aswang
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 12 Şub 2010
- Mesajlar
- 176
- Tepkime puanı
- 12
Eğer bir insan kendini geliştirmek ve tekâmül etmek istiyorsa yapacağı en önemli şey “kendini bilme” çalışmasıdır. Asırlardır bir çok öğretide, dinlerde bu konu devamlı olarak işlenmiş, insanlara “Kendini bil”, “Kendini bilen, Rabbini bilir” denmiştir. Dolayısiyle kendini bilme çalışması, aynı zamanda insanın özüne doğru yaptığı bir yolculuktur da. Özüne ulaşan insan orada Yaradanın sevgisi ve bilgisi ile karşılaşır. Kendini bilme, gerekli değişim ve dönüşümü yapma ve öze ulaşma ise, ancak bilgilenmekle mümkündür. Çünkü bilgilenmek herşeyin başıdır.
Kendini bilme çalışması kişiye ruhsal bir gelişim sağlar. Dolayısıyla, hayatı daha bilgece yaşar. Kendini bilme, aynı zamanda tekamülün de gereğidir.
Kişinin kendini bilmesi, gerekli değişim ve dönüşümü yapabilmesi için önce kendini görmesi gerekir. İnsanın kendini görme biçimlerini üç başlık altında toplayabiliriz.
1- Bilgilenmekle kendini görmek:
Bilgilenmek herşeyin başıdır. İnsan bilgilendikçe “farkındalığı” artar. Kendini ve çevresini daha iyi görmeye başlar. Düşüncelerini ve duygularını tanımaya çalışır. Onlara hakim olabilmek için devamlı kontrolden geçirir. Düşüncelerinde ne kadar çok yargı taşıdığını farkeder. Bulduğu olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye çalışır. Doğru ve yanlışı ayırd etmeyi öğrenir. Kısaca, düşünce ve duygularının ne yönde olduğunun farkındalığını yaşamak, ona değişim ve dönüşüm imkanını hazırlar. Bu da düşüncelerin ve duyguların devamlı olarak kontrol edilmesiyle mümkündür. Farkedilen bir yanlış düşünce veya duygu, eyleme dökülmeden önce düşünce planında değişime uğratılmış olur. Bu da kişiyi doğru eyleme götürür. Onun için bilgilenmenin getirdiği farkındalık kişinin kendini görmesinde çok önemlidir.
2 – Olaylar içinde kendini görmek:
İkinci bir yol ise, kişinin karşılaştığı olaylar içinde kendini görmesidir ki, bu da “farkındalık” isteyen bir olaydır. İnsan, duygu ve düşünce planında yakalayamadıklarını veya kontrol edemediklerini zaman zaman eyleme yansıtır. Dolayısıyla yaptığı herhangi bir eylemin doğru veya yanlış sonuçlarıyla karşı karşıya kalır. Eğer insan kendini bilme ve değişim arzusu taşıyorsa, yani bir farkındalık içinde ise, o eylemin içinde kendi durumunun nerede olduğunu, eksikliklerini, yanlışlıklarını görüp, gerekli değişim ve dönüşümleri yapar. Karşılaştığımız her olay, bize bizi gösteren bir aynadır. Aynaya bakıp kendimizi olduğumuz gibi görmeye çalışmak ve değişmek bizi yükseltir. Ayrıca Günlük yaşantıda kendimizin nerede olduğunu ölçebilecek evrensel değerler, yasalar vardır. Bu değerleri kendimizi görmek için ölçü olarak kullanabiliriz.
3 – Başkalarının gözüyle görmek:
İnsan bazen yukarıda anlatılan bu iki yolla da gözünden kaçırdığı, kendini göremediği zamanlar olabilir. O zaman bizi çevremizdeki diğer insanlar uyarır. Dolayısıyla kendimizi görebilmek için çevremizden yapılan uyarılara da kulak vermemiz gerekir. Genellikle insan, bir başkasından gelen eleştiriye, hemen kendini kapama ve savunma eğilimindedir. Hatta egosundan dolayı eleştiriyi yapana alınabilir, darılabilir, kızabilir de. Ama kendini görmek ve geliştirmek isteyen bir insansa ve bunun farkındalığını yaşıyorsa, böyle bir kişi eleştiriye her zaman açık olacaktır. Ancak yapılacak olan eleştirinin yeri, zamanı, dozu ve sevgi ile yapılması, mesajın karşı tarafa ulaşması açısından çok önemlidir. O zaman kişi söylenen yanlışlıklar, eksiklikler üzerinde düşünecek, onları kabullenip değişime uğratacaktır. Bu durum, kişiye, kendini bilme ve yükselme yolunda kişiye hız kazandıracaktır.
Yukarıda anlatılan kendimizi görme biçimleriyle düşüncede, duyguda ve dolayısıyle davranışlarımızda yapacağımız gerekli değişim ve dönüşüm, bizi süratle arıtacak ve yükseltecektir.
Erol Yurderi
Kendini bilme çalışması kişiye ruhsal bir gelişim sağlar. Dolayısıyla, hayatı daha bilgece yaşar. Kendini bilme, aynı zamanda tekamülün de gereğidir.
Kişinin kendini bilmesi, gerekli değişim ve dönüşümü yapabilmesi için önce kendini görmesi gerekir. İnsanın kendini görme biçimlerini üç başlık altında toplayabiliriz.
- Bilgilenmekle kendini görmek.
- Olayların içinde kendini görmek
- Başkalarının gözüyle kendini görmek
1- Bilgilenmekle kendini görmek:
Bilgilenmek herşeyin başıdır. İnsan bilgilendikçe “farkındalığı” artar. Kendini ve çevresini daha iyi görmeye başlar. Düşüncelerini ve duygularını tanımaya çalışır. Onlara hakim olabilmek için devamlı kontrolden geçirir. Düşüncelerinde ne kadar çok yargı taşıdığını farkeder. Bulduğu olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye çalışır. Doğru ve yanlışı ayırd etmeyi öğrenir. Kısaca, düşünce ve duygularının ne yönde olduğunun farkındalığını yaşamak, ona değişim ve dönüşüm imkanını hazırlar. Bu da düşüncelerin ve duyguların devamlı olarak kontrol edilmesiyle mümkündür. Farkedilen bir yanlış düşünce veya duygu, eyleme dökülmeden önce düşünce planında değişime uğratılmış olur. Bu da kişiyi doğru eyleme götürür. Onun için bilgilenmenin getirdiği farkındalık kişinin kendini görmesinde çok önemlidir.
2 – Olaylar içinde kendini görmek:
İkinci bir yol ise, kişinin karşılaştığı olaylar içinde kendini görmesidir ki, bu da “farkındalık” isteyen bir olaydır. İnsan, duygu ve düşünce planında yakalayamadıklarını veya kontrol edemediklerini zaman zaman eyleme yansıtır. Dolayısıyla yaptığı herhangi bir eylemin doğru veya yanlış sonuçlarıyla karşı karşıya kalır. Eğer insan kendini bilme ve değişim arzusu taşıyorsa, yani bir farkındalık içinde ise, o eylemin içinde kendi durumunun nerede olduğunu, eksikliklerini, yanlışlıklarını görüp, gerekli değişim ve dönüşümleri yapar. Karşılaştığımız her olay, bize bizi gösteren bir aynadır. Aynaya bakıp kendimizi olduğumuz gibi görmeye çalışmak ve değişmek bizi yükseltir. Ayrıca Günlük yaşantıda kendimizin nerede olduğunu ölçebilecek evrensel değerler, yasalar vardır. Bu değerleri kendimizi görmek için ölçü olarak kullanabiliriz.
3 – Başkalarının gözüyle görmek:
İnsan bazen yukarıda anlatılan bu iki yolla da gözünden kaçırdığı, kendini göremediği zamanlar olabilir. O zaman bizi çevremizdeki diğer insanlar uyarır. Dolayısıyla kendimizi görebilmek için çevremizden yapılan uyarılara da kulak vermemiz gerekir. Genellikle insan, bir başkasından gelen eleştiriye, hemen kendini kapama ve savunma eğilimindedir. Hatta egosundan dolayı eleştiriyi yapana alınabilir, darılabilir, kızabilir de. Ama kendini görmek ve geliştirmek isteyen bir insansa ve bunun farkındalığını yaşıyorsa, böyle bir kişi eleştiriye her zaman açık olacaktır. Ancak yapılacak olan eleştirinin yeri, zamanı, dozu ve sevgi ile yapılması, mesajın karşı tarafa ulaşması açısından çok önemlidir. O zaman kişi söylenen yanlışlıklar, eksiklikler üzerinde düşünecek, onları kabullenip değişime uğratacaktır. Bu durum, kişiye, kendini bilme ve yükselme yolunda kişiye hız kazandıracaktır.
Yukarıda anlatılan kendimizi görme biçimleriyle düşüncede, duyguda ve dolayısıyle davranışlarımızda yapacağımız gerekli değişim ve dönüşüm, bizi süratle arıtacak ve yükseltecektir.
Erol Yurderi