"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Parayla alakalı bir sorum var.

Şükretmek insandan insana yapılmaz zaten.

Şükran bilincinde kalmak demektir kısaca. Var olana, elinin altında olana odaklanmak demektir. Bugün sprituel akımlar bile yokluğa (fakir olduğuna) şartlanırsan fukara hale gelirsin diyorlar. Adam elinde olmayan paraları düşünüyor, başkasının malına mülküne hasetle bakıyor.. E şimdi sende olmayann zikrini, sende hiç bir zaman olmasın diye yapmaya benzer bu.

Tersine zikir etkisi yapar, icinde bulunduğun vaziyet her hatırına geldiğinde şükran bilincin daha da baskılanır ve yokluk bilinci olan memnuniyetsiz enerjin kendi kendine Toxic bir zikir sarmalı olur, e bu durum da dip frekansını oluşturur zamanla.



Hayatı kötü giden insanların tamamında şükürsüzlük ve bir çeşit isyan var. Yani direnç hali var. Bu blokajı aşamadıkları için de çabaları çırpınışa dönüşüyor, emekleri de boşa gidiyor. Çabaları boşa gittikçe daha da ters tavırlar takiniyorlar ve bu kısır döngü kendi kendini işlettikçe bereketi bir türlü yakalayamıyorlar.


Ben kendi gördüklerimi söylüyorum. Yoksa şeytani kanallardan, toxic enerjiler üzerinden de para kazananlar çok fazla. Bu insanların gölgeleri henüz önlerine düşmediği için akibetlerinin ne olacağı konusu zaten muamma. Bana kalırsa da dönüşü olmayan pişmanlık.

Zengin zengin adamlar 50 lerinde intihar ediyorlar. Yani 3B'de zengin olmaya şartlanmış bir insan, gençlik enerjisini koruyamayacağını anlamaya başladığında parası da artık onu kurtarmaya yetmiyor içine düştüğü girdaplardan. Yemekler dokunuyor, sex zevk vermiyor, popularite azalıyor, seni seven sayan insanlar gözlerini yenilere dikiyorlar. Öz saygısı (şükran bilinci) olusmayan insan için bu durum fakirlikten daha izdirapli bir hale gelebilir. O yollardan geçmeden yorum yapamayız tabi ki, ama sayısız örnek var, ibretlik vakalar var. İnsan biraz ders çıkarmalı.
Yani kusura bakmayın ben size burada biraz eleştiri yapmak durumundayım çünkü ben kesinlikle 'Şükür' kavramına karşıyım ve hatta abartarak düşmanıyım diyebilirim.
Bizim başımıza zaten ne geldiyse şükürden , razıcılıktan , kadercilikkten , aza tamah etmekten gelmedi mi ?
Ülkenin büyük bir çoğunluğu ayda 1 kez evine kırmızı et alamazken bunada 'Şükür' demiyor mu zaten ?

Şükür dedikleri şey, bizim bu coğrafyada halkın üstüne örtülen ince bir sessizlik battaniyesi.
Kızma, karşı çıkma, ses etme, elindekine razı ol. Niye? Çünkü “şükretmek erdem”miş. Hayır, bazen şükretmek değil, isyan etmek erdemdir. Bazen insan gözünü açıp insan olduğunun farkına varmak zorundadır dünyada verilen nimetlerde onunda hakkının olduğunu anlamalıdır..
''Bu dünyada olmazsa öbür dünyada cennet var'' vaadiyle avutulan milyonlar
Ama bir bakıyorsun, o “ahiret ve şükür”ü anlatanlar; kızının altına Audi çeken imamlar, ''Royal Guards'' kol düğmesiyle canlı yayına çıkıp halka fetva dağıtan hocalar. Kendileri bu dünyanın nimetinden gayet güzel faydalanıyorlar, halka ise sadece sabır ve şükür düşüyor.
Bu artık sadece bir kavram meselesi değil. Bu, halkın gözünü kapatmak için yıllardır kullanılan sistemli bir ideolojik manipülasyon.
Ve bence bu devirde artık şükür değil, farkına varmak devridir. Razı olmak değil, itiraz etmek zamanıdır.

Ek olarak
''Hayatı kötü giden insanların tamamında şükürsüzlük ve bir çeşit isyan var. '' demişsiniz
burada tamamında derken yanlışlıkla bir tık abartıya kaçmış olabilirsiniz fakat bu empati yoksunluğu içeren bir yargı.
Bu hayatta insanoğlunun çektiği acının ve ızdırabın ucu bucağı yok iken bunları şükürsüzlüğe bağlamak olacak iş değil.
''Zengin zengin adamlar 50 lerinde intihar ediyorlar.''demişsiniz
Tam olarak hangi zengin adamlar bunlar ? tanıdığınız isimler var mı içlerinden yoksa rastgelelik havuzunda bir zar da siz mi salladınız?
Zenginlerin intihar ettiği iddiası, sınıfsal fanteziden ibarettir. Çünkü veriler tam tersini söyler: Ekonomik sıkıntı, intiharın en temel nedenlerinden biridir. 'Para her şeyi çözmez' sözü doğru olabilir ama çoğu şeyi çözer.

Daha fazla uzatırım ama istemiyorum.
fakir; kendini avutur , bu bir sınav der , şükretmek lazım der , öbür dünyada kralız der , elbet bir gün der
Ama nihayetinde
Fakir çalmasını bilmediği için fakirdir. -big brother
Saygılar.
 
Yani kusura bakmayın ben size burada biraz eleştiri yapmak durumundayım çünkü ben kesinlikle 'Şükür' kavramına karşıyım ve hatta abartarak düşmanıyım diyebilirim.

Olabilir tabi ki,

Bizim başımıza zaten ne geldiyse şükürden , razıcılıktan , kadercilikkten , aza tamah etmekten gelmedi mi ?

Şükretmek meselesini çok yanlış ele alıyorsunuz. Bir kere şükretmek ile kadercilik aynı şey olmadığı gibi, benzer şeyler bile değiller. Razıcılık, demişsiniz sanırım anlamı kuvvetlendirmek için ancak herşeye razı olmak anlamında hiç bir alakası yok şükür meselesinin.

O halde ben de bir eleştri getireyim :

Öncelikle bir meseleyi izah ederken, bir biri ile uzaktan yakından alakası olmayan kavramları kullanacaksak, bu kavramları birbirlerinden ayırdedecek özgün anlam ve manaları ile biliyor da olmak lazım. Bu olmazsa tüm kavramlar itibarsızlaşır, flulaşır, birbirlerinin yerine kullanılacak paçavra kelimeler haline gelirler. Yanıltıcı bir sonuç çıkarmana, eksik ve noksan görmene yol açabilirler. Çok Düşük çözünürlüklü ekrandan bir filmi izlemek ama tatmin olamamak gibi olur mesele. Halbuki yüksek çözünürlüklü bir ekran için daha fazla ayrı pixel, yani sözüm ona daha fazla ayrık ve özgün manaya, algısal çeşitliliğe de sahip olmak gerekir.

Bu da benim bir eleştrim olsun. Sözüm meclisten dışarı elbette. Genele hitap ediyorum.

***


Şükredersenir arttırırım diyor ayet. İsyan ederseniz zor bir geçiminiz olur diyor devamında.
Burandan şükür meselesinin razıcılıkla alakası olmadığını görüyoruz. Ayetin devamı ve telkini bile zaten arttırma ve bolluk ile ilgili, bereket ile ilgili. Yani umutsuzluğa ve darlığa düşünce bunu kendin için bir travma haline getirme diyor kısaca. Travma olursa tekrar eder çünkü. Bunu psikoloji ilminden biliyoruz. Tetiklenir ve başa sarar. İsyan demekle devam ediyor ayet. İsyan burada blokaj demektir. İsyan ederseniz blokaj iner diyor. Zor bir hayat yaşamak aslında blokajllarla dolu bir hayat yaşamaktır. Bunu da psikolojiden biliyoruz. Ayet ezdir kendini demiyor. Ama ola ki darlık gelirse de kıtlık bilincini gizliden gizliye benimseme diyor. Aklı olana çok şey anlatıyor ayet. Blokajlarımızı içten içe kanıksama ve benimseme eğilimindeyiz çünkü.
 
Son düzenleme:
Şunuda eklemek istiyorum bundan 6 7 ay kadar önce eşimle sohbetimiz olmuştu. 2yıldır ödemesini alamadığım batak bir ticaretim vardı ve o paradan umudumu kesmiştim artık, fakat o para birden bana geldi ve bende eşime şakayla karışık sanırım para imtihanımız artık başka bir şeyle degisiyor demiştim inşallah bu imtihan sağlık degildir diyip gülmüştük ve 1 hafta sonra beynimde tümör oldugunu ögrendim. O gelen parada bu vesileyle mr,kan tahlili, özel muayene pet ct derken buhar oldu tabi. Bu konuda bardağı taşıran son damlaydı tabiki.
Bir bilgi daha eklemek istedim....''Eşim''dediğiniz de bir dişi enerji olduğu için...Kız çocuklarına verilen destek gibi eşinizi de sevginizle ,neşenizle hoş tutmanızı öneririm...Tek taraflı değil tabii ki de bir erkeğin kadınla ilişkisinin de çok önemli olduğunu anlatan öğretiler var...Aynı şekilde biz kadınların da eril enerjiyle aramızın iyi olması gerekiyormuş...Herkes karşı cinsteki enerjiyi düşünerek alsın mesajı...''Para'' elinize geçtiği anda paranın elinizden çıkacağından,başka bir yere harcanacağından korkuyorsunuz ve sağlıkla ilgili problemi de sanki malum olmuş gibi önceden seziyorsunuz...Çoğu kişide olan para olduğu zaman huzur ya da sağlık olmazmış gibi algılanıyor...Sanki hepsi bir arada olmazmış gibi...Sizin açtığınız konuyla hepimiz de biraz sorgulamış oluyoruz....Mesela o para elinize geçtiğinde neden sevdiğiniz aktiviteleri yapabileceğiniz ya da gezmelere gidebileceğinizi düşünmediniz de ''sağlık''konusuna harcanacağını düşündünüz...''Neye inanırsanız onu yaşarsınız''gibi bir klişeye girmeyeceğim sadece düşünme şeklimizi değiştirmek frekansımızı daha çok yükseltir diyeceğim..Biz daha iyi düşünürsek daha iyi hissederiz.....Mizah ve neşeyi daha sık hissedersek kaygılarımız azalacağı için maddi ya da manevi sorunlarımıza daha kolay çözüm bulabiliriz....Neşeli olmayı insanlar küçümsüyor ama gerçekten tavsiye ediyorum...Haftada bir komik bir film ya da dizi izleseniz bile hayata bakış açınız değişecek....Bir de ''bolluuk/bereket''kavramına sadece sayılar üzerinden bakmayın,çok sınırlayıcı bir durum olur....Örneğin siz 50 kazanıyorsuunuz ;X kişisi 100 kazanıyor ama sizin gibi bir hayat yaşayamıyordur belki..Sizinki daha bereketlidir...Umarım ne demek istediğimi ifade edebilmişimdir,herkese bol kazançlar dilerim....Sofralarınız ''Halil İbrahim''bereketinde olsun..(Böyle bir hikaye vardı)
 
@The Devil @Retro Ben Retro arkadaşımızın ne demek istediğini anladım...Yazışmaya karışmayacaktım ama söylemeden edemedim...Bizim şükrümüz gönlümüz, kalbimiz ile yaradan arasında...Burada her şeye razı olmaktan bahsedilmiyor ki.Sizin dediğiniz her şeye katılıyoruz..Tamamen resmin bütününden bahsediyorsunuz...Su içerken ya da nefes alırken de şükrediyoruz bazen...Sizin bahsettikleriniz başka bir konu...Retro arkadaşımız bireysel olarak kendi ruhumuzda şükür halinde olmaktan bahsediliyor....Yoksa diğer bahsettiğiniz konularda hemfikiriz...
 
Şükretmek, daha fazlasını istememek demek değildir. Daha fazlasına ulaşmak için elindeki malzemeyi (akıl,zeka,para,mantalite,inanç vs etken faktörleri ) fiyat/performans olarak kullanmaktır, evvela elindeki mevcut durumdan maximum verimi almaya başlamak demektir. Daha fazlasının sana geleceği günler için kendinde bir yeterlilik, bolluk ve nimetlerle eşleşmiş bilinç frekansı oluşturmaktır. Bir günde zengin olamazsın. Ama bir günde seni fakir tutan mantaliteni ve girdap haline getirdiğin duygu durumunu sorgulayarak değiştirme kararı alabilirsin. Şükretmemekten ele alalım; adamın milyon dolarlarları var adama az gelebiliyor. Yetersizlik bilincinin sendeki başlangıç noktasına ilişkin maddi dünyada net bir referans ta yok yani. İşte maddi/manevi hangi seviyede olduğunuza bakılmaksızın, otopilottatki açgözlülüğe şartlanmışlık etkisini bir an önce kırın diyor ayet. Yoksa size dünyayı da versek, galaksideki diğer gezegenleri niye vermedin, oraları da alsak anca rahatlarız dersiniz siz diyor. İnsan böyle bir varlık. Biraz kendi özel durumundan sıyrılarak bakabilse herşeyi görebilecekken, kendi özel durumuna (3B bilincine) obsesif olarak tutunuyor ve hakikati kavrayarak mental özgürleşmeyi bir türlü başaramıyor. Özgürleşemeyen insanın içinde bolluğa ereceğine dair iç görüler, kehanetler ve müjdeleyici önsseziler de oluşmuyor malesef.


Ben hayatı kötü giden herkeste ama herkeste bir hayatı yargılama kroniği gördüm. Vallahi gözlerimle gördüm. Bu kişilerin ikiye ayrıldıklarını farkettim sonra. 1-bunu bilinç üstünden yapanlar 2-bilinç altından yaptığını farkedemeden gaflet etkisi ile yapanlar. Yani kötü niyeti asla olmadığı halde yine de kalbindeki geçici toxic enerjilere göre davrananlar. Mesele elindekilere şükretmeye gelince bir anda kibir ve büyüklük bilincine geçiş yapan ve tavırlarını değiştiren insanlar gördüm. Vücut kimyası değişen, içindeki inkarcı bilincini avtive eden insanlar gördüm. Bu insanlar gerçekten de iyi insanlardı. Ama olayı kavrayamadıkları için kendi kendilerini yok etmeye programlı olduklarını net bir şekilde göremeyecek kadar düşük çözünürlüklü, birkaç pixele indirgenmiş kavrayışta kaldıklarını gördüm.


Halbuki daha güzel günlerin sana gelmesi için bile sen bugün elindeki tüm nimetlerini sahiplenerek onları bir kaldıraç olarak kullanmayı bilmelisin. Ama sen kendi elindeki imkanları daha onları işletmeye başlamadan küçümsüyorsun. Küçümsemek kendini büyük görmekten gelir. Asıl isyanı, yani direnişi tanrıya karşı gösterdim zannederken kendi yeteneklerine karşı gösteriyorsun ve dünya hayatında bir türlü köşeyi de dönemiyorsun kendi özünü durmaya ve çakılmaya mecbur bıraktığın için. Bunun altında yatan asıl duygu kibirdir. Kibir, şükretmemenin yerini otomatik dolduran bir duygu durumudur.
 
Son düzenleme:
Şükretmek, daha fazlasını istememek demek değildir. Daha fazlasına ulaşmak için elindeki malzemeyi (akıl,para,mantalite vs) fiyat/performans olarak kullanmaktır, evvela elindeki mevcut durumdan maximum verimi almaya başlamak demektir. Daha fazlasının sana geleceği günler için kendinde bir yeterlilik, bolluk ve nimetlerle eşleşmiş bilinç frekansı oluşturmaktır.
Halbuki daha güzel günlerin sana gelmesi için bile sen bugün elindeki tüm nimetlerini bir kaldıraç olarak kullanmayı bilmelisin. Ama sen kendi elindeki imkanları daha onları işletmeye başaladan küçümsüyorsun. Asıl isyanı, yani direnişi tanrıya karşı gösterdim zannederken kendi yeteneklerine karşı gösteriyorsun
Kilit cümleler bunlar işte...Yazınız bollluk//bereket bilincini çok iyi anlatıyor......Beni çok etkilemiş bir sözü buraya ekliyorum..''Hayat bize limon verdiği zaman limonata yapabilme''yeteneği...
 
Olabilir tabi ki,



Şükretmek meselesini çok yanlış ele alıyorsunuz. Bir kere şükretmek ile kadercilik aynı şey olmadığı gibi, benzer şeyler bile değiller. Razıcılık, demişsiniz sanırım anlamı kuvvetlendirmek için ancak herşeye razı olmak anlamında hiç bir alakası yok şükür meselesinin.

O halde ben de bir eleştri getireyim :

Öncelikle bir meseleyi izah ederken, bir biri ile uzaktan yakından alakası olmayan kavramları kullanacaksak, bu kavramları birbirlerinden ayırdedecek özgün anlam ve manaları ile biliyor da olmak lazım. Bu olmazsa tüm kavramlar itibarsızlaşır, flulaşır, birbirlerinin yerine kullanılacak paçavra kelimeler haline gelirler. Yanıltıcı bir sonuç çıkarmana, eksik ve noksan görmene yol açabilirler. Çok Düşük çözünürlüklü ekrandan bir filmi izlemek ama tatmin olamamak gibi olur mesele. Halbuki yüksek çözünürlüklü bir ekran için daha fazla ayrı pixel, yani sözüm ona daha fazla ayrık ve özgün manaya, algısal çeşitliliğe de sahip olmak gerekir.

Bu da benim bir eleştrim olsun. Sözüm meclisten dışarı elbette. Genele hitap ediyorum.

***


Şükredersenir arttırırım diyor ayet. İsyan ederseniz zor bir geçiminiz olur diyor devamında.
Burandan şükür meselesinin razıcılıkla alakası olmadığını görüyoruz. Ayetin devamı ve telkini bile zaten arttırma ve bolluk ile ilgili, bereket ile ilgili. Yani umutsuzluğa ve darlığa düşünce bunu kendin için bir travma haline getirme diyor kısaca. Travma olursa tekrar eder çünkü. Bunu psikoloji ilminden biliyoruz. Tetiklenir ve başa sarar. İsyan demekle devam ediyor ayet. İsyan burada blokaj demektir. İsyan ederseniz blokaj iner diyor. Zor bir hayat yaşamak aslında blokajllarla dolu bir hayat yaşamaktır. Bunu da psikolojiden biliyoruz. Ayet ezdir kendini demiyor. Ama ola ki darlık gelirse de kıtlık bilincini gizliden gizliye benimseme diyor. Aklı olana çok şey anlatıyor ayet. Blokajlarımızı içten içe kanıksama ve benimseme eğilimindeyiz çünkü.
Cevabınız için teşekkür ederim.
Bende sizin gibi her daim eleştiriye açığım tabii ki , fakat her ne kadar önyargılı olsamda haklı olduğumu düşünüyorum ve bu tarz kavramlara sonuna kadar kılıcımı çekeceğim ve savaşacağım.

Şükür meselesini ele yanlış aldığımı düşünmüyorum benzer şeyler değil demişsiniz şükürcülük ve razıcılık hakkında fakat gerçek şu ki ' şükür ' kültürel olarak hep razı gelmekle kodlanmıştır bu topraklarda ve şükür, razıcılık ve kadercilik benim gözümde bunarın hepsi aynı yerden çıkan kitle pasifize etme araçlarıdır.

'blojak'ı nasıl psikolojiden biliyoruz ? bu en azından benim bildiğim bir kavram değil. bu daha çok sipiritüel metaforik bir ifade gibi.
'Aklı olana çok şey anlatıyor ayet' demişsiniz
Çoğu Ayetler kişinin yüklediği anlama bağlıdır , bunu sıkça duyduğumuz 'o ayet aslında şöyle demek istiyor' cümlesinden biliyoruz.
'Blokajlarımızı içten içe kanıksama ve benimseme eğilimindeyiz çünkü.' demişsiniz
Bu sanki biraz kişiye sen kendini sabote ediyorsun demeye getirilmiş gibi ama psikoloji biliminde bir sorun varsa önce ''çevresel koşullar'' ( yukarıda bahsettiğim kitle kandırma araçlarıda bu kategoriye girer ), sonra bireysel etkenler tartışılır.
'travma' evet psikolojide trigger (yeniden tavma) var ama maddi zorluklar için genelleme yapmak ve psikolojiden örneklendirmek ne kadar doğru bilemem.

Şükretmek, daha fazlasını istememek demek değildir. Daha fazlasına ulaşmak için elindeki malzemeyi (akıl, zeka, para, mantalite, inanç vs.) fiyat/performans olarak kullanmaktır.
Nimetleri doğru yerde kullanma: Allah'ın verdiği imkanları O'nun rızası doğrultusunda kullanmak, günahlardan kaçınmaktır.
Bu kategoride anlamlandırmışsınız fakat eldeki imkanları kullanmak zaten insan aklının doğasında olan birşeydir insan yatırım yapar ev alır arsa alır elindeki imkanları arttırabilmek için her gün çalışır bu yüzden şükür etmek kavramını buradan kotaramayız.
Evvela elindeki mevcut durumdan maksimum verimi almaya başlamak demektir.
hastalık, göç, istismar, işsizlik, sistematik yoksulluk ? bunları göz ardı edemeyiz şükürün genel tanımı ''minnettarlık ve teşekkür etmek'' olduğu için dolaylı etkilerinin bir önemi yoktu zira bozuk saat bile günde 1 kez doğruyu gösterir.

Bir günde zengin olamazsın. Ama bir günde seni fakir tutan mantaliteyi değiştirme kararı alabilirsin
Kesinlikle , mentalite çok önemlidir ve yine fakat , fakirliğin sebepleri çoğu zaman mentalite olmuyor.
“Fakirlik = kafandaki bir pranga” demeye getirmek, gerçek yoksulluğu görünmez kılar tam olarak bize bu kavramları aşılayanların istediği gibi.

Şükretmemekten ele alalım; adamın milyon dolarları var adama az gelebiliyor.
Burada yine zengin insanları ele almışsınız bu benzetme olmamış milyon dolarlık adamla geçinemeyen işçiyi kıyaslayamazsın.
bu yazdığınız açgözlülüğe girer insanın olduğu her yerde açgözlülük vardır savaşlarda bu yüzden yapılmıyor mu zaten ?

"Asıl isyanı tanrıya gösterdim sanarken kendi yeteneklerine karşı gösteriyorsun."
Bu kesinlikle pasif-agresif, manipülatif bir “sus” çağrısıdır.
“İsyan etme çünkü aslında kendine kızıyorsun” → bir varsayım.
Böyle bir cümleyle herkesin öfkesi bastırılabilir.
Kimi zaman isyan etmek gerekir.
İsyan, kötülüğe karşı duruştur.
Her başkaldırı 'kibir' değildir.

İnsan, iradesiyle şekillenen değil; gerçekliğiyle yüzleşen bir varlıktır.

Belkide ayrıştığımız nokta ''şükür etmek'' kavramını nasıl değerlendirdiğimizde bitiyor
Benim göremediğim birşeyi görebiliyorsanız özür dilerim , sonuçta allahın dediği gibi 'biz onların kalplerini mühürledik'.

Benim anladığım kadarı ile sizin şükür'e yüklediğiniz derin anlamlar ; daha dinamik, potansiyel geliştirici ve psikolojik/spiritüel bir çerçevede Mevcut durumu kabullenmekle birlikte, bu durumu bir sıçrama tahtası olarak görmeyi ve olumlu bir zihinsel tutumla geleceğe yönelik adımlar atma olarak değerlendiriyorsunuz
Ama ben Derinlemesine odaklanmak yerine temel tanıma ve nasıl kullanıldığına odaklanıyorum.
Kavramlara ne kadar derinlik yüklense de, sokakta karşılığı neyse etkisi de odur. Benim derdim teorideki anlamla değil, pratikteki sonuçla. Çünkü sonunda hayat, satır aralarındaki inceliklere değil, insanların ne yaşadığına bakıyor.
 
Asıl "azla yetinmek, şükürcülük, razıcılık" kıtlık bilincini doğurur. Çünkü hem elinde yok hem de layık değilsindir diye yarabbişükür diyorsun. Eline hiç geçmeyecek korkusu ile razı oluyor, şükürcülük oynuyorsun. Lafta kalan sözde şükredişlerinin altında bile gizliden gizliye gönül koyma ve melankoni yatıyor. İşte bu blokajdır. Para özlemi çektiği halde diplerinde para nefretini yaşadığını idrak edememek gibi birşeydir. Doğru bilinç katmanında doğru teşhisin koyulması gerekir yani.


Yani doğru şükretmenin (yani hayat bir mucize gibiymiş gibi yaşamanın) nasıl bir ruh hali olduğunu bir türlü keşvedemezsen, mecburen bunun obsesif bir taklidini yapmakla yetinirsin, asla doyurmaz, mucizeleri celbetmez ve bunun devamındaki kanunlara bağlı olarak bolluk ile değil kıtlık ile cezalandırılman hiç te şaşılası olmaz. Çünkü içten içe korkuların, inanamayışların, belki gönül koyuşların ve tanrıyı köşeye sıkıştırma hislerin devreye girer kendini şükrediyorsun zannederken..


Şükretmek doğal bir davranıştır. Kendini zorlamaya gerek yok yani. Zorlarsan da işte böyle ters tepiyor demek ki. Ruhun tekamülüne yapılmış bir tekliftir şükran bilincinde kalmak.
 
Son düzenleme:
Şunuda eklemek istiyorum bundan 6 7 ay kadar önce eşimle sohbetimiz olmuştu. 2yıldır ödemesini alamadığım batak bir ticaretim vardı ve o paradan umudumu kesmiştim artık, fakat o para birden bana geldi ve bende eşime şakayla karışık sanırım para imtihanımız artık başka bir şeyle degisiyor demiştim inşallah bu imtihan sağlık degildir diyip gülmüştük ve 1 hafta sonra beynimde tümör oldugunu ögrendim. O gelen parada bu vesileyle mr,kan tahlili, özel muayene pet ct derken buhar oldu tabi. Bu konuda bardağı taşıran son damlaydı tabiki.
Büyük geçmiş olsun bir tanıdığım da ne zaman görünür olsa işinde başarılı olup güzel paralar kazanmaya başlasa akabinde aileden birinde veya kendinde sağlık sorunları baş gösteriyordu..
 
Geri
Üst