aris
Kayıtlı Üye
Son günlerde bir tv kanalında yayınlanan "Fenomen" adlı yarışma programını seyreden ziyaretçilerimiz bu yeteneklerini geliştirme konusunda hayli yüksek sayıda mail attılar. Psi yeteneklerini geliştirme ile ilgili bu yazıyı okumalarını önerebiliriz.
Dikkat çekmek istediğimiz bir başka konuda psişik yeteneklerin hiçbir zaman gösteri konusu olmaması gerektiği ile ilgildir. Konu hakkında hiç bilgisi olmayanların bu nedenle ilgisinin çekildiği doğru olsa da, yetenek sahibi kişilerin kendi kişisel gelişimleri ve bazı muhtemel tehlikelerle karşılaşmamaları için sadelikten, tevazudan ve bu yetenek aracılığıyla başkalarına üstünlük taslamaktan şiddetle kaçınmalarını öneririz...
Daha detaylı bilgi için dileyenler site editörüne mail atabilirler...
Psi yeteneklerimizi nasıl geliştirebiliriz ?
Sezgilere ve pis yeteneklerinin tümüne halk arasında içime doğdu şeklinde tarif edilen tek bir isim verilir bu ismin adı da "altıncı his" tir.
Hemen hemen bütün insanlarda saklı olarak var olan sezme yeteneği, hissetme gücü yada diğer adıyla altıncı his, günlük yaşamın içinde sürekli aktiftir ama biz onun sesini bazen duyarız bazen de duyamayız.
Günlük koşuşturmalarımız iç sesleri, altıncı hissi veya sezgileri duymaya pek fırsat vermez, verse de “hadi canım sende rastlantı der, geçip gideriz.” Oysa bazen öyle ilginç rastlantılar arka arkaya gelir ki, insanın ister istemez dikkati çekilir.
Artık farkına varmamak diye bir şey söz konusu olmaktan çıkmıştır ve düşünmeye başlar, neler olup bittiğini olduğunu anlamaya çalışırız. Eğer bu konuyla hiç ilgilenmemişseniz, bir kitap ya da konuyu bilen bir arkadaş yoksa doğal olarak işin içinden çıkamayacağınızı, mantıklı bir açıklama bulamayacağınızı anladığınız anda ne olup bittiğini anlamaktan ve altıncı hissin size neler söylemeye çalıştığını dinlemekten vazgeçersiniz. Kısa bir süre içinde de olup bitenleri unutursunuz. Ama olaylar da pek kolay kolay peşinizi bırakmaz…
Sonra bir gün sizin yaşadığınıza benzer hisler, olaylar, rastlantılar yaşamış biri karşınıza çıkıp yaşadıklarını anlatmaya başlayınca dikkat kesilip daha önce unuttuklarınızı anımsaya başlarsınız. Örneğin o da sizin gibi çalan telefonların kimden geldiğini biliyor, bazı rüyaları gerçek çıkıyor, bazı sezgilerinin de günlük yaşamda birebir karşılığını buluyordur. Olaylar hafızanızda canlanmaya başlar ve size de zaman zaman benzer şeyler olduğunu düşünürsünüz. İşte bu neyi nasıl algılarız sorusunun da ilk yanıtlarının verildiği andır. Artık önünüzde yeni bir kapı açılmaktadır. Sezgi, his ve duyular dışı algılamalar kapısı. Bu kapıdan korkmadan içeri girebilmek için konu hakkında bilgilenmeniz gerektiğini unutmayın. İnsan sadece bilmediği şeyden korkar, bilinir ve anlaşılır olanın korkulası bir yanı da yoktur. Çünkü bilgi insanı korur ve adımlarını sağlam atmasını sağlar. Tabii ki, dürüst bir karakteri, doğruluğu ve doğrunun uygulamalarını da ihmal etmeden… Psi yeteneğiniz yolda bir aracıdır sadece yolun getirdiği daha derin bilgilere ulaşmak için bir araç. Aracı amaç haline getirmek bir süre sonra gittiğiniz yolda hiç de istemediğiniz sonuçlarla karşılaşacağınız olaylara neden olabilir. Amaç nedir? Diyebilirsiniz. Amaç ise çok sadedir. "Aydınlanmak ve aydınlatmak"
NEYİ NASIL ALGILARIZ???
Psişik yetenekler alanında üç bilme ya da algılama yolu vardır: Duru sezi-Duru görü-Duru işiti
Psi yetenekleri konusunda bilgilenirken şuna çok dikkat etmek gerekir. Hiçbir yöntem diğerinden daha iyi değildir; her insanın kendi psişik yeteneklerini geliştirme konusunda kendine has becerileri ve özellikleri vardır, tek bir formül vermek mümkün olmadığından en yararlısı, tarafsız şekilde bilimsel verilerle de açıklanan ve parapsikolojinin tanımları içinde yer alan bilgiyi ortaya koymak ve ondan herkesin kendi ihtiyacı kadar yararlanmasını sağlamaktır. Yöntem farklılıkları da önemlidir, yeteneklerden birine karşı doğal bir eğilim olsa da, uygulamayla diğerlerini geliştirebilirsiniz. Nasıl algıladığınız önemli değildir; önemli olan tek şey algılamanız ve algıladıklarınıza önem vermeniz, dikkat göstermenizdir çünkü bu dikkat hali, yeteneklerin günlük yaşama inmesinin tek aracıdır.
ALGILAMA VE DDA
Bu üç öğeye topluca Parapsikoloji biliminin literatüründe DDA denir. DDA ya da duyular dışı algılama; görme, işitme, tatma, koklama ve dokunma gibi beş fizik duyunun ötesinde duyular aracılığıyla algılama yeteneğidir. Burada duyular dışı derken, “dışı” demek, “beş duyuya ek olarak” demek değil, aksine “beş duyunun ötesi” demektir.
Gerek beş fizik duyu ve gerekse DDA, tüm insanlarda mevcut standart donanımlardır. Yaşanan deneyimlerin pek çoğu açıkça sözü edilen bu üç kategoriden birine girmesine rağmen, diğerlerini sınıflandırmak zordur; çünkü bu oluşumlar yeteneklerin karışımından oluşurlar. Bir psişik beceriyi geliştirme alıştırmaları yaparken, bu arada diğerlerini de geliştirmekte olduğunuzu hatırınızdan çıkarmayın. Bu alıştırmaların sınıflandırılması tek ve kesin ölçü de değildir, tüm bu sınıflandırmalar aslında psişik yeteneği olan kişiyi aydınlatmak, rahatlatmak ve bunları yaşayan bir tek ben değilmişim, bilenler, yaşayanlar hatta bilimsel bir dilde sınıflandırmalar bile varmış duygusunu yaşayarak rahatlamasını sağlamak içindir. Bu yüzden sonucun umduğunuz gibi çıkmamasına aldırmayın; hangi yoldan giderseniz gidin alıştırmaların tümünde psişik becerilerinizi geliştirmekte olduğunuzu siz de görecek ve hissedeceksiniz.
PSİŞİK ALGILAMA
Psişik gelişme sırasında bir kimse hakkında algıladığınız ilk şey onun heyecansal durumudur. Biz farkında olmaksızın heyecanlarımızı karşımızdakine naklederiz hele o bir psişik süje ise kendi kapasitesi oranında sizinle ilgili olarak bir psişik okuma yapacak ve içinde bulunduğunuz durumu belki de sizden bile daha net tanımlayabilecektir. Tabii onun da bu tanımları yapabilmesi kendi yeteneği hakkındaki bilgisine ve onu kabul ediş, yaşama aktarış gücüne bağlıdır.
Genel anlamda hissettiğimiz şeylerin sadece bize ait şeyler olduğunu düşünecek şekilde eğitildik ve çoğumuz kendi dışımıza ne çok heyecan yansıttığımızın bilincinde bile değiliz. Oysa hassas süjeler bu tesirleri alıp kendi sözcük dillerine çevirip bize yanıt bile verebilirler, çocuklar bu söz konusu duruma iyi bir örnek teşkil ederler. Küçük bir çocuk çevresindeki hakim heyecansal durumun ayna gibi yansıtıcısıdır. Eğer annesi keyifsiz duygular içindeyse, çocuk huysuzlaşır,o bu durumu düşünmez; sadece duyguyu hisseder ve ona göre hareket eder. Yaşımız ilerledikçe, bu duygulara göre davranma meylimiz azalır, ama bu azalma, söz konusu durumu artık yaşamıyoruz anlamına hiç gelmez. Heyecanları psişik algılamalar olarak teşhis etme sorunumuz, hissettiklerimiz için daima makul bir mazeret bulabilmemizden kaynaklanır: böylece o heyecanlar için başka bir kaynak aramak hatırınıza gelmez. Başkalarından ne kadar çok tesir aldığınızı anlamanın yollarından biri, bir süre için hissettiklerinizin hiç birinin size ait olmadığını fark etmektir.
Kimin heyecanlarını yansıttığınızı anlamak için çevrenize bakın. Hissettiğiniz size ait olmayan heyecanların sayısına şaşıracaksınız. Yapacağınız bir başka şey, sabahleyin sessizce oturmak, heyecansal ve fiziksel durumunuzu değerlendirmektir. Bunu sabahleyin yapmanın nedeni, uyku sırasında aşırı heyecansal ve psikolojik tesir girdilerinden sıyrılmış olarak en dengeli ve en duru halde olmanızdır. Sabahleyin heyecansal durumunuz çok iyiyse, ve gün içinde çok ani bir değişiklik meydana gelmişse, bu değişiklik başka birinden aldığınız heyecansal halden dolayı olabilir. Uygulama yaptıkça ve kendi iç sesinizi daha çok duyar oldukça başkalarından aldığınız heyecanları kendinizinkinden ayırt etmenin giderek kolaylaştığını göreceksiniz. Kendinizi dış tesirlerden mümkün olduğunca ayırdıkça sade ve doğal biçimde kendi yeteneğiniz ve gücünüz size gülümseye başlar ve bu yeteneklerin size getirdiği verileri rahatça alma, algılama, kullanma noktasına gelirsiniz ama hep söylediğimiz gibi etik kuralları asla unutmadan elbette ki…
Psi yeteneği aracılığı ile başkalarının alanlarına yapılan müdahaleler izinsiz olduğu için bir gün geri dönüş şoku ile yine bize geri dönecektir ve çok sarsıcı olay veya olaylar dizisi ile karşılaşmak kaçınılmaz olabilir. Siz gereken tedbirleri aldıktan ve bilgi yolunda yürümeye karar verdikten sonra her şey doğal akışı ile önünüze çıkmaya başlar ve hangi yetenek daha önde ise onun verileri ile karşılaşmaya başlarsınız. İki kere ikinin her zaman dört etmediği bu algı kapısının kendine has sürprizleri, küçük mucizeleri ve mutlulukları artık sizi beklemektedir.
Alıntı
Dikkat çekmek istediğimiz bir başka konuda psişik yeteneklerin hiçbir zaman gösteri konusu olmaması gerektiği ile ilgildir. Konu hakkında hiç bilgisi olmayanların bu nedenle ilgisinin çekildiği doğru olsa da, yetenek sahibi kişilerin kendi kişisel gelişimleri ve bazı muhtemel tehlikelerle karşılaşmamaları için sadelikten, tevazudan ve bu yetenek aracılığıyla başkalarına üstünlük taslamaktan şiddetle kaçınmalarını öneririz...
Daha detaylı bilgi için dileyenler site editörüne mail atabilirler...
Psi yeteneklerimizi nasıl geliştirebiliriz ?
Sezgilere ve pis yeteneklerinin tümüne halk arasında içime doğdu şeklinde tarif edilen tek bir isim verilir bu ismin adı da "altıncı his" tir.
Hemen hemen bütün insanlarda saklı olarak var olan sezme yeteneği, hissetme gücü yada diğer adıyla altıncı his, günlük yaşamın içinde sürekli aktiftir ama biz onun sesini bazen duyarız bazen de duyamayız.
Günlük koşuşturmalarımız iç sesleri, altıncı hissi veya sezgileri duymaya pek fırsat vermez, verse de “hadi canım sende rastlantı der, geçip gideriz.” Oysa bazen öyle ilginç rastlantılar arka arkaya gelir ki, insanın ister istemez dikkati çekilir.
Artık farkına varmamak diye bir şey söz konusu olmaktan çıkmıştır ve düşünmeye başlar, neler olup bittiğini olduğunu anlamaya çalışırız. Eğer bu konuyla hiç ilgilenmemişseniz, bir kitap ya da konuyu bilen bir arkadaş yoksa doğal olarak işin içinden çıkamayacağınızı, mantıklı bir açıklama bulamayacağınızı anladığınız anda ne olup bittiğini anlamaktan ve altıncı hissin size neler söylemeye çalıştığını dinlemekten vazgeçersiniz. Kısa bir süre içinde de olup bitenleri unutursunuz. Ama olaylar da pek kolay kolay peşinizi bırakmaz…
Sonra bir gün sizin yaşadığınıza benzer hisler, olaylar, rastlantılar yaşamış biri karşınıza çıkıp yaşadıklarını anlatmaya başlayınca dikkat kesilip daha önce unuttuklarınızı anımsaya başlarsınız. Örneğin o da sizin gibi çalan telefonların kimden geldiğini biliyor, bazı rüyaları gerçek çıkıyor, bazı sezgilerinin de günlük yaşamda birebir karşılığını buluyordur. Olaylar hafızanızda canlanmaya başlar ve size de zaman zaman benzer şeyler olduğunu düşünürsünüz. İşte bu neyi nasıl algılarız sorusunun da ilk yanıtlarının verildiği andır. Artık önünüzde yeni bir kapı açılmaktadır. Sezgi, his ve duyular dışı algılamalar kapısı. Bu kapıdan korkmadan içeri girebilmek için konu hakkında bilgilenmeniz gerektiğini unutmayın. İnsan sadece bilmediği şeyden korkar, bilinir ve anlaşılır olanın korkulası bir yanı da yoktur. Çünkü bilgi insanı korur ve adımlarını sağlam atmasını sağlar. Tabii ki, dürüst bir karakteri, doğruluğu ve doğrunun uygulamalarını da ihmal etmeden… Psi yeteneğiniz yolda bir aracıdır sadece yolun getirdiği daha derin bilgilere ulaşmak için bir araç. Aracı amaç haline getirmek bir süre sonra gittiğiniz yolda hiç de istemediğiniz sonuçlarla karşılaşacağınız olaylara neden olabilir. Amaç nedir? Diyebilirsiniz. Amaç ise çok sadedir. "Aydınlanmak ve aydınlatmak"
NEYİ NASIL ALGILARIZ???
Psişik yetenekler alanında üç bilme ya da algılama yolu vardır: Duru sezi-Duru görü-Duru işiti
Psi yetenekleri konusunda bilgilenirken şuna çok dikkat etmek gerekir. Hiçbir yöntem diğerinden daha iyi değildir; her insanın kendi psişik yeteneklerini geliştirme konusunda kendine has becerileri ve özellikleri vardır, tek bir formül vermek mümkün olmadığından en yararlısı, tarafsız şekilde bilimsel verilerle de açıklanan ve parapsikolojinin tanımları içinde yer alan bilgiyi ortaya koymak ve ondan herkesin kendi ihtiyacı kadar yararlanmasını sağlamaktır. Yöntem farklılıkları da önemlidir, yeteneklerden birine karşı doğal bir eğilim olsa da, uygulamayla diğerlerini geliştirebilirsiniz. Nasıl algıladığınız önemli değildir; önemli olan tek şey algılamanız ve algıladıklarınıza önem vermeniz, dikkat göstermenizdir çünkü bu dikkat hali, yeteneklerin günlük yaşama inmesinin tek aracıdır.
ALGILAMA VE DDA
Bu üç öğeye topluca Parapsikoloji biliminin literatüründe DDA denir. DDA ya da duyular dışı algılama; görme, işitme, tatma, koklama ve dokunma gibi beş fizik duyunun ötesinde duyular aracılığıyla algılama yeteneğidir. Burada duyular dışı derken, “dışı” demek, “beş duyuya ek olarak” demek değil, aksine “beş duyunun ötesi” demektir.
Gerek beş fizik duyu ve gerekse DDA, tüm insanlarda mevcut standart donanımlardır. Yaşanan deneyimlerin pek çoğu açıkça sözü edilen bu üç kategoriden birine girmesine rağmen, diğerlerini sınıflandırmak zordur; çünkü bu oluşumlar yeteneklerin karışımından oluşurlar. Bir psişik beceriyi geliştirme alıştırmaları yaparken, bu arada diğerlerini de geliştirmekte olduğunuzu hatırınızdan çıkarmayın. Bu alıştırmaların sınıflandırılması tek ve kesin ölçü de değildir, tüm bu sınıflandırmalar aslında psişik yeteneği olan kişiyi aydınlatmak, rahatlatmak ve bunları yaşayan bir tek ben değilmişim, bilenler, yaşayanlar hatta bilimsel bir dilde sınıflandırmalar bile varmış duygusunu yaşayarak rahatlamasını sağlamak içindir. Bu yüzden sonucun umduğunuz gibi çıkmamasına aldırmayın; hangi yoldan giderseniz gidin alıştırmaların tümünde psişik becerilerinizi geliştirmekte olduğunuzu siz de görecek ve hissedeceksiniz.
PSİŞİK ALGILAMA
Psişik gelişme sırasında bir kimse hakkında algıladığınız ilk şey onun heyecansal durumudur. Biz farkında olmaksızın heyecanlarımızı karşımızdakine naklederiz hele o bir psişik süje ise kendi kapasitesi oranında sizinle ilgili olarak bir psişik okuma yapacak ve içinde bulunduğunuz durumu belki de sizden bile daha net tanımlayabilecektir. Tabii onun da bu tanımları yapabilmesi kendi yeteneği hakkındaki bilgisine ve onu kabul ediş, yaşama aktarış gücüne bağlıdır.
Genel anlamda hissettiğimiz şeylerin sadece bize ait şeyler olduğunu düşünecek şekilde eğitildik ve çoğumuz kendi dışımıza ne çok heyecan yansıttığımızın bilincinde bile değiliz. Oysa hassas süjeler bu tesirleri alıp kendi sözcük dillerine çevirip bize yanıt bile verebilirler, çocuklar bu söz konusu duruma iyi bir örnek teşkil ederler. Küçük bir çocuk çevresindeki hakim heyecansal durumun ayna gibi yansıtıcısıdır. Eğer annesi keyifsiz duygular içindeyse, çocuk huysuzlaşır,o bu durumu düşünmez; sadece duyguyu hisseder ve ona göre hareket eder. Yaşımız ilerledikçe, bu duygulara göre davranma meylimiz azalır, ama bu azalma, söz konusu durumu artık yaşamıyoruz anlamına hiç gelmez. Heyecanları psişik algılamalar olarak teşhis etme sorunumuz, hissettiklerimiz için daima makul bir mazeret bulabilmemizden kaynaklanır: böylece o heyecanlar için başka bir kaynak aramak hatırınıza gelmez. Başkalarından ne kadar çok tesir aldığınızı anlamanın yollarından biri, bir süre için hissettiklerinizin hiç birinin size ait olmadığını fark etmektir.
Kimin heyecanlarını yansıttığınızı anlamak için çevrenize bakın. Hissettiğiniz size ait olmayan heyecanların sayısına şaşıracaksınız. Yapacağınız bir başka şey, sabahleyin sessizce oturmak, heyecansal ve fiziksel durumunuzu değerlendirmektir. Bunu sabahleyin yapmanın nedeni, uyku sırasında aşırı heyecansal ve psikolojik tesir girdilerinden sıyrılmış olarak en dengeli ve en duru halde olmanızdır. Sabahleyin heyecansal durumunuz çok iyiyse, ve gün içinde çok ani bir değişiklik meydana gelmişse, bu değişiklik başka birinden aldığınız heyecansal halden dolayı olabilir. Uygulama yaptıkça ve kendi iç sesinizi daha çok duyar oldukça başkalarından aldığınız heyecanları kendinizinkinden ayırt etmenin giderek kolaylaştığını göreceksiniz. Kendinizi dış tesirlerden mümkün olduğunca ayırdıkça sade ve doğal biçimde kendi yeteneğiniz ve gücünüz size gülümseye başlar ve bu yeteneklerin size getirdiği verileri rahatça alma, algılama, kullanma noktasına gelirsiniz ama hep söylediğimiz gibi etik kuralları asla unutmadan elbette ki…
Psi yeteneği aracılığı ile başkalarının alanlarına yapılan müdahaleler izinsiz olduğu için bir gün geri dönüş şoku ile yine bize geri dönecektir ve çok sarsıcı olay veya olaylar dizisi ile karşılaşmak kaçınılmaz olabilir. Siz gereken tedbirleri aldıktan ve bilgi yolunda yürümeye karar verdikten sonra her şey doğal akışı ile önünüze çıkmaya başlar ve hangi yetenek daha önde ise onun verileri ile karşılaşmaya başlarsınız. İki kere ikinin her zaman dört etmediği bu algı kapısının kendine has sürprizleri, küçük mucizeleri ve mutlulukları artık sizi beklemektedir.
Alıntı