Tarih öncesi resimlerinin gizemi

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
96
Cezayir’in güney doğusunda Büyük Sahra çölünde Tassili n’Ajjer denen yerde bulunan resimler sanırım bilinen en garip şeylerden biridir. Çünkü bilimin; insanlığın geçmişine uydurduğu şablona hiç uymuyorlar.
Bir hatırlayalım; ne diyor bilim: İnsanoğlu ilk medeniyeti Sümerlerle bundan 4500-5000 yıl önce oluşturdu. Ondan önce insanlık taş devrini yaşıyordu. İnsanlık henüz giysiyi modern anlamda geliştirememişti. Oysa bu resimlerde insanlar modern giysiler giymektedir. Bayanlar etek veya uzun elbise giymekte ve bir çok insan başlık takmaktadır. Bunun nesi garip demeyin. O dönemlerde henüz elbise bilinmiyordu. İşin daha garibi çok sıcak olan sahra çölünde zaten pekte elbiseye gerek yoktur. Oysa resimlerde bir dalgıcın elbisesi gibi vücudu tam saran elbiseler vardır. Aslında vücuda tam sarılı elbise ne soğuk nede sıcak için uygun değildir.
Şekil 1 Giysilerin benzerliği çok dikkat çekici. Özellikle başlığın çizimi çok ilginç.

Bu resimler birbirine yakın olmakla beraber epey dağınık bir vaziyettedir. Diğer mağara resimleri gibi değiller. Kayalara yapıldılar ama dış ortama maruz kalmaktadırlar. Fakat Sahra çölünde yağmur yağmadığı için nemin yıkıcı etkilerinden kurtulmuşlardır.
Şekil 2 Bu resimleri çizenler sanki modern sporları biliyorlardı.

Bu resimlerde dikkatimi çeken bir durum var. Resimlerin bazısı sanki tarih öncesi bir olimpiyattan alınma gibidir. Modern anlamda eskrim, koşu, cirit atma, uzun atlama v.b. gibi şeyleri andırmaktadır. Şekil 2′de sol altta modern anlamda sporları temsil eden amblemleri koydum. Tıpkı o amblemlere benzer bir resimler topluluğu var. Fakat resimleri çizenlerin binlerce yıl önce yaşadığını kabul edip ona göre değerlendirmek gerekir.
Şekil 3 Çizimler çok profesyonelce. Bütün çizimler bu kalitede değil.

Şekil 4 Bu resimlerdekiler elbise giymekte. Hatta ayaklarındaki çoraplara kadar belli olmaktadır.

Ben şöyle bir senaryo oluşturmak istiyorum. Tamamen bir fikir jimnastiği olarak yapalım. Büyük Sahra’da 7-10 bin yıl önce yaşama uygun ortam vardı. Orada Atlantislilerin bir şehri olmalı. Bu şehir insanlığı geliştirmek için kalan ekiplerin yaşadığı yerdir. Yakın çevrede geliştirmekte oldukları Homo Sapiens’te yaşamaktadır. Bu insanlar atletik ve çok hareketlidir. Çünkü altın çağda yaşayan ekipler vücutlarına hükmedebildikleri için her zaman formda kalabilirler. İşte o insanlar boş zamanlarında çeşitli spor aktiviteleri yapmaktaydı. Eğitime tabi tutulan Homo Sapiens bu yarışmaları seyretmiş olmalı. Eğitildikleri için de epey düzgün resimler yapabilmişler. Tanrılarının bu davranışlarını anlamasalar da onları kayalara çizerek ölümsüzleştirdiler. Daha sonra gelenler resim sanatını ataları gibi yapamadılar. Çünkü ataları tanrılardan eğitim almıştı fakat eğitim babadan oğla geçerken gittikçe beceri kayboldu. Böylece karşımıza Sahra çölü resimleri çıktı. Eğer resimler incelenirse örneğin şekil 3’deki insan figürü ile fil çok profesyonelce olduğu gözükmektedir. Şekil 4’deki elbise giyinmiş insanları çizenin epey becerili olduğu gözükür. Özellikle Şekil 3’de sol üstteki çizimler tam bir profesyonel çizgileri taşımaktadır. Belki de bu çizgiler Atlantisliler tarafından yapılmış ve arkadan gelen insanlar tanrılarını taklit ederek mevcut resimleri oluşturmuş olabilirler.
Bu insanların bir yazıya da sahip oldukları gözükmektedir. Ayrıca bazı çizimler Mısırlıların çizimleriyle çok benzeşmektedir. Mısırların savaş arabalarını bu insanların da tanıdığı gözükmektedir. (Şekil 5)
Şekil 5 Çizimler Mısır'dan alınmış gibi. (Sol alt resim Mısır çizimi)

Bilinen tarihimiz içinde Sahra çölünde bir medeniyetin oluştuğu bilgisi yoktur. Fakat bu gayet normaldir. Çünkü o kadar az şey biliyoruz ki; ulaşımın ve yaşamanın zor olduğu Sahra içlerinde bir medeniyetin olabileceği, haliyle araştırılması gerektiği aklımızın ucundan bile geçmez. Oysa yakın zamanda kumlar altından harika bir şehir kalıntıları fırlayabilir.
Şimdi senaryoyu biraz daha geliştirmek istiyorum. 9.000-7.000 yıl önce Sahra çölünün yeşil olduğunu yada en azından bir yaşam alanı olacak şekilde olduğu bilinmektedir. Fakat Homo Sapiens’i Sahra’da kötü bir gelecek beklemekteydi. Sahra çöle dönüşüyordu. Tanrılar bir miktar yetiştirdikleri bu insanların yok olmasını istemediklerinden onları göç ettirdiler. Elbette tümünü göç ettirmediler. Kendi seçtikleri ekipleri götürmüş ama asıl kalabalık orada yaşamaya devam etti. Zamanla oluşan kıtlık yüzünden yok olmuş olmalılar.
Göç ettirilen ekiplerle birçok medeniyet kuruldu. Bunlar iki tanesi Sümerler ve Mısırlılardır. Her iki medeniyette birbirlerine yakın zamanlarda kurulmuştur. İki medeniyeti de kuranların nereden geldikleri bilinmiyor. Wikipedia ansiklopedisine göre Sümerler M.Ö. 3.300, Mısırlılar M.Ö. 3.150 yılında kurulmuştur. Aslında Mısır için 7.000 yıl gibi daha eski bir tarihte verilmektedir. Fakat ilk medeniyetin Sümerler olduğu yönünde bir mutabakat vardır.
Şekil 6 Bu resmi çizen kişi bir derin deniz dalgıcı mı gördü?

Aslında her iki yerde de göçten önce insanlar yaşamaktaydı. Fakat yeni gelenler yerlilerden epey daha gelişmişti. Ayrıca karşı konulamaz bir üstünlükleri daha vardı; tanrıları. Tanrıları aralarında yaşıyor ve onlara yol gösteriyorlardı. Gittikleri yerde gelişmeye devam ettiler. Yerlilerle karışarak önlenemez ve harika medeniyetler kurdular.
Şimdi olayları antik bilgilerle biraz daha açalım. İnsanlar Sahra’dan Mısır ve Mezopotamya’ya götürülmesi Tevrat’ta bize anlatılmaktadır. Yani Yaratılış bölümündeki Musa’nın Kızıldeniz’i geçip Kenan diyarına gelmesi bu sahneyi bize anlatmaktadır. Zaman ve yer olarak yazılanlarla çakışmaz ama bu bizden gizlenen bir bilgidir. Yani aslında Yahudilerin vaat edilmiş topraklar dedikleri yerler Mısır ve Mezopotamya’dır. Elbette bu bilgi gizlenerek Tevrat’a konulmuştur. Benim tahminime göre Yahudi tarihi İbrahim peygamberle başlar. Ve İbrahim peygamber Zeckeria Sichin’e göre Sümerlidir. Bende öyle düşünüyorum ve kendinden önceki Tevrat tarihi yazılı olarak ona verilmiştir. Yani Musa ve yolculuğu Yahudilerle ilişkili değildir. Tüm insanlıkla ilişkilidir. Medeniyetlerin doğuş hikâyesidir. O yolculuktan önce ve sonrasında insanlık eğitilmeye devam etmiştir. Yolculuk o kadar uzun sürmüştür ki yola çıkan kimse hedefe varamamıştır. Göçten önce, Nuh tufanıyla evrim tamamlanmıştır. Evrimi tamamlanan o insanlarla iki önemli medeniyet oluşturulmuştur. İbrahim peygamberden sonra Tevrat biraz yaşanarak biraz etki edilerek Yahudiler için düzenlenmiştir. Tevrat sadece Yahudiler için bir ırk dini olarak oluşturulmuştur ama tüm insanlığın gelişimiyle ilgili bilgiler içinde saklanmıştır.
Şekil 7 Nazca ile Büyük Sahra arasında bir bağ mı var?

Sahra’daki resimleri inceleyen Eric Von Daniken şekil 6‘daki resmi; uzaydan gelenleri gören bir insanın çizimi olarak düşünmüştür. Fakat bu resim uzay elbisesinden çok derin denizlere dalabilmek için yapılan elbiselere daha çok benzemektedir. Ben bu resmi ilk gördüğümden beri hep şekildeki elbiseye benzetmekteyim.
İlginç olan başka bir şey daha var. Şekil 7’deki hayvanın kuyruğu ile Nazca düzlüğündeki maymunun kuyruğu çok benziyor. Bu benzerlik tesadüfen olabilir ama ben pek tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Şekil 8’deki Anubis resmine bakarsak durumu daha iyi kavrarız. Resimde sağdaki görüntü Avustralya’dan alınmış. Bu resim hiç kuşkusuz Mısır tanrısı Anubis’in resmidir. Elindeki anahtara kadar her şey tam olarak uyuşmaktadır. Mısırlıların denizlerle arasının iyi olmadığını biliyoruz. Yani Avustralya’ya gidebileceklerini hiç sanmıyorum. Bu resim ancak hava yolculuğu yapan Atlantisli ekiplerin bize bıraktığı işaretlerdir. Özellikle Anubis’in resmi bize bir işarettir.
Şekil 8 Avustralya'da olan Mısır tanrısı Anubis'in resmini kim yapmış olabilir?

Başka bir yazımda da insanlığın dünyaya kolonileştirmesini yazdım. Orada da vurguladığım gibi tarih incesinde insanlar dünyayı dolaşıp durmaktaydı. Sanki dünyanın her tarafına gidebilmek onlar için kolay bir işlemdi. Ne zamanki medeniyetler gelişmeye başladı o zamandan sonra dünya çok küçüldü ve herkes dünyayı kendi yaşadığı bölgeyle sınırlı sanır oldu.
internet
 

PESS

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
446
Tepkime puanı
136
Konum
Mersin
İş
Dans EÄŸitmeni , Grafiker
gerçekten anlam veremiyorum inanamıyorum yaa çok merak ediyorum insanoğlunun geçmişini bunları gördükçe aklımdaki soru işaretleri daha çok artıyor :) süper paylaşım Sayın "Kar" teşekkürler :)
 

joseffb06

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
130
Tepkime puanı
22
Tarih öncesi yaşamı çok merak ediyorum.Böyle paylaşımları gördükçe merakım giderek artıyor.
 

azra-

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
3
Konum
ankara
ewt çok ilginç ilk insanlar o modernliği nasıl öğrendi çok merak ediyorum
 

:Venüs:

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ocak 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
avustralya'da anubis olabilir çünkü zaten avustralya civarları bir zamanlar Mu'ya aitmiş mısırlılar da Mu'nun bir parçası.MU kıtası da günümüzden 14.000 yıl önce de varmış yani bize anlatılan tarih sadece saçmalıklardan ibaret insanlık tarihi sandığımızdan da eski
 

birkapıdağ

Banlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2010
Mesajlar
125
Tepkime puanı
6
Yaş
56
Konum
şimdilik Bandırma
İş
prefabrik evler ve endüstriyel tesisat
Şu dakika aklıma gelen acaba diyorum şu evrim safsatasına inanan kişiler bu resim'lere bakmadılarmı zira 4000 - 7000 yıl öncesinden bahsediliyor şu halde;

1-Bu tasvir-i resim'lerde hiç bir kuyruk, boynuz, üç kollu, dört ayaklı yada en hafif tanımla ablak bir tip göremedim ben, peki bu adamlar çok uzun yıllar önce bizim gibimiydiler ?

2-Bir teknoloji'den bahsediliyor hani bunlar nerdeyse yamyam'dı ne teknolojisi

3-Daha bir çok soru sorulabilir vs vs .....vs
 

Sennin

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
223
Tepkime puanı
26
Ben Atlantis ve Mu kıtasına büyük bir hayranlığı olan,bu iki kıtayı ve dönemlerini araştıran biriyim.Bir çok kanıt olmasına rağmen bir çok bilim insanı Mu ve Atlantisin varlığına inanmıyor.Bu konuda en büyük araştırmaları yapan ve Mu dilini tibetli bir rahipten öğrenen James Churcward kesin olarak kanıtladı.Bu konu hakkında bi çok kitap okudum ve söylenecek tek şey;
İster Kabul Edin İster Etmeyin,Ama Eskiler Bizden Çok Daha İyiydi.Gerek teknoloji,gerek bilgi,gerekse manevi açıdan.
 

hayrani

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
gerçek şu ki, herşey nuh peygamberin zamanında olan, tufandan sonra oldu.bizim zamanımız tufandan sonraki zaman.eski diye tabir ettiğimiz yaşayan o insanlar , tufandan önceki yaşayan insanlar, o insanlar 600 ile 1000 yaşına kadar yaşayabiliyorlardı.boyları 4 ila 6 metre arasında belki daha büyük,hani bizim dev diye tabir ettiğimiz insanlar. hem teknoloji hemde inanç yönünden ileri düzeyde yaşam sürüyolardı.çogunuz cin leri görmek istyorsunuz fakat süleyman peygamber zamanında insanlarla cinler yanyana mescidi aksanın yapımında çalıştılar işte aramızdaki farklar.
 

ibriz

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Ocak 2011
Mesajlar
59
Tepkime puanı
26
Ancient Aliens isimli belgeselde bu konuyla ilgili çeşitli teoriler ve daha fazla bilgiye rastlayabilirsiniz. izlemenizi öneriyorum.
 

DARKKING011

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
410
Tepkime puanı
18
Şekil 6'da "Bu resmi çizen kişi bir derin deniz dalgıcı mı gördü?" demiş ya resmin sağ üst köşesindeki daireye ve adamın sağ omuzunun üstündeki daireye dikkatinizi çekmek isterim neyi anımsatıyor?
 

Similar Threads

Üst