Şehvet Bağlama

Merdut

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2018
Mesajlar
297
Tepkime puanı
314
Konum
İstanbul
Bir erkek veya kadının şehvetinin bağlanması istenirse kadın için dişi, erkek için erkek bir eşşeğin kuyruğundan yedi kıl alınıp her birisine yedi düğüm yapılır ve her düğüme aşşağıda yazılı Ayetler yedişer defa okunur. Yedi kıla, yedişer düğümden 49 düğüm tamamlandıktan sonra kılları erkek için erkek ölünün, kadın için ölmüş bir kadının kefeninden kesilmiş bir parçaya sarıp üzerine cenaze namazı kıldıktan sonra sahibi mechul bir mezara gömülür.

"Kütilel insanü ma ekferehü. Min eyyi şeyin halakahu. Min nutfetin halakahu fe kadderehu. Sümmes sebile yesserehu. Sümme ematehü fe akberehu."

Esen kalın...​
 

abc123

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Nis 2019
Mesajlar
129
Tepkime puanı
141
kişi kendi kendine yapabiliyor mu bunu
 

Erzurum

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Tem 2020
Mesajlar
56
Tepkime puanı
67
Konum
Ayak bastığımız her yer
İş
Cindarlık değil.
Bir erkek veya kadının şehvetinin bağlanması istenirse kadın için dişi, erkek için erkek bir eşşeğin kuyruğundan yedi kıl alınıp her birisine yedi düğüm yapılır ve her düğüme aşşağıda yazılı Ayetler yedişer defa okunur. Yedi kıla, yedişer düğümden 49 düğüm tamamlandıktan sonra kılları erkek için erkek ölünün, kadın için ölmüş bir kadının kefeninden kesilmiş bir parçaya sarıp üzerine cenaze namazı kıldıktan sonra sahibi mechul bir mezara gömülür.

"Kütilel insanü ma ekferehü. Min eyyi şeyin halakahu. Min nutfetin halakahu fe kadderehu. Sümmes sebile yesserehu. Sümme ematehü fe akberehu."

Esen kalın...​


İnsan ne garip varlık ya...
Biri bir başkasının şeyini niye bağlama ihtiyacı duyar ki...
 

Rhea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Nis 2017
Mesajlar
4,580
Tepkime puanı
7,414
İş
Witch
Çeviri yapabilen, anlamını bilen var mı?
Abese Suresi
17. Ayet- Kutile-l-insânu mâ ekferah(u)
Kahrolası insan; ne kadar da nankördür o!
18. Ayet- Min eyyi şey-in ḣalekah(u)
Bir düşünse, Allah onu hangi şeyden yarattı?
19. Ayet- Min nutfetin ḣalekahu fekadderah(u)
Bir damlacık sudan! Yarattı da onu en güzel biçimine koydu.
20. Ayet- Śumme-ssebîle yesserah(u)
Sonra ona anasından doğma, dünyada yaşama, hayır ve şerden birini seçme yolunu kolaylaştırdı.
21. Ayet- Śumme emâtehu feakberah(u)
Sonunda onu öldürüp kabre koyacak.

Kendim çevirmedim ama google dan baktığımda bunu buldum.
 

Demre

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2018
Mesajlar
289
Tepkime puanı
580
Ne kadar korkunc seyler bunlar yaa. Urperdim okurken.
 

Absoluta Virtute

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2020
Mesajlar
3,158
Tepkime puanı
7,448
Abese Suresi
17. Ayet- Kutile-l-insânu mâ ekferah(u)
Kahrolası insan; ne kadar da nankördür o!
18. Ayet- Min eyyi şey-in ḣalekah(u)
Bir düşünse, Allah onu hangi şeyden yarattı?
19. Ayet- Min nutfetin ḣalekahu fekadderah(u)
Bir damlacık sudan! Yarattı da onu en güzel biçimine koydu.
20. Ayet- Śumme-ssebîle yesserah(u)
Sonra ona anasından doğma, dünyada yaşama, hayır ve şerden birini seçme yolunu kolaylaştırdı.
21. Ayet- Śumme emâtehu feakberah(u)
Sonunda onu öldürüp kabre koyacak.

Kendim çevirmedim ama google dan baktığımda bunu buldum.
Şehveti bağlama mesajı yok bu uygulamanın içinde. Bu resmen hayattan bıktırma uygulaması. Şehvetin bağlanması de bunun yan etkisi olur.
Ama etkili bir uygulama olacak. Tabi, ölülerle ve mezarlıkta çalışma kuralları biliyorsanız eğer.
 
Ü

Üye silindi 57044

O tür şeyler psikolojiktir.. İnsan zihni ve yönelimleri çok kuvvetlidir.. Kişi gerçekten inanırsa herşey mümkündür..

İki tür güç vardır.. Yaradan ve yaradılan.. İhsan eden ve alan.. bütün formül budur.. Daha fazlası değildir.. Geriye kalanlar hep söz ile ilgilidir.. süs ile ilgilidir.. Felsefeler vardır, dinler vardır, doğmalar vardır. Çok çeşitli manevi öğretiler vardır.. Herkes bolca konuşur ve felsefe yapar.. oysaki folmül basit..

formül şudur; artık kendi benliğimin, kendi egomun bir hoşlanıcı olduğu yanılgısından kurtulmalıyım.. bu demek değildir ki haz almayayım.. Öyle bir şey değil.. Kendimi doğanın üzerinde görüyorum.. Kendimi doğanın bir parçası olarak görmüyorum. Nasılki bir kedi köpek, sincap, fare ve yılan bu doğanın bir parçası ise.. Onlar doğanın üzerinde değil ise insanda doğanın üzerinde değildir.. İnsanda doğanın basit bir parçasıdır.. Fark şudur; alma arzusu, nefsi, ihtirası ve yıkıcılığı daha fazla.. dolayısıyla kafasıda daha fazla çalışıyor.. Kafası çok fazla çalıştığı için kendisini hoşlanıcı zannediyor..

hoşlanan ve haz alanın kendi bireysel benliği olduğu yanılgısına düşüyor.. Doğadan ve yaradandan tamamen kopuyor..

Esas, hakiki ve mutlak hoşlanıcı yaradandır.. Kişinin kendisini hoşlanıcı zannetmesi ve haz alması beyhudedir.. Yaradan, her canlının kalbindeki mutlak varlıktır.. mutlak gerçektir, mutlak hoşlanıcıdır.. Bütün canlıların kalbinde yaradan vardır.. Yaradan, üstün ve tarafsız bir gözlemci olarak bütün canlıların kalbinde bulunur.

bu dünyada haz almak imkansızdır.. haz alır almaz sanki bir ateşin üzerine su döküyorlar gibi olur.. Kişi bütün hayatını bencilce hazlar peşinde koşarak boşuna tüketmiş olur.. Haz almanın tek formülü kişinin kendi hazzı için niyetlenmemesidir.. Yalnızca yaradanın hazzı için niyetlenmesidir.. Kişi eylemlerini yaradana mutluluk ve haz vermek için kordine etmelidir. Yalnızca Allaha memnunluk vermek için.. ancak bu şekilde haz alabilirler.. böylece bütün olmuş olurlar.. Bütün ve sınırsız..

aksi taktirde sadece ben olmuş olurlar.. Ben ve yine ben.. ben ben ben.. hiç bir hazzı alamazlar.. Haz alabilmenin tek yolu; kişinin bencil, bireysel , bedeni mutluluğunu reddetmesi... Yalnızca yaradanın, ihsan etme kuvvetinin, sevginin iradesine teslim olmasında yatar...
 

Absoluta Virtute

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2020
Mesajlar
3,158
Tepkime puanı
7,448
O tür şeyler psikolojiktir.. İnsan zihni ve yönelimleri çok kuvvetlidir.. Kişi gerçekten inanırsa herşey mümkündür..
O zaman şöyle bir soru sorayım.
İnsan inanırsa, bu dünyada, sonsuz haz almaya hiç bir şey engellememesi gerekmiyor mu?
 

magicex

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Eki 2012
Mesajlar
185
Tepkime puanı
128
O tür şeyler psikolojiktir.. İnsan zihni ve yönelimleri çok kuvvetlidir.. Kişi gerçekten inanırsa herşey mümkündür..

İki tür güç vardır.. Yaradan ve yaradılan.. İhsan eden ve alan.. bütün formül budur.. Daha fazlası değildir.. Geriye kalanlar hep söz ile ilgilidir.. süs ile ilgilidir.. Felsefeler vardır, dinler vardır, doğmalar vardır. Çok çeşitli manevi öğretiler vardır.. Herkes bolca konuşur ve felsefe yapar.. oysaki folmül basit..

formül şudur; artık kendi benliğimin, kendi egomun bir hoşlanıcı olduğu yanılgısından kurtulmalıyım.. bu demek değildir ki haz almayayım.. Öyle bir şey değil.. Kendimi doğanın üzerinde görüyorum.. Kendimi doğanın bir parçası olarak görmüyorum. Nasılki bir kedi köpek, sincap, fare ve yılan bu doğanın bir parçası ise.. Onlar doğanın üzerinde değil ise insanda doğanın üzerinde değildir.. İnsanda doğanın basit bir parçasıdır.. Fark şudur; alma arzusu, nefsi, ihtirası ve yıkıcılığı daha fazla.. dolayısıyla kafasıda daha fazla çalışıyor.. Kafası çok fazla çalıştığı için kendisini hoşlanıcı zannediyor..

hoşlanan ve haz alanın kendi bireysel benliği olduğu yanılgısına düşüyor.. Doğadan ve yaradandan tamamen kopuyor..

Esas, hakiki ve mutlak hoşlanıcı yaradandır.. Kişinin kendisini hoşlanıcı zannetmesi ve haz alması beyhudedir.. Yaradan, her canlının kalbindeki mutlak varlıktır.. mutlak gerçektir, mutlak hoşlanıcıdır.. Bütün canlıların kalbinde yaradan vardır.. Yaradan, üstün ve tarafsız bir gözlemci olarak bütün canlıların kalbinde bulunur.

bu dünyada haz almak imkansızdır.. haz alır almaz sanki bir ateşin üzerine su döküyorlar gibi olur.. Kişi bütün hayatını bencilce hazlar peşinde koşarak boşuna tüketmiş olur.. Haz almanın tek formülü kişinin kendi hazzı için niyetlenmemesidir.. Yalnızca yaradanın hazzı için niyetlenmesidir.. Kişi eylemlerini yaradana mutluluk ve haz vermek için kordine etmelidir. Yalnızca Allaha memnunluk vermek için.. ancak bu şekilde haz alabilirler.. böylece bütün olmuş olurlar.. Bütün ve sınırsız..

aksi taktirde sadece ben olmuş olurlar.. Ben ve yine ben.. ben ben ben.. hiç bir hazzı alamazlar.. Haz alabilmenin tek yolu; kişinin bencil, bireysel , bedeni mutluluğunu reddetmesi... Yalnızca yaradanın, ihsan etme kuvvetinin, sevginin iradesine teslim olmasında yatar...
Negatif varlıkları görevlendirmek için kedi kesenlere karşı sadece ihsan ederek korunabilir miyiz? Yaratan imtihan gereği bireyin hayat kalitesini düşürdüğü zaman bunu da kedi kesenler yada kurbağa bacağını kaynatıp ölü toprağına gömenler gibi kişileri bize gösteriyor. Bu durumda sadece ihsan mı edicez yemek mi ısmarlayacağız dostlarımıza? Bu şekilde kanla ve çeşitli büyü malzemeleriyle insanın hayat kalitesini düşürüp şehvetini bağlayanların önüne geçebilecek miyiz?
 

magicex

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Eki 2012
Mesajlar
185
Tepkime puanı
128
Bu konuda açıkçası bilgim yok. Kısaca bahseder misiniz?
Bir Yahudi’nin Peygamber Efendimiz (asm)’e sihir yaptığı ve Rasulullah (asm)’ın bundan etkilenerek hastalandığı doğrudur. Hadise; muhaddisler tarafından çeşitli ve müteaddit senetlerle detaylandırılmıştır ki, olay mütevatir dereceye ulaşmıştır.

Efendimiz, büyünün etkisiyle sıkıntı duymaya başlayınca, sihir malzemesi, meleklerin işaretiyle içine atıldığı kuyudan çıkarılmış ve Muavvizeteyn’in yani Nas ve Felak Surelerinin okunmasıyla Allah (celle celâluhu), o musibeti Efendimizden def etmiştir. Bu sureler efendimiz rahatsızlandıktan sonra inecektir.
Alıntıdır.

Sihir malzemesinin kuyudan çıkarıldığından bahsediliyor. Şimdi Türkiye' de yaşayan bir insana Norveç' teki birisi büyü yaparsa o büyü nasıl bulunacak onu da merak etmişimdir.
 

dünyalı

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Nis 2010
Mesajlar
455
Tepkime puanı
771
Fal araçların yardımıyla. Bir de "gören" insanlar var. Ben fotoya baktığımda musallatin olup olmadığını anlayabiliyorum.


Bunu bana biri söylemişti yani fotoğrafıma bakıp söylemişti...Ama biraz garip karşılaşmıştım.Çünkü o bakan kişiyi tanıyordum yüzümü gören insanın fotoğrafla olduğunu iddia etmesi garip gelmişti. Onları görmek için illa fotoğraf mı lazım?
 
Ü

Üye silindi 57044

O zaman şöyle bir soru sorayım.
İnsan inanırsa, bu dünyada, sonsuz haz almaya hiç bir şey engellememesi gerekmiyor mu?
Evet doğru. Niyetini doğru bir şekilde oluşturursa neden olmasın? Zaten yaradılışın amacı insanın sonsuz bir şekilde haz almasıdır.. İnsan, cennetler için yaratılmıştır.

Esas soru şu; hazzı nasıl alacağım? Hazzı kendi sahte benliğim için, bireysel maddi benliğim için talep edersem asla alamam.. Çok ufak hazlar alabilirim sadece. oda intihar etmeyeyim diye, motivasyon duyayım diye yaradan tarafından özel miktarlarla ihtiyaca göre tasarlanır. Maddi doğa tamamıyla haz alma enerjisine göre çalışır, Maya(yanılgı)'ya göre çalışır.. Maddi doğada 4 temel isteme şekli vardır. Cansız seviyede sadece yemek isterim, içmek isterim, cinsellik isterim ve bir yuva isterim.. bunlar en temel arzulardır. Bitkisel seviyede para kazanmak ve para biriktirmek isterim. Mal yığıp biriktirmek isterim. Oda doğadan gelir.. Nasılki bitkiler su ve güneş ile beslenip güneşe doğru açıp büyürlerse bende arzu anlamında o şekilde büyümek isterim. Maddi kazanç isterim. Son olarak hayvansal seviye gelir. Hayvanların hakimiyet ve sevgi istediği gibi bende hakimiyet, ün ve sevgi isterim. bu genellikle siyaset adamlarında vardır. Kontrol etmek isteyen, ün isteyen, şan şeref isteyen adamlarda.. Kısacası bu arzu öyle herkeste yoktur.. Hatta mevcut siyasilerde bile öyle bir arzu yoktur. çoğunda yoktur. Mantıkları şudur; karnımız doysun, etliye sütlüye fazla karışıp dikkat çekmeyelim derdindedir çoğu. yani cansız madde ve bitki gibiler bir açıdan aslında.. Zaten insanlığın yüzde 90'ı filan cansız seviye arzuları talep ediyor. Bir yuvam olsun, evim olsun, karnım doysun yeter diyor. Öyle muazzam arzular yok zaten insanlığın genelindede.

İşte maddi doğanın bu 3 halinde kalarak haz talep etmem beni asla mutlu etmeyecek.. 4.seviyede beşer seviyesine gelirim.. Basit hayvansal seviye hazları talep etmesemde bu seferde zihnim o şekilde davranır.. Yani beşer seviyesindede bedenim olmasa bile zihnim sürekli bilginin ve bilgeliğin hazzını talep eden kuvvetli bir güç olmaya başlar.. Hatta en tehlikeli güçte odur.. Diğer ilk 3 seviye ne fazla kuvvetlidir nede fazla egoisttir.. Fakat hazları zihnimle talep etmeye başladığım an arı olmayan dünyaların sistemine girerim ve aklıma şimdiye kadar hiç kimsenin aklına gelmemiş fikirler gelmeye başlar..

İşte bu yüzden atom bombası gibi şeyler yaratılabildi.. çünkü doğanın ilk üç halinde değilsem ve sadece brahman seviyesindeysem, erdemli-beşer seviyesindeysem bir çok şeyi yaratma ve oluşturma kuvveti edinebilirim.. Geçmişe baktığımız zaman bunu görüyoruz.. Bilim tabiki tamamen karanlık şeyler üretmedi. Tek yaptığı nükleer silahlar değil.. Aynı zamanda tıpbıda geliştirdi, teknolojiyide geliştirdi. Bütün insanlığı internet sayesinde birbirine küresel bir ağ ile bağladı mesela. Yaradanda bunu istiyor zaten. bütün insanlığın tek bir insan olmasını istiyor.. İnterneti filan çıkartması boşuna değil. Herşeyin arkasında yaradan vardır. İllüminati yoktur. Belkide vardır. Ne fark ederki İllüminatininde ipleri yaradanda sonuçta.. Kralların kalpleri Allah'ın avucunun içerisindedir, onları dilediği gibi evirir ve çevirir..

Sonsuz hazzı nasıl alacağımız sorusu gölgede kaldı.. Onuda beşerin üstünde insan seviyesine çıkarak başarabilirim.. Hazları kendim için değil, yalnızca yaradan için talep ederim.. Eylem ve motivasyonlarım kendi nefsimi, benliğimi ve hatta zihnimi doldurmaktan çıkar... bunları bir şekilde elimine etmeliyim. Tek motivasyonum yaradanın rızası için davranmak olursa ve asla ama asla herhangi bir meyvesel beklenti içerisine girmezsem başarabilirim.. eylemlerimden asla kendim için bir meyvesel sonuç ummazsam, yalnızca yaradanın ve bütünün hayrına ve mutluluğuna yönelik talep edebilirsem..; ancak o zaman sonsuz bir verme güdüsü içinde, sonsuz hazlar içerisinde yaşarım.. Öteki türlü, kendim için istersem hazzı alırım ve arzu yok olur. Arzu yok olunca hazda yok olur gider. Fakat tüm insanlık için, bütün için, yaradan için, kısacası ihsan etmek için eylemde bulunursam; haz'ın gireceği kaplar bir değil sonsuz olduğu için, haz hiç kaybolmamış olur. İşte formül budur. İnsan olmakta budur işte...
 
Üst