Uç Kutsal Din Kitabinin Sumer-Akkad Yazin Kaynaklari 2

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,962
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
İki farkli topluluk çekirdegi etrafinda orulmeye baslanan Sumer-
Akkad dininin bu elemanter ozelligi,onun gelisme çizgisini ve
kutsal kavramlarini inceleme çalismasinda, bilim dunyasina bir sans
da sunmus oluyordu.Adim adim ve elle tutulacak kadar gerçek
toplumsal kurumlarla orulmeye baslanan bir ittifak iliskisinin
anlatimi olarak ortaya çikan Sumer-Sami `din'i, gerektigi gibi ele
alinsa,bu alanda daha çok ilerleme saglanabilmis olabilirdi belki.

Fakat bu boyle olmamistir. Erken donemde çekirdek haliyle
karsilastigimiz `tatli su','tuzlu su' biçimindeki kutsal
kavramlarin ; `arinmis su' ve `atesle' kutsama turundeki
uygulamalarin kaynaklari arastirilmamis ;bunun yerine, Sumer-Sami
dini ilahileri, `yerin,gokun,insanin yaratilmasi'na iliskin Eski
Ahit yorumu temelinde `okunmus'tur.Boyle bir `okuma'nin eski
tabletlerde soylenenleri degil ; soylenmis oldugu varsayilan
dusunceleri hedefleyecegi açiktir.Bu alanda yapilmis çalismalar
onemli noktalarin açiga çikarilmasina hizmet etmis olmakla birlikte,
tablet ifadelerini nerede ise,basasagi çeviren turde hatali
metotlara dayanan `sonuç'lara fazla itibar edilemez.

Erken donemde,Sumer ve Sami topluluk arasinda olusan basit ittifak
yapisi onlarin uygarlik yolunda hizla ilerlemeleriyle
sonuçlanmisti.Insan kurbani ongoren veya olu yamyamligi biçimindeki
eski kurumlarin bir bolumu ,daha o zamandan,'cenaze torenleri'
gibi ritueller haline donusturulerek asilmis gorunuyor.2000 yil
kadar once,Isa,kendini tum insanliga adayinca tanri (ve-ya oglu)
oldugu ispatlandigina gore, Sumer ve Samilerin ilk tanrisal
varliklarinin,iki yanin ittifak soleni namina,yamyam
kazanlarinin "kizgin sularinda" haslanan;kutsal ates'te yakilarak
ruhu goge gonderilmis,kanli-canli gerçek yoneticiler olmus olup
olmadigini anlamaya çalisacagiz. Fakat bu arada,Sumer-Sami
topluluklar nufus olarak çogalmis;insan kurbanini da onleyen totem
hayvan-bitki temelinde ayristirilmis topluluklar yeniden ve yeniden
duzenleniyor olmaliydi.MO. 4. binyillarda,gunumuzde `besibirlik'
olarak da yasayan deyimin kaynagi olan ""bes kutsal yerlesim"
yaratilmis; aralarindaki iliski kurallari da duzenlenmisti. Avrupa
Birligi'nin bayragindaki yildiz sayisi bugun 25 yil onceki ile ayni
midir?Eger,M.O 4. ve 3.binyillarda,ornegin kartal,aslan,boga ve
yilan totemi ile temsil edilen topluluklar,kendi aralarinda
ittifak kurmuslar ise ve kutsal amblemlerini,bu dort hayvanin
içiçe geçtigi bir `melez desen'le ifade etmisler ise,bu
davranislarinda,simdiki AB bayragina yildiz ekleyip-çikarma
davranisindan fazla olarak hangi `hayali oge' bulunabilir?


Sumer-Akkad tarihinde,kategorik olarak,daha sonraki bir donemde
ortaya çikan ve baslangiçta `su'-`deniz' gibi maddi cisimlerle
ifade edilen kutsal kavramlar,bir yandan 'tanrisal' donusumlerini
surduruyorken, bir yandan da ,eski ozelliklerine hayvansal,bitkisel
ve yildizsal ozellikler de katmaya baslamis gorunuyorlar.Oncesini
anlamadan,gelinmis boyle bir karmasik noktadan yola çikarak, Sumer-
Sami dinsel kavrayisini "anthropomorphique épithètes"ler
vb.uzerinden ve bir kozmonojik tasarim olarak açiklamaya
çalismanin ,sansasyonel sinirlari ciddi olçude asabilme kapasitesi
olabilir mi?


Arastirmalarinda temel toplumsal birimi (bunun, `ana-baba-
çocuklardan olusan bir aile çekirdegi' vb. oldugu iddiasi artik
geride kalmistir) çikis noktasi olarak ele alamayan bir insanbilim
ekolu nasil basarili olamayacak ise,uç kutsal dinin baslangiçtaki
kutsal kurumlarini tanimlamak yerine,bu dinlerin ulastigi son
yorum duzeyinden yola çikan bir dinbilimciligi de ancak o olçude
basarili olabilir.Dinin kaynaklari uzerine yapilan çalismalarin
neredeyse son bulmasi,bu bakimlardan, bir rastlanti olmasa gerektir.

Sadece,ilkel matematik islemlerini,ilkel çizimleri,ilkel çanak-
çomlegi,ilkel barinma ve ilkel giyinme araçlarini
degil,kendi `din'lerinin ilkel baslangiç kurumlarini da,o siralarda
kendi varolus kaygisi disina çikamayacak ve amaci yalnizca verili
gerçek sosyal sorunlari çozmek olan ayni topluluk yaratiyordu.Bu
nokta ne denli yinelense,azdir.Bu topluluklar, kaba bir agaçla
yapilan basit bir saban'in kesfini insanin ay'a ayak basmis oldugu
an kadar onemli bir olay kabul ediyor; ilk sulama arklarinin
kullanimini,simdi bilgisayar duzenegiyle sera sulamak derecesinde
onemli bir teknik gelisme olarak goruyor olmaliydilar.Atalarindan
gelen gorenek uyarinca,torenlerde aralarindan sunduklari bir kurban
yerine,bu zorunlulugu bir hayvan sunu ile asmis olabilmeyi,
21.yuzyilda idam uygulamasini surduren modern dunyadan daha ileride
bir adim gibi algiliyor olmaliydilar.Eger boyle dusunmuslerse,bu
dusuncelerinde de `yerden goge kadar' haklidirlar.Bu topluluklarin
yarattiklari dinsel gorusler,kutsiyet kavramlari,içerisinde
yasadiklari toplumsal seviyeye tamamen uygun,o donemin en gerçek
yanlarini yansitan bir ozellik tasiyordu.Sumer ve Sami
topluluklarin,kazitlarin açiga çikardigi ilk saban desenleri, ilk
kutsal sunak ornekleri,ilk tapinaklari,ilk evleri , mimari yonden
oldugu kadar,dusunsel yonden de bu toplulugun o andaki yasam ve
kavrayis duzeyinin dogrudan bir ifadesidir. Oyleyse 5-6 bin yil
onceki bir toplulugu kendi maddi ve sosyal kosullari içinde ele
almak gerçekten o denli zor mudur ?Simdiki `bilgisayar çagi'
uzmanlarimiz,'saban çagi'ndaki atalarimizin dini dusunce
sistemlerini çozemediklerini,bunlarin
karmasik `tasarimlar', 'dussel guçler', hayal edilmesi zor
hayaller,imaginations inimaginables,ilkellerin korku ve hayal
urunleri olduklarini soylerler ise,burada ters giden bazi noktalar
bulunmuyor mu ?

Bugunku anlamlariyla `yer' ve `gok'un yaratilma neden ve
biçimleriyle ugrastiklari,buna uygun bir de kozmonoji
gelistirdikleri varsayilan `ilk Sumer dusunurleri', zamanimizin
okurunu,buyuk olasilikla dus kirikligina ugratacaktir.Cunku
onlar, `Yer ve Gok' konusunu bitirir bitirmez, derhal, çakmak
tasinin onemine,sabanin buyulu gucune,kazmanin yaraticiligina,kerpiç
kalibinin yapiciligina,koyun ve keçinin varedilmesinin
nimetlerine,saban çeken okuzun gucune,agillara,tahil depolarina,su
kanallarinin bereketine,kisacasi, o donemin en yasamsal gerçek
sorunlarina donerler.Modern çagimizin uzmanlari,'yer ve gok'un
nasil ve nelerden yapildiginin anlatildigini sandigi Sumer
tabletlerinden bos yere,oteki `kozmik','astronomik''jeolojik'
açiklamalar bekleyedursunlar!Erken donem Sumer ve Samiler,'goku
yerden,yeri gokten ayiran' Enlil'in sayesinde edindikleri tarimsal
bereketin buyulu gucuyle,bugday,arpa ve fasulyeyle,kazma ve
çapayla,su kanallariyla,agillari dolduran okuz,inek,koyun ve
keçilerle,Eridu dalyaninin baliklariyla, hayati sorunlarla
ilgilenmeyi surdururler.

Eski tarihlerinin anlatimini oldukça gerçekci veren erken Sumer-
Akad ilahi tabletlerinde yer alan «gok» ile «yer»in «birbirinden
ayrilmasi» biçimindeki ifadelerde kullanilan gok ve yer,ne simdi
anlasilan anlamiyla "Gok ve Yer"di ;ne de onlar `gokun,yerin' nasil
yaratilmis olabilecegiyle ilgiliydiler ! Tabletlerde varoldugu
dusunulen `yaratilis' anlami,tabletlerde soylenenlere
dayanilarak ispatlanabilecek tezler degildir.Ornegin asagida
aktarilacak ilahide,Sumer ve Sami topluluklar,ihtimal
Eridu,Ur,Nippur,Uruk gibi yerlesimlerde,buradaki tapinaklarda,
kutsal torenlerle tamamlanan toplumsal bir duzenlenisten
bahsediyorlar ;musevilik ve hiristiyanlikta hala suren `kutsal
ekmek'in topluca ve kutsal bir tarzda ortaklasa yendigi,ant içildigi
bir rituel içinde `yer'i,'gok'ten,gok'u de `yer'den ayiriyorlardi :

« Geçmis günlerde bütün gerekli seyler var edildikten sonra,
Geçmis günlerde bütün gerekli seyler ismarlandiktan sonra,
Ülkenin kutsal mekânlarinda ekmegin tadina bakildiktan sonra,
Ülkenin firinlarinda ekmek pisirildikten sonra,
Gok yeryüzünden uzaklastirildiktan sonra,
Yer gokten ayrildiktan sonra,
Insanin adi saptandiktan sonra,
An (ates,gunes-BN) gogü eIde ettikten sonra,
Enlil(kuvvetli nefes,bas ufurukçu-BN) yeryüzünü eIde ettikten sonra,
Ereskigal'a odüI olarak oIüIer diyari verildikten
sonra… »(S.N.Kramer,Sumerler,s.264) (1)

Sumer ve Samiler,'yer' ve `gok' kavramini oylesine somut,elle
tutulan ve dogal bir sekilde anlatirlar ki,gok'ten birden bire
kazmaya,çapaya,çakmak ve lacivert tasina,sepete geçmek bir
anormallik yaratmaz.Cunku,burada sozu edilen Gok ve Yer, Sumer ve
Sami topluluklarin bir oteki tanimi,bizzat kendileriydi. Iki
toplulugun yeni bir toplumsal duzenleme olarak birbirlerinden
ayristirilmasi,o sirada daha verimli bir ortam da yaratmis
gorunmektedir :

« Efendi, verdigi nimetlerin gerçek yaraticisi olan
Kararlan degistirilemeyen Efendi,
Topraktan ülkenin tohumunu filizlendiren Enlil,
Yerden gogü ayirmayi düsündü,
Gokten yeri ayirmayi düsündü.
Ortaya çikan varliklarin büyümesi için,
"Gok ile yerin kemigi"nde (Nippur) ... yaydi.
Kazmayi var etti, "gün"ü yaratti,
Emegi gosterdi, yazgiyi belirledi,
Kazmaya ve sepete "kudret" yükledi.
Enlil, kazmasini yüceltti,
Basi lacivert tasindan olan altin kazmasini,
Gümüs ve altin… evinin kazmasini,
lacivert tasindan….,
Genis bir duvara çikan tek boynuzlu bir oküzden çikintisi olan
kazmasini


Efendi kazmayi çagirdi, yazgisini belirledi,
Kutsal taç kindu'yu basina koydu,
Çamurdan insanin basini biçimledi,
Enlil'in onünde o (insan?) ülkesini kapladi,
Kara-kafali halkinin üstünde sebatla durdu. »(Kramer,Sumer
Mitolojisi,Kabalci,s.103)


Bu tur ornekler,uzmanlarimiz için,'gok','yer' gibi kavramlarin,erken
donemlerde belki bir baska anlamda kullanilmis olabilecegine dair
uyarici isaret olmaliydi.Fakat arastiricimiz,ister dini inanca sahip
olsun,ister olmasin,Eski Ahit'in `yerin goklerin yaratilmasi'
yorumu, kendi uzerinde oylesine etkili bir onyargi yaratmis
olmalidir ki,tabletler,daima, bu Eski Ahit `yaratilis' yorumu
uzerinden `okunuyor'du.(2)

Bununla birlikte, Sumer-Akad erken tabletleri,sanildiginin tersine,
simdiki anlamiyla herhangi bir « yaratilis »dan da
bahsetmezler.'Yaratma' yorumu,geç donemlere aittir.Enuma
Elis'te `yaratma' kavrayisinin ne duzeyde oldugunu daha sonra
inceleyecegiz.Enuma Elis'in baslangiç kisminda da devam ettigi gibi,
erken donem ilahilerinin kullandigi „varedis" biçimi varliklara «
ad verme » seklinde ortaya çikiyordu ve `ad verme' sadece `yer'
ve `gok' konusuyla sinirli degildi;Tanrilara,tanrisal
varliklara,bitkilere.. hep `ad veriliyor'du.'Ad verme' edimi
onlarda (gunumuzde devam ettigi gibi) varolan bir olguyu
siniflama ;sosyal konumunu belirleme edimiydi.Eski Ahit ve Kuran,'ad
verme' kavramini ayni biçimde yinelerler ;yaratilis sirasinda tanri
ve Adem, `yaratilan'lara `ad vermis','onlari adlariyla
çagirmis'lardi.

Sumer ve Akad dini, «insan» ve «cin» topluluklarinin ;Yer ile
Gok'un birbirinden ayristirilmasi esasi uzerine isleyebilen bir
ittifak olarak sekillendigi için,onlarin arasindaki `kardeslik'
daima dusman kardeslik ozelligini muhafaza etmistir.Bu
topluluklardan birisi (Sumerler) için sag yon kutsal ise,oteki
(Samiler) için sol yon kutsaldi ;bir topluluk(karabaslar-Sumerler),
bu asamada `yer,kara,toprak' biçiminde temsil ediliyorsa,otekiler
(Samiler) gokyuzu,gunes,ates,kirmizi olarak temsil ediliyordu.Tarih
anlatici toplum birim eger Sumer'ler ise , ilahi metnimizin
Sumerleri `insan' ; otekileri `goksel varliklar',cinler,seytanlar
toplulugu olarak tanimliyor olmasi gerektigi çikarsanabilir.
Anlaticimiz eger Sami topluluk ise,ilahi metninin de buna uygun
olarak Sami toplulugu insan,otekileri ejderha,surungen,yilan..
olarak gostermesi dogaldi ! Birkac yuz ve birkaç bin yil
sonra,karisan nesillerin yeni anlatimlarinda , bir
ejderha'nin,koyun'un,kopek veya essegin birden yakisikli bir gence
veya guzeller guzeli bir kiza donusmesi,Balam'in eseginin dile gelip
konusmasi,eski peygamberlerin kus dilini,balik dilini bilmeleri
anlatimlarini bu bakimdan garipsememek gerek.

Gok ve Yer kavramlarinin erken donem ilahilerinde,Sumer ve Sami
topluluk tanimlari anlaminda kullanilmis oldugu bir kez tespit
edilince,tarih anlatimi,butun sonraki gelismesi bakimindan da
yerli yerine oturur.Eski Ahit'te, Tanri'nin, 'insan' ve `oteki
canlilari' neden dogrudan dogruya kendisinin yaratmadigi ,neden
bir araci kullanarak 'yer' uzerinden, `topraktan',Sumer'ler
arasindan yaratmis (`topraktan yaratma'nin bir oteki kaynagi da
belki `kader tableti'dir) oldugu da çozumlenmis
olur.Kuran'in `topluluk' deyince,bundan neden sadece `insan
toplulugu ile cin toplulugu'nu anladigi ;Eski Ahit'in `yaratilis'
anlatiminda yaratilmayan Seytan'in,Kuran'da, Adem'den daha
once,tanri tarafindan ates'ten yaratilmis olarak gosterilmesi… gibi
noktalar da, Musa'ya,Isa'ya,Muhammed'e ait `çelisme'ler olmaktan
çikmaya baslarlar.Karmasa yerine oturur,Sumer ve Samilerin,iki
yonden anlatilmis tarihlerinin,sonraki nesillerce kaynastirilmaya
çalisilan yapisi içinde,iki yana dogru yalpalansak bile,ana hatlar
uzerinden `okumamizi' surdurebiliriz.

***

Incelememizin birkaç adim daha otesi için gerekli olan açiklamalari
burada keserek,yeniden,Sumer ve Akad topluluklarina ;bu iki
toplulugun `tatli su' ve `deniz-tuzlu su' olarak nitelendigi erken
donemlere geri donebiliriz artik.

« Su » ve « tuz » hiristiyan kiliselerinde kutsal vaftiz araci
olarak kullanilmaya devam ettigine gore,bunlarin erken Sumer-Sami
topluluklarin tanim araci olarak da kullanilmis olan `tatli
su','tuzlu su' ile bir ilgisi olup olmadigini sormak artik gereksiz
olmali.Oyle ki, Yeni Ahit, Sumerlerin kendileri için kullanmis
olduklari « yeryuzunun tuzu » degerlendirmesini, aynen aktarir :

«Yeryüzünün tuzu sizsiniz »(Matta.5)

Bununla birlikte,sayin M.Ilmiye Cig'in Sumerli
Ludingirra'si «atalarimizdan gelen bir soze gore,biz
Sumerliler `yeryuzunun tuzu' imisiz.Niçin `tadi' demediler de `tuzu'
dediler,pek çozemedim »(s.15) diye sorduguna gore,kutsal, tuzsuz
ekmekten, tuz ile takdise ;Inanna'nin gelin hamamindan Isa'nin urdun
nehrindeki vaftizine ;Zemzem suyundan Islam abdest'ine,olu yikama
toresinden ,Tufan'da tanrinin canlilari `suda bogarak' oldurme
biçimini tercih etmesine ve oradan Musa'nin çol tapinagi `bulusma
çadirini'nin giris kapisina oturttugu kutsal kazanlarin kaynayan
suyuna kadar uzanan bu etkili kultun anlamini Sumer-Sami
kaynaklardan bu yana gelisimi içinde degerlendirmek yararli
olabilir.
--------------------
 
Üst