Denge Yasası

dexter

Elit Üye
Katılım
6 Eyl 2012
Mesajlar
473
Tepkime puanı
30
Konum
Spain
"Sorun yaşadığınız her olayın ardında 'abartılı' bir bakış açısı vardır. Bu bakış açısını bulmak sorunu çözmenin ilk adımıdır. Dolayısıyla sorunlar iyidir(!) Çünkü neyi 'dengelemeniz' gerektiğini gösterir.

Dengeli yaşamak istiyorsak, hem kişisel hem de ruhsal gelişim açısından hatırlamamız gereken 20 temel yasa var. Süreç Yasası, Dürüstlük Yasası, Disiplin yasası, Sorumluluk Yasası, Özgür irade Yasası, Sevgi Yasası, Çekim yasası v.b. evrensel olan bu yasalar biz istesek de istemesek de, birlikte uyum içinde çalışırlar. Bizi de kendileriyle uyumlu olmaya zorlarlar. Aksi takdirde sorun yaşayacağımıza işaret ederler. Bu sayıdaki yazıda tüm yasaların çatısı niteliğindeki Denge Yasasına odaklanmak faydalı olabilir. Böylece geçen sayıda konu ettiğimiz negatif inançları pozitife çevirmenin ardından, bu yasaya uyumlu yaşamanın önemine vurgu yapabiliriz. Çünkü bir inanç pozitif bile olsa 'abartıldığında' dengemizi bozabilir ve zarar verebilir.

Çocukken babası çok uyardığı halde, zamanını gizlice atari salonlarında geçirdiği için başarısız olan ve dayak yiyen bir insan, çocuk aklıyla 'Madem ki canımın istediğini yapmak ceza görmeme neden oluyor, o halde başkalarının istediğini yapmalıyım, yoksa sevilmem.' diye bir sonuç çıkarmışsa, bu yüzden istese bile başkalarına 'hayır' diyemiyorsa, bu inancı 'Hayır' desemde sevilirim' inancına dönüştürmek çok önemli gerçekten. Aksi takdirde, böyle bir insanın mutlu, sağlıklı ve başarılı olması zor olur. Ancak, bir süre sonra olumlu inancı 'abartma' riskine karşı Denge Yasasına uyumlanmak önemli. Çünkü 'nasıl olsa 'hayır' desem de seviliyorum' diyerek, bu kez farkında olmadan 'bencilliği' güçlendirebilir ve bu yüzden ilişkilerinde yeni bir tıkanıklık yaşayabilir

Olumsuz inancını olumluya çeviren ve ardından ikisi arasındaki dengeyi farkeden böyle bir insan 'kendi işlerinden artan zamanda' ve 'gerçekten yapmak istiyorsa' başkalarına yardım edecek hale gelebilir. Böylece, Dürüstlük Yasasına da uygun davranmaya başlar. İçi 'hayır' derken dili 'evet' demez ve kendisiyle barışık yaşayabilir. 'Ne isterseniz onu çekersiniz' sloganıyla abartılan ve yanlış anlaşılan Çekim Yasasının yalnızca 'hedef belirleme'nin önemine vurgu yaptığını, Eylem Yasasının ise, hedeflerine ulaşmak için 'gerekli adımları atmak' olduğunu bilir. Kısaca, doğaya ve ruhun yasalarına uyumlu yaşayabilir.

Doğa nasıl zıtlıklarla (gece-gündüz, doğum-ölüm, sıcak-soğuk v.b.) dengesini koruyor ve yaşam denilen süreç, bir sarkaç gibi, uç kutuplar arasında salınarak gerçekleşiyorsa, bizler de mutlulukla mutsuzluğu, öfkeyle sakinliği, korkuyla cesareti içiçe yaşıyoruz. Her bir duygu diğerini doğuruyor ve biri olmadan diğeri olamıyor. Bu nedenle olumlu-olumsuz tüm duygulara eşit mesafeden bakmak önemlidir. Ancak o zaman ikisi arasındaki birliği-bütünlüğü görebilir ve kendimize karşı objektif olabiliriz. Bu durum bizi uç noktalara savrulmaktan kurtarabilir ve hayatı denge noktasına yakın tatlı bir salınımla yaşamamızı sağlayabilir. Tatlı salınıma korku ile ilgili örnek verirsek, önlem almamıza yetecek kadar korkunun sağlıklı, hedefimize giden yolda ikinci adımı atamayacak kadar korkunun sağlıksız söyleyebiliriz.


Nasıl bir insansınız?

Denge Yasasına uyumlanmak için önce neyi abarttığınızı bulmanıza yarayacak küçük bir alıştırma: Şimdi lütfen olumlu-olumsuz bulduğumuz kişilik özelliklerinizi iki sütun halinde listeleyin; 'Yardımseverim, çalışkanım'(+), 'insanlara 'hayır' diyemiyorum', 'kendimi ihmal ediyorum(-) gibi. Ardından, her bir özelliğiniz hakkında şu soruları cevaplayın;


1-Yardımseverlik sizin için ne anlama geliyor?

2- En çok ne zamanlar yardımsever oluyorsunuz?

3-Bu kadar yardımsever olmasanız ne olurdu? / İnsanlara hayır deseniz nelerle karşılaşabilirdiniz?


Bu soruların sizi en derin ihtiyacınızla karşılaştırdığını görebilirsiniz. 'Yardımsever olmasam kimse beni sevmez, yalnız kalırım' dediğinizi duyabilirsiniz. Diğer yandan olumsuz diye etiketlediğiniz özelliklerinizin yardımseverliği abarttığınız için varolduğunu farkedebilirsiniz. Aynı soruları bu kez 'hayır diyemem' için kullandığınızda; 'Hayır' desem ne olurdu?' sorusunun sizi benzer cevaplara ulaştırdığını görürsünüz: 'Hayır dersem insanları kırarım, insanları kırarsam sevilmem, yalnız kalırım' gibi. Bazen de 'Hiçbir şey olmazdı aslında' dediğinizi duyabilirsiniz

Kısaca, yardımseverliğin bir dozajdan sonra kendinizi ihmal etmeyle sonuçlandığını ve size zarar verdiğini, insanlara hayır dememenizin 'aranan, sevilen' bir insan olmanızı sağlayarak fayda verdiğini farkedersiniz. Böylece, özelliklerinizi olumlu-olumsuz diye etiketlemektense abartıya kaçmamaya özen gösterirsiniz. Çünkü hepsinin çok doğal ve insani olduğunu, tek ihtiyacınızın onları dengeli yaşamak olduğunu algılarsınız. Bu durumu en güzel özetleyen söz 'İlaç ile zehir arasındaki tek fark içindeki etkin maddenin dozajıdır' olurdu herhalde.

Kişilik özelliklerinizi doğru zamanda, doğru dozajda yaşamanız dileğiyle..."

Alıntı.
 
Üst