Tanrı'nın gizli isimleri

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Ü

Üye silindi 62179

çoluk çocuksunuz.
Çoluk çocuk olmayı çok isterdim ama kötü haber: yaşını başını almış bir öğretmenim. Şu an Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde yüksek lisans yapıyorum, bu eğitimim sırasında muhteşem bir hocadan aldığım "Eleştirel Söylem Analizi" dersi sayesinde de insanların söylemlerini yalanlık, gerçeklik, bağlam, anlam, gizil anlam... aklınıza gelebilecek her kategoride analiz edebiliyorum. Hem bu dersin bana kattığı bilgiye hem de mesleki bilgi ve birikimime dayanarak sizin "daha kırk fırın ekmek yemesi gereken toy bir çocuk" olduğunuzu söyleyebilirim. Hoş, bunu anlamak için bu dersi almaya gerek yok.? Velhasıl kelam bilhassa sizinle konuştum, verdiğiniz cevapları analiz ettim. Bu forumda doğaüstü varlık ya da olaylara çokça değinildi. Siz bu tip şeyleri ilk kez dile getiren kişi değilsiniz. İnsanın üslubu imzasıdır. Kullandığınız sözcükler, daimi olarak çocukça korkutmalar, beddualar o kadar gülünç ki... Yarattığınız o karakterin ardına istediğiniz kadar gizlenin, saklanmanız mümkün değil. Sıkışınca etrafındakilere saldıran hiperaktif bir çocuk gibisiniz. Eleştiriye tahammülünüz yok. Anlatımlarınızı ciddiyetle, gerçekten empati kurarak okudum ama son cevabınızla patladınız bence.

"Kimseyle paylaşmadım" (Neden? Siz etrafınızdakileri uyarmak için gönderilmediniz mi? Konu komşu, eş dost bu mesajdan eksik mi kalsın?
Değnekle kovalarlar diye mi korktunuz yoksa?)

"Benim gibi kimse yok." ("Benim duygu ve düşüncelerim biricik ve tektir" felsefesi etrafında şekillenen ergen benmerkezciliği)

"Ailem yok." (Gökten zembille inen, ailesi olmayan, insan bedeninde ve ne şans ki Türkiye'ye düşmüş bir melek...)
Bir kurgu yaratmışsınız, bu kurgunun içinde yer alan bir karakterle kendinizi özdeşleştirmişsiniz ama bu karakteri besleyecek yan karakterler, olaylar yok? Olmamış, beğenmedim.
 

Enneagram

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2019
Mesajlar
587
Tepkime puanı
985
Konum
DAİMON
Cavap için teşkkürler, İhyâ ettin bizi yektasif ?‍♀️ inşallah sevgili marble nin uyanışa vesile olmuştur.
"Eleştirel Söylem Analizi" dersi sayesinde de insanların söylemlerini yalanlık, gerçeklik, bağlam, anlam, gizil anlam... aklınıza gelebilecek her kategoride analiz edebiliyorum.
Elinde derse dair materyal varsa, rica ediyorm özelden benimle paylaşman mümkün müdür?
 

marble

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2018
Mesajlar
222
Tepkime puanı
265
Çoluk çocuk olmayı çok isterdim ama kötü haber: yaşını başını almış bir öğretmenim. Şu an Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde yüksek lisans yapıyorum, bu eğitimim sırasında muhteşem bir hocadan aldığım "Eleştirel Söylem Analizi" dersi sayesinde de insanların söylemlerini yalanlık, gerçeklik, bağlam, anlam, gizil anlam... aklınıza gelebilecek her kategoride analiz edebiliyorum. Hem bu dersin bana kattığı bilgiye hem de mesleki bilgi ve birikimime dayanarak sizin "daha kırk fırın ekmek yemesi gereken toy bir çocuk" olduğunuzu söyleyebilirim. Hoş, bunu anlamak için bu dersi almaya gerek yok.? Velhasıl kelam bilhassa sizinle konuştum, verdiğiniz cevapları analiz ettim. Bu forumda doğaüstü varlık ya da olaylara çokça değinildi. Siz bu tip şeyleri ilk kez dile getiren kişi değilsiniz. İnsanın üslubu imzasıdır. Kullandığınız sözcükler, daimi olarak çocukça korkutmalar, beddualar o kadar gülünç ki... Yarattığınız o karakterin ardına istediğiniz kadar gizlenin, saklanmanız mümkün değil. Sıkışınca etrafındakilere saldıran hiperaktif bir çocuk gibisiniz. Eleştiriye tahammülünüz yok. Anlatımlarınızı ciddiyetle, gerçekten empati kurarak okudum ama son cevabınızla patladınız bence.

"Kimseyle paylaşmadım" (Neden? Siz etrafınızdakileri uyarmak için gönderilmediniz mi? Konu komşu, eş dost bu mesajdan eksik mi kalsın?
Değnekle kovalarlar diye mi korktunuz yoksa?)

"Benim gibi kimse yok." ("Benim duygu ve düşüncelerim biricik ve tektir" felsefesi etrafında şekillenen ergen benmerkezciliği)

"Ailem yok." (Gökten zembille inen, ailesi olmayan, insan bedeninde ve ne şans ki Türkiye'ye düşmüş bir melek...)
Bir kurgu yaratmışsınız, bu kurgunun içinde yer alan bir karakterle kendinizi özdeşleştirmişsiniz ama bu karakteri besleyecek yan karakterler, olaylar yok? Olmamış, beğenmedim.
Unutma gerçeklik bazen çok yanıltıcı olabilir kendine olan sonsuz güvenin aslında senin ayağını çukurda sabit tutan yanılgın

Çoluk çocuk olmayı çok isterdim ama kötü haber: yaşını başını almış bir öğretmenim. Şu an Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde yüksek lisans yapıyorum, bu eğitimim sırasında muhteşem bir hocadan aldığım "Eleştirel Söylem Analizi" dersi sayesinde de insanların söylemlerini yalanlık, gerçeklik, bağlam, anlam, gizil anlam... aklınıza gelebilecek her kategoride analiz edebiliyorum. Hem bu dersin bana kattığı bilgiye hem de mesleki bilgi ve birikimime dayanarak sizin "daha kırk fırın ekmek yemesi gereken toy bir çocuk" olduğunuzu söyleyebilirim. Hoş, bunu anlamak için bu dersi almaya gerek yok.? Velhasıl kelam bilhassa sizinle konuştum, verdiğiniz cevapları analiz ettim. Bu forumda doğaüstü varlık ya da olaylara çokça değinildi. Siz bu tip şeyleri ilk kez dile getiren kişi değilsiniz. İnsanın üslubu imzasıdır. Kullandığınız sözcükler, daimi olarak çocukça korkutmalar, beddualar o kadar gülünç ki... Yarattığınız o karakterin ardına istediğiniz kadar gizlenin, saklanmanız mümkün değil. Sıkışınca etrafındakilere saldıran hiperaktif bir çocuk gibisiniz. Eleştiriye tahammülünüz yok. Anlatımlarınızı ciddiyetle, gerçekten empati kurarak okudum ama son cevabınızla patladınız bence.

"Kimseyle paylaşmadım" (Neden? Siz etrafınızdakileri uyarmak için gönderilmediniz mi? Konu komşu, eş dost bu mesajdan eksik mi kalsın?
Değnekle kovalarlar diye mi korktunuz yoksa?)

"Benim gibi kimse yok." ("Benim duygu ve düşüncelerim biricik ve tektir" felsefesi etrafında şekillenen ergen benmerkezciliği)

"Ailem yok." (Gökten zembille inen, ailesi olmayan, insan bedeninde ve ne şans ki Türkiye'ye düşmüş bir melek...)
Bir kurgu yaratmışsınız, bu kurgunun içinde yer alan bir karakterle kendinizi özdeşleştirmişsiniz ama bu karakteri besleyecek yan karakterler, olaylar yok? Olmamış, beğenmedim.
Öğretmen öğrenciden zihinsel forma sahip bir şeyin, bir kişinin veya bir fikrin zihinsel imgesini oluşturmasını ister; en çok kullanılan örnek kahramanı hakkında bir fikir oluşturmaya çalışan bir yazar ya da sanatında ifade etmek istediği bir idealin imgesini oluşturan bir ressam ya da heykeltıraş örneğidir. Her iki örnekte de öğrenci imgenin yalnızca kendi zihninde bir varlığa ve mevcudiyete
sahip olduğunu, kendisinin, öğrencinin, yazarın, ressamın veya heykeltıraşın zihinsel imgeye içkin olduğunu, onda mevcut olduğunu görecektir. Başka bir deyişle zihinsel imgedeki tüm hayat, ruh ve gerçeklik düşünürün “içkin zihni”nden gelmektedir. Fikri kavrayana kadar düşün bunu olur mu :)

Çoluk çocuk olmayı çok isterdim ama kötü haber: yaşını başını almış bir öğretmenim. Şu an Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde yüksek lisans yapıyorum, bu eğitimim sırasında muhteşem bir hocadan aldığım "Eleştirel Söylem Analizi" dersi sayesinde de insanların söylemlerini yalanlık, gerçeklik, bağlam, anlam, gizil anlam... aklınıza gelebilecek her kategoride analiz edebiliyorum. Hem bu dersin bana kattığı bilgiye hem de mesleki bilgi ve birikimime dayanarak sizin "daha kırk fırın ekmek yemesi gereken toy bir çocuk" olduğunuzu söyleyebilirim. Hoş, bunu anlamak için bu dersi almaya gerek yok.? Velhasıl kelam bilhassa sizinle konuştum, verdiğiniz cevapları analiz ettim. Bu forumda doğaüstü varlık ya da olaylara çokça değinildi. Siz bu tip şeyleri ilk kez dile getiren kişi değilsiniz. İnsanın üslubu imzasıdır. Kullandığınız sözcükler, daimi olarak çocukça korkutmalar, beddualar o kadar gülünç ki... Yarattığınız o karakterin ardına istediğiniz kadar gizlenin, saklanmanız mümkün değil. Sıkışınca etrafındakilere saldıran hiperaktif bir çocuk gibisiniz. Eleştiriye tahammülünüz yok. Anlatımlarınızı ciddiyetle, gerçekten empati kurarak okudum ama son cevabınızla patladınız bence.

"Kimseyle paylaşmadım" (Neden? Siz etrafınızdakileri uyarmak için gönderilmediniz mi? Konu komşu, eş dost bu mesajdan eksik mi kalsın?
Değnekle kovalarlar diye mi korktunuz yoksa?)

"Benim gibi kimse yok." ("Benim duygu ve düşüncelerim biricik ve tektir" felsefesi etrafında şekillenen ergen benmerkezciliği)

"Ailem yok." (Gökten zembille inen, ailesi olmayan, insan bedeninde ve ne şans ki Türkiye'ye düşmüş bir melek...)
Bir kurgu yaratmışsınız, bu kurgunun içinde yer alan bir karakterle kendinizi özdeşleştirmişsiniz ama bu karakteri besleyecek yan karakterler, olaylar yok? Olmamış, beğenmedim.
Şimdi ben senin kim olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladım fakat sen hala benim söylediklerimden emin olamıyorsun yani benim zihnim sana üstün geldi ve kendi kimliğini açıklamaya başladın çünkü zayıf düştün işte zihnin üstatlığı budur evladım henüz çok toysun
 
Ü

Üye silindi 62179

Cavap için teşkkürler, İhyâ ettin bizi yektasif ?‍♀️ inşallah sevgili marble nin uyanışa vesile olmuştur.

Elinde derse dair materyal varsa, rica ediyorm özelden benimle paylaşman mümkün müdür?
Tabi ki... Hocamız derste genellikle kendi oluşturduğu içerikle, kendi bulduğu ya da öğrencilerinin incelenmesini istediği metinler üzerinden anlatıyordu. Ama bize önerdiği iki kitap oldu:
1- Söylem ve İdeoloji (Mitoloji - Din - İdeoloji)
İngilizceden Çevirenler
Barış Çoban, Zeynep Özarslan, Nurcan Ateş - Su Yayınları
2- Metin Çözümlemeleri - Yasemin G. İnceoğlu, Nebahat A. Çomak (Ayrıntı Yayınları)
Pdflerini ekliyorum... Dersi geçen yıl aldım. Aslında dersin orijinalini hocamız İngilizce olarak anlatıyordu, biz de Amerikan Dili ve Edebiyatı bölümündeki derslere konuk olduk. Bu alanda yazılmış çok fazla Türkçe kaynak yok. Hocamızın önerdiği makaleler ve diğer kaynaklar WhatsApp grubunda halâ yer alıyorsa onları da paylaşırım. Benim için epey istifadeli bir ders oldu. Özellikle haber metinleri üzerinden uygulamalı anlatmıştı hocamız.
 
Ü

Üye silindi 62179

Şimdi ben senin kim olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladım fakat sen hala benim söylediklerimden emin olamıyorsun yani benim zihnim sana üstün geldi ve kendi kimliğini açıklamaya başladın çünkü zayıf düştün işte zihnin üstatlığı budur evladım henüz çok toysun
Ahahaha, ben kimliğimi saklamıyorum ki. Hmmm telapatik yolla bana açıklattın mı yoksa ? Hayır, ciddiye alıp uzun uzun yazanda kabahat.
 

star53

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ara 2012
Mesajlar
474
Tepkime puanı
1,311
Şimdi ben senin kim olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladım fakat sen hala benim söylediklerimden emin olamıyorsun yani benim zihnim sana üstün geldi ve kendi kimliğini açıklamaya başladın çünkü zayıf düştün işte zihnin üstatlığı budur evladım henüz çok toysun
Üstadım sizin de anlatış tarzınız yanlış. Şöyle örneklendireyim hazır üstüne basilmisken. Diğer üyenin zihninin sizi anlamayacagini çünkü üst bir frekansa sahip olduğunuzu soyluyorsunuz. O halde bu kadar keskin bir zihne sahipken neden karşınızdaki insanların seviyesine göre açıklama yapıp anlamalarini saglamiyorsunuz? Bunu yapmadığınız gibi gerçeği aramaya çalışanı lanetleyip duruyorsunuz. Sizin üst alginizda "şunu şunu söyle. İtiraz edeni de lanetle" diye bir kural mi var yoksa keyfi mi? Zira okuduğum kadarıyla uriel zihinsel olarak baş melek sıfatına sahip. Ve sizin verdiğiniz izlenim bunu diğerlerini lanetleyerek başardığı yönünde. Öyle ya? Zihinsel olarak en tepede yer alan meleğin böyle acemi bir şekilde davranmasinin başka açıklaması olamaz çünkü. Açıkçası konularınızı seviyorum. Çünkü hayata çok yönlü bakmak zihnimi açıyor. Ama iddialarınızı bu şekilde destekle(yeme)meniz açıkçası kimliğinize ters duruyor. İnsanlara bir şeyler anlatmak istiyorsanız onlarla empati kurmanızı tavsiye ederim. Göreceksiniz, daha kolay olacak.
 
Ü

Üye silindi 62179

İletişim adresi talep etmek yasaktır.
Tabi ki... Hocamız derste genellikle kendi oluşturduğu içerikle, kendi bulduğu ya da öğrencilerinin incelenmesini istediği metinler üzerinden anlatıyordu. Ama bize önerdiği iki kitap oldu:
1- Söylem ve İdeoloji (Mitoloji - Din - İdeoloji)
İngilizceden Çevirenler
Barış Çoban, Zeynep Özarslan, Nurcan Ateş - Su Yayınları
2- Metin Çözümlemeleri - Yasemin G. İnceoğlu, Nebahat A. Çomak (Ayrıntı Yayınları)
Pdflerini ekliyorum... Dersi geçen yıl aldım. Aslında dersin orijinalini hocamız İngilizce olarak anlatıyordu, biz de Amerikan Dili ve Edebiyatı bölümündeki derslere konuk olduk. Bu alanda yazılmış çok fazla Türkçe kaynak yok. Hocamızın önerdiği makaleler ve diğer kaynaklar WhatsApp grubunda halâ yer alıyorsa onları da paylaşırım. Benim için epey istifadeli bir ders oldu. Özellikle haber metinleri üzerinden uygulamalı anlatmıştı hocamız.
Pdfleri yükledim ama yükleme başarısız oldu. Mail adresinizi özelden yazarsanız ileteyim.
 

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
Siz insansınız. İnsan.
Ne zaman biri meleğim dese ya da melekler gibi olmak ister misiniz dese ve size bunun için gerekeni söyleyeyim mi dese insanlığın başına çorap örülüyor.

Melek hikâyesi artık sıkmadı mı? Ee, çok klişe? Tanıdık gelmiyor mu?
 

marble

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2018
Mesajlar
222
Tepkime puanı
265
Ahahaha, ben kimliğimi saklamıyorum ki. Hmmm telapatik yolla bana açıklattın mı yoksa ? Hayır, ciddiye alıp uzun uzun yazanda kabahat.
Elbette, öğrenciler yukarıda verilen örneklerin kaçınılmaz olarak kusurlu ve yetersiz olduğunu fark edecektir; çünkü bu örnekler cüzi akıllardaki zihinsel yaratımları gösterirler. Oysa evren Sonsuz Aklın bir yaratımıdır. Bu ikisini ayıran şey iki ucun birbirine uzaklığıdır. Yine de aradaki fark yalnızca bir derece meselesidir. Her yerde aynı prensip söz konusudur. Tekabül prensibi her yerde kendini gösterir. “Aşağıdaki yukarıdaki gibidir, yukarıdaki aşağıdaki gibidir.”
 
Ü

Üye silindi 62179

Elbette, öğrenciler yukarıda verilen örneklerin kaçınılmaz olarak kusurlu ve yetersiz olduğunu fark edecektir; çünkü bu örnekler cüzi akıllardaki zihinsel yaratımları gösterirler. Oysa evren Sonsuz Aklın bir yaratımıdır. Bu ikisini ayıran şey iki ucun birbirine uzaklığıdır. Yine de aradaki fark yalnızca bir derece meselesidir. Her yerde aynı prensip söz konusudur. Tekabül prensibi her yerde kendini gösterir. “Aşağıdaki yukarıdaki gibidir, yukarıdaki aşağıdaki gibidir.”
Siz de bizimle cüz'i aklın yaratımı olan dil aracılığıyla iletişime geçiyorsunuz. Kuşkusuz sizin de ifafeleriniz eksikliklerle dolu. Kelime oyunları yapmanıza gerek yok. Siz benim anlatmak istediğimi gayet net anladınız. İfadeleriniz izah etmekten, temellendirmekten yoksunsa zayıf demektir. Anlaşılamayan olmak, gizemli olmak, üstün ya da erişilmez olmak yalnızca aşağılık kompleksi taşıyanlara özgüdür. Bu bile sizin sıradanlığınızı ele vermeye yetiyor.
 

Enneagram

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2019
Mesajlar
587
Tepkime puanı
985
Konum
DAİMON
@marble yaşını bizimle paylaşır mısın?

Ben 30 um mesela.
Temmuz 2 de yani tam 30 olacak?
Cidden seni merak ettim.


Ama hafızan kuvvetli.
 

marble

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2018
Mesajlar
222
Tepkime puanı
265
Siz de bizimle cüz'i aklın yaratımı olan dil aracılığıyla iletişime geçiyorsunuz. Kuşkusuz sizin de ifafeleriniz eksikliklerle dolu. Kelime oyunları yapmanıza gerek yok. Siz benim anlatmak istediğimi gayet net anladınız. İfadeleriniz izah etmekten, temellendirmekten yoksunsa zayıf demektir. Anlaşılamayan olmak, gizemli olmak, üstün ya da erişilmez olmak yalnızca aşağılık kompleksi taşıyanlara özgüdür. Bu bile sizin sıradanlığınızı ele vermeye yetiyor.
Hala bir öğrencisin evladım anlaşılmayan olmak değil sen anlamıyorsun anlayamıyorsun çünkü henüz beni anlayacak kapasiten yok

Siz de bizimle cüz'i aklın yaratımı olan dil aracılığıyla iletişime geçiyorsunuz. Kuşkusuz sizin de ifafeleriniz eksikliklerle dolu. Kelime oyunları yapmanıza gerek yok. Siz benim anlatmak istediğimi gayet net anladınız. İfadeleriniz izah etmekten, temellendirmekten yoksunsa zayıf demektir. Anlaşılamayan olmak, gizemli olmak, üstün ya da erişilmez olmak yalnızca aşağılık kompleksi taşıyanlara özgüdür. Bu bile sizin sıradanlığınızı ele vermeye yetiyor.
İlk bakışta yalnızca “Ben” var görünürken, daha dikkatli ve yakın bir inceleme bir “Ben”in bir de “ben”in var olduğunu gösterir. Bu zihinsel ikizler karakteristikleri ve doğaları bakımından birbirinden ayrılırlar. Doğaları ve onlardan yükselen fenomenlerin incelenmesi birçok zihinsel etki problemine ışık tutar. bu sözlerim üzerine iyice düşün evladım

@marble yaşını bizimle paylaşır mısın?

Ben 30 um mesela.
Temmuz 2 de yani tam 30 olacak?
Cidden seni merak ettim.


Ama hafızan kuvvetli.
sağol hafızam güçlüdür dediğim gibi zamanın başlangıcından beri varım
 

berksurucu

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2009
Mesajlar
356
Tepkime puanı
968
Konum
Güzel İzmir
Şimdi ben senin kim olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladım fakat sen hala benim söylediklerimden emin olamıyorsun yani benim zihnim sana üstün geldi ve kendi kimliğini açıklamaya başladın çünkü zayıf düştün işte zihnin üstatlığı budur evladım henüz çok toysun

sevgili marble... Gel seninle eğri oturup doğru konuşalım...

bizim seni anlamadığımızı düşünüp, yazmaya devam ediyorsun... bunun sebebi şu ki... Bizim bilmediğimizi, aşağı bilinçlerde olduğumuz fikri seni besliyor... Çünkü senin üst bilinç jargonlarınla tanımladığın bir hakikat anlayışın var... bunları birbirlerine öyle güzel zincirliyorsun ki; kafandaki hakikat anlayışını besliyor.... Ezoterik öğretiler, mitoloji, yaratılış destanları, melekler...

İnsan bilinmeyeni anlamlandırmak ister.... bunu anlamlandırdığın da kendisinin değer yargıları, gelen metafizik cevaplara ne denli uygunsa bunlara sarılır ve inancını besleyecek yeni nöral ağlar örmeye başlar. Çünkü bu öğretiler sana kendini özel hissettirmeye başladığı için, İnançların sana nerotransmitter ler pompalar... Sen her yeni bilgi açlığında dopaminle dolar... Her bilgiyi elde ettiğinde seratoninle dolar... Ve edindiğin bilgi sana her ne kadar inandırıcı ve hakikat gelirse Oksitosinle dolar taşarsın... Kendi bilgine körleşir... Senin bildiklerini bilmeyenleri ve anlayamayanları garipsersin...

Bunu nereden mi biliyorum... Senin geçtiğin yolun benzerinden geçtiğim gibi geçen onlarca insan gördüm...

21 Yaşındayken okuduğum ve edindiğim bilgiler, kendimi bana öylesine özel hissettirmişti ki; şaka bir yana cidden Seçilmiş kişi olduğum hissini vermişti bana... çılgınlar gibi okumaya devam ediyordum... 2007-2008 de henüz insanlar titreşimdi kuantumdu bilmezken ben açtığım blog ve forumlarda yabancı kaynakların çevirilerini ziyaretçilerime sunuyordum... forumuma 10 Bin kişi üyeydi... 2011 e geldiğimde Facebook Grubumda 40 Bin üye vardı... Öyle benimle dalga da geçmiyorlardı... Çünkü güzel anlatıyor ikna ediyordum...

Ha olur da anlamadıklarını düşündüğüm zaman onlara zavallı gözüyle bakardım... İşte bu kibir.... Bu kibir var ya... Yeni tekamüllerin habercisi... Hani sen beni yine sallamayacaksın ama bu senin verdiğin tebliğlere benzemez... bu hayatın içinden birebir.... hazırlan diyorum... Kıyamet, yüceler meclisi falan yok... Sıkı tutun sınanıcaksın...

Hemde böyle lanetle, enerji topuyla şunla bunla değil....

En çok bildiklerinle... en çok sevdiklerinle... yapmam dediklerinle... zavallı dediklerinle... bildiğin hayatın içinden... birebir... beşeri... fani şeylerle...

ne zamana kadar ?

tüm anlattığın ezoterik olguları, insanı deneyimlere indirgeyene kadar... dışarı değil içeri dönene kadar...

burada yapacağın şey, süslü cümleler kurarak kendini onaylamaktan öteye gitmeyecek...

biz basit ademoğllarından nasihat almak işine gelmeyecek biliyorum. Ama biraz kendine dışarıdan bak... yazılarında

"siz kusurlu, bilinci düşük anlamayan aşağı insancıklarsınız ben ise hakikati biliyorum"

bir gün seratoninler yeterince salgılanmayacak, bilgiler tıkanıcak... Sonsuz bilgi içinde varoluş bunalımına gireceksin. Sonra hayat sana Alelade normal bir insan olduğunu hatırlatmaya başladığında çok canın sıkılacak....

bu dediklerim 5-10 yıl içinde olabilecek şeyler... yani sen bunları yaşarken zaten unutacaksın tüm bu yazdıklarımı...

seni ciddiye alıp yazdım bak.. bu kıyağımı da unutma uriel ;)
 

marble

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2018
Mesajlar
222
Tepkime puanı
265
sevgili marble... Gel seninle eğri oturup doğru konuşalım...

bizim seni anlamadığımızı düşünüp, yazmaya devam ediyorsun... bunun sebebi şu ki... Bizim bilmediğimizi, aşağı bilinçlerde olduğumuz fikri seni besliyor... Çünkü senin üst bilinç jargonlarınla tanımladığın bir hakikat anlayışın var... bunları birbirlerine öyle güzel zincirliyorsun ki; kafandaki hakikat anlayışını besliyor.... Ezoterik öğretiler, mitoloji, yaratılış destanları, melekler...

İnsan bilinmeyeni anlamlandırmak ister.... bunu anlamlandırdığın da kendisinin değer yargıları, gelen metafizik cevaplara ne denli uygunsa bunlara sarılır ve inancını besleyecek yeni nöral ağlar örmeye başlar. Çünkü bu öğretiler sana kendini özel hissettirmeye başladığı için, İnançların sana nerotransmitter ler pompalar... Sen her yeni bilgi açlığında dopaminle dolar... Her bilgiyi elde ettiğinde seratoninle dolar... Ve edindiğin bilgi sana her ne kadar inandırıcı ve hakikat gelirse Oksitosinle dolar taşarsın... Kendi bilgine körleşir... Senin bildiklerini bilmeyenleri ve anlayamayanları garipsersin...

Bunu nereden mi biliyorum... Senin geçtiğin yolun benzerinden geçtiğim gibi geçen onlarca insan gördüm...

21 Yaşındayken okuduğum ve edindiğim bilgiler, kendimi bana öylesine özel hissettirmişti ki; şaka bir yana cidden Seçilmiş kişi olduğum hissini vermişti bana... çılgınlar gibi okumaya devam ediyordum... 2007-2008 de henüz insanlar titreşimdi kuantumdu bilmezken ben açtığım blog ve forumlarda yabancı kaynakların çevirilerini ziyaretçilerime sunuyordum... forumuma 10 Bin kişi üyeydi... 2011 e geldiğimde Facebook Grubumda 40 Bin üye vardı... Öyle benimle dalga da geçmiyorlardı... Çünkü güzel anlatıyor ikna ediyordum...

Ha olur da anlamadıklarını düşündüğüm zaman onlara zavallı gözüyle bakardım... İşte bu kibir.... Bu kibir var ya... Yeni tekamüllerin habercisi... Hani sen beni yine sallamayacaksın ama bu senin verdiğin tebliğlere benzemez... bu hayatın içinden birebir.... hazırlan diyorum... Kıyamet, yüceler meclisi falan yok... Sıkı tutun sınanıcaksın...

Hemde böyle lanetle, enerji topuyla şunla bunla değil....

En çok bildiklerinle... en çok sevdiklerinle... yapmam dediklerinle... zavallı dediklerinle... bildiğin hayatın içinden... birebir... beşeri... fani şeylerle...

ne zamana kadar ?

tüm anlattığın ezoterik olguları, insanı deneyimlere indirgeyene kadar... dışarı değil içeri dönene kadar...

burada yapacağın şey, süslü cümleler kurarak kendini onaylamaktan öteye gitmeyecek...

biz basit ademoğllarından nasihat almak işine gelmeyecek biliyorum. Ama biraz kendine dışarıdan bak... yazılarında

"siz kusurlu, bilinci düşük anlamayan aşağı insancıklarsınız ben ise hakikati biliyorum"

bir gün seratoninler yeterince salgılanmayacak, bilgiler tıkanıcak... Sonsuz bilgi içinde varoluş bunalımına gireceksin. Sonra hayat sana Alelade normal bir insan olduğunu hatırlatmaya başladığında çok canın sıkılacak....

bu dediklerim 5-10 yıl içinde olabilecek şeyler... yani sen bunları yaşarken zaten unutacaksın tüm bu yazdıklarımı...

seni ciddiye alıp yazdım bak.. bu kıyağımı da unutma uriel ;)
Alçak ve yüksek olmak önemli değil her şey ikilidir evladım yine küstahlığını konuşturmuşsun bu yazıda

sevgili marble... Gel seninle eğri oturup doğru konuşalım...

bizim seni anlamadığımızı düşünüp, yazmaya devam ediyorsun... bunun sebebi şu ki... Bizim bilmediğimizi, aşağı bilinçlerde olduğumuz fikri seni besliyor... Çünkü senin üst bilinç jargonlarınla tanımladığın bir hakikat anlayışın var... bunları birbirlerine öyle güzel zincirliyorsun ki; kafandaki hakikat anlayışını besliyor.... Ezoterik öğretiler, mitoloji, yaratılış destanları, melekler...

İnsan bilinmeyeni anlamlandırmak ister.... bunu anlamlandırdığın da kendisinin değer yargıları, gelen metafizik cevaplara ne denli uygunsa bunlara sarılır ve inancını besleyecek yeni nöral ağlar örmeye başlar. Çünkü bu öğretiler sana kendini özel hissettirmeye başladığı için, İnançların sana nerotransmitter ler pompalar... Sen her yeni bilgi açlığında dopaminle dolar... Her bilgiyi elde ettiğinde seratoninle dolar... Ve edindiğin bilgi sana her ne kadar inandırıcı ve hakikat gelirse Oksitosinle dolar taşarsın... Kendi bilgine körleşir... Senin bildiklerini bilmeyenleri ve anlayamayanları garipsersin...

Bunu nereden mi biliyorum... Senin geçtiğin yolun benzerinden geçtiğim gibi geçen onlarca insan gördüm...

21 Yaşındayken okuduğum ve edindiğim bilgiler, kendimi bana öylesine özel hissettirmişti ki; şaka bir yana cidden Seçilmiş kişi olduğum hissini vermişti bana... çılgınlar gibi okumaya devam ediyordum... 2007-2008 de henüz insanlar titreşimdi kuantumdu bilmezken ben açtığım blog ve forumlarda yabancı kaynakların çevirilerini ziyaretçilerime sunuyordum... forumuma 10 Bin kişi üyeydi... 2011 e geldiğimde Facebook Grubumda 40 Bin üye vardı... Öyle benimle dalga da geçmiyorlardı... Çünkü güzel anlatıyor ikna ediyordum...

Ha olur da anlamadıklarını düşündüğüm zaman onlara zavallı gözüyle bakardım... İşte bu kibir.... Bu kibir var ya... Yeni tekamüllerin habercisi... Hani sen beni yine sallamayacaksın ama bu senin verdiğin tebliğlere benzemez... bu hayatın içinden birebir.... hazırlan diyorum... Kıyamet, yüceler meclisi falan yok... Sıkı tutun sınanıcaksın...

Hemde böyle lanetle, enerji topuyla şunla bunla değil....

En çok bildiklerinle... en çok sevdiklerinle... yapmam dediklerinle... zavallı dediklerinle... bildiğin hayatın içinden... birebir... beşeri... fani şeylerle...

ne zamana kadar ?

tüm anlattığın ezoterik olguları, insanı deneyimlere indirgeyene kadar... dışarı değil içeri dönene kadar...

burada yapacağın şey, süslü cümleler kurarak kendini onaylamaktan öteye gitmeyecek...

biz basit ademoğllarından nasihat almak işine gelmeyecek biliyorum. Ama biraz kendine dışarıdan bak... yazılarında

"siz kusurlu, bilinci düşük anlamayan aşağı insancıklarsınız ben ise hakikati biliyorum"

bir gün seratoninler yeterince salgılanmayacak, bilgiler tıkanıcak... Sonsuz bilgi içinde varoluş bunalımına gireceksin. Sonra hayat sana Alelade normal bir insan olduğunu hatırlatmaya başladığında çok canın sıkılacak....

bu dediklerim 5-10 yıl içinde olabilecek şeyler... yani sen bunları yaşarken zaten unutacaksın tüm bu yazdıklarımı...

seni ciddiye alıp yazdım bak.. bu kıyağımı da unutma uriel ;)
İnsanların büyük bir kısmı kalıtımın, çevrenin vs.… kölesidir ve çok az özgürlük sergilerler. Dış dünyanın adetleri, düşünceleri, fikirleri ile iç dünyanın heyecanları, ruh halleri duyguları vs. arasında savrulur dururlar. Bahsetmeye değecek hiçbir hâkimiyete sahip değildirler. Burunları havada şu iddia da bulunurlar: “Hey, elbette özgürüm ben, keyfimin, canımın istediğini yaparım.” Fakat “istediğim”, “keyfimin” kelimelerini açıklamaya gelince şaşırırlar. İstemelerinin ve keyiflerinin ardında bir “çünkü” yok mudur? Üstatlar, ehil olanlar, bu “keyifleri” ve “istekleri” zihinsel kutuplarının öteki uçlarına dönüştürebilirler. Onlar bazı duygular, ruh halleri, heyecanlar veya çevresel telkinler onun içinde bir eğilimi veya belirli bir şekilde eyleme arzusunu uyandırdığı için istemeye değil, “istemlerini istemeye” muktedir.
İnsanların çoğu çevrelerine, dış etkilere, içsel hallere ve arzulara boyun eğerek yuvarlanan taş misali yaşar. Kendi paylarına hiçbir direnç veya irade olmadan teslim oldukları daha güçlü olanların irade ve arzularını, kalıtımı, çevreyi, telkini söylemedik bile. Satranç oyunun piyonları gibi hareket ettirilip oyun bitince kenara konurlar. Fakat Üstatlar, oyunun kurallarını bildiği için maddi hayat planının üstüne yükselir, doğalarının daha yüksek güçleriyle temasa geçer, kendi ruhlarını, karakterlerini, niteliklerini, Kutupluluklarını, hatta etraflarındaki şartlarına egemen olur ve bu sayede Piyon yerine
oyuncu, sonuç yerine sebep olurlar. Üstatlar yüksek planlardaki nedensellikten kaçamazlar, fakat daha yüksek yasalara uyar ve bu şekilde alt plandaki şartlara egemen olurlar. Böylece kör araçlar olmak yerine Yasa’nın bilinçli bir parçası olurlar. Yüksek planlarda hizmetkâr, alt planlarda efendidirler.
Fakat ister üst ister alt plan olsun, Yasa her zaman işler. bu sözlerimi iyice düşün olur mu evladım

sevgili marble... Gel seninle eğri oturup doğru konuşalım...

bizim seni anlamadığımızı düşünüp, yazmaya devam ediyorsun... bunun sebebi şu ki... Bizim bilmediğimizi, aşağı bilinçlerde olduğumuz fikri seni besliyor... Çünkü senin üst bilinç jargonlarınla tanımladığın bir hakikat anlayışın var... bunları birbirlerine öyle güzel zincirliyorsun ki; kafandaki hakikat anlayışını besliyor.... Ezoterik öğretiler, mitoloji, yaratılış destanları, melekler...

İnsan bilinmeyeni anlamlandırmak ister.... bunu anlamlandırdığın da kendisinin değer yargıları, gelen metafizik cevaplara ne denli uygunsa bunlara sarılır ve inancını besleyecek yeni nöral ağlar örmeye başlar. Çünkü bu öğretiler sana kendini özel hissettirmeye başladığı için, İnançların sana nerotransmitter ler pompalar... Sen her yeni bilgi açlığında dopaminle dolar... Her bilgiyi elde ettiğinde seratoninle dolar... Ve edindiğin bilgi sana her ne kadar inandırıcı ve hakikat gelirse Oksitosinle dolar taşarsın... Kendi bilgine körleşir... Senin bildiklerini bilmeyenleri ve anlayamayanları garipsersin...

Bunu nereden mi biliyorum... Senin geçtiğin yolun benzerinden geçtiğim gibi geçen onlarca insan gördüm...

21 Yaşındayken okuduğum ve edindiğim bilgiler, kendimi bana öylesine özel hissettirmişti ki; şaka bir yana cidden Seçilmiş kişi olduğum hissini vermişti bana... çılgınlar gibi okumaya devam ediyordum... 2007-2008 de henüz insanlar titreşimdi kuantumdu bilmezken ben açtığım blog ve forumlarda yabancı kaynakların çevirilerini ziyaretçilerime sunuyordum... forumuma 10 Bin kişi üyeydi... 2011 e geldiğimde Facebook Grubumda 40 Bin üye vardı... Öyle benimle dalga da geçmiyorlardı... Çünkü güzel anlatıyor ikna ediyordum...

Ha olur da anlamadıklarını düşündüğüm zaman onlara zavallı gözüyle bakardım... İşte bu kibir.... Bu kibir var ya... Yeni tekamüllerin habercisi... Hani sen beni yine sallamayacaksın ama bu senin verdiğin tebliğlere benzemez... bu hayatın içinden birebir.... hazırlan diyorum... Kıyamet, yüceler meclisi falan yok... Sıkı tutun sınanıcaksın...

Hemde böyle lanetle, enerji topuyla şunla bunla değil....

En çok bildiklerinle... en çok sevdiklerinle... yapmam dediklerinle... zavallı dediklerinle... bildiğin hayatın içinden... birebir... beşeri... fani şeylerle...

ne zamana kadar ?

tüm anlattığın ezoterik olguları, insanı deneyimlere indirgeyene kadar... dışarı değil içeri dönene kadar...

burada yapacağın şey, süslü cümleler kurarak kendini onaylamaktan öteye gitmeyecek...

biz basit ademoğllarından nasihat almak işine gelmeyecek biliyorum. Ama biraz kendine dışarıdan bak... yazılarında

"siz kusurlu, bilinci düşük anlamayan aşağı insancıklarsınız ben ise hakikati biliyorum"

bir gün seratoninler yeterince salgılanmayacak, bilgiler tıkanıcak... Sonsuz bilgi içinde varoluş bunalımına gireceksin. Sonra hayat sana Alelade normal bir insan olduğunu hatırlatmaya başladığında çok canın sıkılacak....

bu dediklerim 5-10 yıl içinde olabilecek şeyler... yani sen bunları yaşarken zaten unutacaksın tüm bu yazdıklarımı...

seni ciddiye alıp yazdım bak.. bu kıyağımı da unutma uriel ;)
Ve yine sen de kendin hakkında bilgiler vermeye başladın çünkü başka sunacak bir bilgi birikimin yok evladım
 

berksurucu

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2009
Mesajlar
356
Tepkime puanı
968
Konum
Güzel İzmir

berksurucu

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2009
Mesajlar
356
Tepkime puanı
968
Konum
Güzel İzmir
yüksek irade her zaman aşağı iradeye egemendir. Buradaki gizli fikri idrak edebiliyor musun şu anda bana boyun eğdin

senin gibi Aynalara da ihtiyacımızın olduğunu hatırladım birden teşekkür ederim... Rumi nin sözünü bi an hatırladım...

Cahil olanların, merhameti ve lütfu azdır. Cahil kimsenin yanında, kitap gibi sessiz ol...

Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene çünkü cahil ne gelirse söyler diline. La Edri

seninle bilgi paylaşımını kestim... dalgaya devam balım... :ROFLMAO:
 
Ü

Üye silindi 62179

İlk bakışta yalnızca “Ben” var görünürken, daha dikkatli ve yakın bir inceleme bir “Ben”in bir de “ben”in var olduğunu gösterir. Bu zihinsel ikizler karakteristikleri ve doğaları bakımından birbirinden ayrılırlar. Doğaları ve onlardan yükselen fenomenlerin incelenmesi birçok zihinsel etki problemine ışık tutar. bu sözlerim üzerine iyice düşün evladım
Bana "evladım" demek size iyi hissettirecekse söyleyin bakalım ? İçinizdeki bitmek tükenmek bilmeyen tahakküm arzusu sizi daha da küçük düşürüyor. Gerçekten güçlü olan biri güçlü olduğunu kanıtlamaya ihtiyaç duymaz, gerçekten ilim sahibi olan kişinin bunu kanıtlamaya gerek duymaması gibi. Aciz, zayıf ve korkuyla dolusunuz. En büyük korkunuz da gerçekliğin yüzünüze tokat gibi çarpması. Bunu hatırlatmaya çalışan her kim olursa olsun onun yok oluşununu tüm yüreğinizle temenni ediyorsunuz çünkü uykudan uyanmak istemiyorsunuz. Haliniz her sabah okula gitmemek için "Biraz daha..." diyerek uykuya dalan çocuğa benziyor. Dikkat edin hayata geç kalmayın.
Sizinle saatlerce, günlerce de yazışsak aynı düşünceleriniz devam edecek. Benim de öyle. Konuşmaya devam etmenin bir manası yok. Umarım forumdan kaydınızı silmezsiniz. Sayenizde epey veri elde ettim. Psikanalitik incelemenizi yapacak bir sürü psikolog dostum var. Karantina günlerinde onlara da malzeme çıkar, eğlenirler biraz.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst