alin
Kayıtlı Üye
Yazı dizisi gibi olacak demiştim ikinci konumuz söz verdiğim gibi "EVRENCE". Gözünüz korkmasın biraz daha uzun ancak evrenin mesajlarını anlayamazsak, çoğunlukla yanıyor gülüm keten helva.
Bu belki de en karmaşık görünen ama aslında uygulanmaya bir başlandı mı en çabuk alışabileceğimiz harika iletişim şeklimiz. Anlamadığınız yerlerde sorabilirsiniz. Örneklerle de daha ayrıntılayabilirim. Yeter ki sizler de uygulamaya başlayın ya da başlayanlarınız pes etmeyin.
Özellikle farkındalıkla birlikte açılan bir kapıdır evrenin mesajlarını anlamak, dilini çözümlemek. Ben ona EVRENCE diyorum. Evrence bana göre, öğrenilebilecek diller arasında kişiye en faydalısı, hayatına en büyük katkıyı sağlayanıdır.
Evrenceyi yaşamını sürdüren herkes öğrenmelidir. Niyetleriniz, günlük işleriniz, ne durumda olduğunuz, mutlu ya da mutsuz oluşunuz gibi birçok sebebe bağlı, evrenin dilini mutlaka anlamalısınız. Size neyi yapmanız ne sonuç doğurur ya da şu anki çekimleriniz ne yönde bunun mesajını veren evrenin dilidir. Düşünün sorularınız azalmış ve şu an evrenden neyi çekiyorsunuz, bunu size okumasını öğrendikten sonra, açık bir dille anlatan koca bir sistem var. Hiç de fena olmazdı değil mi bu dili öğrenmek? Başınıza iyi-kötü gelebilecek şeyler, sağlığınız, sosyal ilişkileriniz, maddi kapılarınız, hepsinde nerede olduğunuzu, ne yapmanız gerektiğini ve neyi düzeltmeniz gerektiğini gösteren, kusursuz işleyen bir sistem. Yeter ki fark etmesini bilelim.
Evrenin mesajlarına fark ederek bakmayı şuna benzetiyorum; Kalabalık bir topluluğun olduğu koca bir mekânda, bir yakın arkadaşınızla buluşacaksınız, içeri girdiniz o sizden önce mekândaydı, bunu biliyorsunuz ve gözleriniz gürültü ve yoğunluk içerisinde onu arayacaktır. O size sesleniyor heyy buradayım! Sonra el sallıyor, bu taraftayım baksana! Size sürekli sinyaller veriyor, siz fark ederek ve dikkatli bakarsanız, çok kısa sürede arkadaşınızı göreceksinizdir. Şayet fark edemezseniz size “yahu buradayım görmedin mi” diye gelebilecek bir arkadaş değil yalnız evren, üzgünüm…
Peki, oldukça faydalı olduğunu biliyoruz, yakalayamazsak kaybolup gidecek mesajlar olduğunu biliyoruz ve hayatın tümünde bizi bambaşka yerlere taşıyacak evrenin mesajlarını doğru alıp vermek. O halde ne yapmalıyıza geçelim; Üç önemli başlığı söylemem lazım
- Anda kalmayı bilmek (bu farkındalığın başlangıç kapısıdır) . Benim deneyimlerimle önerim size, ilk başta diğerini ve kendimizi anlamak. Örneğin bir doğa parçasına uzunca bakın, bir yaprak tanesi de olabilir, dağ, deniz de. Onun neden var olduğunu, kendinizin neden var olduğunu ve bütünün parçası olduğunuzu anlayana kadar yineleyin. Bu anlar bizim mediatif anlarımızdır aynı zamanda. Zihnin, kurcalamaya girdiği ana kadar yaşanan süreçtir, anda kalmak. Şarttır da mesajları okumak için. Kitap okurken, sevdiklerimizle yaşadığımız anlarda, dans ederken, hobimizi, işimizi yaparken, bütünleştiğimiz her an, anda kalmanın gerçekleştiği özel anlardır. Bunu daha sık yapmaya çalışmalıyız. Özetle; anlamak, dinlemek, algı alanımıza evrenin mesajlarını sokabilmek için. Yakaladığımız anı bilmek gerek. Öyle ya, bize bir mesaj yollayacak ne kadar olay, obje varsa, onlara değer vermek, kulak kabartmak, onların da bize daha net akmasını sağlayacaktır. Bir tek anda yakalayacağızdır mesajı. Örneğin sizin gerilimli olma ihtimali üzerinde durduğunuz bir görüşmeniz var ve kararsızsınız, anı yakalamayı anlamayı bilirseniz, siz oraya varana kadar ya da kararı verene kadar, evren size mutlaka mesaj yollayacaktır. Bir keresinde matkap sesi, bir keresinde de iki kedinin hunharca boğuşması gerilimli ortamdan kurtarmıştı mesela
Bu gibi sayısız örnek verilebilir.
-Evrendeki yerimizi bilmek ( bütünün parçası olduğumuzu anlamak) Diğer bütünün parçaları içinde biz kimiz, neyin nesi olduğumuzla ilgili sürekli fikir yürütmek de farkındalığın ve evrene seninle ilgileniyorumun mesajlarını gönderecektir. Yani seninle alakalıyım, seni, kendimi, bütünü anlamak için can kulağıyla seninleyim demek. Bunu şunun gibi düşünün, bu kere siz evren olun ve karşınızdaki kişi de siz olsun. Siz çok heyecanlı ve hevesli olarak bir an paylaşmak istiyorsunuz, sesiniz ve enerjiniz duyulmasını ister şekilde coşkulu olacaktır ilk başta. Yalnız, sonrasında karşı taraf sizi dinlemiyor ve ilgilenmiyor gibi görünürse sesiniz önce yavaştan kısılır, sonra belki de tamamen yarıda kesebilirsiniz bile. Yani evren siz onu anlamak istemediğinizde yine yayın yapar ama coşkusunu da yitirebilir.
-Evrenin mesajlarına odaklanıp, iletişimini anlayıp, yanıt verebilmek. Bunu şöyle düşünün, siz ona yöneliyorsunuz ve o bunun sinyallerini alıyor. Sürekli size mesaj gönderen, kusursuz işleyen bir sistem, bu sefer sizinle daha yakın bağa girmiş oluyor. İlk iki örneğe yakınlık gösterse de olay ortak bağ kurma anı. (rezonans) Bir olmak, bütün olmak, ne çok inançta ve öğretide geçiyor, mutlak hepimiz fark etmişizdir. Sürekli olarak güvenilir alış verişinizin olur. Güvenin ve bağın kuvvetlendiği yerdeki güç, pek az şeyde vardır. Aman sakın 7/24 her saniye bunları mı düşüneceğim, yorulurum demeyin. Yok öyle bir şey önce deneyimleyeceksiniz, zamanla hiçbir şey yapmadan, zaten doğanız olacak. Aslında, zaten doğanızda olup, zamanla kapatılan, en doğal hakkınızı kullanıyor olacaksınız.
Şimdi aman yine mi karışık işler, derin meseleler diye kaçmayın durun.
Görmeye, anlamaya, duymaya niyetlenerek, fark ederek bakmaya bağlı her şey. Şöyle ki birkaç gözümüzü açtığımız olayın ardından, zaten yakın frekans aralığında olduğunuzu göreceksiniz. Öyle bir bütünlük içine girilebiliyor ki her yeni deneyim, bir kelimesini daha öğrenmek gibi ve neticede daha çok size gelen mesaj ve daha fazla kendimize çeki düzen verme, kararlarımızı ve yolumuzu ayarlama fırsatı.
Çekim yasasıyla ilgili en çok ilgilendiren kısmı ise doğru enerji mi yayıyorum yanlış enerji mi bunun ayrımını yapmaktır. Diyelim çok istediğiniz bir şey var ve bu istek için doğru enerjiyi- hissi -frekansı yolladığınızı bilmek istiyorsunuz. Çünkü yanlış yollarsanız olmayacaktır, bu kadar net. Hemen belki niyet –his- duygu durumunu değiştirerek, belki de asla olmaması gerektiğinin kanısına vararak, kendinizi çıkmazlara sokmak istemiyorsunuz. Örneğin bir niyet ettiğimde şöyle yaparım; hemen evrenden gelecek bir mesaj var mı bakarım. Şayet negatif hissediyorsam, aksilik türü şeyler yaşıyorsam, ya niyetim yanlıştır, ya izlediğim yol. Hemen kendime çeki düzen veririm, yaydığım enerjimi ve özellikle ne hissettiğimi değiştirmeye çalışırım. Şayet doğru yolda isem kimi zaman ufacık, kimi zaman gözüme sokar gibi evren yanıtlarını vermeye başlıyor.
Son olarak şunu eklemek istiyorum. Birincisi evreni, kendimizi ve aramızdaki bağı fark ettik. Bu inanın göründüğünden çok daha kolay aslında. Siz de hayatınızda defalarca kere deneyimlediniz çünkü evren geveze bir verici. Hiç susmayan o, siz kulağınızı ona yönelttiğinizde sadece duyuluyor, yoksa sustuğu tek an bile yok. İkincisi, onun mesajlarını anlamak için neleri aracı kullanacağıdır. Yanıt siz de dahil tüm evreni. Aslında en çok iç sesiniz olarak bilinen siz ile bir hayvandan, bir şarkıdan, bir hava durumundan, bir tanıdığınız- tanımadığınız kişiye kadar. Tüm evren olarak yollar mesajlarını. Deneyimlemek basit ancak siz alaka verdikçe size yanıt verecektir. Denemesi de ücretsiz
Şimdi bu bahsettiğim mesajları görme uygulamasını, hemen şu an denemeye başlayabilirsiniz. Öyle haftalar, aylar süren bir yanıt zinciri de olmayacak. Belki hemen ilk anda, belki birkaç deneme sonrası inanarak ve algılarınız açık bir şekilde. Yani FARKINDA OLARAK baktığınız ilk andan, işlemeye başlayacaktır.Ve ekleme; Her yaşadığınız durumda, aldığınız yönlendirici mesajda, inandığınız Yaratıcıya ve evrene teşekkür etmeyi unutmayın.
Alin
Sevgiyle...

Özellikle farkındalıkla birlikte açılan bir kapıdır evrenin mesajlarını anlamak, dilini çözümlemek. Ben ona EVRENCE diyorum. Evrence bana göre, öğrenilebilecek diller arasında kişiye en faydalısı, hayatına en büyük katkıyı sağlayanıdır.
Evrenceyi yaşamını sürdüren herkes öğrenmelidir. Niyetleriniz, günlük işleriniz, ne durumda olduğunuz, mutlu ya da mutsuz oluşunuz gibi birçok sebebe bağlı, evrenin dilini mutlaka anlamalısınız. Size neyi yapmanız ne sonuç doğurur ya da şu anki çekimleriniz ne yönde bunun mesajını veren evrenin dilidir. Düşünün sorularınız azalmış ve şu an evrenden neyi çekiyorsunuz, bunu size okumasını öğrendikten sonra, açık bir dille anlatan koca bir sistem var. Hiç de fena olmazdı değil mi bu dili öğrenmek? Başınıza iyi-kötü gelebilecek şeyler, sağlığınız, sosyal ilişkileriniz, maddi kapılarınız, hepsinde nerede olduğunuzu, ne yapmanız gerektiğini ve neyi düzeltmeniz gerektiğini gösteren, kusursuz işleyen bir sistem. Yeter ki fark etmesini bilelim.
Evrenin mesajlarına fark ederek bakmayı şuna benzetiyorum; Kalabalık bir topluluğun olduğu koca bir mekânda, bir yakın arkadaşınızla buluşacaksınız, içeri girdiniz o sizden önce mekândaydı, bunu biliyorsunuz ve gözleriniz gürültü ve yoğunluk içerisinde onu arayacaktır. O size sesleniyor heyy buradayım! Sonra el sallıyor, bu taraftayım baksana! Size sürekli sinyaller veriyor, siz fark ederek ve dikkatli bakarsanız, çok kısa sürede arkadaşınızı göreceksinizdir. Şayet fark edemezseniz size “yahu buradayım görmedin mi” diye gelebilecek bir arkadaş değil yalnız evren, üzgünüm…
Peki, oldukça faydalı olduğunu biliyoruz, yakalayamazsak kaybolup gidecek mesajlar olduğunu biliyoruz ve hayatın tümünde bizi bambaşka yerlere taşıyacak evrenin mesajlarını doğru alıp vermek. O halde ne yapmalıyıza geçelim; Üç önemli başlığı söylemem lazım
- Anda kalmayı bilmek (bu farkındalığın başlangıç kapısıdır) . Benim deneyimlerimle önerim size, ilk başta diğerini ve kendimizi anlamak. Örneğin bir doğa parçasına uzunca bakın, bir yaprak tanesi de olabilir, dağ, deniz de. Onun neden var olduğunu, kendinizin neden var olduğunu ve bütünün parçası olduğunuzu anlayana kadar yineleyin. Bu anlar bizim mediatif anlarımızdır aynı zamanda. Zihnin, kurcalamaya girdiği ana kadar yaşanan süreçtir, anda kalmak. Şarttır da mesajları okumak için. Kitap okurken, sevdiklerimizle yaşadığımız anlarda, dans ederken, hobimizi, işimizi yaparken, bütünleştiğimiz her an, anda kalmanın gerçekleştiği özel anlardır. Bunu daha sık yapmaya çalışmalıyız. Özetle; anlamak, dinlemek, algı alanımıza evrenin mesajlarını sokabilmek için. Yakaladığımız anı bilmek gerek. Öyle ya, bize bir mesaj yollayacak ne kadar olay, obje varsa, onlara değer vermek, kulak kabartmak, onların da bize daha net akmasını sağlayacaktır. Bir tek anda yakalayacağızdır mesajı. Örneğin sizin gerilimli olma ihtimali üzerinde durduğunuz bir görüşmeniz var ve kararsızsınız, anı yakalamayı anlamayı bilirseniz, siz oraya varana kadar ya da kararı verene kadar, evren size mutlaka mesaj yollayacaktır. Bir keresinde matkap sesi, bir keresinde de iki kedinin hunharca boğuşması gerilimli ortamdan kurtarmıştı mesela

-Evrendeki yerimizi bilmek ( bütünün parçası olduğumuzu anlamak) Diğer bütünün parçaları içinde biz kimiz, neyin nesi olduğumuzla ilgili sürekli fikir yürütmek de farkındalığın ve evrene seninle ilgileniyorumun mesajlarını gönderecektir. Yani seninle alakalıyım, seni, kendimi, bütünü anlamak için can kulağıyla seninleyim demek. Bunu şunun gibi düşünün, bu kere siz evren olun ve karşınızdaki kişi de siz olsun. Siz çok heyecanlı ve hevesli olarak bir an paylaşmak istiyorsunuz, sesiniz ve enerjiniz duyulmasını ister şekilde coşkulu olacaktır ilk başta. Yalnız, sonrasında karşı taraf sizi dinlemiyor ve ilgilenmiyor gibi görünürse sesiniz önce yavaştan kısılır, sonra belki de tamamen yarıda kesebilirsiniz bile. Yani evren siz onu anlamak istemediğinizde yine yayın yapar ama coşkusunu da yitirebilir.
-Evrenin mesajlarına odaklanıp, iletişimini anlayıp, yanıt verebilmek. Bunu şöyle düşünün, siz ona yöneliyorsunuz ve o bunun sinyallerini alıyor. Sürekli size mesaj gönderen, kusursuz işleyen bir sistem, bu sefer sizinle daha yakın bağa girmiş oluyor. İlk iki örneğe yakınlık gösterse de olay ortak bağ kurma anı. (rezonans) Bir olmak, bütün olmak, ne çok inançta ve öğretide geçiyor, mutlak hepimiz fark etmişizdir. Sürekli olarak güvenilir alış verişinizin olur. Güvenin ve bağın kuvvetlendiği yerdeki güç, pek az şeyde vardır. Aman sakın 7/24 her saniye bunları mı düşüneceğim, yorulurum demeyin. Yok öyle bir şey önce deneyimleyeceksiniz, zamanla hiçbir şey yapmadan, zaten doğanız olacak. Aslında, zaten doğanızda olup, zamanla kapatılan, en doğal hakkınızı kullanıyor olacaksınız.
Şimdi aman yine mi karışık işler, derin meseleler diye kaçmayın durun.

Çekim yasasıyla ilgili en çok ilgilendiren kısmı ise doğru enerji mi yayıyorum yanlış enerji mi bunun ayrımını yapmaktır. Diyelim çok istediğiniz bir şey var ve bu istek için doğru enerjiyi- hissi -frekansı yolladığınızı bilmek istiyorsunuz. Çünkü yanlış yollarsanız olmayacaktır, bu kadar net. Hemen belki niyet –his- duygu durumunu değiştirerek, belki de asla olmaması gerektiğinin kanısına vararak, kendinizi çıkmazlara sokmak istemiyorsunuz. Örneğin bir niyet ettiğimde şöyle yaparım; hemen evrenden gelecek bir mesaj var mı bakarım. Şayet negatif hissediyorsam, aksilik türü şeyler yaşıyorsam, ya niyetim yanlıştır, ya izlediğim yol. Hemen kendime çeki düzen veririm, yaydığım enerjimi ve özellikle ne hissettiğimi değiştirmeye çalışırım. Şayet doğru yolda isem kimi zaman ufacık, kimi zaman gözüme sokar gibi evren yanıtlarını vermeye başlıyor.
Son olarak şunu eklemek istiyorum. Birincisi evreni, kendimizi ve aramızdaki bağı fark ettik. Bu inanın göründüğünden çok daha kolay aslında. Siz de hayatınızda defalarca kere deneyimlediniz çünkü evren geveze bir verici. Hiç susmayan o, siz kulağınızı ona yönelttiğinizde sadece duyuluyor, yoksa sustuğu tek an bile yok. İkincisi, onun mesajlarını anlamak için neleri aracı kullanacağıdır. Yanıt siz de dahil tüm evreni. Aslında en çok iç sesiniz olarak bilinen siz ile bir hayvandan, bir şarkıdan, bir hava durumundan, bir tanıdığınız- tanımadığınız kişiye kadar. Tüm evren olarak yollar mesajlarını. Deneyimlemek basit ancak siz alaka verdikçe size yanıt verecektir. Denemesi de ücretsiz

Şimdi bu bahsettiğim mesajları görme uygulamasını, hemen şu an denemeye başlayabilirsiniz. Öyle haftalar, aylar süren bir yanıt zinciri de olmayacak. Belki hemen ilk anda, belki birkaç deneme sonrası inanarak ve algılarınız açık bir şekilde. Yani FARKINDA OLARAK baktığınız ilk andan, işlemeye başlayacaktır.Ve ekleme; Her yaşadığınız durumda, aldığınız yönlendirici mesajda, inandığınız Yaratıcıya ve evrene teşekkür etmeyi unutmayın.
Alin
Sevgiyle...