"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Rüyalar 4.boyut ve UFO'lar

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan ayn
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

ayn

Kayıtlı Üye
Atmosferin her yerine aynı anda temas eden gerek nesnel ve gerekse üst fiziksel varlığımız
Atmosfer içindeki etkilere olduğu üzere; atmosfer dışında gelişen anomalilere karşı da
............................................................................aynı oranda hassasiyet gösterir.
Bu hassasiyet, küvetteki suya verilen elektriğin, bütün vücudumuz tarafından algılanması
ve geri bildirim tepkisi göstermesi GİBİDİR.
ATMOSFERİN doğal doğasıyla=metrikleriyle uyumlu olan fiziki materyalimiz
deyim yerindeyse bir SONAR cihazı gibi çalışan RÜYA/REM pozisyonlarımız sırasında
atmosferik anomalilerin SEBEBİNİ resmederek, beynin arta kalan %85'lik paydasına BİLDİRİR...

yani rüyanızda bir UFO görmüşseniz
bu; atmosferin elektriğine/metriklerine temas ederek
değerlerini değiştiren UFO'nun ta kendisine ait
..................................bir SONAR İLETİSİDİR...

Bununla beraber, uykudan kalktığımızda en iyi tahminle; beynin %15'lik paydasına
geri çekilen farkındalık düzlemi
rüyadaki sonar iletinin, vasat bir rüyadan ibaret olduğunu
...............peşinen kabul etmeye programlı bulunduğundan
gördüğü rüyanın anlamını, rüya tefsirlerinde aramaya koyulur
 
ufoları rüyamızda görmüşsek bu gerçektir. ufo gördüğümüz rüyalarımızın çoğu lücid ortamdır.
lücid rüyada dünyadaki ortamın oluşumların yansıması olduğuna göre ufolar da dünyaya geldiği bu yansımanın içinde olacağından rüya aracaılığı ile iletişim mümkün.
 
insan NE İÇİN rüya görür?'' sorusunun popüler yanıtı Psikoloji''dir
ancak insan canlısının ALEMLERİ bir varlık olarak tanımasının yegane koşulu rüyayı 1 ALEM olarak tanımasıdır
kitaptan 2 satır okyup BOYUTLAR hakkında fikir edinmiş olmak başka
boyutlara TEMAS ettiğimizi anlamış olmak
ve bu TEMAS'ın sebepleri hakkında düşünmeye başlamak başkadır...
 
Sayın ayn;

Merak ediyorum sizin için bu hayat mı gerçeklik, rüyalar mı? Yada şöyle sorayım uyanıkken yaşadığınız hayatı seviyor musunuz?
 
Aylar önce gördüğüm ve beni etkıleyen rüyamı hatırladım şu anda . İçeriğini , olayları tam hatırlayamıyorum . Olağanüstü büyüklükteki araçlarıyla yere inmeye hazırlanıyorlardı . Ve çok kalabalık olduklarını hatırlıyorum şu an yalnızca . Sanırım rüyamdan etkılenme sebebımde onlarla çok yakınlaşmıştım . Bu benı etkılemıştı (:
 
ufoları rüyamızda görmüşsek bu gerçektir. ufo gördüğümüz rüyalarımızın çoğu lücid ortamdır.
lücid rüyada dünyadaki ortamın oluşumların yansıması olduğuna göre ufolar da dünyaya geldiği bu yansımanın içinde olacağından rüya aracaılığı ile iletişim mümkün.
Bende çok görüyordum bir aralar dünya dışı varlıkları ilgileniyordum o zamanlar artık görmüyorum zaten gerçek olduklarını hissediyordum rüzgarı bile hissettiğimi anımsıyorum ;) genelde iletişim kurmak istediğim varlıklar rüyama giriyorlar zaten
 
Siz aşık olabileceğiniz bir insanı beyninizde kurgulayın ve hayal edin.Saçlarını,gözlerini,beden yapısını,konuşma ve davranış biçimini hayal edip bir karakter oluşturun ve o insanın varolabileceğini düşünün.Bir müddet sonra beyninizde kurguladığınız ve aşık olabileceğinizi düşündüğünüz o insanı rüyanızda görebilmeniz gayet mümkün.Çünkü siz o insanı beyninizde kurgulayıp hayal ederek varettiniz.Kısacası varolduğuna inanmak istediğiniz veya gerçekliğine kendinizi inandırdığınız herşeyi rüyanızda görebilirsiniz.Bu o niteliği taşıyan varlığın gerçekliğine bir kanıt olamayacağı gibi, asla ispat niteliğide taşıyamaz.Bence insanın bilinçaltı düşünce ve hayal gücünün seviyesi ile yaşamış olduğu kendi gerçeklerinin sentezi bu olguyu rüyalara yansıtır.Ayrıca rüyanızda görmüş olduğunuz ufonun atmosferden size gelen soner iletinin bir yansıması olduğunu düşünmek yerine, yıllar önce filmini izlediğiniz,gazetede okuduğunuz,televizyonda bir haberde veya programda izlediğiniz ufo görüntüsünden kaynaklanan bir rüya olması ihtimalini düşünmek daha gerçekci bir yaklaşım bana göre.
 
mesele, adına TEKAMÜL dediğimiz DÖNÜŞÜM'sel doğamızı anlamak meselesi...
Tırtılın tekamülü KELEBEK olmak kaderine= yani doğasına GÜDÜMLÜDÜR,
insan canlısının tekamülü de DÖNÜŞ/dönüşüm ALLAH'adır'' ayeti gereğince dönüşmek doğasına güdümlendirilmiştir...
o halde VARLIĞIN 2 birim fiziksel doğası (tıpkı tırtıl ve kelebek gibi) 1 ARADA barınmalıdır ki
A'' noktasından/fizikinden>B'' noktasına/fizikine doğru bir dönüşüm SÜRECİ tecrübe edilebilsin

o halde adına RÜYA dediğimiz titreşimsel alem= popüler söylemle KUANT boyutu
A'' ile B'' fiziki arasında bir UYUMLANMAK sahasıdır ve bu saha; adına 4. BOYUT dediğimiz realiteyi tecrübe ettiğimiz yerdir
Tırtılın>Kelebek olmazdan EVVEL koza içinde uykuya çekilmesi ne demek ise
insanın da tekamüle yani DÖNÜŞÜME uğramazdan evvel, uykuya= rüyaya çekilmesi odur...

şu halde GERÇEKLİK; dönüşümün ta kendisidir
ne rüya daha gerçektir
ne de tırtıl fiziki içinde yaşanan 3 boyut'lar etabı...

hayatı değil DÖNÜŞMEYİ tecrübe etmek, tecrübelerimizi sevmektir; YAŞAMAK...
 
mesele, adına TEKAMÜL dediğimiz DÖNÜŞÜM'sel doğamızı anlamak meselesi...
Tırtılın tekamülü KELEBEK olmak kaderine= yani doğasına GÜDÜMLÜDÜR,
insan canlısının tekamülü de DÖNÜŞ/dönüşüm ALLAH'adır'' ayeti gereğince dönüşmek doğasına güdümlendirilmiştir...
o halde VARLIĞIN 2 birim fiziksel doğası (tıpkı tırtıl ve kelebek gibi) 1 ARADA barınmalıdır ki
A'' noktasından/fizikinden>B'' noktasına/fizikine doğru bir dönüşüm SÜRECİ tecrübe edilebilsin

o halde adına RÜYA dediğimiz titreşimsel alem= popüler söylemle KUANT boyutu
A'' ile B'' fiziki arasında bir UYUMLANMAK sahasıdır ve bu saha; adına 4. BOYUT dediğimiz realiteyi tecrübe ettiğimiz yerdir
Tırtılın>Kelebek olmazdan EVVEL koza içinde uykuya çekilmesi ne demek ise
insanın da tekamüle yani DÖNÜŞÜME uğramazdan evvel, uykuya= rüyaya çekilmesi odur...

şu halde GERÇEKLİK; dönüşümün ta kendisidir
ne rüya daha gerçektir
ne de tırtıl fiziki içinde yaşanan 3 boyut'lar etabı...

hayatı değil DÖNÜŞMEYİ tecrübe etmek, tecrübelerimizi sevmektir; YAŞAMAK...

Yanlış anlamadıysam sanırım benim soruma cevap olarak yazmışsınız bunu; aslında benim soruma cok daha basit bir şekilde cevap verebilirdiniz ki yazdığınız yazıda zaten sorumun cevabı yok.

Kelebek ilişkisi benim düşünceme göre çok yanlış olmuş.

İnsan için tırtıl-kelebek ilişkisini benzetmeye çalışırsak çocukluktan birey olmaya geçişi örnek vermek daha doğru olur. Çünkü o hayvanın aslı kelebektir tırtıllık sadece bir geçiş evresidir. Tıpkı insanın dünyaya adapte olması için geçirdiği çocukluk evresi gibi.

Rüya= Kuant demişsiniz. Bide kuant için popüler demişsiniz bırakın populer olmayı ilk defa duyuyorum. Bahsettiğiniz şey kuantum ise kurduğunuz ilişkinin rüyalarla bir alakası yok. Fazla detaylara girmeden açıklayayım insan aklını (bunun adına bilinçli zihin deniliyor) devre dışı bırakmakla ilgili bir sistemdir. Rüyalarlada bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

4. Boyut: Zamanla ilgili bir durum konuyla uzaktan yakından bağdaştıramadım bağlıysada açıkcası bağlantıyı sizin yaznıza göre çözemedim.

Velhasıl kelam insan için dönüşümde rüyayla değil ölümle başlar. İyi forumlar
 
belki ruhlarınız iletişim kurduğunuz gemilerin geldiği gezegenlerden gelmiştir.:)

1 adet UZAY'ımız var, her hangi gezegende, hangi odada, hangi giysi, ayakkabı içinde, hangi yatakta, koltukta
kimin yanında veya uzağında bulunursak bulunalım
daima bu 1 adet UZAY boşluğu ve biri birine temas eden boyutlar tarafındam kuşatılmış halde
aynı MEKAN ve veya 1 adet vahdet-i Vücud içinde barınırız...

anlaşılması gereken şey ister rüyada, ister uyanık halde her nerede olursak olalım
bulunduğumuz MEKAN....> 1''dir...
rüya'lar da bu TEK''1 mekanın kapsamına aittir
adına uzaylı dediğiniz (uzaysız bir yer var mı?) varlıklar da

hiç kimse bu vahdet-i vücut kapsamı dışıa çıkamayacağına göre
hiç kimse de başka bir yere, başka bir uzaya ait olamaz

MEKANIN çeperini idrak ettiğimizde anlarız ki;
hepimiz UZAYLI'yız, hepimiz Vahdetin Vücuduna ait elemanlarız
 
Siz aşık olabileceğiniz bir insanı beyninizde kurgulayın ve hayal edin.Saçlarını,gözlerini,beden yapısını,konuşma ve davranış biçimini hayal edip bir karakter oluşturun ve o insanın varolabileceğini düşünün.Bir müddet sonra beyninizde kurguladığınız ve aşık olabileceğinizi düşündüğünüz o insanı rüyanızda görebilmeniz gayet mümkün.Çünkü siz o insanı beyninizde kurgulayıp hayal ederek varettiniz.Kısacası varolduğuna inanmak istediğiniz veya gerçekliğine kendinizi inandırdığınız herşeyi rüyanızda görebilirsiniz.Bu o niteliği taşıyan varlığın gerçekliğine bir kanıt olamayacağı gibi, asla ispat niteliğide taşıyamaz.Bence insanın bilinçaltı düşünce ve hayal gücünün seviyesi ile yaşamış olduğu kendi gerçeklerinin sentezi bu olguyu rüyalara yansıtır.Ayrıca rüyanızda görmüş olduğunuz ufonun atmosferden size gelen soner iletinin bir yansıması olduğunu düşünmek yerine, yıllar önce filmini izlediğiniz,gazetede okuduğunuz,televizyonda bir haberde veya programda izlediğiniz ufo görüntüsünden kaynaklanan bir rüya olması ihtimalini düşünmek daha gerçekci bir yaklaşım bana göre.


tespitleriniz oldukça mantıklı
ancak aynı mantık, YARATICI DÜŞÜNCE'nin > NEREDEN geldiğini
ve aslı yani kendisi bulunmayan bir VARLIĞI ve veya KAVRAMI> nasıl düşünebildiğini de yanıtlayabilmelidir...

hakikat sahası içinde bulunmayanın; KENDİSİ de; düşüncesi de bulunmaz..
düşüncesi bulunan şey ise; düşünülebldiği için hakikattir

bilincin altı tırtıla ait
biz kelebeğin YÜKSEK BİLİNCİNE tekamül ediyoruz
o halde tırtıl yani /15'lik beyin kapasitesi ile
bilinç altının tarifini yapamayız
 
Kelebek ilişkisi benim düşünceme göre çok yanlış olmuş.

hepimiz kendi farkındalıklarımızın ve tecrübelerimizin sonuçlarıyız
adına MANTIK dediğimiz muhakeme yetisi, ilkin ezberlerimizden hareketle KARAR alıp verse de
mantığın MANTIĞI; ezber yıkmasındadır...
size göre ÇOK YANLIŞ olan bir izah
dönüşüm etaplarını TECRÜBE etmeye koyulmuş bir diğer bilinç için açıklayıcı bir ifade olabilir
amacım tezinizi çürütmek veya benim gibi düşünmenizi sağlamak değil
her şey ALGIDA SEÇİM ile başlar ve arkındalıklarımız ne düzlemde ise, tıpkı bir domino dizilimi gibi
önündeki ezberi= dogmayı yıkarak ilerler...

herşey KUANTUN yani aynı zaman ve mekanda; hem titreşim= DALGA
ve hem de parçacık, yani NESNE/madde özelliği barındırırken DÜALİTE doğasının güdümünde dinamik kazanır
tırtıl ve kelebek bu düalitik yapıyı tarif eder
ancak meselemiz DNA'yı anlamaktır ki popüler söylemle kuantum yasası gereği
1 '' çift yazılımı içeriğinde barındırmak durumundadır
o halde rüya için titreşim yani dalga benzetmesi yapılabilir

insan için dönüşüm ölümle başlar''
evet bu da bir bakış açısı ve doğru bir tespit
ancak kuantum ölür mü?'' sorusuna bir yanıt vermek gerekir
 
tespitleriniz oldukça mantıklı
ancak aynı mantık, YARATICI DÜŞÜNCE'nin > NEREDEN geldiğini
ve aslı yani kendisi bulunmayan bir VARLIĞI ve veya KAVRAMI> nasıl düşünebildiğini de yanıtlayabilmelidir...

hakikat sahası içinde bulunmayanın; KENDİSİ de; düşüncesi de bulunmaz..
düşüncesi bulunan şey ise; düşünülebldiği için hakikattir

bilincin altı tırtıla ait
biz kelebeğin YÜKSEK BİLİNCİNE tekamül ediyoruz
o halde tırtıl yani /15'lik beyin kapasitesi ile
bilinç altının tarifini yapamayız

Yaratıcı düşüncenin nerden geldiğini veya aslında bulunmayan veya daha önce bilmediği bir kavramı nasıl düşünebildiğini dikkat ederseniz ilk yazımda belirtmiştim.

Bence insanın bilinçaltı düşünce ve hayal gücünün seviyesi ile yaşamış olduğu kendi gerçeklerinin sentezi bu olguyu rüyalara yansıtır.

İnsanlar, tıpkı insanlar gibi konuşan köpekleri veya kung-fu ustası ninja olan kaplumbağların varlığını önceden bilerek buna dayalı olarak kurgulanmış çizgi filmleri üretmiyorlar.Varoluşumuzda kodlanmış hayal gücünü kullanarak bu yeni kavramları ortaya çıkarabilmekteler.Daha iyi anlayabilmeniz için örneklendirmeleri biraz daha açmak istiyorum.

Siz bir fransızın konuştuklarını fransızca bilmeden anlayabilirmisiniz? Konuştuklarını anlayamayabilirsiniz ama bu onunla anlaşamayacağınız manasına gelmez.Çünkü beden dilini kullanarak, yani insanın içgüdüsel fonksiyonlarını devreye sokarak karşılıklı olarak, belirli konularda anlaşabilmeniz gayet mümkün.Burda bir soru geliyor aklımıza.İnsan neden içgüdüsel fonksiyonlarını zamanla zayıflatıp konuşma ihtiyacını hissetti ve içgüdüsel olgu ve kabiliyetini zayıflattı? Bu sorunun cevabı, kimilerine göre insanın varolması, kimilerine görede insanın yaratılışı.Kısacası insan olmamız.Bilinçaltı düşünce ve hayal gücümüz.Ve bunu aktarma merak ve isteği.Dedikodu yapmasa çatlayacak,kendine dert edinen insan modelini örnek verebiliriz :) Yani Bizi biz yapan bu olgular...

Zihindeki düşünceler ve sorular.. Kimilerinin ruh sağlığını bozar, kimilerini de alim yapar.

İnsan önce ailesiyle tanışır.Sonra yakın akrabalarıyla.Daha sonra yaşantı alanında bulunan bireylerle.Ve daha sonrasını merak eder.Acaba başka bir şehirde yaşantı nasıl.. Acaba başka bir ülkede yaşantı nasıl.. Ve daha sonra durur ve düşünür..Şehirler biter,ülkeler biter.. Ve daha sonra şu soruyu sorar.. Bu dünyadan başka bir dünya var mı?Bu soruyu sormak için değil, varolmasını istediği,dilediği için sorar.Yani bu soruyu sormadan önce bu dünyadan başka bir dünya yoktur veya bu dünyadaki yaşamdan başka,başka bir yerde yaşam olamaz diye bu soruyu aklına getirerek sormaz.Olabilme yani varolabilmeye dayalı olarak bu soru gelir aklına.Ve bu soruya bir cevap veremediği sürecede her zaman varolabilme ihtimalini düşünecektir,varolamaz cevabını asla kabüllenmeyecektir ufo olayında olduğu gibi.. Benim söylemeye çalıştığım bu.Daha ayrıntılı yazmak isterdim fakat şu anda bu mümkün olamayacak.Umarım düşüncelerimi size bir önceki yazıma göre daha açıklayıcı açıklayabilmişimdir.Saygılarla.
 
konu dışı olacak ama kaçırılma olayı hakkında bir şey yazmak istiyorum.
rüyanızda bir uzay gemisine alındıysanız veya bir gezegene götürüldüyseniz bu gerçektir.
bunu astral boyutta katta yaşarsınız bu sonra maddesel gerçek ortama dönüşebilir.
 
Maddesi olarak hatırlanmayıp rüya zannedilen olaylar da olabilir. Uzay gemisi örneği üzerinden yola çıkarak bu yorumu yapmak istiyorum. Gerçekten alınmışsınızdır ancak bilinciniz bu durumun gerçekliğine hazır değildir ve rüya olarak hatırlarsınız. Daha birçok örnekte de bunun olduğunu düşünüyorum.
 
Bazı Rüyalar ile gerçekliğe geçiş olduğuna inanıyorum. Astral ve kendi boyutumuza geçiş olarak düşünün . Fiziksel etki mümkün olmasada geçiş sağlanabiliyor ve eminim rüyalardada bu olabilir.
 
meselem UFO'ların varlığını ispat etmek adına ;RÜYA gibi bir fenomeni kullanmak değil
fenomenlerin varlık sahasını RÜYA'larda tecrübe, dikkat edin TECRÜBE ettiğimizi öne çıkartmaktır...
zira adına RÜYA demesini öğrendiğimiz süper pozisyon içinde birikmiş bulunan bütün kayıtlar
........................................................................................................birer ANI'dır
3 boyuta odaklı, yani fabrika ayarlarında çalışan katı/nesnel fizik bilgimizin
KIRILDIĞI,
SIÇRADIĞI yer
rüyalarımızdır...

mesele rüyada UFO görmek değil
manzaranın; nesnel göz egemenliğinde ve 3 boyutla sınırlı olmadığını
ve görmek dediğimiz eylemin; çeşitliliğini görmek meselesidir
 
Geri
Üst