Konuyu açan arkadaşa bir video önereceğim . YouTube da Tanrı gerçeği,genişletilmiş versiyonu bir izleyin. Burda yazar ismi vermek de yasak mı bilmiyorum "Araftakiler" kitabından bir bölüm sayılır video.
Yorum yazan arkadaşlar ,gerçeklerin bir ucundan tutmuş. Sanırım üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri yaşıyoruz. Ben doğuştan müslümandım ailem çok dindar değildi. Sadece ramazan da oruç tutar,bayram namazına giderdi .Ama çok dürüst,çok yardımsever,çok ahlaklı,çok erdemli sevilen insanlardı. Kesinlikle haram lokma yemedik ,kimsenin hakkını gaspetmedik.Beni çok iyi yetiştirdiler. Ben herzaman daha inançlı idim. Kitaplar okur,sorular sorar,araştırır daha çok ufakken dahi dinler tarihini,İslam tarihini bilirdim. İlk namazımda tir tir tittemistim,namaz bittiğinde dizlerimin bağı çözülmüştü. Çünkü farklı bir boyutta farklı bir şey hissetmistim karşımda yüce bir varlık var ve bir tek huzurunda ben vardım gibiydi. Sonra çok küçük bir varlık uçarak kalbime kondu o anda bedenime ruhuma halka halka bir huzur dalgası yayıldı. O varlık "namazın kabul olundu" dedi. Kabul olunmasına mı sevineyim ,şasırayım gelen bu varlığa "meleğe" mi sasırayım bilemedim. Tabi bu olay gerisini çorap söküğü gibi getirdi. Daha çok inanç daha çok yönelme,tam teslimiyet. Öyle ki sadece cehennemi arzuladım ,oraya birtek ben gireyim,bedenim orayı kaplasın başka kimseye yer kalmasın.Kimseye kızmak yok,kimseyi yargılamak yok ,herseyde yaratıcıyı görmek,herşeyi yaratandan dolayı sevmek,her duayı hıçkıra hıçkıra ağlayarak tamamlama,titreyen bir kalp,yaradana korkuyla değil sevgiyle tam bağlılık ,yaptığım iyilik varsa tüy ile tartıp günahımı demir külçe ile tartmak vs vs. Sonra ben müslümansam rüşvetçi ,faizci hacı amca kim,çarşaflı bu metres kim,pedofili din öğretmeni kim diye sorgulamaya başladım. Hadi bunlar münferit vaka dine mal olmaz dedim onu hoşgör buna bahane bul ama sonra bahane bulamaz oldum. Başı secdeden kalkmayan adamın nasıl yetim hakkı yediğine şahit oldum. Gözümün içine baka baka beş vakit namazlı amcam evime kondu, çarşaflı halam annemden kalan paramı gaspetti hani bunlar hidayete ermişti,hak yoluna girmişti.Etraf,ekranlar böyle insanlarla doldu. Emeğinden başka geçim kaynağı olmayan insanlar sürünürken,sakalını sıvazlayıp göbeğini kasıyanlar altın tahtlara kuruluyordu.Hani emek,alın teri kutsaldı,hani ekmek paylaşılmalı idi. Hani ben sen yoktu biz vardı.Sonra dini tekrar sorguladım. Yaradanda ,dinde kusur yoktu,indirilen değil uydurulan bir din vardı kusur ona tabi olanlardaydı. Bu noktada İki hoca ile tanıştım biri İh.El. digeri Ha.Yı.Onlar indirilen dini anlatıyorlardı o zaman kalbim ferahladı bir süre bana bu yetti . İslam'a saldıranlara bu yönden cevaplar verip indirilen dinin avukatlığını yapmaya başladım. Sonra inziva ve içe yönelmelerim arttı ahlaksız toplumdan soyutlandıkca başka kapılar açıldı. Açılan bu kapılar hiç te gerçeklerin bize anlatıldığı gibi olmadığını gösterdi. Ne indirilen ne uydurulan din ne de diğerleri ne Yehova ne Rab ne Allah hiç birinin gerçek yaratıcı ile ilgisi yoktu.Gercek hepsinin üstünde başka birşeydi. Ait olduğumuz galakside gücü gücüne yeten Tanrıcılık oynuyordu,ellerindeki dümen gücünü yitirince başka yöne çark ediyordu.Hristiyanlık prim kaybedince Müslümanlık olarak kılıf değiştiriyor. Müslümanlık kan kaybedince spiritüel satanizme bürünüyor.Oyuncular kostüm ve isim değiştiriyor, coğrafya değişince İstar Kibele oluyor,ay tanrıçası Allah .
Kimsenin inancına saygısızlık etmek istemem,hiç bir inancı hor görmem. Hepsi gerçeği bulma yolunda gerekli basamaklar.Ama sadece basamak, gerçek değil. 3. Boyutta bu inanışlar gerekli,4 .boyutta sadece sevgi herşeyi kaplıyor orda tek din sevgi.5. boyuttan sonrası 6. Boyut işte orda işler değişiyor. Geriye dönüp bakınca insanların ibadet dedikleri,din dedikleri, yaratıcı dedikleri şeylerin kreşteki oyun ve oyuncaklar oldugunu görüyorsunuz.
Bu yaklasımım çok eleştiri alabilir ama umarım bir gün kresten liseye doğru sınıfları atlayarak gidersiniz.O zaman gerçeği görürsünüz.