülüşlerini/neşesini, çocuk özgürlüğünü, çabasızca-itkisizce zorlanamdan varomayı ve devinmeyi, özgür kuşlar gibi uçmatıyı, düşünmeyi ve hayal etmeyi ama ve en çokta hayal etmeyi ve belki çocukları,
çocukluğumuzu kaçırıp yanlışlıka büyümeke yolculuk yapıyoruz gibi
hayalleri kaçırıp umutsuzluk yolculuğumu yapıyoruz ne,

ne diyor senfoni 9 un şiirinde bu dünyada herşey geçer en sona sana/bize dost kalır; belki de bu yanıt , bilmiyorum, siz yanıtlayın, lütfen sizde kendi yanıtınızı ve yanıtlarınızı sunun, bekliyoruz?
 

Demir.D

Banlı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2010
Mesajlar
675
Tepkime puanı
1
Biri bana metroda giderken keman çalan adamı gösterip ''bak bu adam dünyanın en iyi kemancısı '' deseydi;

''Hadi canım, dünyanın en iyi kemancısının metroda ne işi var, kafamı yapıyorsun'' derdim.

Yani demem o ki, bırakın hayatta bazı şeyleri kaçırmayı, çoğu şeyi bilinç olarak baştan reddediyoruz zaten.
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Hedefe dogru kostururken ,yolu farketmiyoruz cogu zaman dolayisiyla yolculuktan da zevk alamiyoruz.Bence her zaman vakit vardir durup da bir kemanin sesini dinlemeye,.en azindan kendi icimizin muzigini dinlemeye..Bazen de icimizi cok dinleyip kaciriyoruz yolu.O yuzden su majisyenlere hayranim, hem disarinin enstrumanlarini kullaniyor hem de iceriden kopmuyorlar.
 

Bulut_atlası

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ocak 2013
Mesajlar
780
Tepkime puanı
31
Kemancı yerine oyunculardan yada popüler şarkıcılardan birini koysalardı farklı bir görüntü olurdu bence müziğin sadece göz önünde olanını biliyoruz kimse araştırmak istemiyor hazır önüne çıkanı görüyor biliyor buradan çıkarılacak sonuç bu benim fikrimce.
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
Ben aslında buna çok dikkat ederim.yaklaşık 1 ay evvel istanbulda Taksimde enstrüman çalan bir ekibi hayranlıkla izlemiş-dinlemiştim.Yine metro turnikelerine yakın bir alanda oturmuş keman çalan bir adamın profesyonel çalışını metroya geç kalacağımı bildiğim halde durup dinledim.Her zıngırtıyı mı dinlerim? tabiki hayır.Tarzı ne olursa olsun profesyonellik tınısını,enstrümana kalpten akan duyguyu hissettiğim anda olduğum yere çivi gibi çakılırım. Video da ki adamı eminim ben olsam durup dinlerdim. 1 dolar olmasa bile 1 TL de ben atardım:)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst