Biz sosyalleşme mantığını deliklerden kaçan azılı fareler gibi algıladığımız içindir. Sokağa çıkıyorsun. Delisi bir yandan önüne çıkıyor, seni zorla güzellik merkezine sokmaya çalışan anketörü bir yandan, kavga edeni bir yandan, hırsızı bir yandan, sapığı bir yandan. Bu etabı geçiyorsun birileriyle buluşuyorsun onun derdini dinlemek zorunda kalıyorsun. Kanını emer gibi ya sevgilisini ya birini anlatıp duruyor. Çoğu buluşmamı sırf karşımda kendi olmayan çeneler yüzünden bitirdim.
Etkinlik, kulüp mantığımız çok az. Yeni birileriyle bir amaç uğruna eğlenmek, sosyal etkinliklere katılmak, bir aktivitede bulunmak mümkün ama biz onu da pek beceremiyoruz. Aman bana sarmasınlar diye reddeder hale geliyoruz. Böyle böyle bilinçli bir sosyal anksiyete geliştiriyoruz. İnsan için yanlış durum fakat toplumun karekteristik niteliklerine karşı bir tür zorlantılı adaptasyon işte.
Ben de uzun süre yalnız yaşadım ve hala yalnızım. Aktiviteler ve yardım kuruluşlarına gönüllü olarak bir şeyler yapmak istiyorum. Sadece sosyalleşmek için. Başka çözüm yolu bulamadım. Yanımda aksın gitsin insanlar ama iyi bir amaç ve niyetle olsun diye. Konumuz sen-ben değil 'o aktivite' olsun gibi şeyler.
İşte insan heralde böyle düşüne düşüne yalnız kalıyor.