Rumi - Ateş Beyanı

Elnora_alila

Elit Üye
Toprak, su, ateş ve hava bana ve sana göre cansız ve ölü görünür. Fakat onların yalnız Hakk'ın emrini duyan bir kulağı vardır. Tıpkı bunun gibi ateş, Hakk'ın emrinde ve daima tetiktedir. Hak aşıkları nasıl, ilahi güzellik ne zaman görünecek ? diye özleyerek, durmaksızın sevgilinin kapısını beklerse tıpkı bunun gibi ateş de ne zaman ''yak'' emrini verecek diye Hakk iradesini bekler. Bunun için her ateş herkesi yakmaz, fakat bir kere de yaktı mı, yaktığını kül etmeden bırakmaz. Demiri taşa çarpınca ateş çıktığını bilirsin. Dikkat et ki nefis taşını yine nefsin taşına çarpmayasın.

Bütün zahir sebepler, batın sebeplerin emrinde olduğu için, eğer Allah isterse her kuvvet kendi tabiatı gereğince tesirli olur.

Sebep kelimesinin lugattaki manasını bilirsin. Arabi'de sebep, Farisi'de resen ve Türkçede ip demektir. Arabi'de sebep o ipin adıdır ki onunla kuyudan su çekilir. Şimdi sen kuyudan su çekerken ipi görür, yukarıya dolu ya da boş gelen kovayı görür, hatta ipi hareket ettiren ve kendi etrafında bir makara gibi saran çıkrığı da görür fakat bu çıkrığı döndüreni görmezsen ; ne kuyunun, ne kovanın, ne ipin, ne de gelen suyun manasını anlarsın. Çünkü suyu getiren hakikatte çıkrığı döndürendir.

Zannetme ki bu gök kubbe altında olan biten her hadise şu şaşkın feleğin marifetidir.

Hakk'ın emri olunca yerine ve sırasına göre ; serin rüzgar ateş olur, ateş de gül bahçesi.. Eğer basiret gözlerini açabilir, bu gözleri örten perdeleri yırtarsan, o zaman faydanın da zararın da Allah tarafından yaratıldığını görür ; nefsin iyiliğinin de kötülüğünün de Hakk'ın iradesiyle olduğunu anlar, hatta bundaki hikmetin farkına varmak derecesine ulaşırsın.


Şerhli Mesnevi-i Şerif / Ken'an Rifai ( Syf 143-144 )


 
Geri
Üst