alin
Kayıtlı Üye
Korktuğunuz hiç başınıza geldi mi?
İlk evvel ben yanıt vereyim, evet geldi. Hayatımda hep korkuları çekmesem de korktuğumu yaşadığım ya da dilemediğim karakterli kişileri hayatıma çektiğimi deneyimlediğim oldu. Dilemediğimiz karakterli insanları hayatımıza çekmek, dilemediğimiz durumları sıklıkla yaşamak...
Konuya vakıf olanlar bilir, çok derin bilmeyenler de deneyimlemişlerdir mutlaka. Ne deniyor evrende, benzer enerjiler birbirlerini çeker, o nedenle pozitif enerji ve duygu durumunda olun ki dilediğiniz hayatı sürdürebilin. Daha önce bu yasaya aykırı gibi duran, bilinçli düzeyimizle algılayamadığımız ve kendimize hakim olamadığımız durumlardan bahsetmiştik. Bilinçaltı kodlarımızın etkileri, çok ama çok belirgindi. Bir de korkularımızı çekme durumumuz vardır ki yine hala doğru enerjiyi yaydığımız halde, niçin istemediğimiz durumlarda kendimizi buluyoruz?
Korktuğumuzu, bilinçli olmasa da çekiyoruz da ondan. Örneğin siz yalana karşı birisiniz, yalandan yoğun şekilde nefret eder, ilişkiniz ne olursa olsun, ister özel hayat, ister dost- akraba vs. dürüstlüğe önem verirsiniz lakin hayatınıza giren kişilerde, hepsi olmasa da rahatsız edecek derecede bir kısmında, yalana meyilli tavırlar gözlemlersiniz. Bu örnekler, sayısız şekilde çoğaltılabilir. Sizin de kendinizde hoşnut olduğunuz ama başkalarında hoşlanmasanız da "hep şöyleleri beni buluyor dediğiniz durumlar oldu mu? Yanıtınız evet ise kabullenmesi zor bir gerçeği söylemeliyim, çoğunlukla bu durumu biz çekiyoruz. Nasıl mı? Aynı örnekle devam edelim, siz dürüst kişiliğinizle övünürken içten içe, bu yönünüzün değer göreceği kişileri çekersiniz. Öyle ya bu yönünüz sıradanlaşırsa, kendinizdeki değer de anlamını yitirecektir.Söylediğim gibi kabul etmesi zor bir gerçek ama işin özü budur. Siz ne kadar ben öyle birisi değilim deseniz de bilinçaltının işleyişi, bilinçli düzeyiniz gibi değildir. Kendini değerli görmeye programlanmış, hep kendisini korumaya adamıştır.
Bir annenin evladına seslenişini hatırlayalım. "Çocuğum, oradan zıplama düşersin"! Evet beklenen son yaşanır ve çocuk düşer. Elbette akıl sağlığı yerinde olan hiç bir anne, sırf kendisi söylediği için çocuğunun düşmesini dilemez asla!! Yalnız bilinçaltında çocuğunun gözünde bir ömür haklı çıkma, öngörülerinin değer görmesi, dinlenme vb. gerekçeler vardır. Yine elbette, bilinçaltı düzeyde çekilen durumlardır bunlar. Çocuk da oralı gibi görünmese de bilinçaltına, düşme korkusunu işlemiştir.
Bilinçaltının haklı çıkma dürtüsü dışında korkularımızı da açıkça çekmekteyiz. Sizin de gözlemlediğiniz durumlar olmuştur. Başına herhangi bir aksilik gelen kişi, o olayı diğer kişilere oranla daha sık yaşamaktadır. Çünkü farkında olsun olmasın o durumla ilgili korku enerjisini yaymaktadır. O korkuyu duyduğu durumları, kişileri, ortalamanın üstünde çekebilmektedir. Hayati önem taşıyan sınavlardan birisini ele alalım. Üniversite sınavına çok iyi şekilde hazırlanmış bir kişi, aynı anda iki yoğun enerjiyi yayacaktır. Birincisi başarma arzusu, diğeri ise başaramama korkusu ve genel söylenen şudur ki hangi enerjiyi daha yoğun şekilde yayıyor, o enerji titreşimini evrene salıyorsa, o enerjiye yakışan sonucu kendisine çekecektir.
Evet durum bu denli basit aslında. Yaydığımız enerjiyi kendimize çekiyoruz. Yalnız korkularımız ve bilinçaltının dürtülerini de aynı şekilde yayıp çekiyoruz. Kişisel önerim ise şudur: Korku enerjisi yaydığınız anları fark ettiğinizde, olumlu imajine yaratıp, olumlu yanıt aldığınız hali duyumsayıp, kısa sürede en son o enerjide kendinizi sabit kılıp, dikkatinizi dağıtmak. Gün içinde kendinizi onaylar şekilde, duygu durumları ve enerjiyi yaymaya özen göstermek. Çok yoğun şekilde korkulardan bahsederek, düşünerek değil de odağı iyiye yönlendirip, başka şeylere yönelerek.
Unutmayın, hayatınız sizin evreniniz, sizin bahçenizdir. Hangi kısma bakar, özen gösterirseniz, onu beslemiş ve hayatınızda daha çok yer yaratmış olacaksınız. Çektiğiniz durumlar da tamamen ona göre şekillenecektir.
Alin
Sevgiyle...
İlk evvel ben yanıt vereyim, evet geldi. Hayatımda hep korkuları çekmesem de korktuğumu yaşadığım ya da dilemediğim karakterli kişileri hayatıma çektiğimi deneyimlediğim oldu. Dilemediğimiz karakterli insanları hayatımıza çekmek, dilemediğimiz durumları sıklıkla yaşamak...
Konuya vakıf olanlar bilir, çok derin bilmeyenler de deneyimlemişlerdir mutlaka. Ne deniyor evrende, benzer enerjiler birbirlerini çeker, o nedenle pozitif enerji ve duygu durumunda olun ki dilediğiniz hayatı sürdürebilin. Daha önce bu yasaya aykırı gibi duran, bilinçli düzeyimizle algılayamadığımız ve kendimize hakim olamadığımız durumlardan bahsetmiştik. Bilinçaltı kodlarımızın etkileri, çok ama çok belirgindi. Bir de korkularımızı çekme durumumuz vardır ki yine hala doğru enerjiyi yaydığımız halde, niçin istemediğimiz durumlarda kendimizi buluyoruz?
Korktuğumuzu, bilinçli olmasa da çekiyoruz da ondan. Örneğin siz yalana karşı birisiniz, yalandan yoğun şekilde nefret eder, ilişkiniz ne olursa olsun, ister özel hayat, ister dost- akraba vs. dürüstlüğe önem verirsiniz lakin hayatınıza giren kişilerde, hepsi olmasa da rahatsız edecek derecede bir kısmında, yalana meyilli tavırlar gözlemlersiniz. Bu örnekler, sayısız şekilde çoğaltılabilir. Sizin de kendinizde hoşnut olduğunuz ama başkalarında hoşlanmasanız da "hep şöyleleri beni buluyor dediğiniz durumlar oldu mu? Yanıtınız evet ise kabullenmesi zor bir gerçeği söylemeliyim, çoğunlukla bu durumu biz çekiyoruz. Nasıl mı? Aynı örnekle devam edelim, siz dürüst kişiliğinizle övünürken içten içe, bu yönünüzün değer göreceği kişileri çekersiniz. Öyle ya bu yönünüz sıradanlaşırsa, kendinizdeki değer de anlamını yitirecektir.Söylediğim gibi kabul etmesi zor bir gerçek ama işin özü budur. Siz ne kadar ben öyle birisi değilim deseniz de bilinçaltının işleyişi, bilinçli düzeyiniz gibi değildir. Kendini değerli görmeye programlanmış, hep kendisini korumaya adamıştır.
Bir annenin evladına seslenişini hatırlayalım. "Çocuğum, oradan zıplama düşersin"! Evet beklenen son yaşanır ve çocuk düşer. Elbette akıl sağlığı yerinde olan hiç bir anne, sırf kendisi söylediği için çocuğunun düşmesini dilemez asla!! Yalnız bilinçaltında çocuğunun gözünde bir ömür haklı çıkma, öngörülerinin değer görmesi, dinlenme vb. gerekçeler vardır. Yine elbette, bilinçaltı düzeyde çekilen durumlardır bunlar. Çocuk da oralı gibi görünmese de bilinçaltına, düşme korkusunu işlemiştir.
Bilinçaltının haklı çıkma dürtüsü dışında korkularımızı da açıkça çekmekteyiz. Sizin de gözlemlediğiniz durumlar olmuştur. Başına herhangi bir aksilik gelen kişi, o olayı diğer kişilere oranla daha sık yaşamaktadır. Çünkü farkında olsun olmasın o durumla ilgili korku enerjisini yaymaktadır. O korkuyu duyduğu durumları, kişileri, ortalamanın üstünde çekebilmektedir. Hayati önem taşıyan sınavlardan birisini ele alalım. Üniversite sınavına çok iyi şekilde hazırlanmış bir kişi, aynı anda iki yoğun enerjiyi yayacaktır. Birincisi başarma arzusu, diğeri ise başaramama korkusu ve genel söylenen şudur ki hangi enerjiyi daha yoğun şekilde yayıyor, o enerji titreşimini evrene salıyorsa, o enerjiye yakışan sonucu kendisine çekecektir.
Evet durum bu denli basit aslında. Yaydığımız enerjiyi kendimize çekiyoruz. Yalnız korkularımız ve bilinçaltının dürtülerini de aynı şekilde yayıp çekiyoruz. Kişisel önerim ise şudur: Korku enerjisi yaydığınız anları fark ettiğinizde, olumlu imajine yaratıp, olumlu yanıt aldığınız hali duyumsayıp, kısa sürede en son o enerjide kendinizi sabit kılıp, dikkatinizi dağıtmak. Gün içinde kendinizi onaylar şekilde, duygu durumları ve enerjiyi yaymaya özen göstermek. Çok yoğun şekilde korkulardan bahsederek, düşünerek değil de odağı iyiye yönlendirip, başka şeylere yönelerek.
Unutmayın, hayatınız sizin evreniniz, sizin bahçenizdir. Hangi kısma bakar, özen gösterirseniz, onu beslemiş ve hayatınızda daha çok yer yaratmış olacaksınız. Çektiğiniz durumlar da tamamen ona göre şekillenecektir.
Alin
Sevgiyle...