Gevezelikler gevezelikler....

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Uyanıyorum..Her şeyimle.Bir resme rastladım, hiç giremediğim dosyaların hala nasıl açıldığını bilmediğim derinliğinde.İşte o resim beni uyandırdı.Kimi sevdiğimi, neyi sevdiğimi ve niye sevdiğimi hatırlattı..Anladım ölenin aşkım değil ben olduğunu.
Şimdi her şeye hazırım...Bininci kez girdiğim bu denizde bin kere daha boğulmaya, bin dalga daha yutmaya, bin kez ufka, bin kez daha açılmaya ve binlerce kez daha batmaya hazırım.
Ölmeye artık hazırım...ÖLÜM artık kabul et beni.On sekizimin sonlarında ölmeden ÖLDÜR beni.Yanmaya yuttuğum bütün güneşlerin hatrına adını bildiğim bütün cehennemlerde hazırım.ATEŞ gel ve artık dönüştür beni.Bağışlanmaya gözyaşlarımda boğulduğum her gecenin inadına hazırım.SU gel ve bir kez daha bağışla beni!

Sen gönlümde nihai kalacak olan.Bitirdiğin hikayede şimdi benim başlama zamanım.

haza-R
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Ne oldu bana aklım almıyor..Her gece dolup taşıyorum da iki kelimeyi yan yana getirerek anlatamıyorum içimdekileri.Bana yazmayı unutturdular.İlk önce kalemi alıp elimden dokunmatik ekranlara koydular beni.Samimiyetsiz tuşlara koydular.Beni uyuttular..Uyuşturdular..İçimde ki ilhama ne oldu böyle.Sayfalar doldurup taşıran çocuğu nereye bıraktım..Ölene kadar yazmaktan ne zaman vazgeçtim...
Şu dünyada tattığım en güzel duyguyu kime neyin yerine teslim ettim...Nasıl bir öykü yazamayacak hale geldim..
Nasıl bir öyküden çıkamayacak hale geldim.
 

Ori

Elit Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,294
Tepkime puanı
3,259
Bende hikayelerimi yazamaz hale geldim. Askerden sonra çok değiştim çok hikaye bile yazamaz oldum. Bu yazın beni özetlemiş Hazar :(
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
İtiraf edeyim ben de artık eskisi gibi yazamıyorum. İçim dolu, yazmaya ihtiyacım varken kalemim sürekli tekliyor. Zorla yazmaya devam ediyorum bu sefer şirazeden çıkıyor. Ne oldu bana anlamıyorum. Tüm duygumu bir cümleye sığdırırken ben bu hallere nasıl düştüm..
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Sizi uzen, etkileyen, isyan dedirten, dramlar ve acilar yok ki yazamiyorsunuz, cunku Büyüyorsunuz artik :) :)
Bunu iyi seyler yazmak icin bir evrimlesme olarak kabul et hazar :) kotu birsey degil, edebiyat illa duygularin patladigi depresif edebiyat degil, realist edebiyata merhaba deme zamanidir belki :)
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Kışa hazırlık yapmalıyım.Nasıl geçtiğini anlamadığım bir aşkın kursağımda kalan telvesinde,kulağımda bir türkü ağır ağır sanki deki içime daha şimdiden kar yağmış...Şimdiden tüketmişim bir kış geçinmem gereken anıları,eylül de tanımışım senide aralığa kadar zor dayanmışım..Ben bir hayalin kurbanı olmak istemiyorum artık.Ben gece farklı gündüz farklı hazar olmak istemiyorum..Bu artık samimiyetten bir haber, kimi görse aynı gülümsemeyi taşımak istemiyorum.Bu içimden kazdığım kaçış tüneli, bu kimselere fark ettirmeden içimden esen rüzgar..Bu göremediğim yol.Bu beni kelimenin tüm manasının ağırlığıyla çıldırtan duygusuzluğun, bu dayanamadığım bu dayanamadığım af bilmezliğin..Ateş sandığımı ateşle yaktığın..Bu döktüğün kaçıncı yaprak ?

Ben kuruttuğun kaçıncı gülüm ? Lanetlediğim, her gece sövüp saydığım o yollar dediğim her şeyi bir kereliğine unutsunda karşıma seni çıkarsın..Yoksa bu farketmeden kurduğum kozanın içinde kanatlarım çıkamadan öleceğim..
öleceğim
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Ağaç ev koltuk fare parmak tuş sonbahar okul yol uzun kısa kitap göz ayak bahçe çimen dost ders koltuk pencere saat güneş yağmur enerji ruh evren eksik su elektrik yatak duvar dolap telefon çikolata roman ağrı baş koyun böbrek banyo tuz duş jeli sirke şeker bal arı kovan ölüm yaşam diyet spor ip halter yumurta herkül dizi sekiz ilgi beklenti sinir hasta hemşire burun göz kaş ağız kulak ince bağırsak akciğer alkol sigara uyuşturucu tedavi deli bilgisayar yatak örtüsü buzdolabı bulaşık deterjanı kolonya halı kilim overlok makinesi ayakkabı çekeceği tansiyon aleti burun spreyi göz farı karanlık ceviz ağacı saksı dere otu merdiven trafik kazası sağlık ocağı fıskiye çardak kaldırım taşı pembe cam demir bıçak kılıç siyah gri şapka cübbe büyü kızıl mor şarkı saç kurutma makinesi sivilce siyah nokta perde saç jölesi kahve french press yeşil çay fincan limon çay kaşığı patates peynir reçel zeytin sofra peçete kağıt havlu kumada televizyon beyin alfa program kepçe kazan davul halay müzik horon gelin masa düğün damatlık para sim akbil otobüs kuyruk tutamaç aşure pudingli pasta kereviz bulgur pilavi sütlaç ızgara tavuk ekmek makas salatalık domates biber patlıcan lahana fasülye makarna salça acı biber kara biber kimyon tarçın kekik nane havan sarımsak soğan kızartma makinesi kaşar peynir tereyağı süt ayran yoğurt musluk el bezi sürahi çakmak küllük sigara şarj aleti kulaklık vantilatör ocak ateş mum tütsü lavanta krema vanilya vişne kiraz erik kase çöp mor kova poşet alüminyum folyo bezelye kurban saman kelle işkembe deri dil beyin koku vahşet acı ihanet terkedilmek sevgisizlik dayak sopa falaka baba oğul gitmek dönmemek görmezden gelmek karşı çıkmak ölmesini istemek yaşamaktan soğumak küfür etmek hiç bir şeye sevinememek hissizleşmek kayıtsızlaşmak bir çocuğun ölümünü görüp de ağlayamamak bir sokak çocuğunun kahverengi gözlerinde binlerce kez kaybolmayı istemek ama sokak tarafından reddedilmek hayatın artık seni önemsememsi evrenden birden tümden eksik hissetmek merhamet bilmezlik tahammül bilmezlik uçmak uçmaya çalışmak uçurum kanat sevda kırık kaya deniz vurulmak.
Vurulmak.

haza-R
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Telefon- Çikolata- Roman :nopity:

Benim bildiğim hazar bunu daha da uzatırdı da.. Uzatmaktan bile bezmiş olmalı.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Telefon- Çikolata- Roman :nopity:

Benim bildiğim hazar bunu daha da uzatırdı da.. Uzatmaktan bile bezmiş olmalı.

Uzardı,uzatırdım ama yavaş yavaş bitiriyorum her şeyi.Hayatımı kısaltıyorum.Yakalamaya çalıştığım başka bir boyut var.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Bir sisli kıyamet, cennetten geldiğine bin kez şahit olabilceğim kokunun içimin çocukluğuna vuran notlarının dansında ıslak saçlarımın diplerinden enseme doğru titreyerek üşüyorum.Suni bir cehennemle dağladığım nemli tenimdeki ince kesiklerle kardan daha beyaz tuzun savaşı.Tuzun yaralarımı kutsayışı, tuzun beni her seferinde aynı incelikle bir kekliğin ölmeden önce ağzından çıkan tek nota gibi bağışlaması.Benimle birlikte dünyayı affetmesi, kan kustuğum yatakları, yana yana küle döndüğüm yastıkları paklaması.Benden beni çıkarıpta bu kaderi ince ince kesilmek olan bedenimi karla kaplayışı.Tuzun beni küçük dağların arasında bırakışı, beni her darbede bir dağın altına sokup bir dağın altından çıkarışı.Beni soğukmu ılık mı diye kendime sorduğum bir yağmurun altına bir anneden doğma şeklinde atışı, utancımı kalbimden çekip o herseferinde ne kadar beyaz olduğuna küçük aklımla şaşırıp kaldığım elleriyle yoğuruşu, onu bir hançer haline getiripte bana o hançeri çırıl-çıplak her gece yutturuşu.
Bu tuzun bana ona dokunmadığım zamanlarda ki ağlayışı, bir azaptan bir cehenneme sıçrayışıma, bir bahçeyi görüpte cennet diye kanışıma, bir ağaca sarılma cesareti bile gösteremeyen bu kırılmış kanatlarımın bir bedende bir kez daha kovuşamayacağına yemin edişime, bu gördüğüm her uçurumu o sanıpta gözlerime kırpmadan bir bir atlayışıma ,öldürmeyen acıya kızıpta her seferinde bir siyah bıçağa annemden kalma bir anıyla sarılışıma sitemi.Bu tuzun bana gelmediğim zamanlardaki öfkesi.Bu beyaz ateş, bu buz cehennem.
İçimde esen rüzgar mı daha büyük yoksa bu ayak bileklerimden yakalayan dışımdaki rüzgar mı bilmiyorum.Bir bedenim iki taraflı tahribi, bütün sakinleri ölümü selamlamış bir ormanın tek ağacı.Bir dalda ki tek yaprak.Savunmasız, bir bedene hükmedemeyiş.İçimde sakladığım bütün hayvanlar,bu beni alıp götürmekten aciz fırtına.Sol yanım.Kalbimin üstüne mi yatıyorum yoksa kalbim mi bu paslı bedene ağır geliyor kestiremiyorum.Sabaha karşı yedi.Uyku bir kezde kafamı içini jiletle kazıyıp bin kez adını anmadan gelsin istiyorum.Bir kerecikte olsa, beni istediği her yerimde dizlerimi kanata kanata sürükleyip de koynuna alsa.Hiç olmayacağını ikimizinde bildiği filmler izletse bana.Bir sabahta uyku günaydın dese bana.Bir kez sevsin uyku.Bir kez doyayım uykuya.
Bu mahrum kaldığım kaçıncı hayat?

hazar

Bu yazı için yeni bir konu açmak istiyordum ama kararsız kaldım.Bende burada yayınlamaya karar verdim.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Üzerine aylar vurmuş, akıbeti vuslat mı gurbet mi belli olmayan hilkat garibesi iki lekenin hikayesi bu..Gökyüzünden bir hevesle düşseler yer yüzü denen tuvale ortaya çıkacak rengin yakacağı canın haddi hesabı olmadığı..Bir çıksa ortaya, bir kulaktan yanlışlıkla kalbin dedikodu denen karartıya doğru nüfus etse, ne ocaklar yıkacağı,ne ocaklar yakacağı.İçine girmenin, bir sokak çocuğunu bir eve hapsetmekten kat be kat zor olduğu çıkmanın ise dünya üzerindeki bütün nefislere bedel olduğu.Bu adına sadece aşk mı dendiği, kimin uydurduğu..Kimin hiç ders almadığı..Kimin bir kere oturup da anlamaya çalışmadığı..Anlaşılmamazlığın anahtar olduğu..Bu cenderenin bir hikayeye hem taban hemde zindan olduğu.
Bu siyah cübbenin içinde ellerimi bir türlü nereye koyacağımı bilmeyişim..Bu kirpiklerimin gözlerimin içine batması..Bu kendi nefesimin kendimi boğması..Çevirmekten aciz kaldığım kafam.Söz geçiremediğim, suretini bir kez daha zihnime kazıma çabam..Silinen bütün boşlukların yerine, yüzünün kıvrımlarından başlayıpta bu sana hangi hikayeden yadigar kaldığını sabahlara kadar karıştırdığım düzinelerce kitapta bulamadığım buğulu gülüşün..Bu sesini bir kez daha duyma arzum..
Bu kulağıma beni bir kaç kez eşe dosta sorduğunun ilişmesi..Bu neyin veya kimin dokunduğunu o anda hissedemediğim kalbim...Adını duyunca, adımın sesince söylediğini duyunca kalbime dokunan eller.Kalbimin çok zaman önce bir sokak dilencisinin dilinde kalması..Etmediği duanın eksikliği..Bahtı güzel olsun denmediğinin sancısı..Bu güzel olmadığını bir aynanın karşında dilim kursağımda, gözlerim kan revan içim daha on altısında kafasını ilk çıkarttığı çatlaktan üzerine basılmış bir fidan gibi kabul ettiğim bahtım.
Bu bir aynaya bilmem kaçıncı küfür edişim.Bu kaçıncı kaçış planım..Kaçarken kendimi odamda bir yastığa sarılmış şekilde unutuşum, cüzdanım, içinde bana yazıldığına yemin edebilceğim bir şiir kitabı olan siyah sırt çantamla bir kapı eşiğinde sessizce ağlayışım...Bu dizlerimin üzerine sanki bütün evrenle birlikte çöküşüm..Bu bir evreni bir kez daha kaldıramayışım..Çürüyen omuzlarım, gittiği diyardan bir türlü gelemeyen dermanım.

Bu gidip de yolunu bir türlü bulamayan her şeyim...
Bu bir kez daha
göz
göze
gelişimiz

haza-r
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Özellikle en başına bayıldım ortalarda konu bütünlüğü biraz saptı ama çok beğendim. Ben olsam burda paylaşmam giderim noterden tasdikletirim internetede yazmam. Kesip kırpsan derin derin anlamları olan şarkı sözleri çıkar. :beta1:

İsteyen istediğini alabilir.Hakikati mi bulacak sağa mı sapacak sola mı sapacak ben karışmıyorum..Bu duygu çöplüğünü isteyen karıştırabilir.Beğendiğinize sevindim teşekkürler.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
nasılsın iyi misin? Ben iyi gibiyim. Işığı tam engelleyemeyen kilitsiz, cilasız tahta kapılar ardındasiyah sırt çantalarının içinde , sigara kokan bir yorganın altında , bir ceketin en iç cebinde, uyanmamaya niyet ettiğim bir gecenin çok da geç olmayan bir saatinde iyi gibiyim.
ağrıyan boynum ve üşüyen ayaklarımla her gece bir resmi kontrol etmekteyim.Aynı mısın diye..Orda mısın diye.Dudaklarımı her gece donuk bir hayale deydirmekteyim. Resimler değişmez ki
Resimler hep aynı kalır
Hep aynı gülüşler, hep aynı saatte hep aynı yerde...
Resimler neden yüzüne bakmaz insanların? Neden yüzüme bakmıyorsun..
Neden yüzüm?
İyi gibiyim
Sıcak bir uykunun koynundan erken kaldırıldığım sabahlar kadar
Annemden bir makasla ayrıldığım o gün ki kadar
O iki heceli adamı on altımda attığım kadar iyi gibiyim
.Sen nasılsın?
Kızın nasıl
Gözlerin nasıl
Gözlerin kimin gözlerinde
Kaç diyar girmişti aramıza?
Beş mi yedi mi?
Saymayı kim öğretti bana.Bu azametli günahı kimin üzerine atayım
Bu hiç gelmeyen kaçıncı salı?
Bir ölüyü bekleyerek geçirdiğim
Solduğum
Solduğum
Kırıp da onarmadığın
Yakıp da merhem olmadığın
'Omurgamı aldığın'



Kaçıncı salı?
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Yerde dünyanın en şanslı şanssızlık eserinin bir parçası olan sahibinden bir patlamanın o bulunmaz fırsatıyla firar etmiş sanki 'birisini' işaret ediyormuş gibi sepe-serpe uzanmış elleri görmeye ne zaman alıştım ben ? Kopmuş bir kulak, artık ayakları olmayan bütün insanlar ne zaman normal gelmeye başladı bana ? Bir surete baktığımda dışında göremediğim onca şeyin bir olasılığın bir olasılığa aşık olmasıyla dışarı çıkmasına-saçılmasına,savrulmasına, bir bedenin paramparça olmasına bir çocuğun annesiz kalmasına, o kırmızı cehennemde duyup da anlayamadığım onca çığlığa-feryada daha görmeden, kanatlarımı sırtımdan iki derin kesikle çıkarıp o göz açıp kapamayla gidebileceğim kadar yakın diyara gidemeden,hissedemeden,bilemeden katlanmayı nasıl öğrendim ben ? Gerçeğin içine bu evren ilan ettiğim cihannümada çok mu fazla düştüm de böyle kana aşina oldu gözlerim.Yoksa istemeden bir tanrının bütün ölenlerin, öldürenlerin cezasını vereceğine inanarak çok mu uzaklaştım gerçekten ?
Ölmek mi yitirmektir yoksa yaşamak mı ?

Bu yazıyı kimseden taktir beklemeksizin 'ustalık eserim' kabul ediyorum.Lütfen konumu siyasetle kir-let-meyin.Ben orada sadece -ölen- insanlar gördüm.
hazar
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Benim sıram mı ? Tamam giriyorum.Öhöm.En son ne demişiz, ucuz bir şiir anladığım kadarıyla.Olsun ona da şükür.Ne diyecektim,heh tamam.Merhaba ben hazar.Kasıma iki gün kala.Bir perşembenin ilk saatlerim..En sevdiğim gün.Pazartesiye uzak, cumaya yakın.Haftasonundan ayrı.Doğdum gün olabilirmiş ama olmamış.O zaman öldüğüm gün olsun.Çarşamba doğup perşembe öleyim.Ama kimse bu detaya takılmasın.Bir şeytanı yüz üstü bırakıp da gideyim olur mu ?
Olmaz.hazar artık eskisi gibi olmak istemiyor.Ne zaman vazgeçtim acaba bundan..Kıvep olsa kesin bilirdi..Kendisini bir özel mesaj günahıyla kaybettim..Çok acı..O gittikten sonra şu site öyle tatsızlaştı, öyle gözümden düştü kii.Bir ara her şeyi bırakıp gideyim istedim.Çünkü bu böyledir.Sevdiğimiz insanlar, kıymet verdiğimiz yahut kendimize yakın gördüğümüz insanlar dünyanın en çirkin suçunu işlese dahi biz affetmeye hep hazırızdır.Biliyordum böyle olacağını..Ve hazır etmiştim kendimi.Hiç gerçekleşmeyeceğinden emin olduğumuz kolpa bir önzesiye gülmüştük beraber..Abartmıştım, abartma denmişti oysaki..Pireleri deve yapıp da gömdüm..Biri yüzün yüzünden astım.Yeşil ışık tamamen söndü işte.Söndü gitti.
Edebiyatla aram hiç iyi değil,edebiyat yapamıyorum..O süslü cümle cehenhemine artık inemiyorum.Kelimeleri dolandırıp akıl karıştıramıyorum.Bana iyi gelen bir şey var.Beni her daim ayakta tutan bir zımbırtı var.Dur bulucam onu.Peki bulunca ne olacak ? Belki bir çekmeceye kaldırım.Yani hayatıma bu kadar normal devam edemem.Sıradan değilim,sıkıcı değilim.Anormalim sadece..Nefes alıyorum,nefes veriyorum.Çok garip.
Nefes almanın nesi garip bilmiyorum.Başka bir nefes bu.Beni doyuran.
Artık evrenle arama kimseyi koymuyorum-koymaya çalışmıyorum..Birisi gelip beni bulana-yola çıkıp onu aramaya başlayana kadar bütün üstadları red ediyorum.

teşekkürler süpermen
hazar
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Kıvep'i bende özledim:nopity:.Gevezeliğede yazmak istemedim ,tekrar kapanmış ve ne olduğunuda bilmediğim mevzuları açmak istemedim........Ama evet öyledir.Sevdiklerimiz haklı veya haksız suç işleselerde hem affetmeye hazırızdır hem de görmek istemez gözler yapılanı,sevilen hatalı olsada olmasada...
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Konu benim değil mi kardeşim.İstediğim kadar yazarım.Bak geliyor terlik(selam mor hanım).Zamanında kesecektiniz dilimi benim.Veya parmaklarımı.Kişi eliyle mi yazar diliyle mi ? Sanırım ikisiyle de.Ben sadece kağıda veya kartondan bir kahve bardağına, boyumu-boyutumu aşan hiç anlamadığım matematik işlemlerini anlamlandırmaya çalıştığım defterime gevezeyim.Yoksa sesim soluğum çıkmaz benim.Güler geçer değil susar geçerim.Sustukça susarım,içtikçe kanamam.
Şu sitenin ciddiyetine bir ben bozuyorum sanırım.Halbuki eskiden öyle miydi ? Janet vardı.O da benim gibi yıldızlı üye.Bende çok çok önce yıldızlıydı.(öhö öhö).Ne bileyim çok gülerdim espirilerine.Komikti,komiktik.En ciddi konularda bile yalapşap bir espiri bulup basıyorduk kahkahayı.Kıvrak ve keskin zekaları insanları kendime çok yakın bulurum ve çok severim.Ama düz zekiler benden uzak dursun..Mahlumatfuruş abiler, müşkülpesent ablalar..Güle güle..Çıkmayalım yollarımıza, kesiştirmemesini dileyelim evrenden bizi ki ben dumur olmayayım.Arzuhal vardı sonra..Garip, şu forumda pembe renge sahip diyebilceğim tek üyeydi..Hülyalı, hafif hoyrat,neşeli,ayıbıyla da günahıyla da pembe.Beyaz kadar şivebaz değil ama.Gri kadar bilge de değil.Hele mavi kadar soğuk hiç değil.Olabildiğince pembe bir üyeydi..
Sonol vardı sonra..Sesini duymasanız bile tane tane konuştuğunu bilirdiniz...Yüzüne hiç görmedim ama yüksek bahse girerim sonol gözlüklüydü.Beni de çok severdi.Bende onu severdim.Onun rengi soluk hardaldı..Mısır koçanı gibi.Mısır koçanı soluk hardal mıdır ? Evet.Olgun, sille yediği çok belliydi..Gördüğü, yaşadığı ve artık yaşananlara gülüp geçtiği çok belliydi..
Dedelerimizin nerede o eski bayramlar goy goyu(yani hafif sokak jargonunda boş konuşmak veya gereksiz konuşmak anlamına gelir)-bitmedikce benimde ah o eski mabetler geyiğim bitmeyecek.
Aklıma teykel geliyor sonra..Beni şok eden diğer üyelerden...Anlatmayacağım, tanıyan tanıyordur zaten.(kimse tanımıyor).Aron diye bir genç vardı sonra.Çok heyecanlı, hevesli,yarım yamalak.Komik, espirili bir tipti.Bende ilk çağ kabilelerinde ki yaşlı nineler gibi.Hiç ölmeyen gelen gidenin seceresini tutan nineler gibi..Dur unutmadım.Geçen biri bana hazar hanım demişti.hehehehe.Düzeltmedim, aksine çok güldüm.
İlerki zamanlarda bir mabet buluşması olabilir mi ? Olsun lütfen.Olmaz mı ?
Peki teşekkürler.
Lütfen olsun çünkü aklımda çok hin fikirler var.Oraya gittiğimde ben siteye uzun zamandır üyeyim ama fazla yazmıyorum sadece konuları okuyan biriyim ankara da oturuyordum değişiklik olsun diye geldim havasında katılacağım.Bu konuyu zaten çok az kişi okuyor.Kendimi çok da ifşa etmiş olmadım.
Bunlardan biri batuhan adlı üye.Her yazımı okur ve teşekkür eder.Sanki her bayram kapısına gittiğim bir amca gibi,bana şeker vermeyi hiç ihmal etmez.Geçen bir özel mesaj atmıştım ama bana geri dönmedi.Ona da buradan teşekkürler.Televizyona çıkıp ta bütün akrabalarına selam gönderen abiler gibi oldum he.
Arada gri rengin ona müthiş yakıştığı AJA okuyor.Mabedin leydileri ıvıv ve kuvars abla okuyor.albus okuyordu bir aralar.Şimdi çinde umarım giderken yanında peynir falan götürmüştür.Ağır abiler buraya hiç girmez.(sözüm direk meclise).
Tıp okuyan(sanırım) bir üyemiz vardı-çok zeki olduğunu biliyorum fazla konuşmadık-evet ebruA oda okuyor saolsun.Bahsetmek istemediğim birileri daha var.Pelerinli kaçaklar.Burdan bütün gemileri yaktığımı söyleyeyim.
Birde turuncu adam vardı.O da okur sever sanırım yazılarımı.Evet kamilov.Ona da buradan selam yolluyorum.
Bol imla hatalı bir yazının sonuna geldiniz.Eğer buraya kadar okuduysanız hepiniz delisiniz.

hazar.
 
Üst