Şaman ve Şamancıl Erginlenme

Amphitrite

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2010
Mesajlar
350
Tepkime puanı
41
Deus otiosus'a dönüşen veya sonsuzca çoğalan egemen bir gök tanrısı; yaratıcı olsa da eserleri (dünya ve insan) şeytani bir düşmanın kurnazca müdahalesiyle bozulan bir Tanrı; insan ruhunun savunmasızlığı; cinlerin ve kötü ruhların yol açtığı hastalıklar ve ölüm; kimi zaman oldukça mitolojik bir coğrafya gerektiren üç bölümlü -gök, yer, yeraltı- bir evren... Orta ve Kuzey Asya dinlerinde şamanın ne denli önemli bir rol oynadığını daha iyi kavramak için, bu birkaç temel unsuru hatırlamak yeterli olacaktır. Gerçekten de şaman hem teolog, hem cinbilimci; hem esrime uzmanı, hem otacı, avın yardımcısı, topluluğun ve sürülerin koruyucusu, ruhların kılavuzu, bazı toplumlarda da bilge ve ozandır.
"Şamanizm" terimiyle ifade edilen şey, arkaik ve tüm dünyaya yayılmış bir dinsel görüngüdür. Ama terimin dar anlamında şamanizm özellikle Orta ve Kuzey Asya ile Kuzey kutbuna yakın bölgelerde hüküm sürer. Şamanizm yine Asya'da karşılaşmış, ama kendi özgün yapısını yitirmemiştir.
Şamanın çok sayıda gücü, erginlenme deneyimlerinin sonucudur. Şaman adayı, erginleme sürecinde geçtiği sınavlar sayesinde insan ruhunun ne denli savunmasız olduğunu ölçer ve onu koruma yollarını öğrenir; aynı şekilde farklı hastalıkların yarattığı acıları tecrübeyle tanır ve bunların sorumlularını tanımlamayı öğrenir; ritüel bir ölüm yaşar, ölüler diyarına iner ve kimi zaman göğe çıkar. Kısacası şamanın tüm güçleri deneyimlerine ve "manevi" nitelikteki bilgilerine bağlıdır; tüm ruhlarla yakınlaşmayı başarır: yaşayanların ve ölülerin ruhları, tanrılar ve cinler, üç kozmik bölgeyi dolduran -ve insanların geri kalanının gözlerine görünmeyen- sayısız figür.

1) Kendiliğinden bir esinle (çağrı veya seçilme); 2) Şamanlık mesleğini soyundan miras alarak ve 3) Kişisel bir kararla ya da daha ender olarak kabilenin isteğiyle şaman olunur. Ama seçim yöntemi ne olursa olsun, şaman ancak çifte eğitim aldıktan sonra şaman olarak kabul edilir: 1) Esrik nitelikte bir eğitim (düşler, görüler, kendinden geçme halleri vb.) ve 2) Geleneksel nitelikte bir eğitim (şaman teknikleri, ruhların adları, ve işlevleri, kabilenin mitolojisi ve soy kütüğü vb.). Ruhların ve yaşlı, usta şamanların üstlendiği bu çifte eğitim erginleme sürecini oluşturur. Erginleme töreni herkese açık olabilir, ama böyle bir törenin yokluğu asla erginlemenin yokluğu anlamına gelmez: Aday düşünde veya esrime deneyimi içinde de pekala erginlenebilir.

Mistik esinin belirtileri kolaylıkla fark edilebilir. Şaman adayı tuhaf tavırlarıyla topluluktan ayrılır: Dalgınlaşır, yalnız kalmak ister, ormanlarda veya ıssız yerlerde dolaşmayı sever, görüleri vardır, uyurken şarkı söyler vb. Soydan gelen şamanizmde bile, şaman adayı seçilmeden önce bir tavır değişikliği sergiler: Ata şamanların ruhları aileden bir genci seçer, o zaman bu genç dalgınlaşır ve hayalcileşir, yalnız kalma ihtiyacına kapılır, kehanet görüleri belirir ve bu arada bilincini yitirmesine neden olan saldırılara uğrar. Bu sırada, Buryatların kanısına göre, ruhu diğer ruhlar tarafından alınıp götürülmüştür; tanrılar sarayına kabul edilen ruh orada mesleğin sırları, tanrıların biçimleri ve isimleri, ruhların isimleri ve onlara tapınma biçimleri vb. konularda ata şamanların eğitiminde geçer. Ruh, ancak bu ilk erginlenme işlemini tamamladıktan sonra yeniden bedene döner.

"Hastalık" belirtisi birçok kez klasik erginlenme ritüelinin hemen ardından görülür. "Seçilmiş"in çektiği acılar her açıdan erginlenme işkencelerini andırır; erginleme ayinlerinde olduğu gibi, aday "erginleyici mürşit" cinlerin elinde can verir, şaman adayı "hastalık cinleri" tarafından kesildiğini ve parçalandığını görür. Hasta, ritüel ölümü Yeraltı dünyasına iniş biçiminde deneyimler: Düşünde kendisinin parçalanmasına tanık olur, cinlerin kafasını kestiğini, gözlerini çıkardığını vb görür. Yakutlara göre, ruhlar şaman adayını yeraltına götürür ve oradaki bir eve üç yıl hapseder. Şaman erginlenme sürecini orada yaşar. Ruhlar onun başını kesip bir kenara koyduktan sonra bedenini küçük parçalara ayırıp çeşitli hastalıkların ruhlarına dağıtırlar. Şaman adayı otacılık gücüne ancak bu koşulla erişebilir. Daha sonra kemikleri taze etle kaplanır ve bazı örneklerde yeni kan da verilir. Başka şamanlar, erginlenme hastalıkları sırasında ata şamanları onları oklarla delik deşik ettiğini, etlerini kesip, kemiklerini koparıp onları temizlediklerini; veya karınlarını deşip, etlerini yiyip, kanlarını içtiklerini anlatırlar. Bu sırada onlar bilinçsiz ve neredeyse cansız bir halde, üç ila dokuz gün yurtta veya ıssız bir yerde yatarlar. Hatta bazıları sanki soluk almayı bile kesmiş ve öldü sanılıp gömülecekken kurtulmuştur. Sonunda tamamen yenilenmiş bir beden ve şamanlık yapma yeteneğiyle dirilirler.

Genellikle aday yurtta bilinçsiz bir halde yatarken, aile bir şamana başvurur ve daha sonra onu eğitme görevi de bu şamana verilir. Öğretim batıni niteliktedir ve kimi zaman esrime hali içinde alınır; başka bir deyişle usta-şaman öğrencisini, ruhların ve cinlerin yaptığı gibi eğitir. Yakutlarda usta çömezinin ruhunu yanına alıp uzun bir esrime yolculuğuna çıkarır. Önce bir dağa tırmanırlar. Hoca çömezine yolun dağın tepesinde nasıl çatallandığını ve yoldan ayrılıp doruklara tırmanan patikaları gösterir: İnsanı sıkıntıya sokan hastalıklar oralarda barınmaktadır. Hoca daha sonra öğrencisini bir eve götürür. Orada şaman giysilerini sırtına geçirip birlikte şamanlık yaparlar. Hoca, bedenin çeşitli bölümlerine saldıran hastalıkları nasıl tanıyıp iyileştireceğini öğretir. Sonunda öğrencisini üst dünyaya, göksel ruhların yanına götürür. Yeni şamanın artık "kutsanmış bir bedeni" vardır ve mesleğini icra edebilir.

Özellikle Buryalar, Goldlar, Altaylılar, Tunguzlar ve Mançularda, kamusal erginleme törenleri de vardır. Buryatlıların töreni en ilginçler arasındadır. Yurdun içine sğlam bir kayın ağacı dikilir, tepesi duman deliğinden dışarı çıkar, kökleri ise ocağa gömülür. Bu kayın ağacına "kapının bekçisi" denir, çünkü göğün kapısını şamana o açar. Şaman adayı kayının tepesine kadar tırmanır ve duman deliğinden dışarı çıkıp Tanrıları yardıma çağırmak için vargücüyle haykırır. Daha sonra töreni izleyen herkes bir ayin alayı oluşturarak bir gün önce tören için birçok kayın ağacının dikildiği, köyden uzak bir yere doğru yürür. Bir kayın ağacının yanında bir teke kurban edilir ve üstü çıplak şaman adayının başı, gözleri, kulakları kanla ovulur, bu arada diğer şamanlar davul çalar. O zaman usta şaman bir kayın ağacına tırmanır ve tepesine dokuz çentik atar. Acemi şaman da, peşinde diğer şamanlarla ağaca çıkar. Tırmanırken hepsi esrime içinde aşağı düşer veya düşer gibi yapar. Bir kaynağa göre, şaman adayı dokuz çentik gibi göğün dokuz katını simgeleyen dokuz kayın ağacına tırmanmak zorundadır.

Kaynak: Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, Mircea Eliade
 
Üst