Beynimizin Kapasitesi

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Beynimizin bütününü kullandığımızda neler yapabileceğimizi tam olarak bilmesek de, sandığımızdan çok daha fazlasını yapabilecek bir kapasiteye sahip olduğumuzu biliyoruz.
Beynimiz inanılmaz bir işlem kapasitesine sahiptir. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaşadığımız her şey, okuduklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz beynimizde kayıtlıdır.
Bir odaya girdiğimizde aslında gördüğümüzü sandığımızdan çok daha fazlasını görür ve kaydederiz. Bir konuşmayı dinlerken, düşündüğümüzden çok daha fazla ayrıntının farkına varırız.
Bunu siz de deneyebilirsiniz. Bir mekana girip şöyle bir dolandıktan sonra gözlerinizi kapatın. Orada gördüklerinizi zihninizde canlandırın. O ana kadar gördüğünüzün dahi farkında olmadığınız ayrıntıları yakalayacaksınız.
Beynimizi bilinç ve bilinçaltı olmak üzere iki farklı açıdan değerlendirecek olursak; bilincimizin işlem kapasitesi 7 +/- 2 iken yani en az 5, en fazla 9 birimlik bir işlem yaparken, bilinçaltımızın işlem kapasitesi 2,5 ile 5 milyon veri arasındadır.
Aradaki uçurumun farkındasınız, değil mi?

Bilinçaltınız; neredeyse hiçbir şeyi atlamadan sürekli kayıt yapar. Siz uykudayken bile o çalışmaya devam eder.
Hiç durmadan, dinlenmeden sürekli çalışmakta, kaydetmekte ve işlem yapmaktadır.
Ancak bilinç düzeyinde biz bu olup bitenlerin farkında değilizdir. Bilinçaltımızın mutfağında pişen yemeklerin, nasıl hazırlanıp, sunulduğu bilmeden sadece yemeklerden görebildiklerimizin tadına bakabiliriz. Oysa zihnimizin derinliklerinde çalışan ustalar her gün binlerce çeşit yemek hazırlamakta ve onları sürekli işlemektedir.
Dahi olduğunu ya da sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz insanlar, beyinlerinin her iki yarım küresini de etkin bir şekilde kullanarak, bilinçaltlarının çalışma kapasitesine daha çok ulaşmayı başaran insanlardır. Yani onlar bilinçaltlarının gücünün farkındadırlar ve onu sizden daha çok kullanmaktadırlar.
Bilinç ve bilinçaltının öğrenme ilkeleri de birbirinden oldukça farklıdır. Bilinçaltınız somut ve görüntülerle işleneni daha rahat algılayıp, hatırlamayı sağlarken, bilinç daha çok kelimelerle çalışır.
Şimdi kendinize şunu sorun; hangisinin ilkelerine göre öğrenirseniz daha kolay öğrenir, uzun süre hatırlarsınız? Hangisine göre çalışırsanız öğrenmeleriniz, algılamalarınız ve yorumlama gücünüz artar? Hangisini daha çok kullanırsanız, yaratıcılığınız gelişir?
Eğer bilinçaltınızın milyonlarla ifade edilen çalışma kapasitesini mümkün olduğunca çok kullanmak istiyorsa-nız, sağ ve sol beyninizin birlikte, el ele çalışabilmesi için beyninizi eğitmeniz gerekiyor.
Bedeninizin nasıl ki yorulduğunda dinlenmek, acıktığında yemek yemek, susadığında su içmek, işlevselliğini korumak için hareket etmek gibi ihtiyaçları varsa, zihninizin de ihtiyaçları vardır.
Bedeninizi hiç kullanmadığınızı ya da az kullandığınızı düşünün. Oturduğunuz yerde bir süre sonra kilo almaya başlarsınız, hantallaşırsınız. Bedeninizle daha önce yapabildiğiniz hareketleri yapamaz hale gelirsiniz. Sürekli yatmak ya da oturmaktan, bede-niniz bir zamanlar yapabildiklerini sanki unutur, yeteneklerini ve yeterliliğini kaybeder.
Zihniniz içinde durum farklı değildir. Eğer onu uyuşturur, çalıştırmaz tembelleştirir, sadece verilenle yetinmesini sağlarsanız; bir süre sonra o da yapabildiklerini kaybetmeye başlar. Hantallaşır.
Bir bilgisayar ne kadar mükemmel olursa olsun, onu kullanmadığınız sürece hiçbir işinize yaramaz. Zihniniz de ne kadar olağanüstü bir kapasiteye sahip olursa olsun, onu kullanmayıp, uyuşturduğunuz sürece hiçbir işinize yaramaz.
Sürekli; “Yeteneğim yok”, “Kişiliğime uymuyor”, “Bunu beceremem” gibi mazeretler üreterek zihnimizin o muhteşem kapasitesine hakaret ederiz. Onu yok sayarız.
Bu mazeretlerin içimize sızıp, bizi olumsuz programlamasının sebebi ise, beynimizi eğitmek yerine, köreltmeyi tercih etmemizdir.
Onun gücünü ihmal edip, sınırlandırdığımızda bu doğrudan doğruya bizim becerilerimize, anlamamıza ve üretkenliğimize yansır.
Bu yansımanın sonucunda, olup bitene bir açıklama getirmemiz gerekir. İşte bu mazeretler aslında, yaptığımız şeyi mazur göstermek için yaptığımız açıklamalardır. “ Ben zihnimi geliştirmiyorum, ona yeteri özeni göstermeyip, ihmal ediyorum” “Gerekli çabayı, çalışmayı yapmıyorum” demek yerine, “Ben bundan anlamıyorum”, “Bu konuda yeteneğim yok” gibi kaçış yolları üretiriz.
İstediğimiz kadar kendimizi kandıralım. Bu içimizde taşıdığımız dahinin, olmadığı anlamına gelmez. O oradadır. Onu kullanmak ya da kullanmamaksa bizim tercihimizdir.
Hangi tercihi yaparsak yapalım, sonuçlarına katlanacak olan; yine bizizdir.

Alıntı.
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
Ah o bilinçaltımız bendeki ben,korkularımızı hüzünlerimizi tarif edemediğimiz korkularımızı yönlendiren,bazan hüzünleniriz sebepsiz yere bazan korkarız hiç olmayacak yerde bazan birisne rastlarız sanki yıllardır tanımışcasına bakarı bakarız ama bir türlü çıkaramayız taa yıllar öncesinden bir tanıdık gibi aslında hiç görmemişizdir o kimseyi belkide öylesine bir his işte bilinçaltımızın hatırlamaya çalıştığı ama bir türlü hatırlayamadığı bir mümtaz insan. Bazan bir şehirde gezeriz takılır gözümüz bir mekana sanki burada yaşanmışcasına bir ömür hatırlayamayız işte tüm çabamıza rağmen sadece sorarız kendimize acaba ben bu yeri daha önce gördümmü diye, sonuç sadece hayal olur kafamızı kurcalayan ama bilinçaltımızda kayıtlı ulaşamadığımız o kadar bilgi vardır ki bir türlü okuyamadığımız ulaşamadığımız erişemediğimz ama bizi hep yönlendiren. Teşekkürler bendeki ben çok güzel bir konu olmuş.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Konuyla alakalı olarak ilginizi çekebilecek bir makale daha paylaşmak istedim.

Hatırlama Teknikleri

Bütün öğretmenlere öğrenme sorunu olan çocukların anne-babaları, çocuklarının hafızayla ilgili sorunları olduğunu söylerler ve sık sık "Her şeyi unutuyor, ben hatırlatmazsam hiç aklına gelmiyor veya bütün bir hafta boyunca tartışmasını yaptığımız bir şeyden bahsedince, yüzüme bakıyor. Ne konuştuğuma dair en ufak bir ipucu yok aklında..." şeklinde düşüncelerini dile getirip, dert yanarlar.

Öyle görülüyor ki, bu tür çocuklar hemen unutuyorlar. Belki hatırlıyorlar, ama olayın tamamını değil. Hafıza, bir insanın aklında tutabildiği birçok şeyden daha fazlasını kapsayan, çok farklı ve karmaşık bir süreçtir. Akılda tutulması gereken şeyi, hatırlama ve hafıza bankanızda depoladığınız bilgiye ulaşma stratejilerini gerektirir.

Bazı kişilerin hafızaları ise, mükemmeldir. Yine bir çoğumuz, hafızamızı etkin ve verimli kullanmayı sağlayacak stratejileri kullanıyoruz. Verilen işin gereklerini ya da bizden istenileni anlama, stratejileri kullanmayı bilme, bu stratejileri etkili bir biçimde kullanma ve depo edilmiş bilgileri ne şekilde bulup çıkaracağını öğrenme becerisi, belki de, öğrenme yetersizliği sorununu yaşayan öğrenciler için, sorunun temelinde yer alır.

Bilgi bize çevremizden ulaşır. Bir çocukta algısal süreç bozukluğu varsa, bu bilgi karışmış ve hatırlama fonksiyonunu etkilemiş olabilir. Bilginin yorumlanmasında (algılama) bir sorun yoksa, onu kısa süreli hafızaya kaydetmek için, çocuk dikkat kesilmek durumundadır. Çocuğun dikkat yetersizliği gibi bir rahatsızlığı (ADD) olması halinde ise, hatırlama fonksiyonu (hafızanın işleyişi) kesin olarak engellenmiş olacaktır. Görülüyor ki, öğrenme özürlü çocukların çoğu, bilgiyi kısa süreli hafızalarına kaydetmezler bile. Unutmazlar; sadece, onu ilk etapta hatırlayacak strateji ya da süreçten yoksundurlar.

Bilgi bir kez kısa süreli hafızaya girdi mi, onu uzun süreli olarak kaydetmek için birşey yapmak gerekir.

Kısa süreli hafıza çok kısasıdır; süresi muhtemelen sadece 30 sn. dir. Görülüyor ki, akılda tutulacak bilgiyle ilgili birşey yapmaz, bir çaba göstermezseniz, o bilgi kaybolur, gider. Bilgiyi uzun süreli belleğe geçmesi için, ki buna zaman zaman "uzun süreli belleğin depolanması" da denir, bilgiyi temsil etmek, onu işlemek, başka deyişle prova yapmak ya da tekrarlamak şarttır.

Örneğin; bir daha hiç görmeyeceğinizi düşündüğünüz birisiyle tanıştırıldınız; bu nedenle, adını aklınızda tutmak için birşey yapmıyorsunuz. Bir ay sonra bir yerde karşılaştınız ve adını hatırlamıyorsunuz. Adını hatırlamak için, isminin baş harfini bir karakteristikle birleştirmek veya benzer isimdeki bir kişiyle onun yüzü arasında bir bağlantı kurmak gibi bir yol deneseydiniz, belki de hatırlardınız.

Okul ortamlarında, öğrenme özürlü öğrencilerden, birinin adından çok çok daha karmaşık bir bilgiyi hatırlamaları istenmektedir; ancak, bu konudaki süreç değişmez, aynıdır. Bilginin uzun süreli hafızaya kaydolması ve istenildiğinde bulunup çıkarılabilir durumda olmasını sağlamak için, onun üzerinde etkili olmaları, onu işlemeleri gereklidir.

Bu öğrencilerde, hafıza süreci içinde herhangi bir yerde bir aksaklık, bir duraksama görülebilir. Bu çocukların; çoğu kez, bir hatırlama stratejisine ihtiyaçları olduğundan bile haberleri olmadığı gibi, içe başkış ya da kendileri hakkında derinlemesine sorgulayabilirlik ve kendi sorunlarının (özürlerinin) farkında olmaları olasılığı da daha azdır. Hatırlama güçsüzlüklerini telâfi etmek yerine, ev ödevlerini akılda tutmaları için gerekli stratejileri, örneğin özel bir deftere not almayı öğretin. Anahtarlarını hep yanlış yere koyuyorlarsa, evin içinde her zaman anahtarları bulundurabilecekleri bir yeri (dolap vs.) bulmalarına yardımcı olun.

Unutmayın, bu gibi stratejiler öğretilebilir. Nitekim, bazı umut verici bulgular gösteriyor ki, öğrenme bozukluğu olan çocuklar, belirli stratejileri nasıl kullanacaklarını öğrendiklerinde, öğrenme becerileri de gelişir.


hatırlama teknikleri nelerdir?

1- Gereksiz bilgilerin akılda tutulmaması
2- Akılda tutulması gerekmeyen ama unutulmaması gereken her şeyi yazmak, yani bir ajanda kullanmak,
3- Okunan her şeye konsantre olmak,
4- Konsantre olunan kitabın altını çizmek ve bu çizili yerleri tekrarlamak. Unutmamanın en önemli şartı tekrardır. Yeni duyduğunuz bir fıkrayı gün içinde 3-4 kişiye anlatarak deneyin. İddia ediyorum o fıkrayı asla unutmazsınız.
6- Aynı anda iki iş yapmamak. Tek işe konsantre olmak
7- Hatırlanması gereken konu ile ilgili zihin haritaları çıkarmak
8- Yapılan işe mana katmak
9- Bir işle uzun süre ilgilenmemek. Birer saat arayla molalar vermek ve beyni dinlendirmek,
10- Unutulmaması gereken isim, sayı veya olay için akıldan onunla ilgili senaryo yazmak.

Alıntı.
 
Üst