marble
Kayıtlı Üye
Görüyorum ki korku konusunun üzerinde çok duruyorsun.Eğer bir korkunuz varsa, korkuyu öldürmeye çalışmakla vaktinizi boşa harcamayın, bunun yerine cesareti üretin, korku kendiliğinden kaybolacaktır. Bazı yazarlar bu fikri kuvvetle ifade etmek için karanlık oda örneğini verirler. Karanlığı süpürgeyle kürekle dışarı atamazsınız; perdeleri açar, ışığın içeri girmesine izin verirsiniz karanlık kendiliğinden kaybolur. Olumsuz bir niteliği öldürmek için, dikkatinizi aynı niteliğin olumlu kutbu üzerine yoğunlaştırın. Titreşim yavaş yavaş olumsuzdan olumluya dönüşecek ve kendinizi olumsuz değil, olumlu tarafta bulacaksınız. Kutbu değiştirerek ruh hallerinize hükmedebilir, mizacınızı değiştirebilir, karakterinizi inşa edebilirsinizBana "evladım" demek size iyi hissettirecekse söyleyin bakalım ? İçinizdeki bitmek tükenmek bilmeyen tahakküm arzusu sizi daha da küçük düşürüyor. Gerçekten güçlü olan biri güçlü olduğunu kanıtlamaya ihtiyaç duymaz, gerçekten ilim sahibi olan kişinin bunu kanıtlamaya gerek duymaması gibi. Aciz, zayıf ve korkuyla dolusunuz. En büyük korkunuz da gerçekliğin yüzünüze tokat gibi çarpması. Bunu hatırlatmaya çalışan her kim olursa olsun onun yok oluşununu tüm yüreğinizle temenni ediyorsunuz çünkü uykudan uyanmak istemiyorsunuz. Haliniz her sabah okula gitmemek için "Biraz daha..." diyerek uykuya dalan çocuğa benziyor. Dikkat edin hayata geç kalmayın.
Sizinle saatlerce, günlerce de yazışsak aynı düşünceleriniz devam edecek. Benim de öyle. Konuşmaya devam etmenin bir manası yok. Umarım forumdan kaydınızı silmezsiniz. Sayenizde epey veri elde ettim. Psikanalitik incelemenizi yapacak bir sürü psikolog dostum var. Karantina günlerinde onlara da malzeme çıkar, eğlenirler biraz.
Birçok psikoloji okulunun kendi öğretilerini takip edenlerin zihin durumunda değişiklikler yapabildiğini bilen öğrenciler, bu değişimlerin altında yatan ilkeyi hemen kavrayamayabilir. Bununla birlikte Kutupluluk Prensibi bir kez kavranıp zihinsel değişimlerin aynı çizgi üzerinde bulunan iki kutup arasındaki değişim olduğu görüldü mü, mesele daha kolay anlaşılır. Değişim birbirinden tümüyle farklı iki şey arasında olmamıştır, yalnızca aynı şeyde bir derece farkına gidilmiştir. Çok önemlidir bu. Fiziksel Plan’dan bir örnek verirsek, sıcaklığı keskinliğe, gürültüye, yüksekliğe vs. dönüştürmek imkânsızdır. Fakat sıcak kolayca soğuğa dönüştürülebilir; tek yapılması gereken titreşimi düşürmektir. Aynı şekilde Aşk ve Nefret, Korku ve Cesaret birbirine dönüştürülebilir şeylerdir. Zihinsel durumlar sayısız sınıflara bölünür, her sınıfın kendi zıt kutbu vardır ve kutuplar arasında dönüşüm mümkündür.Bana "evladım" demek size iyi hissettirecekse söyleyin bakalım ? İçinizdeki bitmek tükenmek bilmeyen tahakküm arzusu sizi daha da küçük düşürüyor. Gerçekten güçlü olan biri güçlü olduğunu kanıtlamaya ihtiyaç duymaz, gerçekten ilim sahibi olan kişinin bunu kanıtlamaya gerek duymaması gibi. Aciz, zayıf ve korkuyla dolusunuz. En büyük korkunuz da gerçekliğin yüzünüze tokat gibi çarpması. Bunu hatırlatmaya çalışan her kim olursa olsun onun yok oluşununu tüm yüreğinizle temenni ediyorsunuz çünkü uykudan uyanmak istemiyorsunuz. Haliniz her sabah okula gitmemek için "Biraz daha..." diyerek uykuya dalan çocuğa benziyor. Dikkat edin hayata geç kalmayın.
Sizinle saatlerce, günlerce de yazışsak aynı düşünceleriniz devam edecek. Benim de öyle. Konuşmaya devam etmenin bir manası yok. Umarım forumdan kaydınızı silmezsiniz. Sayenizde epey veri elde ettim. Psikanalitik incelemenizi yapacak bir sürü psikolog dostum var. Karantina günlerinde onlara da malzeme çıkar, eğlenirler biraz.