"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Tümör 3 Dakikada Yok Oluyor!!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan embriyo
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

embriyo

Elit Üye
Çok etkileyici ve inanılmaz bir başarı. Bu videoyu daha önce de izlemiştim ancak Gregg Braden'in sunumuyla daha da etkili olmuş.

‎"1.) DNA'mızın fiziksel dünyayı direkt değiştirebilecek etkiye sahip.
2.) Duygularımız ise, fiziksel dünyayı direkt değiştirebilen DNA'mızı değiştirebiliyor.
3.) Çünkü her şeyi birbirine bağlayan bir alan var.
4.) Yaklaşık 100 yıldır bilimimiz doğru olmayan bir inanışın üstüne inşa ediliyor."

İyi seyirler:)

[video=youtube;hBY2o-4qm-Q]https://www.youtube.com/watch?v=hBY2o-4qm-Q[/video]
 
Benimde şöyle bir sorum olacak beyinde tümör oluşturmak mümkün mü? Evetse nasıl?
 
Bu dediğiniz şifada asla yapılmayacak bir şey. Şifacılar saf sevgi ve pozitiflikten yanadır. Böyle bir şey mümkün olsa bile etkisi yapan kişiye bumerang gibi geri döner. İleri seviye pranik enerji şifası öğretilirken renkler kullanılır, bazı renklerin hassas organlara kullanılmaması gerekir ki bu renkler hamilelerde düşük veya beyin kanaması yapabilir. Ayrıca ellerimizle yaptığımız ve kesine yakın sonuç veren tarama metodunu kumar ve benzeri şeylerde uygulamamamız için hem tembih etmişlerdi hem de anlaşma imzalatmışlardı. Bu yüzdendir ki, şifa tekniklerinde ileri seviyeler bir anda hazır olmayanlara verilmez.
Şifa öldürmek için değil, yaşatmak için yaplılır.
Zihin gücüyle her şey mümkün, ancak yapacağınız şey negatifse kişinin iradesine müdahale edildiği için hem bütün dinlerde yasak, hem de enerji çalışmaları açısından da karmasına müdahale edildiği için karma kanunlarına uymaz.
 
Benimde şöyle bir sorum olacak beyinde tümör oluşturmak mümkün mü? Evetse nasıl?

aslında bunu görmedim ama olabilceğini düşünmüyorda değilim bir hastanın zorla kendini aslında sağlıklıyken kendinin hasta olduğuna inandığı için o inandığı hastalığın belirtilerini resmen yaşadığını gördüm. Resmen hasta değildi ama belirtileride birebir hastalığın gözlemleniyordu. Psikolojik destekle aslında sağlıklı biri olduğuna inanarak bu belirtilerde yok edilmişti. Bunun dışında dnasında taşısada taşımasada insan kendine iyi bakmazsa tümör oluşur umutsuzsa stresli bi yaşantısı varsa beslenmesi kötüyse yaşlıysa. Tümörü bizim düşünce gücümüzden önce yaşamımız zaten sağlayabilir.
 
Bu anlatımda vurgulanan gerçek, kadim uygarlıkların öğretilerinin ana kaynağını oluşturmakta.Etkileşim gerçeği ve bunun gücü, maddenin yapı taşı atomlar ve canlılığın yapıtaşı hücreden başlayıp, bütün bir evreni kapsamakta.Hiçbirinin konumlanması kendinden bağımsız bir şekilde oluşmuyor.Bu insanın anlattığı gerçekleri umarım bir gün bütün insanlık kavrama arayışına girer ve kendindeki gizemin ardına düşer.O kadar zayıf ve aciz,ve bir o kadar da çok güçlüyüz ki..
 
Yapilabilir ama maji gibi bir kerelik degil sureklilik isteyen uygulamalar vardir.Bunlari paylasmayi dogru bulmuyorum.
 
Önemli olan yürekten inanmak.Demek ki umut oldukça,inanç oldukça, imkansız diye birşey yokmuş.Gerçekten çok etkilendim.Paylaşımınız için teşekkürler...
 
Gerçekten hayret verici birşey modern bilime saygılıyız var oluşunada elbet ihtiyaç var ama bu videoda gördüğümüz şifa yönetimini ellerinin tersiyle itmelerine sıcak bakmıyorum.

Bunun nasıl yapıldığını cidden merak ettim üç eğitimli kişi hastayı " şimdi iyileştim " kavramına inandırıyorlar ve uzmanlardan biri sözcükler söyleyerek tümörü yok ediyorlar yıllarca tedavi gören insanların varlığına nazaran bu kişi bir kaç dakikada iyi oluyor gerçekten hayret verici birşey daha göreceğimiz öğreneceğimiz çok şey var
 
Bu kişiler hastayı bir şeye inandırmıyorlar, kendileri inanarak “zaten oldu-vas sa ” kelimesini mantra veya zikir söyler gibi kalpten inanarak söylüyorlar. Ancak uygulama sırasında eğitimli ve bilinçli olduklarından meditatif duruma da rahat bir şekilde geçebiliyor ve komutla şifa uyguluyorlar.
 
Ozaman demekki ilgili videoyu daha dikatli izlemeliymişim ben hastayı buna inandırdıklarını sanıyordum verdiğiniz bilgi teşekkür ederim :)

Peki bu meditatif durum dediğiniz nedir tam anlamıyla ?
 
Meditatif hal, aynen maddenin 3 farklı oluş hali gibi, farklı bir “OLUŞ” halidir. Derin uyku, rüya ve uyanıklık dışında ancak düzenli meditasyon yapanların “deneyimsel” olarak bilebilecekleri, başkalarına kelimelerle anlatılması çok zor bir haldir bu…Derin düşünme ama zihinsel düşünme değil.

Alpha -Tetha- Beta- Delta adlı dört ana dalganın hangisinde hangi duyguda ve durumda olduğumuz artık rahatlıkla tespit edilebiliyor.

ALPHA:

7.5 – 12 Hz arasında değişen alpha dalgaları; rahatlığın, farkındalığın, sakin ve huzurlu kavrayışın, uykunun ilk evrelerinin dalgaları olarak tanımlanıyor. Sakin ve huzurlu olunan ama asla uyuşukluk yaşanmayan, dünyayı ve gerçekleri algılamada en uygun titreşimlerin olduğu bu dalga boyu, dünyamızın da ölçülen frekansıyla aynı. Dünyanın manyetik frekansına “Shumann” frekansı deniyor ve 7,8 ile 8 arasında tanımlanıyor. (Fakat son yıllarda bilim adamları Shumann frekansının epeyce yükseldiğini ifade ediyor.)

Gözler kapanıp derin nefes alındığında ve dış dünyadan alınan mental etkiler azaldığında Alpha boyutuna geçiyoruz. Alpha dalgalarındayken yaptığımız işlerde başarımız artıyor. Derin uyku ya da endişe ve korku halinde bu dalga hiç görülmüyor. Meditasyon, Yoga, Reiki gibi çalışmalar esnasında beynimiz Alpha boyutundadır. Zihin açık ve uykunun derinliğine dalmadan önceki geçiş koridorunda hissettiğimiz o duyguların yaşattığı huzur, ilginç bir şekilde dünyanın titreşimiyle aynı dalga boyunda.

TETHA:
Frekansları 4 ile 8 arasında değişiyor ve stresin hiç olmadığı, derin iç dünyamızda olduğumuz dalga boyu olarak tanımlanıyor. Öğrenmenin en yüksek boyutuna geçmeden önce bu dalgada yaşıyoruz ve derin uykudan uyanırken açılan algılarımızın yaşattığı bir durumu temsil ediyor. Alacakaranlık boyutu ismi de kullanılıyor bu dalga boyu için. Yani aydınlanmadan önceki karanlık…

Çok usta meditasyoncuların derin meditasyon halindeyken bu dalga boyunda olduğu tespit edilmiş. Derin düşünüş ve sezgisel kuvvetin en canlandığı bu frekansta sanatsal yeteneklerin zirveye çıktığı düşünülüyor. Özellikle ressam ve müzisyenlerin sanatsal üretimleri esnasında beyinlerinde Tetha boyutunun en yüksek, Alpha frekansının en düşük seviyede olduğu biliniyor. ( yani 7 ile 8 arası) Onların kendi içe dönüşlerinden bize hediyelerle geri dönmeleri ne güzel…

Yapılan bazı araştırmalara göre şifacıların Tetha bandında uzun süreli ve kontrollü olarak kalmayı başarmaları nedeniyle şifa yeteneklerinin geliştiği ortaya çıkmış.


BETA:

13- 30 Hz arasında olduğu biliniyor ve uyanış frekansı olarak tanımlanıyor. Aktif öğrenme, uyanık olma, her şeyiyle hayatı yaşama, dinamizm, konsantrasyon, problem çözme hallerimizde içinde bulunduğumuz dalga boyu olduğu için yaşamı temsil ediyor. Çok yükseldiğinde stres, gerginlik, öfke gibi negatif uç duygulara varabiliyor.

DELTA:

0 – 4 frekansında bulunan dalga boyudur ve derin uyku ve dış dünyadan kopuş boyutudur. Bilinçsiz bir huzur halini yansıtır. Beynin en az çalıştığı döneme aittir ve bu dönemde büyüme hormonu salgısı artar. Çocuklarda fiziksel büyümeyi, yetişkinlerde ise güzelleşmeyi ve dinç kalmayı sağlar.

Bu dört ana dalga boyunun dışında son yıllarda tespiti yapılan Gama frekansı, 40 Hz’in üzerinde tanımlanıyor. Üst benlik bağlantı çalışmaları sırasında üretildiği ve Hindu Monkların meditasyonları sırasında ölçümlendiği biliniyor. (Hinduizmde kendini mabede adamış kişilere Monk denir.)

Alıntı

Ayrıca şifacıların yanı sıra deneyimli meditasyoncular uzun bir dönemden sonra alpha frekanslarını gittikçe düşürüp -yaklaşık 7Hz'e kadar- theta bandına yaklaşırlar.Yine araştırmalara göre; Sanatçılar -özellikle fotoğrafçılar- düşük alpha-yüksek theta frekanslarını daha çok üretiyorlar.

Başka beyin dalgaları hakkında yazı için vereceğim linke bakınız.

http://www.gizlimabet.com/threads/13954-Beyin-Dalgaları
 
sifaci olmak icin yasinizin dolmasina gerek yoktur sayin hazar reiki vb seyler uyumlanmak icin yas gereklidir ama birde uyumlanmadan kullanabilceginiz enerji vardir.
 
Bizim ülkemizde bu tarz şifa uygulayan yerler var mı? Mesela Akademi Larimar'da uygulanıyor mu?
 
Ne yazık ki ülkemizde bu kadar yetkin ve kısa sürede bu tekniği uygulayan şifacıların olduğunu sanmıyorum. Hele ki kronik olan hastalıklarda belli süre çalışmak gerekir. Ancak yine de bazı kişilerde mucizevi iyileşmeler gözlenmektedir.
 
Geri
Üst