Üç Bedende Saklı Sonsuz Bilinç

Elnora_alila

Elit Üye
Sen, üç beden katmanı aracılığıyla dünyayı deneyimleyen ancak bu katmanların ötesinde kalan ebedi bilinçsin; yani ruhsun.

Ruhun kendini deneyimlediği ilk katman nedensel bedendir (Karana Sharira) : Bu beden, ruhla her zaman birlikte kalan, tüm doğum ve yaşam döngülerindeki deneyimlerin özünü taşıyan en derin yapıdır. Bir tür geri alınamaz tanınma etiketi gibidir; zaman ve mekânın ötesinde, ruhun kimliğini saklayan kalıcı bir potansiyeldir.

İkinci katman, ince bedendir (Sookshma Sharira) : Bu yapı; zihin (manas), hafıza (chitta), akıl (buddhi) ve ego (ahamkara) gibi zihinsel fonksiyonları içerir. İnce beden, mevcut yaşam süresince edinilen deneyimlerin toplamını barındırır ve duyular tarafından alınan bilgilerin işlenmesini sağlar.

Üçüncü katman ise kaba bedendir (Sthula Sharira) : Beş elementten (akaşa, hava, ateş, su ve toprak) oluşan bu beden, dışarıdan görülebilen fiziksel varlıktır. İnsan, hayvan ya da bitki olarak görünür hâliyle var olan bu yapı, duyular aracılığıyla dış dünyayla temas kurar.

Vedantik öğretiye göre :

🔯Beden bir arabaya,
🔯Duyular o arabayı çeken atlara,
🔯Zihin ise dizgini tutan yulara benzetilir.
🔯Akıl bu arabanın sürücüsüdür.
🔯Ancak tüm bunların amacı, arabada yolculuk eden asıl varlık olan ruhu taşımaktır.

Duyular ne kadar güçlü olursa olsun, eğer akıl yönlendirmiyorsa araba savrulur; tıpkı ruhun da ince ve kaba bedenleri, zeka tarafından yönlendirilmediğinde hayat yolunda savrulması gibi.. Bu bağlamda, ruh hem duyularla dünyayı deneyimler hem de bu üç bedende yol alan varoluşun gerçek öznesidir.



Dipnot.

Beş elementte geçen Akaşa : Hiçlik değildir. Varlığın temeli, titreşimlerin taşıyıcısı, tüm oluşun alanıdır. Hem fiziksel hem de metafiziksel olarak oluşum için ön şarttır. Ruhun kendini deneyimleyebilmesi için gerekli ilk ortamı oluşturur. Kaynaklarda _uzay_ olarak da geçer. Akaşa, zihin ile bilinç arasındaki arayüzdür. Tüm varlıkların, düşüncelerin ve olayların kaydedildiği kozmik zeka alanı olarak görülür.


Kaynak,

Katha Upanishad (1.3.3–11)
Vedanta Sara – Swami Sadananda
 
Reenkarnasyon üzerine ;

Ruh, doğrudan düşünmez, algılamaz ya da karar vermez. O saf varlık ve bilinçtir. Fakat süptil bedenin içinde, tıpkı aynadaki yansıma gibidir. Ruhun bilinç ışığı, süptil bedenin zihin ve zeka katmanlarında yansır.

Örneğin ,

Ruh = Güneş
Süptil Beden = Su dolu bir kap olsun.. Güneş, suyun içerisinde görünür fakat gerçekte orada değildir. Yine de o yansıma, suya ışık ve hareket kazandırır.

Ruh kendi başına hiçbir eylem yapmaz. Süptil bedenin işlevleriyle dünyayı deneyimler. Tüm faaliyetlere tanık olur ve bilinç enerjisiyle onları aydınlatır. Kısacası ruh, süptil bedeni ; duyuları deneyimlemek, arzu etmek, karar vermek ve benlik oluşturmak için kullanır.

Fiziksel beden öldüğünde çözülür. Ancak süptil beden, içindeki tüm zihinsel kalıplarla birlikte ruhla beraber kalır. Yeni bir beden oluştuğunda, süptil beden yeniden bağlanır ve ruh bu yeni deneyim aracını kullanarak dünyayla yeniden ilişkiye girer. Bu nedenle, reenkarnasyon sürecinde süptil beden taşıyıcı, ruh ise tanıklık eden öz olarak kabul edilir.

Süptil bedene kısaca, değişken yazılım da diyebiliriz. [ Karma da süptil beden ile taşınır ]
 
Geri
Üst