Zihinsel ve duygusal stres nasıl davrandığımızı ve hissettiğimizi etkiliyor, güçlü duygular fizyolojimizi değiştiriyor. Örneğin; geleneksel tedaviye cevap vermeyen kronik fiziksel problemler, iş ve duygusal ilişkilerimizdeki çalkantılı dönemler ya da yavaş gelişmeler, duygu salınımları gibi sebepler psikolojik ve fizyolojik baskıya neden oluyor. Sınav öncesi ishal olan öğrenci ile ameliyat öncesi kurdeşen döken hasta hayatlarının bu bölümlerindeki stresle basa çıkamayanlara örnektir. Hepimiz değişik seviyelerde stresle basa çıkmakta zorlanıyoruz ya da ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz ve hatta alınma, korkma, kızma, üzülme ya da cesaretlenme gibi duygusal streslerimizi bastırıyoruz. Mükemmel olmak için aşırı çalışıyoruz ya da sağlığımızı işimiz için feda ediyoruz, endişeleniyoruz, kaygı ve rahatsızlıklarımızı saklıyoruz. Duygu ve düşüncelerimizi doğru katalize edemediğimiz zaman, onların kontrolü altına giriyoruz. Oysa kendini bilen insan duygu ve düşüncelerini kontrol edebilen insandır ve her birimiz bu yeteneğe sahibiz. Duygusal stresin hormonsal dengesizliklere de yol açtığı bilinmektedir. Örneğin, tiroit bezinin az ya da fazla çalışması ve adrenal bezlerinin aşırı çalışması, hipofiz bezindeki dengesizlikler gibi ve diğer endokrin bezleri problemlerinin altlarında yatan ana sebep, kendi gücümüzü kullanmamamızdır.
Alıntı.
Alıntı.