Ü
Üye silindi 76175
Bundan uzun zaman önce, uzak bir galakside yaşayan bir arkadaşımızın başından geçmiş.
O olayın erken saatlerinde, nenesiyle birtakım köy zamanı hikayeleri üzerine konuşmuş, ve nenesinin; yattığın yere bir çizgi çek ve çevresine iğne batırarak şunları oku demesi üzerine, yanından ayrılıp evine doğru yürürken aklına süper bir fikir gelmiş.
Neden tüm apartmanın etrafını çembere almayayım ki?
Evet, anlaşıldığı üzere bu arkadaşımız bilgisiz ve tecrübesiz olduğu kadar dehanın sınırlarında da dolanan bir zihne sahipmiş.
İşaret parmağını kendine güvenen bir edayla yere sabitlemiş, ve hem okuyarak hem dualar ederek, virajı da epeyce geniş alarak sayıyı yediye, turunu üçe tamamlamış ve daireyi kapamış.
Ardından evine çıkmış, ve bir tur da evinde tekrarlamış bu işi.
Fakat o da ne, beşinci okumada iken bir an için konuşamaz duruma gelmiş ve nefesi daralmış, baskı hissetmiş hislerinde.
Altıncıyı suyuna okuyup içince bir nebze rahatlamış ve yediyle bitirmiş.
Önündeki saatlerde çok halsizleşmiş, saatlerce sabanda çalışmış kadar yorgun düşmüş, bir tür çakırlık vuku bulmuş bünyesinde.
O gün uyuduğunda kabuslar görmüş.
Ertesi gün uyuduğunda sabaha karşı bir çatırtı ile uyanmış yine bir kabustan ve bir de bakmış ki o da ne, yattığı kanepenin uzunlamasına uzanan tahtası yerinden sökülmüş çivileri ile yamuk halde duruyor.
Bir sonraki gün sabah namazına müteakip, beş dakika daha diye ertelediği alarmdan hemen sonra karşısında gördüğü değişik bir yüz neticesinde, bissmmm.. diyerek yataktan fırlamış.
Annesine göre, üç blokluk nazarı üzerine çekersen böyle olurmuş.
Kim bilir? Belki siz de iyi bir çocuk olursanız hikayenin devamını birlikte öğrenebiliriz.
May the force be with us.
O olayın erken saatlerinde, nenesiyle birtakım köy zamanı hikayeleri üzerine konuşmuş, ve nenesinin; yattığın yere bir çizgi çek ve çevresine iğne batırarak şunları oku demesi üzerine, yanından ayrılıp evine doğru yürürken aklına süper bir fikir gelmiş.
Neden tüm apartmanın etrafını çembere almayayım ki?
Evet, anlaşıldığı üzere bu arkadaşımız bilgisiz ve tecrübesiz olduğu kadar dehanın sınırlarında da dolanan bir zihne sahipmiş.
İşaret parmağını kendine güvenen bir edayla yere sabitlemiş, ve hem okuyarak hem dualar ederek, virajı da epeyce geniş alarak sayıyı yediye, turunu üçe tamamlamış ve daireyi kapamış.
Ardından evine çıkmış, ve bir tur da evinde tekrarlamış bu işi.
Fakat o da ne, beşinci okumada iken bir an için konuşamaz duruma gelmiş ve nefesi daralmış, baskı hissetmiş hislerinde.
Altıncıyı suyuna okuyup içince bir nebze rahatlamış ve yediyle bitirmiş.
Önündeki saatlerde çok halsizleşmiş, saatlerce sabanda çalışmış kadar yorgun düşmüş, bir tür çakırlık vuku bulmuş bünyesinde.
O gün uyuduğunda kabuslar görmüş.
Ertesi gün uyuduğunda sabaha karşı bir çatırtı ile uyanmış yine bir kabustan ve bir de bakmış ki o da ne, yattığı kanepenin uzunlamasına uzanan tahtası yerinden sökülmüş çivileri ile yamuk halde duruyor.
Bir sonraki gün sabah namazına müteakip, beş dakika daha diye ertelediği alarmdan hemen sonra karşısında gördüğü değişik bir yüz neticesinde, bissmmm.. diyerek yataktan fırlamış.
Annesine göre, üç blokluk nazarı üzerine çekersen böyle olurmuş.
Kim bilir? Belki siz de iyi bir çocuk olursanız hikayenin devamını birlikte öğrenebiliriz.
May the force be with us.