carrie82
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 9 Tem 2015
- Mesajlar
- 31
- Tepkime puanı
- 4
Merhabalar. Yeni üyeyim ve biraz kendimden bahsetmek, sorular sormak, bazı konularda size danışmak istiyorum bu başlık altında.
Ben 94 yılının Ekim ayında dünyaya gelen terazi burcu bir kızım. Ben kundaklık bir bebekken anne ve babamın yüksek yatağından düşermişim. Kundaktayken beni ne zaman yatakta yalnız bıraksalar düşüp kafamı yatağın yanındaki sehpaya çarparmışım ve ağlama sesim de duyulmazmış. 2-3 kez olmuş gerçi bu olay. Her küçük çocuğun bir kaç yaramaz anıları vardır ve ben de ölümlerden döndüm desem sanırım yalan olmaz. Çok sinirli bir çocukmuşum ve babamla hiç yıldızımız barışmazdı. İnsanları pek sevmezdim, daha da fazlası! Vel hasılkelam benim spiritüel hayatım lisede başladı. Sınıfta bazen dalıp gidiyordum. Anlamsız bi boşluğa düşüyordum. Beynim başka bir dünya da yaşıyormuş gibi hissediyordum, bomboş geliyordu herşey. Ben buna ''beynim boşaldı'' diyordum, annem ne olduğunu anlıyordu ve insanlarla iletişim kurmam için beni zorlamıyordu. Daha sonra sağımdan solumdan küçük küçük adamların yürüdüğünü görüyordum seslerini duyuyordum ama korkmuyordum. Farklı varlıklar hissediyordum yalnız olmadığımı hatta o an yanımda kaç varlığın olduğunu da hissediyordum. Bakıcı bir kadının dediğine göre bende etraftaki varlıkları çeken bişey varmış. O an her boyuttan varlığı çağırabilirmişim, bazılarına fazla görünür haldeymişim. Bunun gibi şeyler söyledi. Neyse, Fal bakmaya başladım. 1,2,3 derken küçük bi kasabada yaşadığımız için adım yayılmıştı bile. Fakat ben hep reddediyordum. Geceleri rüyamdan sıçrıyordum, bağırıyordum, kabuslar görüyordum, ki çoğu günler sabah ezanı ile uyuyordum. Ne içinde bulunduğum zamana, ne ortama ne de bu dünyaya ait değil gibi hissediyordum kendimi. Adına ''ergenlik'' dediler. Önce psikoloğa götürdüler. Bana geceleri neden ağladığımı üsteleyerek sordu. Üstelik sebebini ben de bilmiyordum. O an onun ağlamasını istedim. Konuşma sanatı mıdır başka bişey midir bilmiyorum. Ben kapıdan çıkarken odasını temizleyen hastane görevlisi de doktor hanım da ağlıyordu. Anneme, bana iyi bakmasını söyledi ve kapıyı kapattı. Daha sonra hocaya götürüp okuttular. Açıkçası pek bişey değişmedi. Hatta dualar süresince sırıttığımı hatta açıkça güldüğümü hatırlıyorum.O zamanlarda nasıl olduğunu bilmiyorum ama hafızamdan silinen bir anımı hatırladım. Gün içerisinde gelen vizyonlara benzer bi hatıra anımsama deneyimi yaşadım. Ablam ve ben çok küçüktük ablam okuma yazma biliyordu fakat ben bilmiyordum aramızda iki yaş var yani tahminime göre ben 7, ablam 9 yaşındaydı. Bayram arefesi, babannemin köydeki evinde divanın üzerinde oturuyorduk. Divanın arkasında gömme bir yer vardı. Elimi oradan içeri soktum ve kur'an sandığım bir kitabı çekip açtım. Çok eski bir kitaptı, içinde siyah beyaz resimler vardı. Hayal meyal zar zor hatırlıyorum. Çok farklı yazılar vardı ablama ''Sen okuyabiliyorsun, okusana..'' dedim o da ''okuyamıyorum ki ben bunu, adamlar var'' dedi. Adamlar var cümlesini hatırladıktan sonra resim biraz daha canlandı gözümde. biz bunu tartışadururken halam kitabı elimizden çekti ve bağırarak dışarı çıktı. Sonrası tamamen kayıp. Yani rüyamı hatırlar gibi hatırladım. Sonradan onun büyü kitabı olduğunu öğrendim. Benim psişik tahminlerde her bulunuşumda annem babama ''e nolacak babası hoca sülalesinden'' derdi. Ama hoca olmadıklarını biliyorum. Baba tarafım Yunan göçmeni. Babanne deyince bile ürperiyorum. Onu kimse sevmezdi. Neyse.. Gel zaman git zaman pek çok olay yaşadım. Kendi ortamımı kurmaya kadar gitti. Tarot kartları aldım, Havass ilmini araştırdım, sayısız kitap okudum. Önceleri deyim yerindeyse ağır enerjide ''error veren'' beynim, şimdi öyle bi çalışıyor ki, düşünce gücüyle enerjilere yön verebiliyorum. Kendi çalışmalarımı yapıyorum. Bana da ''büyücü'' diyen var, ''çarpılmış, uğramış..'' ne ararsanız. Rüyaya yatıp gömü yerlerini falan buluyorum. Sadece kendi yöntemlerimi geliştirdiğim çalışmalarla insanların düşüncelerine davranışlarına etki edebiliyorum.
Fakat, (uzun lafın kısası diyeceğim ama destan yazdım farkındayım) bazı şeyleri hala kontrol edemiyorum. Pek çok dala kök salmış vaziyetteyim. Bir şey üzerine çalışırken başka bir şeye zarar veriyorum. Telekineziye başladığım gün yatağımın başındaki priz patladı ve ben yataktayken yatağımın yarısı yanmasına rağmen saçım bile tutuşmadı. Ve iki günde evdeki tüm ampüller patladı -1'i hariç-. Şu an ne olduğunu neredeyse bilir vaziyetteyim fakaatt.. Şimdi soruyorum size. Bu yaşadıklarım tesadüf mü? Atalarımdan/soyumdan gelen bir miras mı? Yoksa yetenek mi? -Saçmalama arkadaşım. cevabını da kabul ediyorum
Umarım yazımda bir yanlış, uslubumda bir hata yoktur. Herkese İyi Forumlar...
Ben 94 yılının Ekim ayında dünyaya gelen terazi burcu bir kızım. Ben kundaklık bir bebekken anne ve babamın yüksek yatağından düşermişim. Kundaktayken beni ne zaman yatakta yalnız bıraksalar düşüp kafamı yatağın yanındaki sehpaya çarparmışım ve ağlama sesim de duyulmazmış. 2-3 kez olmuş gerçi bu olay. Her küçük çocuğun bir kaç yaramaz anıları vardır ve ben de ölümlerden döndüm desem sanırım yalan olmaz. Çok sinirli bir çocukmuşum ve babamla hiç yıldızımız barışmazdı. İnsanları pek sevmezdim, daha da fazlası! Vel hasılkelam benim spiritüel hayatım lisede başladı. Sınıfta bazen dalıp gidiyordum. Anlamsız bi boşluğa düşüyordum. Beynim başka bir dünya da yaşıyormuş gibi hissediyordum, bomboş geliyordu herşey. Ben buna ''beynim boşaldı'' diyordum, annem ne olduğunu anlıyordu ve insanlarla iletişim kurmam için beni zorlamıyordu. Daha sonra sağımdan solumdan küçük küçük adamların yürüdüğünü görüyordum seslerini duyuyordum ama korkmuyordum. Farklı varlıklar hissediyordum yalnız olmadığımı hatta o an yanımda kaç varlığın olduğunu da hissediyordum. Bakıcı bir kadının dediğine göre bende etraftaki varlıkları çeken bişey varmış. O an her boyuttan varlığı çağırabilirmişim, bazılarına fazla görünür haldeymişim. Bunun gibi şeyler söyledi. Neyse, Fal bakmaya başladım. 1,2,3 derken küçük bi kasabada yaşadığımız için adım yayılmıştı bile. Fakat ben hep reddediyordum. Geceleri rüyamdan sıçrıyordum, bağırıyordum, kabuslar görüyordum, ki çoğu günler sabah ezanı ile uyuyordum. Ne içinde bulunduğum zamana, ne ortama ne de bu dünyaya ait değil gibi hissediyordum kendimi. Adına ''ergenlik'' dediler. Önce psikoloğa götürdüler. Bana geceleri neden ağladığımı üsteleyerek sordu. Üstelik sebebini ben de bilmiyordum. O an onun ağlamasını istedim. Konuşma sanatı mıdır başka bişey midir bilmiyorum. Ben kapıdan çıkarken odasını temizleyen hastane görevlisi de doktor hanım da ağlıyordu. Anneme, bana iyi bakmasını söyledi ve kapıyı kapattı. Daha sonra hocaya götürüp okuttular. Açıkçası pek bişey değişmedi. Hatta dualar süresince sırıttığımı hatta açıkça güldüğümü hatırlıyorum.O zamanlarda nasıl olduğunu bilmiyorum ama hafızamdan silinen bir anımı hatırladım. Gün içerisinde gelen vizyonlara benzer bi hatıra anımsama deneyimi yaşadım. Ablam ve ben çok küçüktük ablam okuma yazma biliyordu fakat ben bilmiyordum aramızda iki yaş var yani tahminime göre ben 7, ablam 9 yaşındaydı. Bayram arefesi, babannemin köydeki evinde divanın üzerinde oturuyorduk. Divanın arkasında gömme bir yer vardı. Elimi oradan içeri soktum ve kur'an sandığım bir kitabı çekip açtım. Çok eski bir kitaptı, içinde siyah beyaz resimler vardı. Hayal meyal zar zor hatırlıyorum. Çok farklı yazılar vardı ablama ''Sen okuyabiliyorsun, okusana..'' dedim o da ''okuyamıyorum ki ben bunu, adamlar var'' dedi. Adamlar var cümlesini hatırladıktan sonra resim biraz daha canlandı gözümde. biz bunu tartışadururken halam kitabı elimizden çekti ve bağırarak dışarı çıktı. Sonrası tamamen kayıp. Yani rüyamı hatırlar gibi hatırladım. Sonradan onun büyü kitabı olduğunu öğrendim. Benim psişik tahminlerde her bulunuşumda annem babama ''e nolacak babası hoca sülalesinden'' derdi. Ama hoca olmadıklarını biliyorum. Baba tarafım Yunan göçmeni. Babanne deyince bile ürperiyorum. Onu kimse sevmezdi. Neyse.. Gel zaman git zaman pek çok olay yaşadım. Kendi ortamımı kurmaya kadar gitti. Tarot kartları aldım, Havass ilmini araştırdım, sayısız kitap okudum. Önceleri deyim yerindeyse ağır enerjide ''error veren'' beynim, şimdi öyle bi çalışıyor ki, düşünce gücüyle enerjilere yön verebiliyorum. Kendi çalışmalarımı yapıyorum. Bana da ''büyücü'' diyen var, ''çarpılmış, uğramış..'' ne ararsanız. Rüyaya yatıp gömü yerlerini falan buluyorum. Sadece kendi yöntemlerimi geliştirdiğim çalışmalarla insanların düşüncelerine davranışlarına etki edebiliyorum.
Fakat, (uzun lafın kısası diyeceğim ama destan yazdım farkındayım) bazı şeyleri hala kontrol edemiyorum. Pek çok dala kök salmış vaziyetteyim. Bir şey üzerine çalışırken başka bir şeye zarar veriyorum. Telekineziye başladığım gün yatağımın başındaki priz patladı ve ben yataktayken yatağımın yarısı yanmasına rağmen saçım bile tutuşmadı. Ve iki günde evdeki tüm ampüller patladı -1'i hariç-. Şu an ne olduğunu neredeyse bilir vaziyetteyim fakaatt.. Şimdi soruyorum size. Bu yaşadıklarım tesadüf mü? Atalarımdan/soyumdan gelen bir miras mı? Yoksa yetenek mi? -Saçmalama arkadaşım. cevabını da kabul ediyorum
Umarım yazımda bir yanlış, uslubumda bir hata yoktur. Herkese İyi Forumlar...