Sohbet Muhabbet

22 bin tl asgari ücretin olduğu bir yerde bir daire 5 milyonsa, insanların yapacak birşeyi kalmadığı anlamını da unutmamak gerek 😊

Benim ideolojik anlayışıma göre insan ya kibrinden, ya da aptallığından kaybeder.

25 yaşında ise yapacak daha çok şeyi var. Enerji + survivor skilleri hala geliştirilebilir. 55 yaşında işe yapacak pek fazla bir şeyi kalmamış demek. Silahlanmadıysa tabi. Mesela 60 yaşına kadar asgari ücretin yükseleceğini umacak kadar largre bir insanla 25 yaşında benim kanusacagim hiç bir şey yoktur. Silahlanmıyorsa tabi. Yani Solucan olarak kalıyorsa. Solucansan Hayatta kalıp kalmayı umursamazsın. Geldiği gibi yaşarsın. Önüne çıkanları yersin. Durum analizi yapmazsın . Sadece sürünürsün. Bir gün de bir balık seni yer. Pençelerin yok, dişlerin yok, koruyucu kabuğun yok, dikenlerin yok, zehirli gazın yok, hızlı değilsin.

Tam tersine kendini marine etmeye devam eden bir et gibisin. Her an herkes seni afiyetle yutabilir de, senden iğrenip seni ezebilir de. İnsaflı olan seni bir yerden başka yere fırlatır. Ama orada da karıncalar gelir ve seni canlı canlı kemirmeye başlarlar.

Asgari ücretle çalışan insanlara saygım sonsuz. Ama içlerinden sadece güçlü ve hayatta kalmaya programlı olanlar kurtuluyor. Boşlamış ve Kronik sikayetci olanlar değil.
 
Son düzenleme:
Gördüğüm kadarıyla bu ekonomi de zengin olanlar, sadece zenginliklerine zenginlik katanlar hocam :) evet zenginler daha da zenginleşti.
Fakir yoksul ve alt gelir grubundan şu ortamda zenginler sınıfına geçenleri pek görmedim 😀
Normalde pek bu konulara girmem ama normal vatandaşlar vergiler altında eziliyor. Bu devirde hak yolunda ilerleyip buna göre kazanan çok zor ilerler. Sadece ayı bitirir ve diğerine geçer. Yani kısacası yerinde sayar. Kul hakkına girenler de tam tersi bir ayda üstüne katarak gider. Alt gelir grubu birbirinden alır, makamlarsa vatandaşın cebinden alır. Olan her türlü halka olur.
 
Yeteri kadar çok çalabilirseniz, kendinizi halk kahramanı olarak niteleyecek herkesi satın alabilirsiniz. Sedat Peker.


Halk beni seviyor çünkü onlara yardım ettim. Al Capone.


Bana sadece ilk 1 milyon doları I nasıl kazandığımı sormayın. (gerisini yatırım jargonu ile kolayca açıklayabilirim) Rockefeller.
 
Benim ideolojik anlayışıma göre insan ya kibrinden, ya da aptallığından kaybeder.

25 yaşında ise yapacak daha çok şeyi var. Enerji + survivor skilleri hala geliştirilebilir. 55 yaşında işe yapacak pek fazla bir şeyi kalmamış demek. Silahlanmadıysa tabi. Mesela 60 yaşına kadar asgari ücretin yükseleceğini umacak kadar largre bir insanla 25 yaşında benim kanusacagim hiç bir şey yoktur. Silahlanmıyorsa tabi. Yani Solucan olarak kalıyorsa. Solucansan Hayatta kalıp kalmayı umursamazsın. Geldiği gibi yaşarsın. Önüne çıkanları yersin. Durum analizi yapmazsın . Sadece sürünürsün. Bir gün de bir balık seni yer. Pençelerin yok, dişlerin yok, koruyucu kabuğun yok, dikenlerin yok, zehirli gazın yok, hızlı değilsin.

Tam tersine kendini marine etmeye devam eden bir et gibisin. Her an herkes seni afiyetle yutabilir de, senden iğrenip seni ezebilir de. İnsaflı olan seni bir yerden başka yere fırlatır. Ama orada da karıncalar gelir ve seni canlı canlı kemirmeye başlarlar.

Asgari ücretle çalışan insanlara saygım sonsuz. Ama içlerinden sadece güçlü ve hayatta kalmaya programlı olanlar kurtuluyor. Boşlamış ve Kronik sikayetci olanlar değil.
Doğruluk payı olsa da adama sorarlar ;
"Hırsızın hiç mi suçu yok !" Diye...
Bazı şeyleri bu kadar "kutsallaştırmaya" gerek yok.. "Devlet" denilen Yapı, mekanizma, "Millet" için vardır... Bu Toplum Yanlış Politikalar sonucu bu hale gelip "YOKSULLAŞTIRILMIŞTIR" yardımlarla da "Bağımlı ve Muhtaç" hale getirilmiştir..
İki iki dört. Bazen doğruyu "doğru" kabul etmek gerek.. duruma tek bir açıdan değilde, bakış açısını bazen değiştirerek bakmak lazım
 
Normalde pek bu konulara girmem ama normal vatandaşlar vergiler altında eziliyor. Bu devirde hak yolunda ilerleyip buna göre kazanan çok zor ilerler. Sadece ayı bitirir ve diğerine geçer. Yani kısacası yerinde sayar. Kul hakkına girenler de tam tersi bir ayda üstüne katarak gider. Alt gelir grubu birbirinden alır, makamlarsa vatandaşın cebinden alır. Olan her türlü halka olur.
Hocam iki çocuk ve anne baba 4 kişinin yoksulluk sınırı , yaşam maliyeti 100 bin TL...
Eve üç asgari ücret girse dahi kira gıda çocuk masrafları çoğu şeyini karşılayamayacak, her geçen gün yükselen vergiler zamlar ve dolar var.. yani "Yapı yada Otorite" senden herşeyini alıyor...
Bir otomobil alıyorsun, 3 otomobil "Yapı" ya alıyorsun...
Böyle bir sistemde alt gelir Grubu, yoksullar fakirler, ortalamanın üstünde maaş alıp çalışan yığınlar, esnaf kitleler dahil kimse zenginleşemez... Çünkü Otorite buna izin vermiyor 😊
Bu sistemde sadece belli kesimler ve zümreler zenginleşir..
Kendi fikrimce aptallık ya da solucanlıkla bir alakası yok..
He hayatta kalmak başka birşey, zenginleşmek başka birşey..
Bu sistemde Herkes hayatta kalmaya çalışır ama herkes zenginleşemez
 
Bazı şeyleri bu kadar "kutsallaştırmaya" gerek yok.. "Devlet" denilen Yapı, mekanizma, "Millet" için vardır...

Asıl hayalci tarafta kalmaya gerek yok. Devlet denilen yapının, mekanizmanın "Millet" i hızla üst gelir seviyesine çıkarmak için gönüllü olduğu nerede görülmüş ? Hayalcilik bu. Devletin asıl işine gelen milleti orta halli (tercihen de dar gelirli) bir seviyede tutmaktır. Bazı anomalileri de idare etmektir. Mesela zenginleri ve bağlantıları olanları. Bu anomaliler parayı bulurlar, katlarlar ve hızla zengin olurlar. Siyasi ve yurt dışı bağlantıları vardır doğal olarak. Devletin asıl de işi paranın hızla toplanmaya ve akmaya başladığı yerlere vergi üstüne vergi kesmektir.






Yapay Zekaya Amerikadaki vergileri sordum. Sonra da milli piyango vergsini sordum :
Cevabi :

💡 Örnek
Diyelim ki 10 milyon dolar kazandın:
- Federal kesinti: yaklaşık 2.4 milyon dolar (%24)
- Nihai vergi: toplamda 3.7 milyon dolara kadar çıkabilir (%37)
- Eyalet vergisi varsa, bu da eklenir.

Yani kazandığın paranın yarısından fazlası vergiye gidebilir. Ama yine de kalanıyla kötü bir hayat geçireceğini söylemek zor 😄
 
Son düzenleme:
Asıl hayalci tarafta kalmaya gerek yok. Devlet denilen yapının, mekanizmanın "Millet" i hızla üst gelir seviyesine çıkarmak için gönüllü olduğu nerede görülmüş ? Hayalcilik bu. Devletin asıl işine gelen milleti orta halli (tercihen de dar gelirli) bir seviyede tutmaktır. Bazı anomalileri de idare etmektir. Mesela zenginleri ve bağlantıları olanları. Bu anomaliler parayı bulurlar, katlarlar ve hızla zengin olurlar. Siyasi ve yurt dışı bağlantıları vardır doğal olarak. Devletin asıl de işi paranın hızla toplanmaya ve akmaya başladığı yerlere vergi üstüne vergi kesmektir.






Yapay Zekaya Amerikadaki vergileri sordum. Sonra da milli piyango vergsini sordum :
Cevabi :

💡 Örnek
Diyelim ki 10 milyon dolar kazandın:
- Federal kesinti: yaklaşık 2.4 milyon dolar (%24)
- Nihai vergi: toplamda 3.7 milyon dolara kadar çıkabilir (%37)
- Eyalet vergisi varsa, bu da eklenir.

Yani kazandığın paranın yarısından fazlası vergiye gidebilir. Ama yine de kalanıyla kötü bir hayat geçireceğini söylemek zor 😄
Hayalcilik mi 😁😊 sayın hocam gittiniz mi bilmiyorum; Yeni zelanda, Andorra, Kanada, Lüksemburg gibi ülkeleri gidin bir görün ben gittim gördüm.. size de tavsiye ederim.. sonra kim hayal dünyasında yaşıyor, kimleri bir takım kalıpların içine hapsedip köle zihniyetine getirip bazı şeyleri (insani yaşam koşullarını) bile ellerinden alıp onlara alıştırmışlar ve hatta bu saçmalığı savunur hale getirmişler tekrar konuşalım 😊
 

Evet, hatta kolayca ispatlayabilirim.

sayın hocam gittiniz mi bilmiyorum; Yeni zelanda, Andorra, Kanada, Lüksemburg gibi ülkeleri gidin bir görün ben gittim gördüm..

Onlar da aslında mavi hapın dünyasında yaşıyorlar. Kibar, naif insanlar. Ama ot gibi de yaşıyorlar. Yaş ortalamaları zaten yüksek.

sonra kim hayal dünyasında yaşıyor, kimleri bir takım kalıpların içine hapsedip köle zihniyetine getirip bazı şeyleri (insani yaşam koşullarını) bile ellerinden alıp onlara alıştırmışlar ve hatta bu saçmalığı savunur hale getirmişler tekrar konuşalım 😊

Türkiyeden daha stressiz ve rahat yerler de var. Bazı yerlere gittim de. Ama oralar kesinlikle oyunun dışı. Oyunun dışına çıktığın zaman ruhun oyunun içinde kalır. Oyunun dışına ancak ve ancak yaşayan bir ceset olarak çıkmana izin verilir. O insanlar yaşamıyorlar. Matrix seni durağan, görece acı çekmeyen bir hayatla yaşatıyorsa bil ki bot hesapsın.
 
Evet, hatta kolayca ispatlayabilirim.



Onlar da aslında mavi hapın dünyasında yaşıyorlar. Kibar, naif insanlar. Ama ot gibi de yaşıyorlar. Yaş ortalamaları zaten yüksek.



Türkiyeden daha stressiz ve rahat yerler de var. Bazı yerlere gittim de. Ama oralar kesinlikle oyunun dışı. Oyunun dışına çıktığın zaman ruhun oyunun içinde kalır. Oyunun dışına ancak ve ancak yaşayan bir ceset olarak çıkmana izin verilir. O insanlar yaşamıyorlar. Matrix seni durağan, görece acı çekmeyen bir hayatla yaşatıyorsa bil ki bot hesapsın.
Valla hocam bakış açılarımız çok farklı, düşüncelerinize saygı duyuyorum ama çoğu fikrinize katılmıyorum..
"Ot gibi yaşıyorlar" "yaşayan cesetler"
"acı çekmeyen bir hayat yaşıyorlar"
Bunlar sadece sizin önyargınız.
Ayrıca ben duruma Matrix felsefesinden bakmıyorum ve hayatı bir oyun olarak görmüyorum 😁 saygılar..
 
Benim ideolojik anlayışıma göre insan ya kibrinden, ya da aptallığından fakir düşer.

Fakirlik hayata aidiyet hissedememekten, hayatı talep edememekten, hayat ile olan bağlarının kopuk olmasından doğar. Çünkü malı edinmek te, korumak ta aslında mülke artaklık iddia etmekten, öz cesaretten doğar. Bu yüzden de dünyevi kazanımlar aslında üst çakralarla değil, alt çakralarla alakalıdır. Cesaret ile bereket (zenginlik) doğru orantılıdır. Korkanın çocuğu olmaz derler mesela. Alttaki ilk 3 çakra tıkandığı anda maddi kazanımlar sekteye uğrar. Hatta hastalık vs durumları dolayısı ile elden mal bile çıkabilir. İşin garibi de alt çakraları üst çakraların rehberliği ile kolayca farkedebilmek mümkündür. Çünkü üst çakralar farkındalığı, alt çakralar operasyonları yönetir. Tabi üst çakralarda da kendi görevinden sapma varsa artık insan muhtaçlık durumuna zerk eder.


"Devletin asgari ücreti düşük diye ben yıllardır bu halde sürünüyorum" diyen kişi, asla sorumluluğu üstlenecek kadar kendini gerçekleştirememiştir yıllar içinde. Sorumluluğu üstlenmeyen kişi sorumluluk alarak farklı çözümler üretecek dürtüyü de bulamaz içinde. Yani bana kalırsa onun hiç bir şikayeti de, ızdırabı da, kahrı da geçerli olmamalıdır. Kendisi için birşeyler yapamayanın, şartları zorlamayanın, kendini aşmayanın, onun yerine adeta sığınma ve bakım talep edercesine acz edebiyatı yapanların statüsü bence "köle" olarak değiştirilmelidir.

Pahalı cep telefonları kullanmayı, 2 yıl borç altına girerek sürünmeye tercih eden bir gençlik var karşımızda. İş beğenmeyen, bir yerden başlamayan, gururuna toz kondurmayan bir kuşak var.

Başa dönüyorum. Ya kibirden, ya da ahmaklıktan dolayı fakiriz. Ahmaklık yani gaflet kimseyi meşru kılmaz. Aklını küçük küçük işletmeye başlayan herkes yol alır. hatta akık canlı bir melekedir ve kendi kendine bile çalışır sana. Ama bunu da bastıran hedonist gençler yıllar sonra bir kriz dalgasında ortada kalıverirler ve kendileri hariç herkesi suçlamaya başlarlar. Mikrofon tutulunca herkesi Suçlayacak kadar özgüveni ve temsil kabiliyeti vardır, ama kendi geleceği için bir plazaya gidip bana iş verin diyecek kadar öz cesaretten yoksundur öyle mi ? Köle olmayı hakediyorsun kardeşim. Fazla bile dinledik seni. Ya cesaretin kadar kendini gerçekleştir, ya da kendini umursamadığın kadar köleliğe rıza göster..

İşte bu da aptallık oluyor. Cesaretini ve özgüvenini yanlış yerde kullanacak kadar aptalız. Ben de öyleyim. Kendimi de eleştriyorum. Şu an milyarder olabilirdim. xdxd
 
Son düzenleme:
Fakirlik hayata aidiyet hissedememekten, hayatı talep edememekten, hayat ile olan bağlarının kopuk olmasından doğar. Çünkü malı edinmek te, korumak ta aslında mülke artaklık iddia etmekten, öz cesaretten doğar. Bu yüzden de dünyevi kazanımlar aslında üst çakralarla değil, alt çakralarla alakalıdır. Cesaret ile bereket (zenginlik) doğru orantılıdır. Korkanın çocuğu olmaz derler mesela. Alttaki ilk 3 çakra tıkandığı anda maddi kazanımlar sekteye uğrar. Hatta hastalık vs durumları dolayısı ile elden mal bile çıkabilir. İşin garibi de alt çakraları üst çakraların rehberliği ile kolayca farkedebilmek mümkündür. Çünkü üst çakralar farkındalığı, alt çakralar operasyonları yönetir. Tabi üst çakralarda da kendi görevinden sapma varsa artık insan muhtaçlık durumuna zerk eder.


"Devletin asgari ücreti düşük diye ben yıllardır bu halde sürünüyorum" diyen kişi, asla sorumluluğu üstlenecek kadar kendini gerçekleştirememiştir yıllar içinde. Sorumluluğu üstlenmeyen kişi sorumluluk alarak farklı çözümler üretecek dürtüyü de bulamaz içinde. Yani bana kalırsa onun hiç bir şikayeti de, ızdırabı da, kahrı da geçerli olmamalıdır. Kendisi için birşeyler yapamayanın, şartları zorlamayanın, kendini aşmayanın, onun yerine adeta sığınma ve bakım talep edercesine acz edebiyatı yapanların statüsü bence "köle" olarak değiştirilmelidir.

Pahalı cep telefonları kullanmayı, 2 yıl borç altına girerek sürünmeye tercih eden bir gençlik var karşımızda. İş beğenmeyen, bir yerden başlamayan, gururuna toz kondurmayan bir kuşak var.

Başa dönüyorum. Ya kibirden, ya da ahmaklıktan dolayı fakiriz. Ahmaklık yani gaflet kimseyi meşru kılmaz. Aklını küçük küçük işletmeye başlayan herkes yol alır. hatta akık canlı bir melekedir ve kendi kendine bile çalışır sana. Ama bunu da bastıran hedonist gençler yıllar sonra bir kriz dalgasında ortada kalıverirler ve kendileri hariç herkesi suçlamaya başlarlar. Mikrofon tutulunca herkesi Suçlayacak kadar özgüveni ve temsil kabiliyeti vardır, ama kendi geleceği için bir plazaya gidip bana iş verin diyecek kadar öz cesaretten yoksundur öyle mi ? Köle olmayı hakediyorsun kardeşim. Fazla bile dinledik seni. Ya cesaretin kadar kendini gerçekleştir, ya da kendini umursamadığın kadar köleliğe rıza göster..

İşte bu da aptallık oluyor. Cesaretini ve özgüvenini yanlış yerde kullanacak kadar aptalız. Ben de öyleyim. Kendimi de eleştriyorum. Şu an milyarder olabilirdim. xdxd
Hocam "okumadım ama bence haksızsın ya" bir "Gibi" repliğiyle cevap vermek isterdim işin şakası tabi 😂 .. duruma detaycı şekilde değil genel olarak bakmak lazım, bunun aptallıkla kibirle ahmaklıkla zerre alakası olmadığı aşikâr.. tamamen Matematikle alakalı...😊
Genel olarak Kira 25 30 bin, aldığın maaş 25 bin.. bitti... Daha Yani uzun uzun yazmaya gerek yok buna vaktimde yok
çok basit aslında .. açık ve net bir problem: kira 25 30 bin, maaş 25 bin..😊
Daha kalan masrafları saymıyorum bak, sadece tek bir sorundan yola çıkıyorum 😁
Anlattığın diğer durumlar kişinin kendisiyle alakalı artı eksileri, benim bahsettiğim (sistemin) , senin burda bırak zenginleşmeyi buna yeltenmeni dahi engellemesi ve senin olanı yada sana verdiklerini bir "yasal tefeci" görünümüyle senden iki üç katı fazla alması... Ki veremeyeceğini bildiği halde...
Seni Yok etmek üzere kurulmuş finansal bir kölelik...
Aldığın belki, verdiğin belli...
Bunca insan doktoru, mühendisi, iş insanı, öğretmeni, müdürü bunlar aptallığından yada kibirlerinden dolayı geçim sıkıntısı cekmiyorlar
Tamamen matematiksel olarak YETMEDİĞİ için darbogazdalar...ki ben toplumun dinamiklerine göre daha yüksek seviyedeki gelir grubunun söyledim daha işçiye asgari ücretliye inmedim bile...
 
Genel olarak Kira 25 30 bin, aldığın maaş 25 bin.. bitti...

Bitti daha ne konuşuyoruz. :D
Solucan mantığını konuşuyorduk en son.
Ancak solucan olarak kalmayı kabul edenler otoriteyi ve onun dayattığı kör noktaları iliklerine kadar tanımaları gerektiğini düşünürler. Senin dediğin gibi "bitti" matematikmen bitti derler.. "Amaaaaannn battı balık yan gider" derler.

"Doomsday spending" çılgınlığına katılırlar.

Daha Yani uzun uzun yazmaya gerek yok buna vaktimde yok
çok basit aslında .. açık ve net bir problem: kira 25 30 bin, maaş 25 bin..😊
Daha kalan masrafları saymıyorum bak, sadece tek bir sorundan yola çıkıyorum 😁

Benim de vaktim yok.
Gençlerin çok büyük bir kısmı bana göre hala "solucan" bilincinde. Kendi kendilerini kurtarmaları için şoklanmaya ihtiyaçları var.
50 yaşına geldikler zaman keşke solucan solucan yaşamasaydım da, günde 5 ingilizce + 1 pharasel verb öğrenseymişim, şimdiye birleşik getirinin gücüyle 7 dil biliyor olurdum dicekler. Ben 4 dile kadar çıkabildim sırf hovardalık yaparak, şu an 2sini profesyonel olarak kullanıyorum, zihnim birleşik getiri ürettiği için de farklı farklı dilleri decode etmeye başladı şu an. Ama zaman ayırıp dil öğrenmeye başlayacak fiziksel vaktim yok.



****

Gençliğinizi bahane üreterek değil eşyanın hakikatini öğrenerek MAtrixin kodları yeniden yazarak değerlendirin.
 
Son düzenleme:
Mesela kafasını yastığa koyunca "ben bugün ülkeyi bu hale getiren hangi yeni yüzlerin suçlu olduğunu farkettim? Her herde prim yapan bahanelerime yeni ne kattım? daha önce suçlamadığım ama gözümü kanatan kimleri nasıl suçlayabilirim?" diye düşünmeden uyumamalı gençler. :D:D:D


Belli bi olur belki yolda bir mikrofon uzatılır kendilerine. En olmadı reelsların altına yaratıcı nefret söylemleri için kendilerini geliştirmeye devam etmelilier. KEndilerini de ülkeyi de bunlar kurtaracak çünkü.
 
Son düzenleme:
Mesela kafasını yastığa koyunca "ben bugün ülkeyi bu hale getiren hangi yeni yüzlerin suçlu olduğunu farkettim? Her herde prim yapan bahanelerime yeni ne kattım? daha önce suçlamadığım ama gözümü kanatan kimleri nasıl suçlayabilirim?" diye düşünmeden uyumamalı gençler. :D:D:D

Belli bi olur belki yolda bir mikrofon uzatılır kendilerine.
Tabi canım her sey güllük gülistanlık rahat tepiyor bizi mee :ROFLMAO:
 
Bitti daha ne konuşuyoruz. :D
Solucan mantığını konuşuyorduk en son.
Ancak solucan olarak kalmayı kabul edenler otoriteyi ve onun dayattığı kör noktaları iliklerine kadar tanımaları gerektiğini düşünürler. Senin dediğin gibi "bitti" matematikmen bitti derler.. "Amaaaaannn battı balık yan gider" derler.

"Doomsday spending" çılgınlığına katılırlar.



Benim de vaktim yok.
Gençlerin çok büyük bir kısmı bana göre hala "solucan" bilincinde. Kendi kendilerini kurtarmaları için şoklanmaya ihtiyaçları var.
50 yaşına geldikler zaman keşke solucan solucan yaşamasaydım da, günde 5 ingilizce + 1 pharasel verb öğrenseymişim, şimdiye birleşik getirinin gücüyle 7 dil biliyor olurdum dicekler. Ben 4 dile kadar çıkabildim sırf hovardalık yaparak, şu an 2sini profesyonel olarak kullanıyorum, zihnim birleşik getiri ürettiği için de farklı farklı dilleri decode etmeye başladı şu an. Ama zaman ayırıp dil öğrenmeye başlayacak fiziksel vaktim yok.



****

Gençliğinizi bahane üreterek değil eşyanın hakikatini öğrenerek MAtrixin kodları yeniden yazarak değerlendirin.
Bileni salak yerine koyuyorlar. Evde yattığı yerden maaş alan kişi hem beni max düzeyde kullanıp hem de ezmeye çalıştı. Ben de bildiklerimi unuttum haliyle. O personeli zeki donanımlı diye kafa rahat yatsın oldu başka.. artık istemediğim şeylerde benim işim bu kapasitem bu kadar deyip sallıyorum.
 
Tabi canım her sey güllük gülistanlık rahat tepiyor bizi mee :ROFLMAO:

Ülkeyi bu zihniyet kurtarırsa kurtaracak. Tüm Solucanlar el ele verip Einstein'ın solucan deliğini bizim ülkemizden açacaklar belki. Edirne'den Karsa, Ankaradan MArsa gidicez.. Kafa var. Kafa olmasa kafa yok derdim. KAfa kafaya verip..- hasstr---- kafa kafa kafa kafa diye hızlı söyleyince faka faka faka' ya dönüyor. Kafa kafaya verelim derken karambolde faka basmadığımız sürece ben umutluyum.
 
Bitti daha ne konuşuyoruz. :D
Solucan mantığını konuşuyorduk en son.
Ancak solucan olarak kalmayı kabul edenler otoriteyi ve onun dayattığı kör noktaları iliklerine kadar tanımaları gerektiğini düşünürler. Senin dediğin gibi "bitti" matematikmen bitti derler.. "Amaaaaannn battı balık yan gider" derler.

"Doomsday spending" çılgınlığına katılırlar.



Benim de vaktim yok.
Gençlerin çok büyük bir kısmı bana göre hala "solucan" bilincinde. Kendi kendilerini kurtarmaları için şoklanmaya ihtiyaçları var.
50 yaşına geldikler zaman keşke solucan solucan yaşamasaydım da, günde 5 ingilizce + 1 pharasel verb öğrenseymişim, şimdiye birleşik getirinin gücüyle 7 dil biliyor olurdum dicekler. Ben 4 dile kadar çıkabildim sırf hovardalık yaparak, şu an 2sini profesyonel olarak kullanıyorum, zihnim birleşik getiri ürettiği için de farklı farklı dilleri decode etmeye başladı şu an. Ama zaman ayırıp dil öğrenmeye başlayacak fiziksel vaktim yok.



****

Gençliğinizi bahane üreterek değil eşyanın hakikatini öğrenerek MAtrixin kodları yeniden yazarak değerlendirin.
valla ne diyeyim herkes kendine göre haklıdır ama size tavsiyem vatandaşarın yoğun bulunduğu herhangi bir toplumsal alanda bu konulara girmeyin derim.. Mazallah solucan, kibirli, ahmak, aptal, matrix, tembel, kafa yok, Bu ekonomi adamı zengin eder vs vs bu konulara girerseniz orda pek iyi niyetle yaklaşmayabilirler :D istenmeyen sonuçlar doğurabilir :D buralarda yazın gitsin işte böyle :))
 
Geri
Üst