Panik atak!

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Hastalığın baş nedenlerinden biri aşılamamış travmalardır. Moonshine'ın örneğinde yazdığı gibi : Suçu işleyen değil, suça maruz kalan ataklar geçirir. Suçlunun benzer atakları elbette olur fakat aynı kategoride değerlendiremeyiz.

Örneğin ; benim ataklarımın temel sebebi babam. Taciz/tecavüz olarak anlaşılmasın lütfen. Çok daha farklı ve geniş konular..

Bu durumda, çocukluğumdan itibaren etkilediği psikolojimin hangi evresinde günahkarım @dennise ?
 
Ü

Üye silindi 58480

Bu durumda, çocukluğumdan itibaren etkilediği psikolojimin hangi evresinde günahkarım @dennise ?

Günahtan ne anlıyorsun?

Günahkar olmayabiliriz, ama günah geni ile geliyoruz. Günah işlemeyebiliriz ama içimize attığımız "keşke günah isleyebilsek te herkese haddini bilirsek" dediğimiz arafta bırakan haller olur. Ne kendini bozmaya müsaade eder, ne de kendinle barışık olmaya.

Beyin için Arafta kalmak ya panik atak, ya davranış bozukluğu ya da alzaimer olarak yansır.

Sezen Aksunun bir şarkı sözü var : masum değiliz hiç birimiz.

Sen günahkar değilsin elbette, ama ne kadar masumsun?



Ben helal ve haramı iyi kavrayan insanın her yönden şifa bulacağını adım gibi biliyorum.



Hoşuna gitmicek ama soyliyim :

Baban ile yaşadığın acı hatıralarda senin bir suçun olmasa bile bunu üstlenip bundan tövbe etmelisin.

Evet bu olay seni günahkar yapmadı. Ama masumiyetini zedeledi ve belki de kendine karşı dürüst davranmayı erteledin. Belki korkuların oluştu. İşte o hakedilmemis korkuyu yaşatmaya devam etmen bile günahtır. Kendi kul hakkına girmektir. Ego korkuya tutunur, ruh sonsuzluğa. Ego tanım alanı sever, ruh sonsuzluğun kendisi olmayı. Ego acılardan beslenir, ruh acıları aşa aşa hakikati anlar.

Korkular ile yuzlesilmezse, o korku "fill in the blanks" hastalığı olur.

Ara boșluklar kaybolur. Sonra isteseniz de korkuyu oluşturan kodlara varamazsınız. Çünkü ayet var : nefsini sarıp örten yıkıma uğrar. Yani üstüne yeni katmanlar çıkıldıkça korkuların başladığı o olay anlamsız hale gelir. Çünkü zihin haritası çoktan yeni referanslar edinmiş ve dna yi bozmuştur.



Kuranda işte bu yüzden haksızlığa uğrayanın da tövbe etmesi istenir. Ama biz ne yapıyoruz? Suçu başkasına atıyoruz. Sanki biz çok masum kalabilmisiz gibi.
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
İnsan neden haksızlık karşısında tövbe eder ? İtham edici sözlerin teşvik ettiği durum yüzünden. Eşeğin aklına karpuz kabuğunun girmesine blokedir tövbe.
Kimse masumluğunu savunmuyor fakat haram ve helali ayırt edebiliyor.

Adıma konuşayım.

Masum değilim, hiçbir zaman da olmadım. Pollianna'cılık oynamaya gerek duymuyorum. Bu yüzden suçu başkasına atma psikolojisi ile yaklaşmak yerine olanı dile getiriyorum.

Günah geni taşıyor olmamız, dış etkenlerin sabotesini ötmüyor, örtmeyecek.

Nefsimi sarıp sarmalayan hatta aklımı arafta bırakan karşı karşıya kalıp sesimi çıkarmadığım durumlar. Zulmü, susmayı tercih ederek yaptım. Davranışımı kabullenemedim ve acısını çekiyorum.

Haklısın hoşuma gitmeyen cümleler. Bana yanlış, sana doğru.
 
Ü

Üye silindi 58480

İnsan neden haksızlık karşısında tövbe eder ?

Çünkü haksızlığa uğramak bir enerjidir. O enerjinin sende karşılığı yoksa haksızlığa da uğramazsın.

Enerji hata yapmaz. Enerji adres te şaşırmaz. Bir musibet 3 kişiden birine elecekse en uygun olan kişiye gider. Bunu anlayamıyoruz.

Şimdi diceksiniz ki çocukken masum yere gördüğüm zulumatin gerekçesi neydi.

Vallahi kişinin kendini haklı görmesi başkadır, dünyaya gelirken anne baba karmasından yuklendikleri bambașkadır. Orası çok derin bir konu. Anne baba kendilerini dovemedikleri için çocuklarını döverler. Çocuklarını terbiye edemedikleri için çocuklarını döverler. Çünkü çocuk anne babayı empat kişilik üzerinden kopyalar. Anne baba da çocuk kendilerine çekiyor diye çocuğa sevgi gösteremez hale gelirler bazen. Bu şuur altında kendilerinden nefret ettiklerinin göstergesidir. Çünkü çocuk anne babanın arınmamıș hallerine aynalık yapar.

Her aile böyle değil. Ama karmik borç takmış aileler bunu en önemli sermayeleri ile öder. Nedir o? Tabi ki yaşama sevinci. Yaşama sevinci insanın en önemli karmik sermayesidir. Yaşama sevinci azalıyorsa, demek ki başkalarının yaşama sevincine engel olunmuştur.

Altın gibidir yaşama sevinci. Altın her para birimine nasıl ki cevrilebiliyorsa, yaşama sevinci de herturlu karmik borca çevrilir ve borçlu isen bunu yaşama sevincinle ödersin. Bu böyle şimdi.


Tabi ben genel yazıyorum yoksa kimse üstüne alınmasın. Derdim de şu : sistem hata yapmaz. Sistem mükemmel. Sistemi kandırmaya çalışan kendini kandırır. Enerji hedef şaşırmaz. Enerji kendi yolunda akar. Bu mukadderdir. Kadere de bu kanun üzerinden inanıyoruz. Mukaddimeleri değiştirmedikçe kader değişmez.
 
Ü

Üye silindi 58480

Yaşama sevincimizi nasıl geri kazanabiliriz? @dennise

Birilerine yaşama sevinci vesilesi olarak.

Kuranda buna köle Azad etmek denir. Yani zorda olan birinin üstündeki zorluğu gidermek, otomatik olarak kendi üzerindeki zorluğu gidermek demektir.

Sonra Sadaka vererek. Verirken de nefsinin vermeye razı olamayacağı kadarını tespit ederek vererek.

Yaşama sevinci başkalarının yaşama sevincine mani olunmadıkça azalmaz. Bu anne babanın aldığı Ah' lardan da gelir. Çünkü beddualar genellikle "evladından çıksın" diye yapılır. Ayrıca evlat Allahın intikam alma yollarından da biridir.

Yaşama sevincini geri kazanmak için eğlence kasmak, ortam değiştirmek, yeni yerlere tatile vs gitmek sadece son kalan sermayeyi hızla tüketmek olur. Bu girişimler karmik borcu kapıya dayanmamış olan kişilerin bir yöntemidir.

O zaman ben o kadar günahkar biriyim ki şu son zamanlarda her anım panik-kaygı ile geçiyor. Merak ediyorum bir katilde mesela neden panik atak sorunu yok? Sonuçta en büyük günahlardan biridir insan öldürmek. Bir insanı öldürmek tüm insanları öldürmeyle eş.

Katilde panik atak olmayabilir. Çünkü tereddüt kapısı artık kapalıdır. Hatta içten kitleyip anahtarı yutmuștur belki de. Bilemeyiz ki. Her halükarda yaptıklarının cezasını bulacaktır.


Haaaaaa şimdi bu kul hakkına giren katil, bu beddua alan katil, bu kıyamete kadar gıyabında lanetlenen katil birgun bir kadına aşık olursa ve evlenip çocuk yaparsa, işte o masum doğan çocuk Ah almış olan babanın bir genetik ve ruhsal uzantısı olacağı için illa belli hallere girer.

Yaşama sevinci elbette olur ama hayat onu illa bir enerji rayı değişimine maruz bırakır.

İşte bu sancılı bir süreçtir. Çünkü baba kanalından gelen enerji artık kopmuș hatta zihnen çocukta istop etmeler başlamıştır. Cinniler, beddualar, kul hakkına girilmiş baba mirası çocuğun hayat kalitesini düşürmeye başlar.


Şimdi zehirli dalın meyvesi de zehirli olur. Ama meyvenin içindeki tohum saf haldedir. Zehirli meyveye vaktinde müdahale edilmezse sonradan kurtarilamaz. Kendini zehirli daldan ötürü feda etmiş olur. Ama Allah yine de çekirdeği sağlam tutar. Bazı vakalarda ise çekirdek te çürür ama.

Hızır neden bir masum çocuğu öldürdü? Üstelik anne babası da müslümandı. Demek ki dededen de geçebiliyor karmik borç. Anne baba arinsa bile kendisi için arınır. Ama karmik borç tahliyesi için illa her aileye bir günah keçisi gelir. Bu böyledir.

Aklıma şu söz geldi. Psikiyatristlere gerçek hastalar değil, onların hasta ettikleri gelir.

Artık gerçek hastalar ile psikiyatrister arasında nasıl bir gizli çıkar ilişkisi var bilmiyorum, ama hastayım diye gelenlere derinlemesine çözüm sunulduğunu ben pek zannetmiyorum.

Bütüncül bakılmadan şifa oluşmaz. Ölüm ve ötesine uzanan bir bilișsel harita olmadan insan kalıcı rahatlayamaz.

Allahtan insanlar "karma" denen bir hint referansını benimsediler de işin biraz derinine inildi.

Yoksa çocukluğu inilip inilip ilaç yazılmaya devam edilecekti. Halbuki anne baba dedelere kadar devam eden bir kanal var. Buna hiç temas etmediler hala da edemiyorlar. Hala paketle,recetele gönder mantigindalar.
 

moonshine

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
87
Tepkime puanı
108
@dennise Psikiyatristler hakkındaki düşüncelerinize katılıyorum. Bu zehirli meyveler, zehirden nasıl kurtulabilir? Yani karmik borcu nasıl ödeyeceğiz? Deminki bahsettiğiniz gibi başkalarına yaşam enerjisi vererek ve sadaka ile mi sadece? Bir de karmik demişken hazır sormak istiyorum. Karmik ilişki nedir? Birkaç birşey okudum ama anlayamadım. Bu arada bilgilendirmeleriniz için teşekkürler.
 
Ü

Üye silindi 58480

@dennise Psikiyatristler hakkındaki düşüncelerinize katılıyorum. Bu zehirli meyveler, zehirden nasıl kurtulabilir? Yani karmik borcu nasıl ödeyeceğiz? Deminki bahsettiğiniz gibi başkalarına yaşam enerjisi vererek ve sadaka ile mi sadece? Bir de karmik demişken hazır sormak istiyorum. Karmik ilişki nedir? Birkaç birşey okudum ama anlayamadım. Bu arada bilgilendirmeleriniz için teşekkürler.

Bir iş adamının eline geçen hemen her sermaye ile yatırım odaklı hareket etmesi gibi, insan da eline geçen her fırsatı karması için bir yatırıma dönüştürmelidir.

Başa gelen musibetlere sabretmek karmik hakedisleri kısmen temizler. Ama musibete musibetle karşılık vermek karmaya yeni yükler yükler.

Karma, sürekli işleyen kozmik bir borsa ekonomisi gibidir.

Sadaka verirsiniz belayı defeder, haksızlığa ugrarsiniz daha büyük bir karmik beddua gelecekken bela sırasını savar.

Çünkü bunlar hep bizim bilmediğimiz bir enerji ile hesaplanır.

Biz o hesap kitabı tutamayız. Kendimizi de yeterli göremeyiz. Çünkü kendini yeterli görmek hazır sermayeden harcamaktır. Biz kozmik bilançomuzun dokümanını öldükten sonra görebiliriz anca.


Ayette kitabı sağdan verilenler aklanır diyor. Kitabı soldan verilenler ise bile isteye cehennem bilincinde diretmiș olanlar olacak. O halde dev bir platformda sağdan ve soldan Z raporlarımızın verileceği fiziksel bir alanda hazır bulunacağız. Kozmik karne günü olarak gerçekleşecek olan bu seremoni başlayana kadar biz ne kadar arindigimizi asla bilemicez. Kendini iyi kalpli ilan edenlerin gizli kibre ve primat akla sahip oldukları da o Z raporunda çıkacak ortaya. Kişi kendi kendine bile temiz raporu veriyirsa bi kere en baştan kendini Allah yerine koyuyordur ve kendi mantığına göre kendisini yargiliyirdur.

Başıma ne gelirse hep temiz kalbimden dolayı geliyor diyenlerin bile içlerinde sakladıkları gizli kibir ve egolarının ortaya çıkacağı gün meğerse atalardan ne kadar da çok yanlış terbiye geçmiş üzerimize diyeceğiz.



O halde kişi boşta kaldıkça arinmalidir. Kuranda bu açıkça bildirilmiş. Salih amel işleyen kişi zaten arinmıștır. Salih amel nedir? Bir iyiliği sırf Allahın hoşuna gidiyor diye yapmak. Bir tebessüm bile Allahın hoşnutluğunu aranarak yapılınca ruhu arındırır. Ama insan tebessümü bile karşı tarafı kendi nefsine uygun bir şekilde etkilemek için kullanır. Evet arada uçurum var. Aradaki farkı anlayabilmek bile çok güç.



O yüzden ben hemen her mesajımda kendimizi samimi olarak sorgulamaya vurgu yapıyorum. Çünkü istisnasız bütün dertler hakettigimiz için gelir. Ama gelmişken de borcumuzdan eksiltmeye başlar. Yani iyi ve bütüncül tarafından bakabilmek gerek.

Şerler, hayrı kabul edebilmedeki yetersizligimizden dolayı etiketlediğimiz ve israf ettiğimiz kaçan firsatlardır.
 

moonshine

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
87
Tepkime puanı
108
Karmik borçlarım hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor bu okuduklarımdan sonra. Ölene kadar da devam ettiğine göre yandık. Ben şimdiden pes etmek isterdim ama öyle birşey de mümkün değil. Başa gelen çekilir derler. @dennise Bey, karmik ilişkiden bahsetmemişsiniz, çeşitleri falan da var sanırım ama hangi türe girdiğini nasıl anlarız vs bahsederseniz sevinirim. Tabii öncelikle dinlenin biraz, sonra da yazabilirsiniz çok yordum. Teşekkürler. :)
 
Ü

Üye silindi 58480

Karmik borç bitse nolcak bitmese nolcak. İmtihan son ana kadar devam ediyor. Ruhsal mertebelerin eșikleri sonsuza kadar uzanıyor.

Her ruhsal tekamülde bir üst ligde kendimizi buluyoruz ve elde ettiğimiz bazı kazanımlar ile yola daha kolay ama daha tinsel olarak devam ediyoruz.

Yani buraya imtihan olmaya geliyoruz. Karmik borç bunun sadece nefsi emmare ve mulhime dairesindeki hali hazırda olan pratiği.

Sen soy bağlarından feragat etsen bile Ademin mertebesi üzerinden daha geniş kozmik çapta sınanacaksın. Onun kanalına girene kadar durmak yok. ? Meleklerin meclisine Allahı temsilen katıldı Adem. Onların içinde sınandı.

Bu kadar takılı kalma. Herkes için müjdeli bir yerdeyiz.

Bu arada karmik ilişkiden kastını anlayamadım.
 

moonshine

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
87
Tepkime puanı
108
Karmik ilişki.. Açıkçası ben de bilmiyorum @dennise ahahah. Bir arkadaş vedik astroloji baktığından bahsedip benimkine bakmak istediğini belirtti. Ben de meraktan baktırdım. Bana bir ilişkim olup olmadığını sordu ve yoksa eğer karmik bir ilişki yaşayabileceğimden bahsetti. İlk kez böyle birşey duyduğumdan hemen Google amcaya danıştım fakat çok karmaşık geldi, anlayamadım. Olay bu yani. :)
 

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
703
Tepkime puanı
1,221
Lise son sınıfta sürekli nescafe ve 16 saat ders çalışma sonucunda durup dururken kriz geçirmeye başladım. Ağzımdan, gözümden, burnumdan salgım durmadan akıyor, bilinçsiz bir halde, titrek ve kalbimin çok hızlı atmasıyla iki kez aynı saatlerde özel hastaneye gittim. Ardından devam edince Bakırköy'e sevk edildim. Özel hastanedeki tespit adrenalin hormonunun ani değişimi ve panik atak teşhisi idi. Bakırköy'e gittiğimde karşımdaki doktor şunları sordu:''Nefesin kesilecek gibi hissediyor musun?, Kalbin çok hızlı mı atıyor?, Öleceğini mi hissediyorsun? Hepsine cevabım ''Evet''ti. Çünkü ağır stres altında sağlıksız yaşamanın getirisi ile korku ve panik halim mevcuttu.Yaşadığım nöbet ise cidden can çekişme ile eşdeğer korkunç bir haldi. Devamında dedi ki:'' Ölmeyeceksin. Bu tamamen psikolojik. İstersen grup terapisine gelebilirsin. Senin durumunda ilaç tedavisi önermiyorum. İnan bu kalp rahatsızlığı değil.'' O günden beridir. Hormonlarıma baktırır, meditasyon, kişisel gelişim, psikoloji makalesi ne varsa yaladım, yuttum afedersin. Şimdi panik durumlarında en tepkisiz ve korkusuz olan insanlardan biriyim. Boğulmak üzere olan kardeşimi kurtardım. Deprem olduğunda mantıklı hareket ettim. Şiddet gördüğümde karşımdaki kişiyi uzaklaştıracak doğru hamleler yaptım. Panik atağın en garip halleri kendimde gördüğüm, ne çok yalnız kalmalı ne de çok sosyal çevre içinde olmalı. Bir daralma haline geliyor bana. İnsanların dediklerinden çok etkilenen insanların yaşadığı bir durummuş gibi gelir bana bu hastalık. İçine atma, söylenenleri ciddiye alma, sağlıksız beslenme, ağır üzüntü yaşama vs gibi şeylerden hep uızak durmak gerekiyor. Geçiyor mu tamamen belki hayır ama kontrol daima kişisinin elinde. Bizim tipteki insanlar boş durmayacak, hep bir şeylerle uğraşacak ki dikkatleri ince konulara yoğunlaşmasın.
 

moonshine

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
87
Tepkime puanı
108
Lise son sınıfta sürekli nescafe ve 16 saat ders çalışma sonucunda durup dururken kriz geçirmeye başladım. Ağzımdan, gözümden, burnumdan salgım durmadan akıyor, bilinçsiz bir halde, titrek ve kalbimin çok hızlı atmasıyla iki kez aynı saatlerde özel hastaneye gittim. Ardından devam edince Bakırköy'e sevk edildim. Özel hastanedeki tespit adrenalin hormonunun ani değişimi ve panik atak teşhisi idi. Bakırköy'e gittiğimde karşımdaki doktor şunları sordu:''Nefesin kesilecek gibi hissediyor musun?, Kalbin çok hızlı mı atıyor?, Öleceğini mi hissediyorsun? Hepsine cevabım ''Evet''ti. Çünkü ağır stres altında sağlıksız yaşamanın getirisi ile korku ve panik halim mevcuttu.Yaşadığım nöbet ise cidden can çekişme ile eşdeğer korkunç bir haldi. Devamında dedi ki:'' Ölmeyeceksin. Bu tamamen psikolojik. İstersen grup terapisine gelebilirsin. Senin durumunda ilaç tedavisi önermiyorum. İnan bu kalp rahatsızlığı değil.'' O günden beridir. Hormonlarıma baktırır, meditasyon, kişisel gelişim, psikoloji makalesi ne varsa yaladım, yuttum afedersin. Şimdi panik durumlarında en tepkisiz ve korkusuz olan insanlardan biriyim. Boğulmak üzere olan kardeşimi kurtardım. Deprem olduğunda mantıklı hareket ettim. Şiddet gördüğümde karşımdaki kişiyi uzaklaştıracak doğru hamleler yaptım. Panik atağın en garip halleri kendimde gördüğüm, ne çok yalnız kalmalı ne de çok sosyal çevre içinde olmalı. Bir daralma haline geliyor bana. İnsanların dediklerinden çok etkilenen insanların yaşadığı bir durummuş gibi gelir bana bu hastalık. İçine atma, söylenenleri ciddiye alma, sağlıksız beslenme, ağır üzüntü yaşama vs gibi şeylerden hep uızak durmak gerekiyor. Geçiyor mu tamamen belki hayır ama kontrol daima kişisinin elinde. Bizim tipteki insanlar boş durmayacak, hep bir şeylerle uğraşacak ki dikkatleri ince konulara yoğunlaşmasın.
Ben de tam olarak sizinle benzer olmasa da bu tarz bir durum yaşadığımda doktor panik atak dedi, bir hap verdi ve sakinleşeceksin bununla dedi. Ben o kadar öleceğime inanmıştım ki onun hiçbir şeyden anlamadığını düşünerek tekrar acile gitmiştim. Orada da birşeye çok mu üzüldünüz, yakınınızı mı kaybettiniz diye sorular sorup panik atak bu, doktor haklı tek yapabileceğimiz sakinleştirici iğne dediler. Ben de o an hala öleceğim çaresizliğiyle bir de iğne yaptırdım ki ben normalde iğneden kaçan biriyim. Devamında ilaç tedavisi gördüm vs bir şekilde geçmişti. 2017'den sonra ortadan kaybolmuştu fakat bu yıl tekrar yoklamaya başladı. Son zamanlarda uyku düzensizliğim ve az uyuma da var. Dediğiniz gibi bunlar da bir etken. Ne kadar dikkat etmeye çalışsam da niyeti bozuk insanlardan ve kalabalıktan kurtuluş mümkün değil.
 
Üst