joys
Kayıtlı Üye
Merhaba
Susma orucu hakkında biraz fikir alışverişi yapmak niyetiyle rastladığım bu makaleyi paylaşmak istiyorum. Bu konudaki ayetlerin yorumlanmasında, böyle bir orucun olduğu yönünde de olmadığı yönünde de görüşler var. Günümüz koşullarında elbette çok zor. Bilmiyorum forumda arkadaşlardan bu orucu tutan var mı? Bu orucu bilen var mı? Bu konuda bilgisi olan var mı? Fikirleriniz düşünceleriniz tecrübelerinizi paylaşmanzı rica ediyorum. Paylaşımlarınız, için şimdiden çok teşekkür ederim . İyi forumlar. Selametle inşALLAH...
Bir süreliğine susmak, insanlarla konuşmamak, onlarla sözlü iletişimi kesmek anlamına gelen susma orucu Kur’an-ı Kerim'de üç ayette karşımıza çıkmaktadır. Âl-i imran Suresi 41. Ayette ve Meryem Suresi 10. Ayette geçen, Hz. Zekeriya'nın "susma orucu" ve Meryem Suresi 26. Ayette geçen ve Hz. Meryem'e emredilen "susma orucu" gerek mahiyet bakımından gerekse amaç bakımından birbirinden farklıdır. Konuyu biraz açacak olursak. Bilindiği üzere her beşer için hatâ yapmak kaçınılmazdır ve yine bilindiği üzere peygamberlerin bile "zelle" denilen minik hataları mevcuttur.
Hz. Zekeriya'ya, Âl-i imran Suresi 38. Ayette yer alan duası ile Rab'bine yalvarmış ve ondan hayırlı bir nesil talep etmiştir. Hz. Zekeriya'nın duasını kabul eden Allah, O'na meleklerini göndermiş ve "Yahya" isminde hayırlı bir evlatlarının dünyaya geleceğini bildirmiştir. Hz. Zekeriya'nın ilk zellesi tam da buradan sonra gerçekleşmiş ve Al-i İmran Suresi 40. Ayette Rabb'e sorduğu soru ile bir peygamberin "sadakat ve güven" makamına yakışmayacak tarzda bir zelle işlemiştir. Devam eden süreçte Hz. Zekerriya'nın ikinci zellesi yer almaktadır. Aynı Surenin 41. Ayetinde yer alan istek bardağı taşıran son damla olmuş ve hak teala Hz. Zekeriya'nın 41. Ayette yer alan anlamsız isteğine: "senin -istediğin- işaret, insanlarla üç gün boyunca işaretleşme dışında konuşmamandır" diyerek cevap vermiştir. Burada anlaşılan odur ki, Allah azze ve celle şartsız ve koşulsuz bir bağlılık ve güven istemektedir kullarından. Hele bu kul bir peygamberse... Gerisini siz düşünün. İşte burada bahsedilen susma orucunun amacı budur. Bu orucun muhtevası konusunda iki düşünce tarzı geliştirilebilir:
1. Hz. Zekeriya susma orucunu iradî olarak tutmuştur.
2. Hz. Zekeriya Allah tarafından 3 gün boyunca konuşma yeteneğinden mahrum bırakılarak bu oruç tutturulmuştur.
Her iki şekilde de Hz. Zekeriya'nın tuttuğu ya da ona tutturulan bu oruç, bahsedilen zellelerin bir sonucudur. Ayetlerin tamamı baştan sona okunduğunda bu anlaşılmaktadır.
Gelelim Hz. Meryem'in susma orucuna. Hz. Meryem'in kıssasının açık ve anlaşılır bir şekilde anlatıldığı Meryem Suresi 1. Ayetten 33. Ayete kadar okunduğunda 26. Ayette yer alan susma orucunun ana hikmetinin şu olduğu ortaya çıkmaktadır: Hz. Meryem, karşı cins ile temas etmeden mucizevî bir şekilde dünyaya getirdiği Hz. İsa'nın, Allah'tan bir mucize olduğunu anlatabilecek konumda ve durumda değildi. Dinî konularda yüzeysel dahî olsa sert ve tavizsiz duruş sergileyen yahudi milletine ne söylerse söylesin, bunu kabul ettiremeyecek ve söyleyeceği her söz israf-ı kelam kabilinden boşa harcanan bir çaba olacaktı. İşte bu zor durumdan kulunu kurtarma adına, Allah azze ve celle ona susma orucu tutmasını emretti. Önemli not: Hz. Zekeriya gibi diğer tüm peygamberlerin zelleleri, aslında gerçekte hata değillerdir! Onlar peygamber olduklarından ve makamın izzetinden ötürü normalde hata sayılamayacak basit davranışları bile Allah hata saymıştır. Değilse Hz. Zekeriya'nın Rab'binden ayet, işaret istemesi insani boyutta hata değil nebevî boyutta hatadır.
Allah iman edenlerden şu derece teslimiyet bekliyorsa: "Ey imana ermiş olanlar! Allah'a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır. (Bakara 208. Ayet) Kim bilir peygamberinden hangi derecede bir teslimiyet istiyordur? Lütfen bu hususları hatırdan çıkartmayalım! Çünkü Hz. Zekeriya Allah'ın Kur’an-ı Kerim'de övdüğü peygamberlerin başında gelir.
Alıntıdır.
Susma orucu hakkında biraz fikir alışverişi yapmak niyetiyle rastladığım bu makaleyi paylaşmak istiyorum. Bu konudaki ayetlerin yorumlanmasında, böyle bir orucun olduğu yönünde de olmadığı yönünde de görüşler var. Günümüz koşullarında elbette çok zor. Bilmiyorum forumda arkadaşlardan bu orucu tutan var mı? Bu orucu bilen var mı? Bu konuda bilgisi olan var mı? Fikirleriniz düşünceleriniz tecrübelerinizi paylaşmanzı rica ediyorum. Paylaşımlarınız, için şimdiden çok teşekkür ederim . İyi forumlar. Selametle inşALLAH...
Bir süreliğine susmak, insanlarla konuşmamak, onlarla sözlü iletişimi kesmek anlamına gelen susma orucu Kur’an-ı Kerim'de üç ayette karşımıza çıkmaktadır. Âl-i imran Suresi 41. Ayette ve Meryem Suresi 10. Ayette geçen, Hz. Zekeriya'nın "susma orucu" ve Meryem Suresi 26. Ayette geçen ve Hz. Meryem'e emredilen "susma orucu" gerek mahiyet bakımından gerekse amaç bakımından birbirinden farklıdır. Konuyu biraz açacak olursak. Bilindiği üzere her beşer için hatâ yapmak kaçınılmazdır ve yine bilindiği üzere peygamberlerin bile "zelle" denilen minik hataları mevcuttur.
Hz. Zekeriya'ya, Âl-i imran Suresi 38. Ayette yer alan duası ile Rab'bine yalvarmış ve ondan hayırlı bir nesil talep etmiştir. Hz. Zekeriya'nın duasını kabul eden Allah, O'na meleklerini göndermiş ve "Yahya" isminde hayırlı bir evlatlarının dünyaya geleceğini bildirmiştir. Hz. Zekeriya'nın ilk zellesi tam da buradan sonra gerçekleşmiş ve Al-i İmran Suresi 40. Ayette Rabb'e sorduğu soru ile bir peygamberin "sadakat ve güven" makamına yakışmayacak tarzda bir zelle işlemiştir. Devam eden süreçte Hz. Zekerriya'nın ikinci zellesi yer almaktadır. Aynı Surenin 41. Ayetinde yer alan istek bardağı taşıran son damla olmuş ve hak teala Hz. Zekeriya'nın 41. Ayette yer alan anlamsız isteğine: "senin -istediğin- işaret, insanlarla üç gün boyunca işaretleşme dışında konuşmamandır" diyerek cevap vermiştir. Burada anlaşılan odur ki, Allah azze ve celle şartsız ve koşulsuz bir bağlılık ve güven istemektedir kullarından. Hele bu kul bir peygamberse... Gerisini siz düşünün. İşte burada bahsedilen susma orucunun amacı budur. Bu orucun muhtevası konusunda iki düşünce tarzı geliştirilebilir:
1. Hz. Zekeriya susma orucunu iradî olarak tutmuştur.
2. Hz. Zekeriya Allah tarafından 3 gün boyunca konuşma yeteneğinden mahrum bırakılarak bu oruç tutturulmuştur.
Her iki şekilde de Hz. Zekeriya'nın tuttuğu ya da ona tutturulan bu oruç, bahsedilen zellelerin bir sonucudur. Ayetlerin tamamı baştan sona okunduğunda bu anlaşılmaktadır.
Gelelim Hz. Meryem'in susma orucuna. Hz. Meryem'in kıssasının açık ve anlaşılır bir şekilde anlatıldığı Meryem Suresi 1. Ayetten 33. Ayete kadar okunduğunda 26. Ayette yer alan susma orucunun ana hikmetinin şu olduğu ortaya çıkmaktadır: Hz. Meryem, karşı cins ile temas etmeden mucizevî bir şekilde dünyaya getirdiği Hz. İsa'nın, Allah'tan bir mucize olduğunu anlatabilecek konumda ve durumda değildi. Dinî konularda yüzeysel dahî olsa sert ve tavizsiz duruş sergileyen yahudi milletine ne söylerse söylesin, bunu kabul ettiremeyecek ve söyleyeceği her söz israf-ı kelam kabilinden boşa harcanan bir çaba olacaktı. İşte bu zor durumdan kulunu kurtarma adına, Allah azze ve celle ona susma orucu tutmasını emretti. Önemli not: Hz. Zekeriya gibi diğer tüm peygamberlerin zelleleri, aslında gerçekte hata değillerdir! Onlar peygamber olduklarından ve makamın izzetinden ötürü normalde hata sayılamayacak basit davranışları bile Allah hata saymıştır. Değilse Hz. Zekeriya'nın Rab'binden ayet, işaret istemesi insani boyutta hata değil nebevî boyutta hatadır.
Allah iman edenlerden şu derece teslimiyet bekliyorsa: "Ey imana ermiş olanlar! Allah'a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır. (Bakara 208. Ayet) Kim bilir peygamberinden hangi derecede bir teslimiyet istiyordur? Lütfen bu hususları hatırdan çıkartmayalım! Çünkü Hz. Zekeriya Allah'ın Kur’an-ı Kerim'de övdüğü peygamberlerin başında gelir.
Alıntıdır.