Tanrı nasıl iletişim kurar?

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Değerli Arkadaşlar Kitaplı ve peygamberli dinlere baktığımızda şunu anlıyoruz Tanrı yada Allah insanlığı denetimi ve disiplini altına almak ihtiyacını kutsal kitaplar ve peygamberler aracılığıyla gerçekleştirme amacını gütmektedir,yani tanrı vahiy yoluyla ,birim zaman içinde ,peygamberler özelinde ,doğrudan tüm insanlığa seslenmektedir daha açık bir ifadeyle Tanrı ,kutsal metinler (kayda geçirilmiş vahiy)yoluyla insanlarla iletişim kurmaktadır şimdi hepiniz ne var bunda canım bundan daha doğal ne olabilir diyeceksiniz,şöyle bir soru sordunuzmu hiç kendinize, acaba Tanrı başka bir iletişim yöntemi kullanamazmıydı yada kullanamaz mı?Mesela Telepati yöntemi konuşmaktan daha kolay ve daha ileri aşama bir iletişim tekniğidir bu yetenek gelişmişlik seviyesine bağlı olarak farklı da olsa her insanda mevcuttur ,naçizane fikrim bu yeteneğin gelişmesi egoist benliğin aşama aşama yok edilmesiyle doğru orantılıdır,Ve Tanrının bilgi alış-verişini hiç bir aracı kullanmadan (kitaplar,peygamberler) birey ile doğrudan karşılıklı gerçekleştirmesi çok daha ideal ve mantıklıdır ve hiç kuşkusuz böyle bir Tanrı kutsal kitaplar yazdırıp peygamberler gönderen bir Tanrıdan daha üstündür.
 

donzula

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ağu 2012
Mesajlar
299
Tepkime puanı
40
Bunu gerçekleşebilmesi için 7 milyar insanın beyninde aynı anda Tanrının sesinin yankılanamsı gerekir. Bu da bir sürü istenmeyen sonuca pay çıkarır. Her insanla farklı iletişime geçse ise kimse onun aynı Tanrı olduğunu anlamaz çünkü hepsinin tecrübesi farklı olucaktır. Sen farklı şeyler duyucaksın ben farklı. Dolayısıyla savunduğumuz şeyler de farklı olucak. Ben kendi Tanrımı savunucam sen ise seninkini. Bunları düşünürsen en güzel anlatımın kitaplar aracılığıyla olduğunu fark edebilirsin. Unutmayın ki söz uçar yazı kalır. Sevgiyle kalın
 

Tituba

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Mar 2013
Mesajlar
21
Tepkime puanı
12
Malesef sadece kitaplar ile iletişime geçmemiş, burda yanılıyorsun örneğin eski ahitte birebir görüştüğü konuştuğu kişiler var, herkese kitap yollamamış sadece yol gösterdikleri var bknz Hz Yusuf. Yine bazı apokrif metinlerde tanrının görüntüsüne ve sesine dayanamayan insanlar için tanrı aracı olarak melekler yollamış. Yine üç kitapta benzer ifade insanların bu dünyada sınava tabi olduklarıdır. Bu inanç sınavıdır. Eğer kesin olarak herkese melekler gelip söylese veya tanrı herkesle konuşsa inanç sınavı diye birşeyde olmayacak.. Aslında Kuran bu şekilde yani aracısız veya meleklerle bile indirsek bu sihirdir diyerek inkar ederler der. Yani sonuç değişmeyecek.
 

sevimkoşkatilgeldi

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Haz 2011
Mesajlar
222
Tepkime puanı
43
Konum
Adliye
İş
Kamu Hukuku
İletişim her zaman telepatik olarak kurulsaydı, insana verilen cüzi irade hüküm dışı kalırdı. Günah işleme serbestliği ortadan kalktığı takdirde ise hesaba gerek olmaz ki bu durumda yaratılmış olmamız oldukça anlamsız.
 

sun shine

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2013
Mesajlar
118
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
Allah, insan mantığıyla kavranabilecek bir konu değildir. Bu sebeple ne desek olayın derinliğinden uzak kalacaktır. Allah'ın bizim onu savunmamıza ihtiyacı yoktur. Bizimle iletişim kurması da bizim kalbimizin ne kadar temiz olduğuyla alakalıdır. Gerçi çok farklı mesajları vardır biz insanlara ama bunları anlamak da belli bir bilinç ister. Herkes anlayamaz ve idrak edemez. Biz ona ne kadar yakın olursak onun iletişimini o kadar anlarız diye düşünüyorum.
 

albus

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
1,049
Tepkime puanı
313
İletişimin birçok yolu var.
Dua et.
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Üzülerek belirtmeliyim ki bazı arkadaşlarımız daha Telepatinin ne olduğunu bilmiyor,Telepatide ses yok yankı yok bunlar nerden çıktı hadi bilmiyorsunuz bari kanaat belirtmeyin ,açın okuyun araştırın bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz,Telepati kabaca bir düşünce nakli işlemidir,bu işlem beş duyunun yardımı olmaksızın gerçekleştirilir,,ama daha önemli bir noktaya değinmek istiyorum,Tanrı bizimle neden iletişim kurmak zorunda yada soruyu şöyle soralım insan mı tanrıyla iletişim kurmak zorunda yoksa tanrı mı insanla?....Tanrı bizimle neden iletişim kurmak istesin buna ihtiyacı yokki ,Eğer Tanrının bizimle iletişim kurma gibi bir zorunluluğu varsa bu tanrının muhtaç olduğunu dolayısıyla kusursuz olmadığını gösterir,İletişimi kurması gereken taraf tanrı değil insandır,Peki insan tanrıyla nasıl iletişim kurabilir işte can alıcı soru bu Telepati örneğini başka örneklerle çoğaltmak mümkünmü bilmiyorum ama her insanın kalbinde tanrının bilgisi mevcuttur buna insan-ı kamil olma bilgiside diyebiliriz,tanrı böyle bir bilgiyi her insanın kalbine tohum olarak yerleştirmişken neden bununla yetinmeyip peygamberler seçsin ve kitaplar yazdırsın bu tam anlamıyla izahı olmayan bir çelişkidir...
 

Tituba

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Mar 2013
Mesajlar
21
Tepkime puanı
12
Çoğu zaman peygamberlerlede telepati şeklinde iletişim olmuş diyebiliriz. Örneğin Peygambere ayet geldiğinde yanında bulunan kişi ses duymamıştır ancak hissetmiştir. Peygamberlerde sapkın toplumlara gelmiştir genelde. Yani uyarmak için. Eğer ilk insanın sözleri (Adem) unutulmasaydı hatırlatmak gereğide doğmazdı. Ancak insanlar Adem'in hikayesini unutmuş farklı yollara sapmıştır. Farklı yollara sapan insanları ve onların soylarını sizin atalarınız Adem'in hikayesini unuttu diyerek cezalandırmak Tanrısal bir şey olmasa gerek. Ve böylece Adem'in sözlerini unutanlara hatırlatmak amacı ile tekrar tekrar peygamberler yollamıştır. Taki Hz Muhammed'e kadar. Sen şimdi kesin niye unutmalarına izin verdi diyeceksin. Özgür bırakmış bu dünyada. Özgür iradeye dokunmamış. Birileri işine gelmediği için kurallara uymamış ve kendi nesline anlatmamış veya değiştirmiş olabilir. Yine burada özgür iradeye müdahale edilmiyor. Ayrıca tebliğ gelmeyenleri yani haberi olmayanları cezalandırmayacak. İşte olay tamamen özgür iradeye müdahale olmamasından kaynaklanıyor.
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Tohumlarini sulamak icin olabilir mi?

Pardon ..ekran klavyesi ve bir sorun var..la79a cevaben"tohumlarini sulamak icin olabilir mi?"
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Malesef sadece kitaplar ile iletişime geçmemiş, burda yanılıyorsun örneğin eski ahitte birebir görüştüğü konuştuğu kişiler var, herkese kitap yollamamış sadece yol gösterdikleri var bknz Hz Yusuf. Yine bazı apokrif metinlerde tanrının görüntüsüne ve sesine dayanamayan insanlar için tanrı aracı olarak melekler yollamış. Yine üç kitapta benzer ifade insanların bu dünyada sınava tabi olduklarıdır. Bu inanç sınavıdır. Eğer kesin olarak herkese melekler gelip söylese veya tanrı herkesle konuşsa inanç sınavı diye birşeyde olmayacak.. Aslında Kuran bu şekilde yani aracısız veya meleklerle bile indirsek bu sihirdir diyerek inkar ederler der. Yani sonuç değişmeyecek.
Sevgili Tituba iyi söylüyorsunuz hoş söylüyorsunuzda ,bu sınavın oluşabilmesi tanrının illede peygamberler görevlendirip onlara kitaplar yazdırmasına mı bağlı ,hiç peygamber göndermese hiç kitap yazdırmasa biz sınavda olduğumuzu bilemeyecekmiyiz?Tanrının herkesle konuşması diye bir şey yok tanrı konuşamaz,kitaplar yazdıramaz,peygamberler gönderemez bu tanrının doğasına aykırı eğer tüm bunları yaparsa Antropomorfist bir tanrıya dönüşür ve uluhiyet sıfatına halel getirmiş olur,Tanrı hepimizin içindedir ,o kalbimizin delinmez karanlığında bir Nur olarak gizlidir,o Nur'a RUH'da diyebiliriz çünkü Ruh İlahi bir ışıktır,bu ilahi RUHA yada NURA ulaşabilmemiz herkes için geçerli olan Ego benliğinin ortadan kaldırılmasına bağlıdır.Ego Benliğinin de nasıl ortadan kalkacağını hiçbir kitap size söyleyemez,bunun bir formülü yok bir sistematiği yok bu tamamen öznel bir süreç yani kişinin kendisini bilmesi süreci,meşhur sözü hatırlayın Kendini bilen Rabbini bilir,hiçbir kutsal kitap yada peygamber size kendinizi nasıl bileceğinizi söyleyemez, bunu siz bulacaksınız,İnsanın aklı ve kalbiyle doğrudan yaşayarak deneyimlediği bilgi, yani bireysel ruhunun evrensel ruh, evrensel ruhunun da Allah’tan başka bir şey olmadığı bilgisidir...
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Pardon ..ekran klavyesi ve bir sorun var..la79a cevaben"tohumlarini sulamak icin olabilir mi?"
Kesinlikle olamaz ,o tohumun nasıl sulanacağının evrensel bir formülü yok,hiç kimse size kim olduğunuzu söyleyemez,bunu siz kendiniz bulmak zorundasınız.
 

memories

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Eyl 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
16
Bu konuda Kuranda iki ayet yazıyor.Allahın bu soruya cevabı gibi duruyor.Mantığını kabul edip etmemek tercih meselesi tabiiki.

Bir de dediler ki: "Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!" Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helak edilirlerdi) (Enam-8)

(Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbi'nin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbi'nin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günki) imanı fayda vermez. De ki: "Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz." (Enam-158)

(Ey Muhammed!) Belki de sen, (müşriklerin) "Ona bir hazine indirilseydi veya beraberinde bir melek gelseydi ya!" demelerinden dolayı sana vahyolunanlardan bir kısmını gözardı edeceksin ve o yüzden göğsün daralacak. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir.(Hud-12)



Dediler ki: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarşıda, pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!" (Furkan-7)

De ki: "Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine), yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik."(İsra-95)

Fakat melekleri görecekleri gün, işte o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. "Eyvah! Biz Allah'ın rahmetinden tamamen uzaklaştırılmışız" diyecekler. (Furkan-22)


Kuranda sizin düşüncenize göre yer alan açıklamaların geneli bu şekilde.
 

ptaah

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
280
Tepkime puanı
20
Konum
Allah'ın anıldığı yerlerden
Değerli Arkadaşlar Kitaplı ve peygamberli dinlere baktığımızda şunu anlıyoruz Tanrı yada Allah insanlığı denetimi ve disiplini altına almak ihtiyacını kutsal kitaplar ve peygamberler aracılığıyla gerçekleştirme amacını gütmektedir,yani tanrı vahiy yoluyla ,birim zaman içinde ,peygamberler özelinde ,doğrudan tüm insanlığa seslenmektedir daha açık bir ifadeyle Tanrı ,kutsal metinler (kayda geçirilmiş vahiy)yoluyla insanlarla iletişim kurmaktadır şimdi hepiniz ne var bunda canım bundan daha doğal ne olabilir diyeceksiniz,şöyle bir soru sordunuzmu hiç kendinize, acaba Tanrı başka bir iletişim yöntemi kullanamazmıydı yada kullanamaz mı?Mesela Telepati yöntemi konuşmaktan daha kolay ve daha ileri aşama bir iletişim tekniğidir bu yetenek gelişmişlik seviyesine bağlı olarak farklı da olsa her insanda mevcuttur ,naçizane fikrim bu yeteneğin gelişmesi egoist benliğin aşama aşama yok edilmesiyle doğru orantılıdır,Ve Tanrının bilgi alış-verişini hiç bir aracı kullanmadan (kitaplar,peygamberler) birey ile doğrudan karşılıklı gerçekleştirmesi çok daha ideal ve mantıklıdır ve hiç kuşkusuz böyle bir Tanrı kutsal kitaplar yazdırıp peygamberler gönderen bir Tanrıdan daha üstündür.

Bu yüzden dünya sınav yeri deniyor .Fizikselliğimize odaklandığımızdan ve dünya telaşından Tanrının sesini duyamıyoruz.İşin aslını evliyalar biliyor.(onlarda dünyaya gelmeden kasıt Rabbini bilmektir diyor.Cevap soruyu doğruyor ve bu böyle gidiyor.)Düşünmenin sorgulamanın sınırı yok.İnsanın aklına her türlü şey geliyor.Benimde geliyor.Keşke dünyada hep barış olsa diyorum.Bu dünya realitesi dualite üzerine kurulmuş.
Akıl konusuna gelince biz 3d varlıklar olarak dünyevi mantıkla düşünüyoruz her şeyi.Mesela bir kaynağa göre diğer boyutlarda isim yok,konuşma yok telepati var.

Kuran o zamanki sorgulayıcıların seslerini duymuş bunlarıda yazmış:

8 - "O'na bir melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Eğer bir melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu, sonra kendilerine hiç göz açtırılmazdı.
9 - Eğer Peygamberi, biz bir melek yapsaydık, yine de onu bir adam şeklinde yapardık ve onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük.

(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”

Sonuç her şeyi aklımızla kavrayamayız.Anlamlandıramayız.
 

sevimkoşkatilgeldi

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Haz 2011
Mesajlar
222
Tepkime puanı
43
Konum
Adliye
İş
Kamu Hukuku
(bence) Kutsal kitaplar ve peygamberler iletişim aracı değil, iletişime yol gösteren kılavuzlardır (bence). Her insan aynı maneviyata sahip olamaz. Dolayısıyla herkes içindeki tohumun neye ait olduğuna eş değer kanaat getiremez. Örneğin ben materyal ve somut kanıta önem veririm. Kutsal kılavuz yol göstermeseydi Allah'a inanmak için kafi delil olmadığını düşünürdüm. Hatta Allah'tan ruhuma bahşedilen parçayı yanlış yorumlayıp kendimi ilah bile sanabilirdim.
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Sevgili la79 ,bir yerde ruha ulasmaktan bahsetmissiniz;ne kadar dogru..Bana verdiginiz yanitta ise kim oldugumzu aradigimiz geciyor.Kim olmdigimizi aramazmiyiz ruha varmak icin,kim oldugumuzu oldurmez miyiz.?Bu yolculukta neden yola isik tutan yol arkadaslari verilmis olmasin?(Muhammed Peygamber den Kuran da 'arkadasiniz'diye bahsedilir).Yol yine sizin yolunuz..Sizi anladigimi saniyorum;siz hic bir araciyi kabul etmek istemiyorsunuz ama herkes sizin kadar sorgulama bilincine sahip olmayabilir ve bir yol arkadasina ihtiyac duyabilir.
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
ya dünyanın öbür ucundaki Zimbabve nin bilmem ne köyüne gidin orada rastgele birine sorun hayatın amacı nedir diye ,size aynı şeyi söyleyecek (egoist benliği yok et) yani bunun için sayfalarca kitap yazmaya onlarca peygamber göndermeye gerek yokki,,kaldı ki kuranda bile ego benliğinizi yok edin diyen bir ayete ben daha rastlamadım bilen varsa buyursun gelsin..
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Kisitli bigime dayanarak soyleyeyim Kuran da ego nefs adi altinda gecer ve cesitli mertebeleri vardir.Islam Tasavvufunun temelleri bunun uzerine kuruludur.Namaz basli basina bir ego terbiyesi degil midir?
 

ptaah

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
280
Tepkime puanı
20
Konum
Allah'ın anıldığı yerlerden
Kur'an a Göre BENLİK şu aşamalardan geçerek yüzünü Allah'a çevirir.

1- EMMARE :NEfsin bu sıfatı Yusuf suresi 53.ayette geçer.

"Nefsimi ak-pak gösteremem. Çünkü nefs, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim çok affedici, çok esirgeyicidir.


Kötülüğü,çirkinliği,şehveti,iğretiyi emreden demektir.İnsan benliğinin en sefil ve hayvansal mertebesi budur.Allah'a yönelip kurtulmak isteyen 2.aşamaya geçer.


2-LEVVAME : Azarlayan,kınayan demektir.Bu sıfat Kıyame Suresinde 2.ayette geçmektedir.

''Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim.''

Sonsuzlaşmak üzere Allah'a yönelen NEFS , levvame aşamasında iyilik ve kötülüklerin muhasebesini yapar.Kendisini kınayabilir.Bu iyi ve güzeli hakim kılma yolunda öneli bir aşamadır.


3-MÜLHİME : Kötülükler yüzünden kendini kınayan BENLİK ,iç dünyasının kapılarını yukarı planlara araladığı için o planlardan gelen işaret ve uyarıları farketmeye başlar.Kur'an da Şems suresinde bu aşama geçer.

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene.
Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,
Benliği temizleyip arındıran, gerçekten kurtulmuştur.


4-MUTMAİNNE :Sükun ve huzura ermiş olan demektir.Arınan ve ilham almaya başlayan benlik,ölümsüz planlardan aldığı hazla belirgin bir huzur ve güvene ulaşır.Kur'an a göre bu noktaya gelmiş benlik Allah'a varma yeteneğinide elde etmiştir.Fecr suresinde 27.ayette bu aşama geçer.

Ey sükûna kavuşmuş benlik!


5- RAZİYYE :Razı olan demektir.Bu mertebede benlik Allah'ın bütün fiil ve tecellilerine aynı gönül rahatlığıyla ''hoşgeldiniz'' diyecektir.

6-MARZİYE :Kendisinden razı olunan demektir.Bu mertebede benlik,Allah'ın kendisinden razı olduğu bir noktaya ulaşmıştır.Bu iki mertebe için Fecr suresi 28. ayete bakabiliriz.

Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak!
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Sevgili la79 ,bir yerde ruha ulasmaktan bahsetmissiniz;ne kadar dogru..Bana verdiginiz yanitta ise kim oldugumzu aradigimiz geciyor.Kim olmdigimizi aramazmiyiz ruha varmak icin,kim oldugumuzu oldurmez miyiz.?Bu yolculukta neden yola isik tutan yol arkadaslari verilmis olmasin?(Muhammed Peygamber den Kuran da 'arkadasiniz'diye bahsedilir).Yol yine sizin yolunuz..Sizi anladigimi saniyorum;siz hic bir araciyi kabul etmek istemiyorsunuz ama herkes sizin kadar sorgulama bilincine sahip olmayabilir ve bir yol arkadasina ihtiyac duyabilir.
Sevgili Zaferar bizim şu andaki kimliğimiz zaten sahte bir kimlik egonun bize verdiği kimlik,bizim bu sahte kimlikten kurtulup gerçek kimliğimizi bulmamız gerek,yani Sahte Ben terkedilip hakiki Ben'e kavuşulacak,,,Hakiki Ben'e insanı kamil,Evrensel Ruh,İlahi Nur,İlahi Bilinç,Kozmik Bilinç,Saf Bilinç...ne derseniz deyin kelimelere çok takılmamak gerek hepsi aynı kapıya çıkıyor,,Ve bu süreç yani Sahte Ben den Hakiki Ben e giden süreç kişinin Ben Kimim sorusunu sormasıyla başlar,,Bu süreçte ışık tutan yol arkadaşları elbetteki var ,bu ışık tutan arkadaşlar ki onların ışık tutmasınada gerek yok zaten kendileri ışık hayatımızın kritik dönüm noktalarında insan suretiyle karşımıza çıkarak Kaderimize doğrudan olumlu yönde müdahale ederler ve işleri bitincede ortadan kaybolurlar ,tıpkı Allahın emirlerini yerine getirmekle vazifelendirilmiş birer melek gibi belkide melektirler bunu bilemeyiz çünkü insan suretine bürünüp öyle karşımıza çıkarlar,,ama bizim bahsettiğimiz Muhammed Peygamber bu kategoride değerlendirilebilinir mi bundan emin değilim zira kendisi büyük kitleleri tesiri altına almış,Din kurmuş,savaşlar yapmış,düşmanlar edinmiş bir kişilik yani dünya coğrafyasının 4 büyük din ekseninde kutuplaşmasında rol oynamış baş aktörlerden biri
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Sevgili la79,tamam kimlikten kastinizi simdi anladim..
Diger konuya gelince ,inanin bu soruyu ben de cok sordum kendime,sonunda cevap geldi..Hem de su bahsettiginizgibi birinden.Soyle ki;uykuda olanin uyndirilmasi gerekir,yoksa sistem durur.Gercekten de akmayan su curuyor.Bir Buda ,bir Osho(Kuran adi zikredilmemis binlerce peygamberden bahsediyor) kaos yaratmadilar mi.Muhammed den once de namaz,oruc,hac vardi biliyorsunuz,ama ulastiricilar,aracilar da varddi(ha ,simdi yok mu?Ziyadesiyle var,hep birlikte goruyoruz.)Kuran bunlari lanetliyor.Muhammed Peygamber in Hazreti kelimesini bile reddettigini bilir misiniz?Kaos bu anlamda yaratilmaliydi ve yaratildi.Sonradan ciddi anlamda yozlastiridigini dusunuyorum..
 
Üst