Sağlıklı Beslenmenin 9 Altın Kuralı

XirisX

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2018
Mesajlar
190
Tepkime puanı
832
Konum
İstanbul
1-Yemek, mutlu, huzurlu, sakin bir ortamda, sadece yemeğe konsantre olarak, rahatsız edici başka herhangi bir uğraşıya bulaşmadan yenmelidir. Zihni berraklaştırıp rahatlattıktan sonra yemeğe başlanmalı. İyi bir sindirim ağızda başlar. Bu nedenle yemekler oturarak, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenmelidir.
2-Genellikle istek ve arzularımıza göre beslenmeliyiz. “Canı çekmek”, iştah ve istek, bedenin ihtiyaç duymasının bir belirtisidir. Yalnız bu, yaşamı olumlu yönde destekleyen istekler için geçerlidir.
3-Yemekten sonra birkaç dakika sakin oturularak, yenilen yiyeceklerin sindirim sistemine yerleşmesine izin verilmelidir.

4-Öğle yemeği ana öğün olmalıdır. Sindirim Sindirim ateşininin en yüksek olduğu saatler, 12.00-13.00 arasın da yemek yemeye özen gösterilmelidir. Öğünler arası en az üç saat olmalı, açlık hissi yoksa, zorla yenmemelidir.
5-Kahvaltı ve akşam yemekleri miktar olarak az ve hafif olmalıdır. Akşam yemeği erken yenilmeli, tok karınla uykuya gidilmemelidir. Gece yoğurt ve peynir yenmemelidir. Açlık hissi varsa, yatmadan önce bir bardak kakuleli veya zencefilli süt alınabilir.
6-Sofrada mideyi çok doldurmamalı. Midenin ¾ ünün dolu olması yeterlidir. Bu miktar olarak, her kişinin kendi avucuyla iki avuç dolusu kadardır.

7-Yemekte içme suyu veya meyve suyu yudum yudum alınmalı, asla soğuk olmamalıdır. En ideali içine zencefil katılmış sıcak su almaktır.

8-Fazla miktarda çiğ ve ham besinler alınmamalıdır. Meyve ve salatalar bunun dışındadır. Yemekler iyi pişmiş ve sıcak olmalı, tekrar tekrar ısıtılmamalıdır. Dondurulmuş besinler çözüldükten sonra tekrar dondurulmamalıdır.
9-Beden tipinize ve mevsime göre düzenli olarak, sade yağ, bal ve süt almak gerekir. Hangi tipte bir beden yapınız olursa olsun, her gün az miktarda da olsa, yoğurt tahin, üzüm suyu,taze meyve suyu, ve çeperli tahıllar alınmalıdır.

Doğal Rasayanalar

Rasayana, kelime anlamı olarak rasa, vücut dokusu, Yana; doğru haraket demektir. Rasayanalar, beden ile ruhsal yapı arasındaki bağı olumlu yöne çeviren maddelerdir. Yaşamı olumlu yönde etkileyen herşey rasayana etkisi yapar. Süt, ghee(arıtılmış tereyağ), bal, pirinç doğal rasayana’lardır ve Ayurveda’nın düzenli olarak alınmasını tavsiye ettiği gıdalardır.

Süt:

Süt, Ayurvedik literatürde doğal ve besleyici bir gıdadır. Tatlı bir lezzeti vardır. Kalsiyum, magnezyum, çeşitli vitaminler ve mineraller içerir. Yüksek kan basıncını ve kanseri önleyici etkisinden söz edilir. Yağlı özelliği nedeniyle sağlıklı dışkılamayı, kadın ve erkeğin üreme organlarının faaliyetlerini, sağlıklı sperm ve yumurta oluşmasını sağlar.

Bedenin kemik yapısı için, özellikle gelişme çağındaki çocuklar ve yaşlılar için çok önemlidir. Sakinleştirici etkisi nedeniyle uykuya dalmayı sağlar. Enerji verir, kalbi kuvvetlendirir. Gençleştirici, yaşam gücünü ve zekayı destekleyici özelliğinden dolayı, düzenli olarak alınması önerilir.

Son yıllarda sütün zor sindiriminden ve alerjik rahatsızlıklara yol açabileceğinden söz edilmeye başlandı. Ayurveda’ya göre bunun üç nedeni olabilir; Sütün kalitesi, sütün yanlış gıdalarla ve yanlış kombinasyonlar yapılarak alınması, ve bozuk sindirim sistemi. Sütü hangi gıdalarla aldığımız sindirilmesi açısından çok önemlidir. Sütü tuzla, tuzlandırılmış ve ekşi gıdalarla, tuzlu tereyağ, ekşi peynir,ekşi meyveler ve muzla yenmemesi gerekir.

Süt sadece tatlı gıdalarla beraber tüketilmelidir. Özellikle hayvansal gıdalarla ve tatlı dışındaki tatlarla alınmamalıdır. Ilık veya sıcak olarak kahvaltıda tüketilmesi en uygundur.Tatlı tatlar derken, ekmek, pirinç, tahıllar gibi Ayurveda’ya göre tatlı etkisi oluşturan yiyecekler kastedilmektedir.

Yoğurt:

Bağırsak florasını regüle eder, ishal ve kabızlığı giderir. Çeşitli doğal antibiyotikler içermektedir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici, kanser önleyici etkisi vardır. Mide rahatsızlıklarına iyi gelen koruyucu madde, progtaglandin E içerir, yağsız yoğurtta bu madde daha azdır.
Ghee:

Protein açısından çok zengindir. Çeşitli hastalıklara sebep olan serbest radikalleri oksitler. A,C,E vitaminleri,niasin, sodyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve demir açısından zengindir.

Sadeyağ yani ghee, Ayurveda’daki en önemli temel gıda maddelerinden biridir. Hazırlamak için acılaşmamış, taze, tercihen tuzsuz, iyi kalite tereyağ alınır ve orta kısık ateşte kaynatılır. Doğrudan ateşle temas eden bir kaba konarak kaynatılır. Benmari usulü, kaynayan suyun içerisine koyarak eritme yeterli değildir. Orta kısık ateşte kaynamaya başlayan tereyağı, sürekli karıştırılır ve üzerinde oluşan beyaz köpükler sürekli alınıp atılır ve bu iş köpük oluşmamaya başlayıncaya kadar sürer. Yağınız hazırdır. Bu işin en önemli püf noktası; sadeyağ hazırlanırken, sürekli karıştırmak ve yanık kokusu çıkmadan, yağ pembeleşmeden, yada rengi koyulaşmadan, oluşan beyaz köpüklerin atılmasıdır. Kaynatacak fakat yanık yağ kokusu çıkmayacaktır.

Eğer kollestrol problemi veya aşırı şişmanlık problemi yoksa, bu yağı belli aralarla tüketmek, son derece yararlıdır.

Zeytinyağı:

Ayurveda’da zeytin ve zeytinyağı çok değerli bir besin maddesi olarak bilinmesine rağmen Hindistanda çok pahalı olduğu için yaygın biçimde tüketilmez. Oysa doğanın bize armağan ettiği zeytinyağı, ülkemizde boldur.

Zeytinyağı kolestrolü düşürür, kanalları açar, cildi besler ve daha birçok yararı vardır. Son dönemde yapılan tüm tıbbi araştırmalarda, zeytinyağı ağırlıklı beslenen toplumlarda, farkedilir biçimde kanser, kalp ve damar hastalıkları, cilt hastalıkları, sindirim sistemi bozukluklarında azalma görülmüştür.

Bal:

Beden ve zihin için çok önemli bir gıdadır. Sinirleri yatıştırıcı ve uykuya hazırlayıcıdır. Vitamin, mineral ve süper elementler açısından çok zengindir. Bedendeki sekresyonu ( balgam, sümük vb ) ve yağ dokusunu çözmeye yardımcı olur. Fazla kilosu olanlara doktora danışmak şartıyla, yemekten önce ve sonra içinde bir çay kaşığı bal eritilmiş ılık su içilmesi önerilir.

Antibakteriyel özelliğiyle ishali tedavi eder.

Kırk santigrat’ın (derecenin) üzerinde ısıtılmamalı ve pişirilmemelidir. Çünkü çok değerli ve toksin çözücü bir yiyecek olan bal, kırk dereceyi geçtiğinde bizzat kendisi de bir toksine dönüşmekte ve toksini vücuttan temizlemek zor olmaktadır.

Pirinç:

Ayurveda’da tatlı etkisi olduğu kabul edilir. Vitamin ve mineral açısından zengin olmasının yanı sıra sindirimi de düzenler. Tahılların içinde sindirimi en kolay olan bir gıdadır. Su toplayıcı özelliğinden dolayı diyet programlarında ve ödem tedavilerinde önerilir. Vitamin E, B1, B2, B6, aminoasit, niasin, sodyum, kalsiyum,fosfor,magnezyum ve demir içerir. Kabuklu, esmer pirincin sindirimi zordur.
Hurma:

Zihinsel yorgunluğa karşı ve bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinin gerektiği durumlarda hurma kürü çok faydalıdır.

Hurma kürü:

10-12 adet hurma,az miktarda ghee, dövülmüş kakule.

Hurmalar yıkanır, bir komposto kabı içinde, akşamdan suya bastırılır. Sabahleyin sudan çıkarılır, kabukları soyulur, çekirdekleri atılır. Ezilir parçalanır, kendi suyuyla birlikte, ateşte bir miktar ghee ve kakuleyle beraber pişirilir. Yumuşaklık veya sertlik isteğe göre ayarlanarak yarısı sabahleyin diğer yarısı ögleden sonra çay saatinde yenir.

Badem:

Sinir sistemini güçlendirir. Demir, A,B1,B2,B6,E,nikotinamid,enzimler,süper elementler ve mineraller açısından zengindir. Tatlı badem yağı masajı, sinir sistemi için yatıştırıcıdır.

Sabah ve akşam, bir tatlı kaşığı, sütle alınırsa sinir sistemi ve iyi bir uyku için yararlıdır.
Nöbet şekeri ve esmer şeker:

Nöbet şekerinin böbreği yormaması, vücudu ısıtmaması ve serinletici etkisi oluşu, beyaz kristal şekere göre avantajlarıdır. Ses kısıklığında, sinir sistemi rahatsızlıklarında, kanser tedavisinde olumlu etkileri vardır. Ayurveda’da rafine edilmiş şeker ve beyaz un gibi gıdalar tavsiye edilmez. Bu nedenle onun yerine esmer şeker ve nöbet şekeri tüketmek daha faydalıdır.
Ayurvedik ilaçlarda kullanılan özel bitkiler, istenilen yararlı etkileri verebilmeleri için, belirli bir mevsimde ve günün belirli bir saatinde özenle toplanırlar. Tıbbi yararı olan bir bitkiyi, herhangi bir mevsim ve saatte koparıp; “İşte bu bitki şuna iyi gelir” gibi genel yaklaşım, Ayurveda’da yanlıştır. Çünki her bitkinin farklı zamanlarda, değişik etkileri olabilir.

Ayurveda’da kullanılan bitkiler yılın belirli zamanında, belirli şekilde, sabah erken saatte veya güneş yeni doğduğunda yada çiğ düştüğü zaman, özenle toplanırlar.

Bitkilerin kullanılış biçimi, neyi, ne zaman, kimin, ne şekilde tükettiği de çok önemlidir. Örneğin adaçayı yararlı bir bitkidir; ama genelde uyarıcı etkisi nedeniyle, akşam içilirse uykusuzluğa neden olabilir. Adaçayının içinde doğal ostrojen vardır. Ostrojeni fazla olan bir kişi için, aşırı derecede adaçayı içmek zararlı olabilir.
Melisa biraz tansiyon düşürür, gevşetir ve rahatlatır. Bu nedenle çalışmak zorunda olduğumuz bir zamanda almak doğru değildir. Sarımsak, bazı durumlarda ilaç gibi kullanılabilir. Ruhsal gelişim için iyi etkileri olmadığından, sarımsağın ağız yoluyla alınması pek önerilmez. Sarımsak havanda ezilip, ağrıyan yere dıştan sürülerek, romatizmal durumlarda, antimikrobik etkisiyle; gripal vakalarda, tansiyon düşürücü etkisiyle; yüksek tansiyonda, geçici olarak kullanıldığında faydalıdır. İlaç olarak, ağızdan alındığında yerine göre; ghee ile kavrulması veya sütte haşlanması önerilir. Gördüğünüz gibi; yararlı bir bitki belirli durumlarda zararlı, zararlı bir diğeri ise faydalı olabilmektedir.
Alıntıdır.
 

Lavander

Moderator
Katılım
5 Kas 2011
Mesajlar
1,052
Tepkime puanı
322
İş
Öğretmen
Süt ve bal'a katılmıyorum. İnek sütü insana yarar sağlamıyor neredeyse, süt illa tüketilecekse keçi sütü olmalıdır. Sindirimi ve mineralleri insan metabolizmasına diğerlerinden daha uygun. Bal ise ilaç niyetine tüketilmesi gereken bir besin. Bizdeki gibi sabahları ekmeğin üzerine komple sürülmemeli :)
 
Ü

Üye silindi 56746

Süt ve bal'a katılmıyorum. İnek sütü insana yarar sağlamıyor neredeyse, süt illa tüketilecekse keçi sütü olmalıdır. Sindirimi ve mineralleri insan metabolizmasına diğerlerinden daha uygun. Bal ise ilaç niyetine tüketilmesi gereken bir besin. Bizdeki gibi sabahları ekmeğin üzerine komple sürülmemeli :)
Keşke keçi sütünün tadı da birazcık güzel olsa ?
 
D

DAİMON

Teşkkürler.
Bana sorarsanız altın kural sofraya acıkmadan oturmamak, doymadan kalkmaktır.

İki öğün yeterlidir. Erken uyanıp sabah çorba eşliğinde yapılan bir kahvaltı ile gün batımı zamanı akşam yemegi.
Öğle vakti enerji için meyve kuryemiş kurutulmuş meyve, salata türü yenebilir ve bol su.

Ben 1.64 boyla 50 kiloyum. İskelet gibi bir görüntümde yok.
Biraz aslında küçüklükten vücut dengenizi bozmazsanız bu düzen sürer gider.
Vücudunuzun sesine tepkilerine kulak verin, dinleyin. Emin olun neye ihtiyacı olup olmadıgını bir süre sonra kendiliginden hissedeceksiniz.

Kilolu olunca hem manevi yönünüz güdük kalır hemde bedeninizin sinyallerini almamaya başlarsınız. Yani çok yönlü körelme meydana geliyor.
Her şey birbirini tetikliyor kısacası.
Sevgiyle.?️
 
Üst