Yoga Gurusu Dattatreya

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog




[color=#FF0000:2zlfj7pq]Dattatreya
[/color:2zlfj7pq]
Kadim Hint metinlerinde anlatılan ve Tanrı Bilincine ermiş 2 başlı, 3 kafalı ve 6 elli olan Dattatreya'nın gurusu sadece ruhtur(Atman'dır). Kendisine başka bir gurusu olup olmadığı sorulduğunda, bilgeliği öğrendiği 24 ayrı gurusu daha olduğunu söylemiştir. Aşağıda gurularından birkaç örnek vermek isterim:
Dattatreya der ki;

Toprak: Topraktan sabrı ve insanlara iyi davranmayı öğrendim. İnsanlar toprağa çeşitli hasarlar verir, onu yaralarlar ama toprak yine de ağaçlar ve besinler vererek insanları besler.
Su: Sudan saflığı öğrendim. Tıpkı insanları temizleyen saf su gibi, bir usta da saftır. Kendini beğenmişlikten, şehvetten, egoizmden, öfkeden, açgözlülükten, vb özelliklerden arınmıştır ve çevresindeki herkesi de saflaştırır.
Hava: Hava her zaman nesneler arasında gezinir ama nesnelere hiç bir zaman bağlanmaz. Havadan, dünyadaki insanlarla birlikte olduğum halde hiç bir şeye bağlanmamayı öğrendim. (Burada Dattatreya'nın Yoga felsefesindeki iki karşıt görüşten birini desteklediğini görüyoruz. Görüşlerden birine göre, bir Yogi kendini arındırmak ve saf kalabilmek için dünyadan el etek çekmeli, toplumsal hayattan uzaklaşılmalıdır, Tanrı Bilincine ulaşmanın yolu budur. İkinci görüşe göre ise Tanrı bilincine bulunduğunuz yerde de varabilirsiniz. Çünkü bu görüşe göre makrokozmosta olan herşey mikrokozmosta (yani bedenimizde) mevcuttur. Bu nedenle, ruhsal yolda arayışımızda, Himalayalara ya da dünyanın öbür ucuna gitmemize gerek yoktur. Burada olan her yerdedir, burada olmayan ise hiç bir yerdedir.)
Ateş: Tıpkı ateşin ışığının parlak oluşu gibi, usta da bilgi ve arınmayla parlamalıdır.
Gök (boşluk): Hava, yıldızlar, bulutlar vb herşey göktedir ama gökyüzü hiçbiriyle bir ilişki içinde değildir. Gökten, Ruhun (Atman'ın) herşeyi kapladığını ama hiç bir nesneyle bir ilişkisinin olmadığını öğrendim.
Ay: Ay her zaman tam ve mükemmeldir, ama dünyanın gölgesi üzerine düştüğünden büyüklüğü azalır/ çoğalır gibi görünür. İşte ben aydan, ruhun (Atman'ın) her zaman mükemmel ve değişmez (mutlak) olduğunu sadece sınırlı bedenlerden (upadhis) dolayı üzerine gölge düştüğünü anladım.
Güneş: Güneşin farklı bardaklarda farklı renklerde yansıması gibi, akıl yoluyla yansıtılan bedenlerden dolayı Brahman da farklı gözükür.
Güvercin: Bir kişi birkaç güvercin yavrusu üzerine bir ağ atıp yakalamıştı. Anne güvercin yavrularına o kadar bağlıydı ki, yaşayıp yaşamayacağını umursamadı, ve ağa düşerek o da yakalandı. Baba güvercinse anne güvercine çok bağlıydı. Böylece o da ağa atlayarak yakalandı. Güvercinlerden, bağlılığın köleliğin nedeni olduğunu öğrendim.
Piton yılanı: Bir piton avı için hareket etmez. Bulunduğu yerde kalarak önüne gelen yiyecekle memnun olur. Ben pitondan, yemeğe dikkatimi vermemeyi ve ne yiyebilirsem onunla mutlu olabilmeyi öğrendim.
Okyanus: Tıpkı yüzlerce nehir döküldüğü halde hareketsiz kalan bir okyanus gibi, bilge adam da tüm baştan çıkarıcı şeyler, zorluklar ve problemler arasında hareket etmeden durmalıdır.
Balarısı: Balarısının çiçek çiçek dolaşarak bal yapması ve balını tek bir çiçeğin özünden yapmaması gibi, ben de her evden azar azar yemek alır ve açlığımı dindiririm. Hiç bir eve yük olmam. (Burada Hindistan'da olan bir gelenek gereği, Tanrı'yı arayan dervişler yemek pişirmezler. Yollarının üzerindeki evlere uğrayarak, açlıklarını giderirler. Hiç bir derviş bir sonraki öğünde ne yiyeceğini bilemez (ve umursamaz) ve bu da özgürlüğünün bir parçasıdır. Evlerde ise gelebilecek dervişler için bir parça yiyecek kenara mutlaka konur. Çünkü bir dervişin eve gelmesi bir onurdur.)
Bal toplayıcı: Arılar büyük bir özveriyle bal yaparlar ama bir bal toplayıcı gelir ve yaptıkları balı alır gider. İşte aynı şekilde, insanlar da dünyevi servetlerini elde etmek için büyük bir özveriyle çalışırlar ama ölüm meleği onları almaya geldiğinde herşeylerini bir çırpıda bırakarak gitmek zorunda kalırlar. (Bizim "dünya malı dünyada kalır" atasözümüz gibi)
Balık: Bir balığın oltanın ucundaki yemi yiyerek yakalanması gibi, tat organının hakimiyeti ele geçirmesine izin veren kişi de özgürlüğünü kaybederek mahvolur. Yemeğe karşı olan açgözlülük öldürülmelidir.
Örümcek: Örümcek ağzından uzun iplikler çıkarır ve ağ yapar. Kendi yapımı olan ağın içinde durarak kendi başını derde sokar. Aynı şekilde kendi fikirlerinden bir ağ yapmış kişi de o fikirlerle kendi kafasını karıştırır. Bilge kişi tüm dünyevi düşünceleri bırakarak sadece Brahman'ı düşünmelidir.
 
Üst