Saçlarımı kestirmeye gidicem birazdan.Sıfırdan başlıycak köklerim yaşama.Yo yo çok iyiyim.Eylülü yeniden ve yeniden yaşıyorum sadece.Biraz nemli gözlerim ve hiç olmadıkları kadar açık tonlarında.Göz bebeklerim saklanabildikleri kadar saklanmış .Kirpiklerim gelicek her titreyişe hazıra geçmiş.Donuk biraz bakışlarım hatta buz gibi.Binlerce insanın katliamına şahit olmuş gibi gözlerim.Binlerce gülü kurutmuş gibi.
Hayır uzun zamandır ağlamadım.Doldu gülüşlerim doldu ama akıtamadım biriktirmişlerimi,her seferinde sana anlatıcakmış gibi biriktirdiklerimi akıtamadım.Dalgalar misal olmuştu katrelerime.Önüne çıksa ne kentler yıkabilcek dalgalar.
Damlada denizce çağlayan dalgalar.''
3 gecedir sabahlıyorum telefon baş ucumdan sapmış bir şekilde.Zamanında ellerim titrerdi arayışlarını beklerken.Şimdi öyle değil kayıp telefonum.Şarjı ha bitti ha biticek onunda benim gibi.Çoğuma şait oldu ya o telefon onunda kafası acıdan sarhoş işte.
Sabahlıyorum demiştim evet uykusuz birazda bakışlarım.Ne yapayım uyuyamıyorum gece işte.Senın her gece başını rastığa ne kadar rahat bir şekilde koyduğun(!) ihtimali yetiyor bana.Boşver diyorum Ali varsın uykusuz kal sabahlarında.
Huy olmuştu artık bende yalnızlık bir vakit sonra.Sorsunlardı anlatayımdı sayfalarca.Eylemlerim hep tekildi bu aralar.Tek başıma yemek yiyordum mesela,sabah güneş doğarken elimde bir kitap oluyordu.Yarım yamalak otuz-kırk sayfa.Bir şeyde anlamıyordum okuduğumdan,kafam hep başka yerlerdeydi.Garip bir trans hali gibi,başka bir zihnin oluşturduğu ağır cümleler kendi cümlelerime teğet geçiyordu.Dudaklarım kitaptaki cümlelere göre hareket ediyordu lakin yine kendi bildiğimi okuyordum.
Öyleydi işte.
Güneş doğuyordu,bir şekilde kestiriyordum seninde uyanmış olduğunu.Tamam diyordum görev tamam,tam vaktinde bir uyku gelip çarpıyordu suratıma.Yastığımda boş hayaller,üzerimdeki ince örtüde siyah hüzünler gömülüyordum yatağıma.
Ne yalan söyliyim zerre uyanasım gelmiyordu..
hazaR
Ve yeniden başlıyordu işte.Bir kez daha titredim,aşkın en imkansızı musallat olmuştu ya bu bedene,aşkın en siyahı musallat olmuştu ya bir kez daha titredim.Ve ben ne safmışım bir kez daha inanmıştım cümlelerimi alıp ta benden gittiğine tek bir sızıntının hatıralarımı yeniden canlandırmışlığında.
O kalbimde özlemdi ki önüne çıksa ne denizler kurutacak o özlemdi ki belkide ne gömlekler yırttıracak.Kalbime gömerdim ben yine,yine içten karartırdın ışıklarımı,yine sessiz sedasız gömerdin beni,yine davetsiz gezerdin damarlarımda,yine sağanak olurdu adın gözlerimde,yine acele ederdim ben senin için,yine dolanırdı kalbim ağlarına.Belkide yeniden doğardı güneş...
Ve belkide toplanana kadar mahşer yinelenirdim ben her baharda yeniden.Dayanamazdım kışlarında soğuğuna,rüzgarına.Belkide sensiz yaşayamazdım haziran akşamlarında...Ve sığınırdım yaratana aşkın en siyah olanından.Belki savaşırdım,yeri gelir yatışırdım.Belki donardı iliklerim,belki ter içinde kalırdım,belki kururdu pınarlarım,belki dayanamazdım ritimlerine kalbimin,belkide yarın ölecekmiş gibi bir ama eklerdim cümlelerime ve ayağa kalkardım yeniden.
Ve belkide birini bulurdu bu yürek,senide silerdi zaman....