"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Sitemizin Türkçe özürlülerine ithaf olunur

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan origanum
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Merhaba mabet sakinleri,

Yazdıklarınıza katılıyorum. Bizim dilimizin öğrenilmesi çok kolay, mesela kızım(2) Türkçe sayıları Almancadan önce öğrendi. Tabi ki Türkçe konuşmak veya yazmak yetmiyor, Türkçe düşünmek de çok önemli. Sitemiz güzel ve Türkçeye çok önem veriliyor ama söylemeden edemeyeceğim birçok üyenin kullanıcı adi Türkçe değil, bu bana biraz tuhaf geliyor. Lütfen kimse kırılmasın, yazdıklarım benim kişisel görüşlerimdir.
Türkçemizi her zaman konuşalım ve konuşturalım her zaman ver her yerde.

Sevgi ve ışıkla

Not: Türkçe klavyem olmadığı için bazı harfler eksik. En yakın zamanda bir tane alacağım.
 
Bende yurt disinda yasiyorum ve konustugum turkce babamgilin 30 sene evvel koyde konustuklari Turkce . Turkiyeye gelince o kadar zorluk cekiyorum ki anlatamam o kadar kibar konusmalar kelimeleri egmeler yani kendi dilime ve yurduma yabanci olmusuz Bir sey daha eklemek istiyorum yurt disinda yasayan vatandaslar ister turkceye ister orf ve adete Turkiyede yasayanlardan daha cok sahip cikiyolar sanki.
 
Yurt dışında yaşayan üyelerimizin geçerli sebepleri var ve anlayışla karşılıyoruz. Ancak Türkiye'de yaşayıp da kendi dilini katledenlerin, sahip çıkması gereken başka ana dillerinin olmadığını hatırlatmak isterim.
 
Yöneticilerin bu denli milliyetçi/muhafazakar olduğu bir forum sitesinde 'zaman dilimleri' ayarında Türkiye'nin bulunmaması ne garip bir durum,,,

Not : Başkalarında görünüyor olabilir,bende görünmüyor,,,
 
hayırlı günler hayırlı seneler dileyerek başlama istedim
türkçemizin ne kadar zengin olduğunu bazı kişiler nedense kibarlaşalım derken kabalaşıyorlar hatta kendi söylediklerinin anlamını belkide bilmiyorlar
bizim yöremizin bir deyimini aktarmak istedim
köyden istanbul a gelin giden kızımız bir sene sonra baba ocağına ziyarete geliyor sabahleyin kızıyla keçileri koyunları otlatmağa giderken kız annesine diyorki
almayı elma halvayı helva der oldum anneciğim karşıdaki dağların adı neydi köylü kadının canı sıkılarak kızım geçen sene şalvarını savura savura keçi gütdüğün dağları ne çabuk unuttun korkarım birdaha geldiğinde bizleride tanımyacaksın demiş
çağ atlayalım derken çağ ötesine sıçradığımızın farkına varalım
saygılarımla
 
Yabancı kelimeler katarak Türkçe'yi yavaş yavaş unutturmak amaçları zaten. Günümüz özenti gençliği de bu çalışmanın aleti. Bir ülkenin dili bozulursa o ülke yıkılır gider. Oktay Sinanoğlu bu konuda inanılmaz duyarlı.
 
Atatürk'ün Türkçe İle İlgili Sözleri

"Türk Dili zengin, geniş bir dildir. Bütün kavramları anlatma yeteneği vardır. Yalnız, onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek gereklidir. Öyle istiyorum ki Türk Dili bilimsel yöntemlerle kurallarını ortaya koysun. Bütün dallarda yazı yazanlar bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği, güzel, uyumlu dilimizi kullansınlar."

"Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir."

"Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin milli ve zengin olması, milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil bilinçle işlensin."

"Ülkesini ve yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."

"Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. "Türk milletindenim." diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz."

"Amacımız, Türk Dili'nin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri arasında, değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir."

"En güzel ve ileri bir iş olarak türlü bilimlere ilişkin Türkçe terimler türetilmiş ve bu yolla dilimiz yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır."

"Türk Dili'nin kendi benliğine, özündeki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet kurumlarımızın, dikkatli, ilgili olmasını isteriz."

"Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır."


"Türk Dili'nin özleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için bütün yayın araçlarından yararlanmalıyız. Her aydın, hangi konuda olursa olsun, yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise uyumlu, güzel bir duruma getirmeliyiz.”


"Türk demek Türkçe demektir; ne mutlu Türküm diyene!"
 
En son hatırladığıma göre Türkçe'nin 150 yıllık ömrünün kaldığını söylüyorlardı.Bana kalırsa çok daha az kaldı.Özellikle sanal ortamda insanlar İngilizce konuşmak için büyük çaba sarf ediyorlar.Atatürk bu konuda bizi uyarmış ama galiba anlayamamışız."Dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur." M.Kemal Atatürk.
 
Yazmis oldugunuz yazida herhangi bir anormallik gormuyorum, gayet normal ve gunun ihtiyacina uygun. Nedenmi, Avrupa birligine girmek icin can atan bir ulke eger uyeligini kabullendirmek istiyorsa bai asamalardan gecmek zorundadir, bu asama ilk olarak dil den baslar, dine gecer ve enson gelenek ve kulturunu kaybetmek ile son bulur ve bunun adina Evrensellenme denir. Nekar kisi yuhlasada vahlasada karar verilmis ve alin is emirler yerine getirlmek zorundadir. Bireylerin en yararali yapicagi ise ellerinden geldigi kadar dilini konusmasi, kulturunu devam ettirip dinine bagili kalmasidir. Bu yazdiklarim umarim kimseyi kizdirmaz.
 
Alıntı yapılmış yazıda ve Türkçenin ne kadar bozulduğuyla ilgili yakınmalarda ''Türkçe'yi, Türkçe'nin'' gibi yazım hatalarının bulunması oldukça çelişkili. Yapım eklerinden sonra gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz. Doğrusu Türkçenin, Türkçeyi şeklinde olmasıdır.
 
Ben kendi kafamda uzay telepatisine geçtim, böyle ağızla konuşulan diller ilkel geliyor artık :D
Noktalama ve imlası harika sanat eserleri yazıyoruzda anlayan yok, önemli olan anlamak, anlaşmak ve iletişim değil midir?
Bence insanlar birbirini anlıyorsa ne güzel :) tabi ki birşey yapıcaksan tam yapalım doğrusu neyse ona göre konuşup yazalım ama milli benlik, içimizde bulunur ağızlarda değil.
Göz ne arıyorsa onu görür, ben yanlışlarınızı görmek yerine, ne anlatmak istediğinize odaklanıyorum çoğu zaman imlayı görmüyorum bile. Zaten kelimeler kendimizi anlatan birer araç, araçsız konuşamayan insanlara hizmet eder, günün birinde şöyle 3000li yıllarda fln, diller olmadan araçsızca iletişimin devri gelecek mi acaba :D
 
Haklısınız Sn. Kıvep:) Ama şöyle de bir durum var ki tek bende mi var bilmiyorum; bir insan sürekli ve göze batacak şekilde yazım hatası yapıyorsa, imlaları hiç kullanmadan cümleleri peşpeşe diziyorsa gözümde bir yerlerden düşüyor. Samimiyete fazlaca önem veririm, o ayrı bir şey. Ama böyle takıntılarım da yok değil:D
 
Sayın Kıvep; samimiyet hakkında görüşlerinizi samimi buluyor ve onaylıyorum. Anlamak, anlaşmak gerçekten de önemli olan evet. Ancak konuşma ve yazma dili birbirinden farklıdır. Konuşurken saygı ortamının oluşması için karşımızdaki kişiye ''sayın, sevgili'' gibi kelimeler kullanmayız çoğu zaman. Bunun istisnaları vardır elbette. Ancak yazıştığımız ortamlarda karşımızdaki kişiye mimiklerimizi ve jestlerimizi gösterme imkanımız olmaz. Karşımızdakiyle belli kurallar çerçevesinde konuştuğumuz zaman karşımızdaki kişi önemsendiğini hisseder. Belli kuralları açmaya gerek yok, temel dil bilgisi kuralları bunları kapsar niteliktedir.
Milli benlik duygusu içtedir evet. Ancak her ayinin ritüelleri vardır. Bu ritüeller ayinin saf kalmasında çok etkilidir. Bu, ''ben seviyorum ama belli edemiyorum'' deyip karşımızdaki kişinin bizim sevgimizden mahrum kalmış bir şekilde hayatına devam etmesine neden olmamıza benzer. Bazı ritüeller şarttır. Liselerde her cuma günü törenlerin sonunda İstiklal Marşı okunur. Milli benlik duygusunu diri tutmak için bir çok ritüel gerçekleştirilir. Bunlardan birisi ve bence en önemlisi de dil bilgisidir. Kırılma bir yerlerden başlar. Kolay geldiği için evet yerine ''ewet, eet'' filan yazılır, ya da tamam yerine ''ok'' yazılır. Bir süre sonra bakarsınız bunlar dile resmen yerleşmiştir. Konuşmadan anlaştığımız, yalan söyleme imkanımızın olmayacağı günlerin gelmesini ben de isterim ancak milli duyguların diri kalmasını istiyorsak dile önem vermek zorundayız.
 
Herhalde bunu yazan arkadaşımız yurt dışında oturuyor herhalde "ğ-ı-ş-ç-ö-ü" gibi harfler yurt dışında kullanılan klavyelerde yer almıyor.

İnşallah öyledir, eğer öyle değilse vay halimize!
 
Arada sırada insanlara ciddileşme eğitimi verilmeli bence. Bunun dili doğru kullanma, sır tutma ve söz yerine getirme gibi yararları olabileceğini düşünüyorum.
 
Geri
Üst