Kovan Zihin

gizliherif

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2014
Mesajlar
127
Tepkime puanı
53
Bir arı kovanı. Kovanın içindeki üye arılar vızır vızır bir o yana bir bu yana görevlerini yerine getirebilmek için canla başla uçuşuyorlar. Bir kovandan bahsediyoruz, herkes birbiriyle dayanışma içerisinde ve olması gerektiği gibi her üyenin üzerine bir misyon düştü, düşüyor, düşecek! Vazifelerini memnuniyetle yerine getiren arıcıklar kovanın hayrına gerçekleşen her bir iş parçacığı için sevinçten göz yaşı döküyorlar. Üyeler birbirlerini farklılıklarından dolayı yargılamıyor. İğnesi olmayan arıcığa kimse iğnen nerede diye sormuyor, böyle bir soruyu aklının ucundan dahi geçirmiyor. Bütünü gözeterek yapılanların önemini kavramış olmalılar. Biliyorlar ki başkalarına hizmet özünde kendine hizmet. Kovandan ayrılıp sadece kendilerine de hizmet edebilirlerdi tabii değil mi? Edebilirlerdi ama bu zor bir yol olurdu ve sarf edilmesi gereken çaba daha büyük olurdu, tartışmasız.

Şimdi benzer bir paradigma. Daha büyük çapta. Kovan zihin. Üyeler birbirlerini hem tanıyor, hem tanımıyor, bazen kendilerine hizmet ediyor, bazen başkalarına. Kesinlikle ama kesinlikle ortada ne bir kontrol mekanizması var, ne de bir hiyerarşi. Bu yokluğun içinde bir organizasyon da yok. Halbuki her üyenin üstüne birer misyon düşmeliydi ve misyonlar da zevkle yerine getirilmeliydi. Neyse ki arı kovanıyla başka bir ortak bir noktası var, içi vızır vızır! Farklı üyelerin düşünceleri durmaksızın birbirleriyle yarış halinde. Yarış esnasında sıklıkla kazalar gerçekleşebiliyor ve yarışmacı düşünceler üst üste binebiliyor, üst üste binmeleri yetmezmiş gibi birbirlerine sıkı sıkıya bağlanabiliyor, daha da yetmiyor organik bileşiğe dönüşebiliyor; hezeyan... Kovana giriş yapmak sanıldığı kadar zor değil, çaba sarf etmeden aniden kovanın içinde belirmek, kovanın parçası olmak mümkün. Üyelerin hiçbiri kovanın varlığından haberdar değildi, ne de içinde olduğundan. Giriş yaptıktan sonra çıkış yapmak ise biraz zor, içi bir hayli karışık ve giriş kapısıyla çıkış kapısı nerede belirsiz. Nedendir bilinir, kovan içindeki bazı üyelerin sesi diğerlerinden daha gür çıkıyor. Bir ihtimal her gün çiğ yumurta yiyorlar, ya da bol bol meditasyon yapıyorlar kim bilir? "Gel gel ne olursan ol yine gel" ilkesini benimsediği aşikar olan kovan çeşit çeşit üyeciğiyle akıllara durgunluk veren bir çeşitliliğe sahip. Kimi var "Atum" zikriyle bir şeyler yapıyor, kimi var ki badigardları çok seviyor. Bazısı var mühürler kırıldı mı hüsrana uğruyor, bazısı var ki varlıklardan yasaklı bilgiler istiyor. Dedikoduyu, gıybeti sevenleri gözden kaçırırsak ayıp olur, kovanda sayıca üstünlüğe sahipler. Üyecikler hayatın olağan akışında birbirlerinden habersiz başkalarıyla diyaloga girerken aynı anda benzer konuları konuşabiliyor. Yeri geliyor sanki bir televizyon programının içindeymiş gibi farkında olmadan birbirlerinin taklidini yapabiliyor. Eldeki verilere istinaden bu kovanın neye, niçin, nasıl hizmet ettiği büyük bir muamma.

İşte dezorganize bir kolektif bilinç örneği...
 
Üst