"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Sen kimin sessizliğisin...

MarlaSinger

Kayıtlı Üye
Sessizliğin bir sınırı yoktur. O yüzden sessizlikten korkarız. Her anın tıka basa doldurulması gerektiğine inandığımız bir çağda, sessizlik bize boşluk duygusu verir. Kontrolün elimizde olmadığı duygusu bizi ürkütür. Eve gelir gelmez radyo veya televizyonu açarız. Bir ses dış ve iç uzayımızı doldursun isteriz. Oysa kadim gelenekler sessizliğe değer verir, insanın sessizlikle içini duyabileceğini, sessizliğin sesine ulaşabileceğini öngörür.

Batı kültürünün bir özelliği de boşlukları doldurmak. Öte yanda, dili daha küçük doğrusal birimlere ayrıştıramayan kültürlerde, sessizlik de konuşma yerine geçer. Uzun veya kısa sessizliklerle bir kelime diğerinden ayırt edilir. Konuşmaya gerçek anlamını sağlayan şey sessizliğin ta kendisidir. Sözgelimi Eskimo dilinde tek bir kelimenin kısa bir şiir olabileceği söylenir. Şiir biraz da dile gelmeyendedir.

Sessizliği içermediği şeyle tanımlarız, ne olmadığıyla. Bu haliyle o günümüzün dünyasından kovulmak istenir. Onun boşluk veya tepkisizlik olduğuna çoktan hükmedilmiştir. Sonsuz bir gürültü çağıltısında o yapısal bir hatadır. Unuttuğumuz şey şu ki, dinlemek ancak insanın sessizliğiyle mümkündür. Dinlemek ve sessizlik ancak birlikte var olur. Günümüzün dünyasında pek azımız diğeriyle gerçekten konuşuyor. Daha çok, içimizde biriktirdiğimiz kelimeleri bir başkasına boşaltmış oluyoruz. İnsanlar sessizlik istediklerinde başkalarının susup kendilerinin konuşmasını bekliyor. Bireyciliğin bayraklaştırıldığı bir çağda, herkesin kendi kafasının içindekini fütursuzca boşaltması bekleniyor. Güç, kelimelerde. Kelimeler insanları ikna ediyor, yönlendiriyor, kandırıyor, kontrol ediyor. Konuşarak kendimizi ve karşımızdakini ne kadar biricik, ne kadar değerli olduğumuza ikna ediyoruz. Sessizliği bozan şey, işitilme endişemizden başkası değil.

'Çağımız bir gürültü çağı' diyor Aldous Huxley, 'fiziksel gürültü, zihinsel gürültü, arzunun gürültüsü.' Teknoloji sessizliğe saldırıyor. Reklam endüstrisi arzuyu kışkırtarak insan ve özü arasına duvarlar örüyor. Oysa sessizlik içimizde bekleyen insanı olgunlaştırır. İçimizde bekleyen sesleri açığa çıkarır. Bizi kendimizle karşılaştırır. Sessizlik insanı daha az fevri kılar. Yavaşlatır. 'Sakin ol/ Duvardaki tuğlaları dinle / Sessiz ol, onlar / Senin ismini söylüyor / Kimsin sen / Kimsin? / Kimin sessizliğisin?' Şairin dile getirdiği bu soruyu harika buluyorum: Sen kimin sessizliğisin? Evet, sessizlik konuşur. Sessizlik dilin ebedi akışıdır. Konuşmakla kesintiye uğrar. Bir keşiş, üstadına sormuş: 'İlk Kelime nedir üstad?' Üstad sessiz kalmış. Keşiş, başka bir üstada gitmiş ve bu hikâyeyi anlatmış. 'İlk Kelime sana zaten söylenmiş' demiş bu üstad. Sükût, içimizde keşfedilmeyi bekler. Onu keşfetmekle, kendimizi keşfetmiş oluruz.

Bilgeler konuşmak değil sükut sanatında ustalaşan insanlar arasından çıkar. Sükut, evet kimilerinde ahmaklığın bir örtüsü oluverir. Kimileyin incinebilirliğe karşı bir zırh olur. Ama sessizlik seçilebilir de. Gürültünün ortasında insan kendisini doğru bir var oluştan uzaklaştıran her türlü sese kulak tıkayabilir. Cep telefonunu kapatabilir. Lüzumsuz lakırdıdan perhiz yapabilir. Sözü uzatmayabilir. İnsanı ve âlemi, sessizliğin verdiği zenginlikle temaşa edebilir. Kendisini anlatmak telaşından geri durabilir. Böcekleri, yaprakların hışırtısını, okuldan dağılan çocukların neşesini dinleyebilir. Bir bulutun yer değiştirirken çıkardığı sese, 'bir hançerin paslanırken çıkardığı gürültü'ye kulak kesilebilir. Konuşulmayan hakkında susmayı deneyebilir. Dile gelmeyenin sesini araştırabilir.

Çağımızın bilge yazarlarından Nuri Pakdil, tanıştığı kişilerle bir sessizlik seremonisi gerçekleştirirmiş. Ankara'da Edebiyat dergisinin yönetim evinde kendisini ziyarete gelen insanlarla dört saat beş saat hiç konuşmadan oturdukları olurmuş. Ben buna bir tür dostluğa kabul töreni gibi bakıyorum. Usta diyor ki benimle sessizliği yürüyebiliyorsan, bir ömrü de yürüyebilirsin. Eğer sessizlik seni korkutup kaçırmıyorsa, içinin seslerini dinlemeye aday birisin ve seninle dostluk edebiliriz. Birlikte sessizlikten öğrenebiliriz.

Sessizliğin sesi içinde duruyor dostum. Sus ve onu açığa çıkar.

ALINTI
 
Bir ara bende sessiz kalıp kendimi dinlemeye az konuşmaya karar vermiştim ama bu istek başarısızlıkla sonuçlandı. Konuşmadan duramıyorum galiba :) Güzel bir paylaşım olmuş. Teşekkür ederiz :)
 
Ben yıllarca içimdeki sesten kaçtım sessizlik hep ürkütürdü beni ama artık öyle değil mümkün olsada şöyle 3-4 gün inzivaya çekilebilsem çünkü çevremdeki sesten kendimi dinliyemiyorum
 
Ben yıllarca içimdeki sesten kaçtım sessizlik hep ürkütürdü beni ama artık öyle değil mümkün olsada şöyle 3-4 gün inzivaya çekilebilsem çünkü çevremdeki sesten kendimi dinliyemiyorum
Bende sizin gibi düşünüyorum ama bu imkansız. Bana çevremdeki insanlar o kadar düşkün ki. 1 saat susup sessizce otursam hastalandın mı diye telaşa kapılırlar. Bırakın ki 3-4 günü :)
 
İnsanların beni dinlemediğini farkettiğim günden
beridir ki; anlatmanın ,öğretmenin, konuşmanın tadı kalmadı.

Birilerinin de dinlemesi gerekiyor gibi geldi bana.
O yüzden ben konuşmaktan çok dinleyici konumundayım.
Saatlerce dinleyebilirim birini.
Aklıma gelen bir çözüm varsa sunarım aralarda.

Bir papaza günah çıkarır gibi , çöp kutusuna
boşaltır gibi sorunlarını, fikirlerini üstüme yağdırırlar.
İçlerini dökerler.
 
İnsanların beni dinlemediğini farkettiğim günden
beridir ki; anlatmanın ,öğretmenin, konuşmanın tadı kalmadı.

Birilerinin de dinlemesi gerekiyor gibi geldi bana.
O yüzden ben konuşmaktan çok dinleyici konumundayım.
Saatlerce dinleyebilirim birini.
Aklıma gelen bir çözüm varsa sunarım aralarda.

Bir papaza günah çıkarır gibi , çöp kutusuna
boşaltır gibi sorunlarını, fikirlerini üstüme yağdırırlar.
İçlerini dökerler.

Bu şekilde düşünmene üzüldüm doğrusu insanların birbirlerinden öğrenecekleri çok şeyler var seni dinlemiyenlerde sadece konuşmak isteyen kişilerdir bunu şahsına mal etme yeri geldimi konuşacaksınki içindekiler bir dağ gibi birikip seni ezmesin sevgiler
 
susuyorum kimse farkında değil...konuşuarak anlatamadım, susuyorum yine anlamıyorlar, sessizliğimin sessizliğinde boğuluyorum...yutacak beni sağır ve kör sessizlik...
 
Geri
Üst