Sümer dini efsanelerinden tek tanrılı dinler ve din kitaplarına gelen etkiler

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
Bu geniş konuyu kısa süreye sığdırmak olanaksız. Elden geldiğince özetleyerek genel bir bilgi vermeye çalışacağım.



Kimdi bu Sümerliler? Ne yapmışlar? Kendilerinden yüzlerce sene sonra gelenleri nasıl etkilemişlerdir?



Sümerliler bundan hemen hemen 6000 yıl önce Mezopotamya’ya gelip yerleşmişler ve orada izleri zamanımıza kadar ulaşan büyük bir uygarlık geliştirmişlerdir. Bu uygarlığın en önemli buluşu tekerlek ve dillerine göre bir yazıdır.



Yazı ilk olarak resim şeklinde taşlar üzerine yazılmış. Daha sonra Dicle ve Fırat nehirlerinin getirdiği bol kil üzerine yazılmaya başlanmış. Bu yüzden yazı şekil değiştirerek işaretleri oluşturan çizgiler çiviye benzemiş, (Bunun için şimdi “ çiviyazısı ” deniyor) kelimeler de kısmen hece olmuş. Böylece hem kendileri istediklerini yazabilmişler, hem de Ortadoğu milletleri olan Babilliler, Asurlular, Hurriler, Hititler, Urartuların da kendi dillerini yazmalarını sağlamışlardır. Ugarit ve Persler de bu yazıdan harf yazısı yaparak yararlanmışlardır.



Geçen yüzyıldan beri gerek Mezopotamya’da gerek Anadolu ve Suriye’de yapılan kazılarda on binlerce çiviyazılı tablet bulunmuş, yazılar okunmuş, diller çözülmüş ve tamamıyla unutulmuş, en az üçbin yıllık Ortadoğu milletlerinin tarihleri, dinleri, efsaneleri, günlük yaşantıları ortaya çıkmıştır. (1)



Bu yazılı belgelerin en önemlileri Sümer Edebiyatı ve dinine ait olanlardır.



Sümer Dini çok Tanrılı bir dindi. Fakat inanç ve dini işlemlerde tek Tanrılı dinlere büyük etkileri olduğu anlaşılıyor.



Tanrı’nın yaratıcı ve yok edici gücü, Tanrı korkusu, insanların Tanrı tarafından yargılanması, Tanrılara yaranmak için kurbanlar verilmesi, törenler, dualar, tütsüler, ilahiler, çalgılarla Tanrı’yı sevindirmek, iyi ahlaklı, saygılı olmak ve temizlik, Sümer inanışlarının temeli idi. Bunlar tek Tanrılı dinlere geçmiş.



Sümerlilere göre Tanrılar şehirleri ve bütün kültür varlıklarını meydana getirip insanlara vermişlerdir.

Aynı düşünceyi Kuran’da da buluyoruz. Allah’ın insanlara elbiseler yaptığı (Araf: 26), dağlara barınaklar, sıcaktan koruyacak elbiseler, savaştan koruyacak zırhlar (Nahl: 81) ve gemileri (Yasin: 82) yaptığı yazılıyor.



Sümer’de Tanrılar “ol” deyince o şey olur. Yasin: 82’de “Allah’ın yaratmak istediğine ‘ol’ demesi yeterlidir.” denmektedir.



Sümer’de Tanrılar istediklerini yok ederler. Ordular Tanrılarındır. Aynı düşünceyi Kuran’da da (Enfal: 17) savaşta insanların değil, Allah’ın öldürdüğü, atılan öldürücü silahların Allah tarafından atıldığı yazılı.



Sümer Tanrıları kızarsa kendi ülkelerini bile yakıp yıkarlar. Tevrat’da, Yahve’ (Yehova) nın insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, komşu devletleri İsrail’in üzerine saldırttığı bildirilmektedir.

Kuran’daki birçok sure içinde Allah’ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği sayılmaktadır. Bunların bazıları kasırga, bazıları dondurucu soğuk ile ortadan kalkmış (Ankebut: 38, Furkan: 38, Hace: 44, Akkaf: 27, Muhammet: 13, Fussilet: 13.. bunlardan birkaçı).



Sümer Tanrılarının gök yüzünde Duku denilen toplandıkları yerleri, kürsüleri vardı. İsraillilere göre de Tanrı’nın gökte sarayı ve etrafında bir çok yarattıkları var. Kuran da 26 ayette Allah’ın Arş’da, etrafında melekler, cinlerden oluşan bir toplulukta oturduğu yazılı. Arş’da saray demek.



Sümer’de Krallar yeryüzünde Tanrıların vekili sayılıyor. İslam’da da halife Allah’ın gölgesi, vekili idi. Papa da öyle. İslam’a giren kadınların başlarını örtmeleri Sümer mabed fahişelerinin simgesiydi.



Sümerliler dünyadaki olayların ve Tanrı isteklerinin yıldızlarda yazılı olduğuna inanırlardı. Burue: 17-18, Nemi: 75 ayetlerinde Kuran’ın ve diğer olayların gökte Levh-i Mahfuz’da yazılı olduğu bildiriliyor.



Sümer’de sosyal adaleti koruyan Tanrıça senede bir kez insanları, o yıl içindeki davranışlarını göre yargılar. Bu inanış İslam’a Şaban ayının on beşindeki Beraat Kandili olarak girmiş.



Sümerliler dini törenlerini ayın görünüşüne göre yaparlardı. Tek Tanrılı dinlerde de öyle.



Sümer’de her şahsın ve ailesinin kendilerine özgü bir Tanrısı vardı. Onun görevi onları korumak isteklerini büyük Tanrılara iletmekti. Kuran’da (Kaf: 17-18) “ hiç kimse yoktur ki, onun üzerinde bir koruyucusu ve denetleyicisi bulunmasın ” denmektedir.



Tevrat ve Kuran’da bulunan evrenin, insanın yaradılışı, Havva’nın Adem’in kaburgasından var edilişi, Habil Kain cinayeti, Cennet’ten Kovulma, Tufan, Babil Kulesi, Tek Dil, Eyüp Peygamber, konuları hep Sümerlilerden gelmektedir.



Bunlardan başka Kuran’daki Harut Marut Melekleri ile ilgili konu,



Tevrat’taki Süleyman’ın “ Şarkılar Şarkısı “ bölümü (2),



İbrahim Peygamber’in karısı Sara’yı Firavun’a sunma hikayesinin de Sümerlilerin bereket kültünü oluşturan Kutsal Evlenme Törenleri’nden kaynaklandığı son yıllarda anlaşıldı. (3)



Kuran’da her konu ayrı ayrı çok yüzeysel çeşitli surelerdeki ayetlere dağılmış ve birbirlerine bağlantısız olarak yazılmış.



Yaratılış: Her üç dinde de evren büyük bir su, Ondan bir dağ çıkıyor, ikiye ayrılıyor. Üstü gök, altı yer oluyor. İnsan çamurdan Tanrı görüntüsünden yaratılıyor. İlk yaratıldığına inanılan “ Adam “ ın anlamı da “ Kırmızı Toprak.” Havva’nın Adem’in kaburgasından yaratılması ve Cennet’ten kovulmaları da bir Sümer efsanesinden geliyor:



Kuran’da Aden Bahçeleri olarak tanımlanan Sümer’in Tanrılar Bahçesi Dilmun’da, Yer Tanrıçası 8 bitki yetiştiriyor. Bunların koparılması yasak. Fakat Bilgelik Tanrısı dayanamayıp tatlarına bakıyor. Buna çok kızan Tanrıça, Tanrı’yı lanetleyerek yok oluyor. Bunun üzerine Bilgelik Tanrısı ölüm derecesinde hastalanıyor. Büyük zorluklardan sonra Tanrıça bulunarak Bilgelik Tanrısı’nı iyi etmesi için ikna ediliyor.Tanrıça hasta olan 8 bitkiye karşı 8 organı için 8 Tanrı ve Tanrıça yaratıyor.

Son olarak Tanrı’nın kaburgasını iyi edecek bir Tanrıça’dır. Adı da “ Kaburganın Hanımı ‘ anlamına gelen “ Ninti “ dir. Burada Nin - Hanım, Ti ise Kaburga demektir, 'Ti ’ nin bir anlamı da “ Yaşam “ dır. Eğer isme buna göre anlam verirsek “ Yaşamın Hanımı “ olur.



Bu efsane Tevrat’a geçerken Tanrıça kaburgadan yaratılan kadın olmuş, Kaburganın Hanımı anlamına gelen ad yerine de Yaşamın Hanımı anlamına gelen Havva adı konmuştur. Burada Tanrıların Bahçesi, yani Cennet, yasak meyve, meyveyi yiyen erkek Tanrı, kaburga ile ilgili kadın (Tanrıça) ve Tanrı’nın yasak meyve yiyip lanetlenmesi Tevrat hikayesine tamamıyla uymaktadır.



Kuran’da ne Havva’nın adı, ne de kaburgadan yaratıldığı yazılı. Cennetten Tevrat’taki gibi yılan değil, şeytan çıkartıyor onları. Yasak ağacın adı “ Sonsuzluk Ağacı.”



Adem’in çocukları Habil Kain (İslam’da Kabil) Hikayesi: Tevrat’a göre Habil koyun çobanı, Kain çiftçi. İkisi üzümlerinden Tanrı’ya sunuyor. Tanrı Habil’in getirdiğini beğendiği için kardeşi Kain onu öldürüyor. Konu Kuran’da Maide 27-31’de, ne çocuklarının adları, ne getirdikleri yazılıyor. Hadislerde de bol bol ve çeşitli şekillerde anlatılmış.



Sümer’de hikaye şöyle: Çoban Tanrısı ile Çiftçi Tanrısı, Aşk Tanrıçası ile evlenmek isterler. Tanrıça, Çoban Tanrısı’nı ve onun getirdiği ürünleri yeğler. Çiftçi de aradan çıkar. Buna paralel bir başkasında “ Yaz “ kendi ürünü olan tahılı, “ Kış “ da hayvanlarından Tanrı Enlil’e sunarlar. Tanrı “ Kış “ ın ürünü hayvanı kabul eder. Ya da buna razı olur. Tevrat’ta neden onlara cinayet yaptırılmış? Hele böyle bir din kitabında!



Tufan: Tevrat - Tekvin Bab - 8:9 ‘ da Tufan olayı kısaca şöyle anlatılmış:



İnsanlar bozulmuş olduğundan Rab hepsini yok etmeye karar veriyor. Yalnız Rab’a iman eden Nuh’a Tufan yapacağını, tarif ettiği gibi bir gemi yapmasını, içine neler alacağını bildiriyor. Nuh söyleneni yapıyor. Tufan başlıyor, 40 gün sürüyor. Sular 150 günde çekiliyor. Gemi Ararat dağına oturuyor. Sular tamamiyle çekildikten sonra Nuh gemiden çıkarak Rab’a kurbanlar kesiyor, Nuh’a 950 yıl ömür veriliyor. Rab’da yaptığına pişman oluyor.



Kuran’da bu olay 7 Sure içinde 20 kadar Ayette değişik şekillerde çok yüzeysel olarak yazılmış. Tufan adı bir kez geçiyor, geminin nasıl yapılacağı, Tufan’ın ne kadar sürdüğü gemiden nasıl çıktıkları, Nuh’un neden 950 yıl yaşadığı bildirilmemiş.



Buna karşın Allah’ın insanlara kızması, olayın Nuh’a bildirilmesi, gökten, yerden suların taşması, gemimin bir dağa yanaşması, bir kısım insanların kurtulması.. Tevrat ile paralel.



1872 yılına kadar Tufan hikayesinin yalnız Tevrat’ta olduğu biliniyordu. Fakat Ninive’de çıkarılan Asurbanipal Kitaplığı içindeki bir çiviyazılı tablet okununca büyük bir şaşkınlık olmuştur. Gilgamış Destanı’nın son kısmını oluşturan bu hikayeyi, ölümsüzlüğü arayan Gilgamış’a Nuh’un Babilce karşılığı olan Utnapiştim anlatmış. Buna göre çoğalan insanların gürültüsünden rahatsız olan Tanrılar bir tufan yapmaya karar veriyorlar. Fakat Bilgelik Tanrısı gizlice bir duvar arkasından Utnapiştim’e durumu bildiriyor. Gemi 7 günde yapılıyor. İçine Utnapiştim akrabalarını, sanatçıları çeşitli hayvanları dolduruyor. Tufan başlıyor. 6 gün 6 gece sürüyor. 7’inci gün gemi Nizir Dağı’na oturuyor. Suların çekildiği kuşlar gönderilerek anlaşılıyor. Gemiden dışarı çıkınca Utnapiştim kurbanlar kesiyor. Onların kokusunu duyan Tanrılar üşüşüyor. Tanrılar Utnapiştim’e ölümsüzlük vererek Tanrıların bulunduğu yerde oturtuluyor.



Bu hikaye geç çağda Sami olan Akat dilinde yazılmıştır.



Bu yüz yılın daha erken çağına ait bu hikayenin Sümercesi bulundu. Tablet çok kırık olmasına rağmen, Tanrıların bir tufan yapmaya karar verdiği, bu kararı Bilgelik Tanrısı Enki’nin duvar arkasından Utnapiştim’in Sümerce karşılığı Zinusudra’ya bildirdiği, Tufan’ın 7 gün 7 gece sürdüğü, bittiğinde Zinusudra’nın kurbanlar yaptığı yazılı.



Görüldüğü gibi Tufan hikayesinin Sümerlilerde yazıya geçtiği, onlardan Akad’ların aldığı onlardan da Tevrat’a, arkadan Kuran’a geçtiği anlaşılmaktadır.



Sümer’de vaktiyle insanların tek dilde konuştuğu, fakat Bilgelik Tanrısı’nın kızarak onu bozduğu ve insanların dillerini karıştırdığı yazılı. Bu konu Tevrat’da olduğu gibi Kuran’da da var. Bunun izini 2 ayette buluyoruz.



Birincisi: Hud: 118-119



Rab’ın dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı, onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler. Zaten Rab onları bunun için (dalaşsınlar diye) yarattı. Rab’ın “ Andolsun ki cehennemi tüm insanlar ve cinlerle dolduracağım ” sözü yerini buldu.



İkincisi: Maide 5: 48



(Ey Ümmetler!) Her birinize bir yol ve şeriat verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdiğinde (yol ve şeriatta) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyle ise birbirinizle yarışın, hepinizin dönüşü Allah’adır. Üzerinde ayrılığa düştüklerinizi o haber verecektir.



Eyüp Peygamberin sabrı ve ödüllendirilmesi konusu Tevrat’ta 1040 satırlık şiir halinde yazılmış, Sümer’de de “İnsan ve onun Tanrısı” adlı şiir aynı konuyu kapsıyor, çeşitli felaketlere uğrayan bir adam sabır ederek Tanrılara yaptığı dualar ve yakarışlarla bunlardan kurtuluyor, eski sağlık ve zenginliğine kavuşuyor. (4) İlginç olanı 1846’da bir Amerikalı tarafından yazılan bir kitapta, Tevrat’taki bu şiirin Musevilere ait olamayacağı, başka bir dilden aktarmış olduklarını yazması. En az yüzyıl sonra bunun Sümerlilerden alındığı kanıtlandı. (5)



Kuran’da bu konu 2 sure içinde 15 ayette (Enbiya: 81-94, Sad: 41-44) kısa olarak yazılmasına rağmen, dert ve üzüntülerin sabır ve Allah’a dua ile giderileceği, eski varlığa kavuşulacağı bildiriliyor.



Suların kan olması: Tevrat çıkış- Bab 7: 14-25’de Musa suları kana çeviriyor.



Bu Kuran’da – Araf, 132-133 ayetlerinde “ ..Su baskınını, çekirgeyi, kurbağayı, ve kanı her birini ayrı mucizeler olarak onlara musallat ettik.” deniyor. Bu da Sümer’in aşk Tanrıçası İnanna’nın, kendisine tecavüz eden bahçıvana kızarak ülkesinin sularını kana çevirmesine paralel. (6)



Kuran – Bakara, 102: Adı geçen Harut Marut meleklerine ait hadislerde yazılan hikayelere göre bunlar, Sümer’lilerin Venüs yıldızını simgeleyen Aşk Tanrısı’nın aşıkları çoban Tanrısı Dumuzi ile çiftçi Tanrısı Enkidu’nun bir devamıdır. (7)



Tevrat’taki Süleyman’ın Şarkılar Şarkısı bölümündeki şiirlerin Sümer’de yeni yıl bayramlarını oluşturan kutsal evlenme törenindeki şarkılara paralel olduğu hatta birçok satırların aynı olduğu saptandı. (8)



Tevrat – Tekvin, 12’de anlatıldığına göre İbrahim Peygamber karısı ile Mısır’a gidiyor. Karısı güzel olduğu için onu alıp kendisini öldürecekler korkusu ile İbrahim, karısını kız kardeşi olarak tanıtıyor. Firavun onu karılığa alıyor, fakat saraya gelen felaketlerin kadının yüzünden olduğunu öğrenen Firavun kadını bir cariye ile geri veriyor. Ayrıca sığırlar, altın ve gümüşlerle İbrahim’i zengin olarak ülkesine gönderiyor.



Bu hikayede İbrahim neden karısının kız kardeşi olduğunu söylüyor? Neden onu krala veriyor? Neden bunun için İbrahim cezalandırılacağı yerde Firavun cezalanıyor? Neden Firavun İbrahim’i zengin yapıyor? .. sorularına yüz yıllar boyunca Tevrat araştırıcıları cevap bulmaya çalışmışlardır.



1946 yılında İsrail’de Kumran mağaralarında İsa zamanına yakın tarihlenebilen tomar halinde İbranice ve Aramica yazılı metinler bulundu. Deri üzerine yazılmış, fakat samanla çok yıpranmış metinlerin çevirilerini bilim adamları zorlukla da olsa yapmaya çalışmaktadırlar. İşte bu belgelerden birinde bu hikayenin daha ayrıntılı olarak yazılmış olduğunu gördüm.(9) Buna göre aslında böyle bir olay olmamış. İsraillilerin, Sümer’in Kutsal Evlenme Efsanesi’nden çeşitli motifleri alarak bu hikayeyi meydana getirmiş oldukları anlaşılıyor.(10)



Bize Sümer yolunu açarak, bunları meydana çıkarmamızı sağlayan Ata’mızı şükranla anıyorum.



Muazzez İlmiye Çığ

Çivi Yazıları Uzmanı


1 - Sümerliler ve kültürleri hakkında daha geniş bilgi için:

Samuel Noah Kramer, History Begins at Sumer,

Tarih Sümer’de Başlar,

Çeviren: Muazzez İlmiye Çığ, Ankara 1990;



Samuel Noah Kramer,

The Sümerian, Their History, Culture and Character,

Chicago 1963;



Hartmut Schmökel, Das Land Sumer, Almanya 1955;

C. Leonard Wooley, The Sumerian, New York 1965.



2 - Muazzez İlmiye Çığ,

Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni,

2. Baskı, Kaynak Yayınları - İstanbul 1996.

3 - Muazzez ilmiye Çığ,

Bilim ve Ütopya Dergisi, 1997 Mart sayısı.

4 - Muazzez İlmiye Çığ,

Tevrat, İncil, Kuran’ın Sümer’deki Kökeni, s. 56,

2. Baskı, Kaynak Yayınları - Istanbul 1996

5 - Robert Cooper,

The Inquirer’s Text Book,

Being Substance of Thirteen Lectures on the Bibel,

Boston 1846 , p. 110.

6 - Muazzez İlmiye Çığ,

Tevrat, İncil, Kuran’ın Sümerdeki Kökeni, s. 47

2. baskı, Kaynak Yayınları * Istanbul 1996.

7 - Muazzez İlmiye Çığ,

Kuran'daki Harut Marut Meleklerinin Sümer'deki Kökeni.

Bilim ve Ütopya Dergisi, 1996 Ekim, s. 34

8 - Muazzez İlmiye Çığ,

Tevrat, İncil ve Kuranın Sümerdeki Kökeni, s. 62

2. Baskı, Kaynak Yayınları * Istanbul 1996.

9 - Yıgael Yadım, Message of the Scrolle,

Newyork 1962, P.145 vol.

10- Muazzez İlmiye Çığ,

&nbs
 

eccentiric

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
5
zekeriya sitchin in bu konuda yazdığı ve sümerlileri çok iyi tanıtan 12.gezegen i tavsiye ederim..
 

daniel

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ağu 2010
Mesajlar
128
Tepkime puanı
28
En azindan simdilik (arkeoloji calismalari devam ediyor zira) tum dinlerin anasi ve cikis noktasi demek gayet mantikli..
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Tevrat Çıkış 20 : '' Benden başka tanrın olmayacaktır. Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yeraltındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. ''

Burada gökyüzünden kasıt Sümer - Anunnaki olabilir mi ?
 
Ü

Üye silindi 58480

Gökyüzündekilerdem kendine put yapmayacaksın demek :

Güneşi, ayı ve diğer burçları kendine ana etken unsur olarak benimsetmeyeceksin demektir.

Astroloji evet ilimdir. İlm-i nücumdur. Her devrin cazibesidir. Ama yıldızlar asla ana etken unsur değildir, ara değişkenlerdir. Ayet bunu söylüyor.

Putlarşırmak demek ; nedensillik ilkesindeki herhangi bir değişkene mutlaklık verip bel baglamak demektir. Tamam yay burcusun da, yönetici gezegenin sana frekans yolladıkça senin iç mekanizmaların o frekansı her daim doğru alabiliyor mu? Hayır. Çok fazla katman ve değişken var. Niyet enerjisi Tüm değişkenleri amaca yönelik kodlayan bambaşka bir değişken mesela. Ust boyut degiskeni hatta. Ama o da mutlak degil.

MEvlana da yay ama ilim ve marifet ile yildizinin otesine uzanip oradaki gizli degiskenlerden de destek aliyor.

Anunakiler gerçekten varsa ki varlar, bu ayetin kapsama alanına zaten onlar da giriyor dogal olarak. Ama asıl kasıt onlar değil burada.
 
Ü

Üye silindi 58480

Konudan saptım, toparliyim :

Gökten inen elliler. Anular. Tamam gökten indiler de, nereden havalandılar ? ya teknolojinin geliştiği başka bir dünya kıtasındaki elit kesim insanlar idiyseler o anunakiler ? Helikopter ilk icat edildiğinde Afrikalı bir kabileye gidin bakın neler oluyor. Tanrı oluyorsunuz. Kasketinizi çıkarmadığınız için de sizi MArvel kahramanı gibi resmediyorlar mağaralara.

Tabi anulara karşı değilim. İnşallah daha net bulgular ortaya çıkar çünkü Kuranda resmen gök halkından bahsediliyor.
 

dhardhar

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2012
Mesajlar
813
Tepkime puanı
1,311
Beni niye putlastiriyorsunuz :)))))

Bir de olaya soyle bakalim. Bu ulkede mesela hic bir vasfi olmayan iki ezbere cumle kuran bir sekilde cesitli iletisim kanallatirini iyi kullanan tarikat hocalari cemaat liderlerinin etegini ayagini xxxxxx yerlerini vs opuyorlar ama put yapmiyorlar sozum ona :)
 
Ü

Üye silindi 58480

Bu ulkede mesela hic bir vasfi olmayan iki ezbere cumle kuran bir sekilde cesitli iletisim kanallatirini iyi kullanan tarikat hocalari cemaat liderlerinin etegini ayagini xxxxxx yerlerini vs opuyorlar ama put yapmiyorlar sozum ona :)

Onlar,
Yumurtanin ipana ile fircalanmamis taraflari...
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Cümle sonunda canlı diye bahsediyor. Birleşik cümleler ve anlatım bozukluğu yok. Bu durumda her cümle canlı yaşama çıkar. @dennise
 
Üst