Hadi Tartışalım-Kâinat(Evren)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Merhaba mabet üyeleri sizlerinde fikirlerini almak istediğim bir konu ile karşınızdayım. Soruma geçmeden önce Kâinat(Evren)'ın kelime manasını paylaşmak isterim.

Kâinat(Evren):Uzay ve uzayda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır. Pozitif bilimler açısından evren, gök cisimlerini barındıran ve sonsuz olduğu var sayılan uzay ve uzayda yer alan her şeyin toplamıdır. (Alıntıdır)

Sorum şu ; Kâinat(Evren) bir mahluk mudur yoksa yukarıdaki tanımda geçen ki gibi genele verilmiş bir isimden ibaret midir ?

Soru basit gibi görünse de derine inildiğinde öyle olmadığını düşünüyorum. Son olarak biraz kendi düşüncelerimden bahsedeyim, ben evrenin bir mahluk olduğu düşüncesine daha yakınım teorimi kendimce desteklediğini düşündüğüm yargı basitçe anlatmak gerekirse insan vücudunu ele aldığımızda 100 trilyon hücre mevcut yani benim vücudumda 100 trilyon canlı varken bütün olarak baktığımızda ben tek bir canlıyı oluşturuyorum. Örnekleri bunun gibi çoğaltabiliriz mesela tek bir hücre atomlardan meydana gelir ama kendisi tek bir varlıktır. Dünyada aynı şekilde içinde birçok şey bulunduruyor ama kendi bütünlüğü farklı bunun gibi şeylere dayanarak evreninde bir mahluk olduğu düşüncesindeyim. Fazla uzatmadan sözü sizlere bırakıyorum. Saygılarımla..
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Hmm aslında evreni yukarıda ki alıntıya göre incelersek mahluk değil mahlukat oluyor.Çünkü bir çoğulluk söz konusu.Sizin tanımınız da evreni tanrının bakış açısıyla sadece bir elma gibi veya her hangi bir yaratılmış gibi gördüğü için mahluk kılıyor.Yaratıcıdan ayrılmış bir tekil yani.
Yani toparlayayım evren surette bir mahlukattır, bir sürü yaratılmışın bütünüdür ancak mana da o da bizim gibi bir mahluktur.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Yaratıcının bakış açısı en doğrusu olduğuna göre yazdıklarınızdan kâinatın mahluk olduğunu çıkarmam yanlış bir yargı olmaz sanırım.
 

altena

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Mar 2016
Mesajlar
30
Tepkime puanı
3
Yaratılan bütün varlıkların Yaratıcı'yı sürekli andıkları ve takdis ettikleri inancına sahibim. Bu bağlamda, evrenin de içindeki kollektif enerji bağlamında onu takdis ettiğini düşünüyorum. Titreşimin her zaman ben Yaratıcı'nın zikredilmesi olduğunu düşünürüm. Bu her canlıda cansızda farklıdır, misal kedilerin mırıldaması, nefes alıp verişimiz, bilgisayarların veri transferleri, arabaların benzin yakması, elektrik enerjisi, atomların titreşimi, atom altı parçacıkların davranışı hatta fizik yasaları vb. herşey kısacası, zikrin farklı manifestolarıdır. Düşünce olarak, inanç olarak farklı inançlarımız da olsa, o inanç ve düşünceleri taşıyan bile aslında bence sürekli zikreden enerjidir.

Kısacası bence evet evren Yaratıcı tarafından, temelde kendisine kulluk ve zikir edilsin amacıyla yaratılmış bir bütündür. Ve bilindiği üzere sürekli genişlemektedir.
 

durubilir

Banlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2014
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
bedenli varlıkların mikroorganizmadan olduğunu var sayalım. dünyanında güneşten kopup birikintilerle olduğunu sayalım.peki ya cin ve şeytan nasıl oluyor. :S tanrı çıkıyor o kadar büyük bir güç olduğunu sanmayanlarda var sayanlarda. ben gidip geliyorum tanrının varlığına :S bence mucizelerle dolu bir hayatta yaşıyoruz. ahiretinde mucize olduğunu varsayarsak.o bile olabilir :)
 

altena

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Mar 2016
Mesajlar
30
Tepkime puanı
3
Bedenli varlıklar da atom ve moleküllerden oluşur. Bu bilinen bir gerçektir. Aynı şekilde, güneşten koptuğunu varsaysak bile, bu dünyanın atom ve molekül ve altı parçacıklardan oluştuğu gerçeğini değiştirmez. Uzay boşluğu da enerji barındırıyor.

Cin, şeytan da bu durumda enerjinin farklı bir formudur. Tıpkı bu saydığımız birkaç örnek gibi. Farklı frekanslarda titreşir varlıklar, bu yüzden bazı şeyler herkes tarafından algılanmaz. Bu onların formları olduğu gerçeğini değiştirmez tabi.
Pekçok farklı inanış farklı "bence"ler getirebilir, zira gaybı biliyorum diyemeyiz hiçbirimiz.
Ancak varsayarak değil de, keşfetmeye çalışarak yol alırsak, bu gidip gelmeler arası boşluğu doldurup kendimize yol tahsis edebiliriz diye düşünüyorum :) Ben de öğrendikçe şaşırıyorum, bazen kayboluyorum ama kaybolup bulunmaya değdiğini düşünüyorum.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Yaratılan bütün varlıkların Yaratıcı'yı sürekli andıkları ve takdis ettikleri inancına sahibim. Bu bağlamda, evrenin de içindeki kollektif enerji bağlamında onu takdis ettiğini düşünüyorum. Titreşimin her zaman ben Yaratıcı'nın zikredilmesi olduğunu düşünürüm. Bu her canlıda cansızda farklıdır, misal kedilerin mırıldaması, nefes alıp verişimiz, bilgisayarların veri transferleri, arabaların benzin yakması, elektrik enerjisi, atomların titreşimi, atom altı parçacıkların davranışı hatta fizik yasaları vb. herşey kısacası, zikrin farklı manifestolarıdır. Düşünce olarak, inanç olarak farklı inançlarımız da olsa, o inanç ve düşünceleri taşıyan bile aslında bence sürekli zikreden enerjidir.

Kısacası bence evet evren Yaratıcı tarafından, temelde kendisine kulluk ve zikir edilsin amacıyla yaratılmış bir bütündür. Ve bilindiği üzere sürekli genişlemektedir.

Bütün mahlukların yaratıcıyı zikrettikleri inancına bende sahibim lakin size bir sorum olacak ; evreninde bir mahluk olduğunu kabul edersek eğer , evrenin bütün mahlukatı içine aldığını bildiğimiz zaman en büyük yani külli zikir görevini evrenin mahlukiyet cihetinde kendi üstlenmiş olduğunu siz mantıklı bulur musunuz?
 

altena

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Mar 2016
Mesajlar
30
Tepkime puanı
3
Şimdi şöyle bir durum var. Biz misal, bir davranışta bulunurken aldığımız karar, duygu, düşünce ve algı mekanizmalarının kümülatif sonucu olarak ortaya çıkıyor. Olayın metafizik boyutunu dahil etmiyorum daha. Yaşanan birim olay, düşünce kıvılcımı bile, zaman denen şeyde iz bırakır ve toplam devinimde cevap bulur. Dolayısıyla etkileşim sadece kişide bitmiyor, formlar arası iletişim, enerji transferleri, paylaşımlar, herşey. Yani davranışlarımızı tamamen bizim yönlendirdiğimiz bile tartışılır.

Yani biz bir kelime söylerken sadece düşüncemiz iş yapmış olmuyor, ama kelimeyi biz söylüyoruz ve tekil anlam ifade ediyor. yani biz, aslında kollektif bir çalışmanın bir ürünü olarak o kelimeyi söylüyoruz. etkileme, etkilenme, nötr kuvvetler bir yana, bunların kendi içerisinde mekanizmalarda ürüne dönüştürülmesi tek kişilik değil.

Evren de bana göre böyle. Evrenin zikri, içindeki kapsadığı bütün zikirlerin toplamda dile gelmiş halidir diye düşünüyorum. Kapsadığı bütün varlıkların ve etkileşimlerin toplamı olarak, kollektif bilinçten, Yaratıcı'ya sunulan bireysel bir zikir. Umarım anlatabilmişimdir.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Şimdi şöyle bir durum var. Biz misal, bir davranışta bulunurken aldığımız karar, duygu, düşünce ve algı mekanizmalarının kümülatif sonucu olarak ortaya çıkıyor. Olayın metafizik boyutunu dahil etmiyorum daha. Yaşanan birim olay, düşünce kıvılcımı bile, zaman denen şeyde iz bırakır ve toplam devinimde cevap bulur. Dolayısıyla etkileşim sadece kişide bitmiyor, formlar arası iletişim, enerji transferleri, paylaşımlar, herşey. Yani davranışlarımızı tamamen bizim yönlendirdiğimiz bile tartışılır.

Yani biz bir kelime söylerken sadece düşüncemiz iş yapmış olmuyor, ama kelimeyi biz söylüyoruz ve tekil anlam ifade ediyor. yani biz, aslında kollektif bir çalışmanın bir ürünü olarak o kelimeyi söylüyoruz. etkileme, etkilenme, nötr kuvvetler bir yana, bunların kendi içerisinde mekanizmalarda ürüne dönüştürülmesi tek kişilik değil.

Evren de bana göre böyle. Evrenin zikri, içindeki kapsadığı bütün zikirlerin toplamda dile gelmiş halidir diye düşünüyorum. Kapsadığı bütün varlıkların ve etkileşimlerin toplamı olarak, kollektif bilinçten, Yaratıcı'ya sunulan bireysel bir zikir. Umarım anlatabilmişimdir.
Umarım anlayabilmişimdir eksikliklerimden ötürü şimdiden özür dilerim. ilk olarak şunları vurgulamak istiyorum her varlığın kendine has bir zikri mevcut ve bütün mahlukatın zikirlerinin toplanıp yaratıcıya ulaştığı külli zikir evrenin kendi bireysel zikrini oluşturuyor. Yazdıklarınızı anladığım kadarıyla biraz açmak istiyorum her bir varlığın evrenin kendisiyle doğrudan bir bağlantısı olmadığı için bu etkileşim yani ulaşım meselesi katmanik bir düzen ile işliyor bir örnek ile daha rahat anlaşılacağını düşünüyorum ; vücudumuzdaki kirli kanın toplanma şeklini düşünelim nasıl ki bir hücredeki kirli kan önce o hücreye bağlı kılcal darama sonra o bölgedeki ortak kılcal damara oradan toplar damara oradan ana toplar damara ulaşarak kalbe doğru ilerlemesi sanırsam bu katman olayının biraz daha anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Buraya kadar herhangi bir sıkıntı yoksa bu kümülatif düzenin nasıl işlediğini ele alalım bunun için ilk olarak en tepe nokta ile en dip nokta arasındaki farkları bulmamız gerektiğini düşünüyorum. En tepede bildiğimiz gibi evren var en dip nokta ise atomu ele alalım. Bunların birbirinden ayıran en büyük fark bilinç olduğu kanısındayım nedeni ise yukarıda yazdığınız ''Yaratıcı'ya sunmak'' yani sunum net bir şekilde bilinç ile yapılabilecek bir eylemdir. Bunda da herhangi bir sorun yoksa önemli gördüğüm bir konuya değinmek istiyorum. Bizim burada atladığımız büyük bir şey var oda bu düzendeki kilit rolü üstlenen sınıf öyle bir varlıktan bahsediyorum ki evren ile atom arasındaki etkileşim eylemini sağlayabilen bir yaratılışa sahip olmalı. Neden mi böyle bir kilit rol olmalı sebebi ise evren dediğimiz şeyin kollektif bir yapıdan oluşmasıdır. Yani ardaki bu sınıf hem en üst noktadan hemde en alt noktadan ortak özellikler bulundurmalı ki etkileşimi kurabilsin biraz açmak gerekirse evren ile olan ortak özelliği her şeyi bünyesinde bulundurması yani varolan her şey ile alakadarlığı olabilir ve her şeyden etkilenen bir yapıya sahip olması gerektiğini düşünüyorum. En alt nokta olan atomu ele alırsak onun ile olan etkileşiminin bu kilit sınıfın atomik bir yapıdan meydana geldiğini düşünüyorum. Tabi bu ortak özelikler bunlardan ibaret değildir bunlara duygusal , maddi , manevi bütün etkileşimlerin mevcut olduğunu söylemek isterim. Tabirlerim çok sığ kalmış olabilir bunu eksikliğime vermenizi istiyorum. Yani bu kilit sınıfın şahsım adına ''İnsan'' olduğunu düşünmekteyim. Konuyu çok dağıttığımın farkındayım ama size çok teşekkür ederim kendimce faydalı bulduğum bu beyin fırtınasına sebebiyet verdiğiniz için. Son olarak konu ile alakalı fikrimin biraz değiştiğini söylemeliyim evrenin bu genel kollektif yapısı işleri biraz bozuyor gibime geliyor.
 

altena

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Mar 2016
Mesajlar
30
Tepkime puanı
3
Düşüncelerinizi değiştirmek istemem şahsen, yanılıyor da olabilirim.

Şu anda kafam biraz dağınık olduğundan tam idrak edemedim anlattıklarınızı, ama şöyle diyeyim, atomların bile kendi zikirleri olduğunu öne sürerek, onlardan evrene kadar bütün katmanlarda zikrin farklı formlarda devam ettiğini düşünüyorum. Yani misal, insan içinden zikrettiğinde, bu kendisini oluşturan atomdan organizmaya ve ruh bütünlüğüne kadar bütün parçaların ayrı ayrı farklı frekans ve şekillerde zikretmesini geçersiz kılmaz. Misal atomları, hücreleri, organları, beyin nöronları zikretse bile, kendisi Yaratıcı tanımayabilir. Burada şu akla geliyor. Yaratılanlar arasında, Yaratıcı'ya ve Gayb'a tanık olma, kodlanma fikri. Yani misal, enerji benim düşünceme göre kodlanmıştır, titreşim zikirdir. Canlı mıdır tartışılır ancak bilince sahip değildir ancak mahluktur bence. Ancak iradesi olduklarını düşündüğüm misal bir kedinin mırıldayarak şükretmesi, bana göre onların Yaratıcı'ya bizim bilmediğimiz yoldan tanık olduklarını gösteriyor. Yaratıcı'nın gaybı istediklerine bildirmesini de buna bağlıyorum. Yani katman katman, katmanlar arasında irade ölçüsünde zikretmemeyi tercih edenler bile olsa, bu bir transfer değil, bu aslında birbirinin alt kümesi olan katmanların alt kümelerinin de toplamı kadar zikir olduğu yani alt kümelerin de kendi arasında zikirleri olduğunu ve ayrı ele alınmaları gerektiğini düşündürdü.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Hayır söylediklerinizde ters bir şey yok ben irade kısmını atlamışım sadece , yanlış anlaşılmasın bir insan zikretmediğinde ona bağlı olan atomların , hücrelerin , organların yada alakadar olduğu diğer her şeyin zikrinin boşa gitmesi gibi bir durum söz konusu değil. Böyle bir durumda diğer bilinç sahibi varlıkların (melekler , cinler vs.) insanın görevini üstlendiğini düşüncesindeyim yani demem o ki her varlığın kendi zikri yaratıcıya ulaşıyor. Katmanlı yapıdan kasdettiğim genel olarak böyle bir şey. Kusura bakmayın biraz yorgunluk var tam anlatamıyor olabilirim affola.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,260
Tepkime puanı
3,168
Sorunuzdan biraz uzakşacağım ama bana göre bütün herşey bilgisayar sistemi içinde kurulan bir programdan ibaret. Bizi yaratan programcının amacı nedir bilinmez ama aklımda kurdugum kurgular dahılınde konusmak gerekırse bunun bellı bır amacı varsa da o da kendımıze yardım etmek. Bazen soruyorum burada ki şahsımızın aslında reel olan halımıze etkısı olabılır mı dıye? Bu yazılım boşa yazılmış olamaz. Ruhanı bır bıcımde kendımıze olan destegımız varsa da bunu burada ogrenememek cok acı. Belkı de bıze verılen nımetı kullanamıyoruzdur. Sadece kurgulayıp bırakıyoruz.
 

altena

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Mar 2016
Mesajlar
30
Tepkime puanı
3
Rica ederim @enesuynk dün ben de yorgundum bayağı, konu da anlatılması güç bir konu, ancak ortak bir kanaate yaklaştığımızı hissediyorum. Canlılık getirdi bana bu beyin fırtınası :) Teşekkür ederim.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst