Ne istediğimizi nasıl anlayabiliriz?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Sitedeki son paylaşımlar açıkçası beni uzun zamandır düşündürüyor. Sanki son günlerde hep aynı şeyler karşıma çıkıp çıkıp beni uyarıyor. Farkındalığımız, bizi hayatın yoruculuğu ve stresinden uzak tutarken yaşama ne ile bağlanacağımızı nasıl anlayacağız? Ne zaman meditasyon yapsam ölmek istiyorum. Buraya ait olmadığımı hissediyorum. Bunu tek benim hissetmediğimi de biliyorum. Farkındalığım beni uyuşturuyor.. Acılarımı dindiriyor doğru ama hislerimi de alıyor sanki.. Hiç ne istediğini anlayabilen var mı? Ya da bunu başarmak isteyen? Yazın arkadaşlar, kendinizi nasıl tanıdığınızı paylaşın lütfen, ki hepimiz ne istediğimizi bilelim..
 
Ne istediğimi bildiğim zamanlarım oldu. ....ama o zamanlardı.Şimdi istemiyorum.Bu "ne istediğini bilmek"mi?"geçici istek"mi?bunuda bilmiyorum..Bi zaman isteyip vaktimi harcadıklarım elimde kalınca oluşan küskünlüğüm belki..Net olarak bildiğim tek şey;çok fazla düşünmemek gerektiği.Düşünüp beyin boğulması geçirdiğim anlar ömrümden giderken,relax zamanlarım yanıma kâr kaldı.Zaten olacağına varıyor herşey.Düşünmeyin.O zaman belki ne istediğimizi daha net bilebiliriz:EVREKA!diye bağırırız belki birgün..
 
Bu dediğinizi çok duygum, kendini dünyaya ait hissetmemek?
Nereye aitiz ki başka? Herkes kendini başka dünyalara alemlere başka hayatlara ait hissediyor.
Bunun nedeni sahip olduğumuz şu hayat, yaşadığımız 1 günlük daha fazladan zaman için hiç savaşmamış olmamız. Herşey doğdugumuz anda önümüze sunulmuş, hiç acı yara zamansızlık açlık görmedik. Aldığımız nefes için için emek vermedik. Sıkıldık, hayatlarımızın değerini hiç bilmedik.
Bir kişi uyanıp gözlerini açtığında çok şükür bugünde yaşıyorum demedi. Şu anlamsız dediğimiz sıkıcı hayatlarımız elimizden alınsaydı, ne kadar değerli olduğunu anca ozaman anlardık...
Mesela diğer gezegenlerin cehennem gibi olduğunu bilsek, dünyaya bakış açımız değişirmiydi acaba??
İnsana uğruna emek verdiği şeyler değerli gelir, hiç emek vermeden gün üstüne gün, ömür üstüne ömür yaşıyoruz ya ondan değerini bilmiyoruz.
Ben bu konuyu çok kişiden çok duydum ama hiç anlamadım.
Sanki cehennemden kaçkını gibiyim, sanki çok kötü savaşlardan kaçmışımda, şöyle dinlenicek huzurlu güvenli bir yer aramışım. En sonundada,dünyayı görüp yerleşmişim
Hatga kazıkta çaktım dünyaya, hiçte ayrılmak istemiyorum, başka alemlerde ne var sanki, en huzurlu yer dünya çok güzel uyuyoruz işte :)
 
Bu dediğinizi çok duygum, kendini dünyaya ait hissetmemek?
Nereye aitiz ki başka? Herkes kendini başka dünyalara alemlere başka hayatlara ait hissediyor.
Bunun nedeni sahip olduğumuz şu hayat, yaşadığımız 1 günlük daha fazladan zaman için hiç savaşmamış olmamız. Herşey doğdugumuz anda önümüze sunulmuş, hiç acı yara zamansızlık açlık görmedik. Aldığımız nefes için için emek vermedik. Sıkıldık, hayatlarımızın değerini hiç bilmedik.
Bir kişi uyanıp gözlerini açtığında çok şükür bugünde yaşıyorum demedi. Şu anlamsız dediğimiz sıkıcı hayatlarımız elimizden alınsaydı, ne kadar değerli olduğunu anca ozaman anlardık...
Mesela diğer gezegenlerin cehennem gibi olduğunu bilsek, dünyaya bakış açımız değişirmiydi acaba??
İnsana uğruna emek verdiği şeyler değerli gelir, hiç emek vermeden gün üstüne gün, ömür üstüne ömür yaşıyoruz ya ondan değerini bilmiyoruz.
Ben bu konuyu çok kişiden çok duydum ama hiç anlamadım.
Sanki cehennemden kaçkını gibiyim, sanki çok kötü savaşlardan kaçmışımda, şöyle dinlenicek huzurlu güvenli bir yer aramışım. En sonundada,dünyayı görüp yerleşmişim
Hatga kazıkta çaktım dünyaya, hiçte ayrılmak istemiyorum, başka alemlerde ne var sanki, en huzurlu yer dünya çok güzel uyuyoruz işte :)

Evet, dediğiniz gibi dünya bize göre en uygun yer, bazen hiç ayrılmak istemediğimiz oluyor, hepimiz insanız..:) Anlatmak istediğim his, hani o herşey sessizleştiği zaman içinizde konuşup duran o yaramaz sesten bahsediyorum. Ben o bizim için harika bir oyuncak olan dünyadan ne zaman biraz uzaklaşıp sessizliğe dalsam meditasyon yapsam içimdeki o boşluk, ne yapacağını bilememe var ya hani.. Yaşamadıysanız anlamazsınız aslında çok tuhaf bir his:) yani sözün kısası ne kadar oyalanıp dursam da kendinle başbaşa kaldığın an, etrafı şöyle bir üçüncü tekil şahıs olarak süzdüğümüzde (farkındalıkla) sizi hayata bağlayan şeyi bilmezseniz, ne istediğinizi yani hiçbir şeyin anlamı kalmıyor. İşte bu illet sorunun cevabını nasıl öğrenebiliriz??:)
 
Farkındalık yolunda en belirgin histir bu boşluk ,kimisi depresyona da giriyor hatta uzun süre.Siz bunun bilincinde olduğunuzdan bir adım öndesiniz bu güzel.Bu konuda ben de çok sıkıntı çektim.Bunun üzerinde durmayarak atlatabilirsin.Çok bunaldıysan az ara ver meditasyonlarına.
Hani bir rahatsızlığımız için ilaç kullanırız ve yan etkisi çoktur ama iyileştirir tedaviisnden sonra.Böyle düşün sakın içinde dönüp durma bu konunun.Aksi halde hayatına kararlarına yakınlarına yansır farkındalığın getirilerini tekamülüne ekleyemezsin.
Sevgiler Pembe :)
 
Kendine bir amaç bul bence benim ergenlik çağlarımda böyle geçiyordu 14 yaşımdan 17'ye kadar falan belkide hala ergenim ama artık öyle hissetmiyorum bir amaç bul kendine ve bu amaca sıkıca sarıl.
 
Evet, dediğetmö gibçönya bize göre ehatırlamazer, bazen hiç ayrılmak istemediğimiz oluyor, hepimiz insanız..:) Anlatmak istediğim his, hani o herşey sessizleştiği zaman içinizde konuşup duran o yaramaz sesten bahsediyorum. Ben o bizim için harika bir oyuncak olan dünyadan ne zaman biraz uzaklaşıp sessizliğe dalsam meditasyon yapsam içimdeki o boşluk, ne yapacağını bilememe var ya hani.. Yaşamadıysanız anlamazsınız aslında çok tuhaf bir his:) yani sözün kısası ne kadar oyalanıp dursam da kendinle başbaşa kaldığın an, etrafı şöyle bir üçüncü tekil şahıs olarak süzdüğümüzde (farkındalıkla) sizi hayata bağlayan şeyi bilmezseniz, ne istediğinizi yani hiçbir şeyin anlamı kalmıyor. İşte bu illet sorunun cevabını nasıl öğrenebiliriz??:)


Ben bu boşluk dediğiniz şeyi, uzun zaman önce tedavi ettim, öyle bir tedavi uyguladım ki sanki bin yıl önce olmuş bitmiş gibi hatırlamıyorum bile, sanki ben değilde bir başkasıymış o boşlukta kalan, tam hatırlıyamıyorum nedendi diye ama hatırladıklarımdan kalanlar anlıyor dediğiniz şeyi. Siz diyince hatırlamaya başladım.
Meditasyonla, memnuniyetsizliğinizin sebebini sorun, ben kendime hayali seçeneklerle yeni yollar hazırlamıştım, tüm yolların sonucu ayni yere çıkmıştı.
Kısaca kendimi ve insan olduğumu kabul etmekle başladım ve yapamayacağım şeyleri istemekten vazgeçtim,çünkü bazıı şeyleri almak için önce vazgeçmek gerekiyor, farkındalığında bir üst leveli bu. çok zorlasada insanı, atlatabilirseniz şu anki olduğunuz kişiyle vedalaşırsınız.
 
Anladığım kadarıyla mutlu olduğunuz şeyi bulamıyorsunuz doğrumu ?

Ben bu boşluk dediğiniz şeyi, uzun zaman önce tedavi ettim, öyle bir tedavi uyguladım ki sanki bin yıl önce olmuş bitmiş gibi hatırlamıyorum bile, sanki ben değilde bir başkasıymış o boşlukta kalan, tam hatırlıyamıyorum nedendi diye ama hatırladıklarımdan kalanlar anlıyor dediğiniz şeyi. Siz diyince hatırlamaya başladım.
Meditasyonla, memnuniyetsizliğinizin sebebini sorun, ben kendime hayali seçeneklerle yeni yollar hazırlamıştım, tüm yolların sonucu ayni yere çıkmıştı.
Kısaca kendimi ve insan olduğumu kabul etmekle başladım ve yapamayacağım şeyleri istemekten vazgeçtim,çünkü bazıı şeyleri almak için önce vazgeçmek gerekiyor, farkındalığında bir üst leveli bu. çok zorlasada insanı, atlatabilirseniz şu anki olduğunuz kişiyle vedalaşırsınız.

Bu süreç ne kadar sürmüştü hatırlıyor musunuz? Bir de özele girmek istemem ama burnumuzun dikine gidersek nelerden vazgeçmemiz gerekecek? Burda yazmak istemezseniz anlayışla karşılarım:)
 
Konu içinde iki kez flood yapıldı arkadaşlar sizler yeni de değilsiniz ,lütfen az daha sabırlı ve dikkatli.

Sevgiler.
 
Ben böyle yola girip girmemeyi sürekli düşünüyorum ve bu beni çok sıkıntıya sokuyor alışkanlıklarımı bırakmak ve farklı bir dünyaya atılmak bana dehşet derecede korkunç geliyor. Bir de bu din meselesi yüzünden garip durumlara düşüyorum. Ne yapacağımı şaşırdım.
 
Vazgeçmekten korkmamayı öğrenene kadar sürer, insan olduğumuzu kabul ettiğimizde sanki bir sınırı kabul ettiğimizi düşünüp pek çok şey kaybettiğimizi, ulaşamayacağımızı sanırız.
Aslında kendimizi kabul edersek, herşeye sahip olduğumuzu anlarız ama işte bu kendimizi kabul etme kısmı zor, herkes kabul etmemek için inkar eder, isyan eder, mücadele eder...
Kendi enerjimizi kendi kendimizle savaşa harcarız. Eğer bu iç mücadele uzlaşıya varırsa, kalan enerjimizlede o boşluk dediğimiz duygu kapanır.
Bu memnuniyetsizlik ve kabul etmemekten kaynaklanan mücadelemize harcadığımız enerjiyle zaten herşeye sahip olabiliriz. Kendimizi buna ikna etmek zor ama, doğduğumuzdan beri mücadele ediyoruz bu kendimizden vazgeçmek gibi,Benimki belki yıllar sürdü, belki bir gün. Konusunu açmasaydın hatırlamazdım, şu an düşünüyorum bende nasıl oldu diye. Sanki önceden izlediğim bir filmiş gibi aklımda hala.
Yaşam koçu gibi hissettim kendimi :D ama ciddi olarak yazdığım ender yazılardan biri bu,
 
Vazgeçmekten korkmamayı öğrenene kadar sürer, insan olduğumuzu kabul ettiğimizde sanki bir sınırı kabul ettiğimizi düşünüp pek çok şey kaybettiğimizi, ulaşamayacağımızı sanırız.
Aslında kendimizi kabul edersek, herşeye sahip olduğumuzu anlarız ama işte bu kendimizi kabul etme kısmı zor, herkes kabul etmemek için inkar eder, isyan eder, mücadele eder...
Kendi enerjimizi kendi kendimizle savaşa harcarız. Eğer bu iç mücadele uzlaşıya varırsa, kalan enerjimizlede o boşluk dediğimiz duygu kapanır.
Bu memnuniyetsizlik ve kabul etmemekten kaynaklanan mücadelemize harcadığımız enerjiyle zaten herşeye sahip olabiliriz. Kendimizi buna ikna etmek zor ama, doğduğumuzdan beri mücadele ediyoruz bu kendimizden vazgeçmek gibi,Benimki belki yıllar sürdü, belki bir gün. Konusunu açmasaydın hatırlamazdım, şu an düşünüyorum bende nasıl oldu diye. Sanki önceden izlediğim bir filmiş gibi aklımda hala.
Yaşam koçu gibi hissettim kendimi :D ama ciddi olarak yazdığım ender yazılardan biri bu,

:) bu sanırım biraz yaştan kaynaklanıyor,birşeylerin oturması için yaş çok önemli bir etken. Dediğiniz çok mantıklı, yaşanmış olduğu için denenmiş ve kanıtlanmış teori olarak algıladım:) insan insan olduğunu niçin kabul etmek istemez diye aklıma da bir soru takılmadı değil. Sanırım bu da ruh beden çatışmasından ileri geliyor.(dediğiniz gibi) Bu da büyük bir güce sahip olan ruhun bedene hapsolmuşluğunun farkına varmasından dolayı. Bu farkı farkettiğim zamanlar genelde meditasyon yapıyor veya müzik dinliyor oluyorum. -Sevgili albus'un müzik kutusundan:D- o yüzden hep meditasyon yaparken ölüp bedenimden kurtulmak istiyormuşum. Ama yapmam gereken bedenimle ruhumu uzlaştırmak.. Yoksa tekamülü tamamlayamam öyle değil mi:/
 
Ben kendimle mücadele etmekten bir şey yapamadım. Şöyle bir söz vardır ''Bitirmeyeceğiniz işe başlamayın'' ancak ben sürekli arada kalıyorum bir bıraktım tekrar girmeyeceğim bu siteye ve böyle konulara bir bakıyorum kendimi araştırırken buluyorum. Bilmiyorum bana korkunç geliyor ve korkuyorum. Özellikle de din kavramı yüzünden. Bunun için ne yapabilirim ?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst