MeHDiX
Kayıtlı Üye
Evliyânın büyüklerinden İbrâhim el-Metbûlî (rahmetullahi teâlâ aleyh) ile ilgili olarak Şeyh Cemâlüddîn Yûsuf el-Kürdî şöyle anlatır: Bir gece, memleketim olan Hısn-i Kehf şehrindeki âile efrâdımı özledim. Metbûlî ye, ikindi namazından sonra bu arzumu arz ettim. Bana; Allahü teâlânın izniyle senin dileğin yerine gelecektir. buyurdu. Câmideki halvethâneme girip, ikindiye mahsus dersimi okudum. Kendimi, Hısn-i Kehf de gördüm. Konu komşu gelip hal ve hatırımı sordular. Evimize girdim. Anneme ve babama selâm verdim. Onların yanında bir müddet kaldım. Köy câmisinde hutbeler okudum. Sonra, hocam Metbûlî yi görmeyi arzuladım. Annem ve babamdan izin isteyip, şehrin dışında bir yere çıktım. O esnâda kendimi Birket-ül-Hâc daki halvethânemde buldum. Dışarı çıkıp arkadaşlarıma selâm verdim. Hiç kimse, bana yolculuktan dönen kişi muâmelesi yapmadı. Onlara dokuz aydır ayrı olduğumu ve seferden geldiğimi söylediğimde; delirdinmi sen, yerinden hiç bir yere ayrılmadın diye şaşkınlıkla tepki gösterdiler. O esnâda hocam Metbûlî gelip; Yavrum, yanın¬daki sırları herkese söyleme. buyurdu. Daha sonra vâlidem Mısır a geldi ve hocama; Efendi, eğer güzel hatırınız olmasaydı, bir seneye kadar biz Yûsuf u kolay kolay bırakmazdık. dedi. Yıllarca yapılacak şeylerin bir anda yapılması çok görülmüştür. Allahü teâlâ, Peygamberlerin sonun¬cusu Muhammed aleyhisselâmı, Mîrâc gecesi bir anda göklere götürüp getirdi. Döndüğünde, yatmış olduğu yerin soğumamış olduğunu gördü. Allahü teâlâ, zamânı genişletmektedir. Her şeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir.
ALINTI
ALINTI