"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

psikolojide aşk :)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan moskov
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

moskov

Kayıtlı Üye
Aşkın Araştırılması: Kısa bir Tarihsel Bilgi

Her ne kadar Sigmund Freud ve Carl Rogers gibi ünlü isimler aşkın/sevginin insan deneyimi için çok önemli olduğunu vurgulamış olsa da, 1970’lere kadar açık bir tanım yapmaya teşebbüs edilmedi. Bunun nedenlerinden biri, aşkın toplumsal olarak özel ve hassas bir duygu olarak algılanmasıydı. Başka bir deyişle insanlar, işin içine bilimi sokunca büyünün bozulacağından korkmaktaydı. Bir diğer neden ise diğer tüm duygular gibi aşkın da subjektif bir deneyim oluşu nedeniyle tanımında bir konsensusa varılmasındaki zorluktu. Bir konuyu, kavramı herkes farklı anlıyor ise; bu konuda araştırma yapmak büyük ölçüde anlamsız olur. Zira, herkes farklı bir şeyi ölçmüş olabilir ve nihayetinde bir bilgi birikimine ulaşılamaz. (Livermore, 1993)

1970’lerde Amerika’da artmaya başlayan boşanma oranları ‘aşkın kutsallığı’ndan kaynaklı engeli ortadan kaldırmaya başladı. İnsanlar aşk bittiği için evliliklerini sonlandırıyorlardı. Aşk konusu artık dokunulmaması gereken bir konu olmaktan çıkıyordu. Bu nedenle araştırmacılar da bu alana odaklanmaya başladılar. Günümüzde aşk üzerine yazılmış yüzlerce makale bulunmaktadır. (Livermore, 1993)


Bir Teori: Aşkın 6 Rengi

Yapılan araştırmalar sonucunda pek çok psikolog aşka ilişkin farklı teoriler geliştirdi. Bu teorilerin bir kısmı aşkın türleri üzerineydi. Bunlardan en popüler olanlarından biri Hendrick ve Hendrick’in (1989) teorisidir. Buna göre 6 çeşit aşk vardır (Djikic & Oatley, 2004’de yer aldığı şekliyle):

1. Eros: Tutkulu aşk diyebileceğimiz, ilişkide tatminle ve ilişkinin sürmesiyle doğrudan bağlantılı olduğu düşünülen bir aşk tipidir. Eros tipi aşıklar ilişkide risk almaya, kendilerini olduğu gibi ilişkilerine adamaya meyillidirler. Bu nedenle güçlü bir egoya sahip olmaları gerekir.
2. Ludus: Aşkı iki kişi arasında oynanan bir oyun olarak görür. Ve bu oyunun kuralları arasında monogami kesinlikle yoktur. Bu tür âşıklar için ilişkiler pek derin bir anlam taşımaz. Bu nedenle bu tip, ilişki tatminiyle ters orantı içindedir.
3. Storge: Ayakları yere basan bir aşk tipidir. Midedeki kelebeklerden çok arkadaşlığa önem verir. Bu nedenle gelişmesi, Eros’un tersine, zamana ihtiyaç duyar.
4. Pragma: Aşka büyük ölçüde mantıksal olarak yaklaşır. Önemli olan, karşıdaki insanın nitelikleridir. Bu aşık tipleri için en önemli olan şey kafalarında tasarladıkları insanı bulabilmektir. Tutku gibi Eros’u hatırlatan özelliklere odaklanmazlar. Pragma tipi aşk, uzun süreli ilişkilerde tatmin ile ilişkilidir.
5. Mania: Bağımlı aşık tipine işaret eder. Özgüveni genelde düşük olduğundan karşıdaki insana büyük ölçüde bağımlılık geliştirir (bağlılık değil, bağımlılık!). Bu aşıklar ilişkide duygusal açılıma çok açıktırlar. Mania tipi, ilişki tatminiyle ters orantılıdır.
6. Agape: Karşılık beklemeyen, taleplerde bulunmayan aşık tipidir. Sadakat, özgecilik, idealizm gibi kavramlarla özdeşleştirilir. Partnerini kendisinin önüne koyar. “O mutlu olmadıkça ben mutlu olamam” ya da “O acı çekeceğine ben çekeyim daha iyi” gibi düşünce yapıları bu aşık tipine örnek gösterilebilir.

Bu teori üzerine yapılan araştırmalar, partnerlerin özellikle Eros, Storge, Mania ve Agape tiplerinde uyumlu olduklarını göstermiş (Livermore, 1993). Ancak bu demek değildir ki siz ve partneriniz farklı tiplerdeyseniz ilişki yürümeyecektir.


Güzelliğin Beş Para Etmez…

Hep merak etmişimdir; çok yakışıklı erkekler neden hep çirkin kızlarla birliktedir? Başka bir deyişle fiziksel çekiciliğin aşk üzerinde nasıl bir etkisi vardır? Aşık olduğumuz için mi beğeniriz karşımızdakini, yoksa beğendiğimiz için mi aşık oluruz? Sangrador ve Yela tarafından 2000 yılında yapılan bir araştırma bu sorulara cevap vermeye çalışmış. Araştırmanın İspanya’da yapıldığını vurgulamakta fayda var. Yani bulgular bize nispeten yakın bir kültüre dayanıyor. Bakın, ilişkilere yönelik, ne gibi sonuçlara ulaşmışlar:

1. Aralıklı diye nitelendirebileceğimiz (medyada ‘uzatmalı’ olarak geçen) ilişkilerde karşı cinste en çok aranan özellikler sırasıyla

- Fiziksel Çekicilik (%53.7)
- Bizde aşağı yukarı içsel güzellik olarak tabir edilen; kişide hoşa giden nitelikleri kapsayan ‘Pleasent Nature’ (%45.8)
- Romantiklik (%25.2)

2. Uzun süreli, stabil ilişkilerde en çok aranan özellikler, yine sırasıyla

- ‘İçsel Güzellik’ (%57.6)
- Zeka (%50.8)
- İçtenlik (%40.3)

Bu ilişki tipinde fiziksel çekicilik %19.6 ile 9. sırada yer alıyor.

Aynı araştırmada aşk ile güzellik arasındaki ilişkiye yönelik bulgular ise çok daha bilgilendirici. Buna göre, karşıdaki kişinin çekiciliği hem (ve en çok) ilk görüşte, hem birbirini tanıdıkça, hem de karşı tarafın ilgi göstermesiyle beraber ortaya çıkan aşkta istatistiksel olarak anlamlı bir etki yaratıyor. Araştırmacıların deyimiyle; “Karşıdaki kişi daha çekici gözüktükçe, ilk görüşte aşk olasılığı artıyor”.


alıntıdır..
 
Geri
Üst