Gayb Aleminin Askerleri ve Ladikli Ahmet Ağa

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
Gayb; göz önünde olmayan; alamet ve emareyle bilinemeyen,hakkında delil bulunmayan,gizli olan manaların yanında; his ve aklın ötesinde kalan, insan tarafından kavranamayan ve manevi alem manalarında açıklanır. Birde Gayb erenleri vardır ki Allah`ın kudretinden ikrama layık görülmüş bu kişiler; özel bir ordu disipliniyle hareket ederler. Anadolu kültüründe adları Çarıklı Erkan-ı Harp`tir. Bu çarıklı erkan-ı harbin kurucusu ve başkumandanı Hz. Hızır`dır. “Hızır gibi yetişmek” deyimi halk kültürümüzde önemli bir deyimdir. Çok sıkıntılı bir zamanımızda geliveren, darlık zamanlarında yardımda bulunan insanlariçin bu nitelemeyi kullanırız. Deyimin aslıysa yine Hz. Hızır`ın misyonuna dayanıyor.

Ledün İlmi “Su gibi” Akar Gönüle…

Bu ilmin lütfedildiği kişiler Murad`lardır. Yani bir yol göstericinin öğrencisi olmakla bu ilim elde edilemez. Alim olmak, mürşit olmak ayrı bir sanat. Mürid, Allah`ı arayan ve bulan kişidir, Murad ise Allah`ın bulduğu ve seçtiği. Mürid, iradesine bağlı olarak gevşek davranabilir, yapamayacağım diyebilir, ancak Murad`ın öyle bir hakkı yoktur. Zira görevlendirme Allah`tan geliyor, reddedilemez. Zahiri ve Batıni ilimlerde yüksek derece yetişmiş birisi bu ilmin temsilcisi olduğu gibi, hiç okumamış hatta birkaç surenin dışında sure bilmeyenler insanlar bile bu gayb ordusunun askerleri olarak görevlendirilebilir. Yani Muhidini Arabi gibi bir ilim zirvesinin yanında, az sonra değineceğimiz Konya Ladikli Ahmet ağa gibi okuma-yazma bilmeyen biri de olabilir. Bu ilim, çoğunlukla tanımadığınız bir pir-i faninin ölüm halindeyken size içirdiği bir tas suyla, bazende yedirdiği bir yiyecekle açığa çıkar. (Nitekim Ladikli Ahmet Ağa`da 1.dünya savaşında kanal harekatı sırasında vurulup öldü diye bırakıldığı bir sırada, bir atlı tarafından özel bir su içirilerek tayyi mekan yaptırılmıştır). Bu suyu içtikten sonra rüyadamı yaşadığınızı hayattamı olduğunuzu analiz etmeniz ne kadar zamanınızı alıyorsa; içtiğiniz suyun su mu yoksa başka bir şey mi, soyut mu somut mu olduğunu da anlamanız o kadar vaktinizi alacaktır. Ancak susuzluktan çatladığınız bir anda suya kandığınızı bilmeniz, işin bu maiyetini daha fazla kurcalamanıza gerek olmadığını anlamanıza yetecektir.

Size yedirilen şeyle bu ilim verilecekse; bu yiyecek bazen meyve hatta markalı bir çubuk kraker, bisküvi de olabilir. Nitekim Ladikli Ahmet Ağa öldükten sonra, bu ilmi oğluna devretmek isteyen gayb aleminden gelen üç kişinin verdiği yiyeceği onların yanında önce bir lokmacık yemiş olan Zekariya; daha sonra tadını beğenmediğinden bu yiyeceği sözde onlara çaktırmadan hasıraltı etmiştir.Ancak bu yiyeceği yemesinin ardından ne olacağını öğrenince, bu yiyeceği hasıraltından çıkarmak istemiş, lakin yiyeceğin ortadan yok olmasıyla ancak ısırdığı kadar bir miktar gayb ilmine vakıf olabilmiştir. Anlayacağınız ortada bir de böyle bir durum var. Sonrası gayretinize kalmıştır.Ancak ziyaretler belli bir süreden sonra sıklaşmaya başlayacaktır.

Ta ki; üç yüzler, yetmişler, kırklar, yediler, üçler (büdela,Nüceba,Nükeba) Kutuplar (Kutb-u İrşad), ilim nurunun zirvesi (Kutb-u Velayet), İnsan benliğinin zirve terbiyecisi ve Gavs- Azam makamlarına doğru bir seyir başlayacaktır. (Not: Kırklar makamı iki kısımdır, her dönem 40 hanım sultan evliyada bu makamdadır). Ancak bu yolun yolcusu olmak bile en yüce payedir. Bu yolun yolcusunun gözünde dünya hayatının makamları, küçük çocukların oyuncaklarıyla oynarken kendilerine verdikleri payeler gibi komik ve çocukça kalmaktadır.

Havassın (Elitin) Teknolojisi

Havassın teknolojisi Esmayı İlahiye`ye ağlı sırlar! Onlar kendilerine verilen, kendilerine bildirilen Esmayı üç beş defa yada her ne kadar tekrarlanması gerekiyorsa, onu söyleyip sır olup gidiyorlar. Bize garip gelen imkansız görünen şeyler maddeden beri o alemde öylesine sıradan ki… O muazzam görünmeyen soyut teknolojiden geriye sadece avam olan bizlere (kendi nefsimi kast ediyorum) kalan miras sadece şu üçüdür: Soyağacı, Hırka ve Mühür…Lakin Ladikli Ahmet Ağa vefat ettikten sonra oğlu Zekeriya`ya gelen Gayb aleminin üç atlısı da bu görünür mirası istiyorlar kendilerinden. Zira Zekeriya daha işin başında hikmeti anlayamamış ve mirastan olmuştur. Bunların da artık ehline verilmesi gerekiyordur. Yani bayrak teslimi gibi bir ritüel var ortada.

Havassın Toplanma yerleri

Kutsal gecelerde, Mekke, Medine, Kudüs, Semerkant, Buhara, Şam, Roma ve İstanbul`daki çeşitli yerler buluşma noktalarıdır. Dünya hayatında yukarıdaki sekiz şehrin dördünün Cenet`te bu mekana yakışır yansımalarının olduğu ifade edilir. Ancak tabiri uygunsa birde toplanma merkezleri vardır bu uluların… Mekke`deki zemzem suyunun başı berat gecelerinde toplanma yeridir denir.Nitekim Ladikli Ahmet Ağa da bir Berat gecesi evinde toplanan misafirlerinin, “Ahmet Ağa bu gün nereye gideceksiniz” sorusu üzerine; Bu gece Mekke`de Harem-i Şerif`te Zemzem kuyusunun başında bir toplantı olacak. Her sene bu gece zemzem kuyusunun suyu coşar,kabarır, ağzına kadar gelir. Hz. Muhammed`in s.a.v. ruhaniyeti, bütün peygamberler ve evliyalar orada toplanırlar. Orada hep birlikte dua edilir. Sonra o kuyudan bir su içilir, artanıda oraya dökülür, ondan sonra su normale çekilir. Zemzem suyunun bitmeyişinin hikmeti bu… Her sene bu tören yapılır” şeklinde verdiği cevapla bu durumu açıklamaktan çekinmemiştir. Başka birisi bu ve benzeri sırları verse belki boynu kırılır, ancak o izinlidir.

Havas Mücadelesinin Yetki Sınırı

Halktan zaman zaman çoğu kişi sormuştur. Allah`ın kudretinden nüveler taşıyan bu seçkinler, o halde niye nükleer başlıklı füzeleri kilitlemiyor, süpersonik uçakları düşürmüyor, zalim başbakanları, komutanları yok ederek zulmün önünü kesmiyorlar diye.
Şahıs soruyor: “Hacı baba ne olacak bu dünyanın hali? Nasıl düzelir?” “Evlat, bu Çoban Ahmet varya (kendisine hitabı böyleydi), eğer müsaade etseler, iki üç saatte dünyayı düzeltirim ama, hikmeti ilahiyedir onu biz düzeltemeyiz… Emirsiz hareket edemeyiz… Bu hadiseler böyle olacak, herkesin iman ölçüsü, cihat ölçüsü ortaya çıkacak! Mümini, münafığı,müşriği, kafiri ortaya çıkacak.”

Havas ve Askeri Hizmet

Tüm havas adamlarında, Peygamber ocağı olarak görülen orduya karşı özel bir ihtimam ve sevgi vardır. Sırf bizim milli tarihimizde bile binlerce gayb adamının yardımı vardır ordumuzun askerlerine. Bırakınız Kıbrıs savaşını, Güney doğu Anadolu daki terör belasında dahi bir çok olay yaşamışızdır. Nöbette uyuyan birçok asker gerekirse tokatlanarak uyandırılır. Hatta hastalanıp devriyeye çıkamayan birçok komutanın gece devriyede görüldüğü çok olmuştur. Ladikli Ahmet Ağa da azami bir ordu ve asker sevgisi vardır. Bu yüzden kendisini dışarıdan ziyarete gelenlerin ve istişare edenlerin çoğu askerdi. Zira yukarıda da değindiğimiz gibi o Türk ordusunun çarıklı erkanı harbindendir. Bu yüzden adı çevresinde, “Gayb Ricalinin Askeriye Kolunda Görevli” şeklinde çıkmıştır. O heran göreve hazır diplomat bir asker gibi Küba-Amerika arasında Küba`ya konuşlandırılan Rus füzelerinin Amerikan casus uyduları tarafından tespit edilmesi üzerine 3. Dünya savaşını engellemek için Cezayir dağlarında toplantıya tayyi mekan yaparken; birgün aldığı emrin pusula kağıdını dostlarına gösterdikten sonra Ladik`ten Washington`a “4 dakikada” gidecek kadar hızlı görev adamıdır.

Askeri İstihbaratta Hainlik Eden Yanar

Bir ziyaretçinse Hacı Ahmet Ağa şöyle anlatmıştı: “ Edirne`de askerlik yapan bir Türk çavuşu, iki Bulgar subayına, Edirne`nin askeri planlarını para karşılığı satmış, kimsenin haberi yok.Manevi emir aldık, yine iki arkadaş görevlendirildik. Bulgar subayları planları alıp kumandanlarına teslim etmek üzere merdivenlerden çıkarlarken, bir anda arkalarından yetişerek birine ben, diğerine arkadaşım vurdu.İkiside merdivenlerden aşağı yuvarlandılar. Hemen ceplerinden planları alıp yerlerimize döndük. Sıra çavuşa geldi; Vatan haini olduğundan o da öldürülecekti. Terhis oluncaya kadar dokunmadık.Manevi emir öyleydi.Nihayet terhis oldu, yüklü bir parayla trene sevinerek binmiş, memleketine dönüyordu. Memleketine gelip tam trenden inerken; onunda tepesine vurduk, sanki trenden düşüp ölmüştü.Böylece vazife yapılmış oldu.”

Kaynak: Metafizik İstihbarat
 
Üst