Kelebek Etkisi ve İç Dinamikler

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
KELEBEK ETKİSİ ve İÇ DİNAMİKLER

Kelebek Etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir sizin de bildiğiniz gibi…
Biliyor musunuz; "Çin'de bir kelebek, bir çiçeğin üstüne konarken kanat çırptı diye Karayip adalarında fırtına çıkması olasılıklardan biridir. Bir kelebeğin kanat çırpmaları bile belli bir süre sonra atmosferin durumunu tümüyle değiştirebilir. Bu spiritüel olarak demektir ki: yaşamda öyle çok olasılık var ki, bizler varoluş yasaları içinde yapacağımız özgür seçimlerle kendimize sürekli yeni olasılıklar yaratma, düş kelebeğinin kanatlarını çırpmasıyla da yepyeni bir ortamla karşılaşma potansiyeli ile her an iç içe yaşıyoruz.

Örneğin, kendinizi ışık işçisi gibi hissediyorsanız, ışığa yönelmeye çalışan minik bir pervanenin kendini ışıkla bütünleşip dönüştürme arzusuna benzeyen şekilde gelişme ve bütünleşme aşkı hissetmeniz normaldir. Bu dönüşümle günlük yaşamdaki görevlerinizi tam bir performans göstererek yerine getirebilir; aydınlanma, kendini geliştirme, aydınlatıcılık meşalesini sevgi ve sevinç ile taşıma özgürlüğü hissedebilirsiniz. Yüreğinizdeki kelebek kendinin dışında olanlarında da gelişimine katkıda bulunacağı için bu kez kanatlarını varoluş yasalarının en önemlilerinden bir tanesi için çırpmış olur. Gelişmek ve geliştirmek, yani Tekamül etmek ve Tekamül ettirmek.

Bu yasa evrenin işleyiş prensibinin en temel çekirdek noktalarından biridir çünkü aksi takdirde tek bir bireyin gelişimi, tek bir ulusun gelişimi tek bir gezegenin gelişimi sözkonusu olurdu ama evren öyle bir şekilde tasarlanmış ki programı sadece gelişmek ve geliştirmek üzerine kurulu!…

Halkalar ve zincirler birbirlerine öyle bağlıdırlar, olaylar-oluşumlar birbirine öyle bağlıdırlar ki, sizin gelişiminiz bir diğerinin gelişimini tetiklemekte veya ona bir fayda sağlamakta ve bu böyle tıpkı suya atılan bir taş gibi halka halka ilerlemektedir. Halkalar giderek, açılarak büyümekte ve karşı kıyıya kadar varmaktadır.
Varoluş yasasalarının en temel prensiplerinden biri olan gelişmek ve geliştirmek, tekamül etmek ve tekamül ettirmek evrensel işlevini her yerde korur. Evrende yaratılmış olduğunu gördüğünüz canlı cansız ama bir enerji taşımakta olan her türlü şey için bunu söyleyebiliriz. Gelişmek ve geliştirmek onun ana fonksiyonudur.

İnsanoğlunun bugüne kadar sorduğu sorularda hatta çoğu zaman benim vazifem nedir ve benzeri gibi çok sorduğu sorularının yanıtında ilk madde olarak: birinci vazifeniz gelişmek yani bireysel gelişiminizi yapmak ve geliştirmek yani diğerlerinin de gelişimine katkıda bulunmak demek mümkündür.
İnsan bu birincil vazifeyi tam olarak ne kadar yeterli bir performansla ve başarıyla tamamlarsa hem kendisinin gelecek yaşamları için, hem de şu an ki yaşamı için yeni kapıların, yeni olanakların açılmasına fırsat sağlamış olur.

Elindeki iş ne olursa olsun onu tam hakkını vererek yerine getirme potansiyeli, gerek karmik düzenler, gerek yeni yapılandırılacak yaşam biçimleri açısından faydalıdır. Sizin yaptığınız en önemli görevlerden bir tanesi bu gelişmek ve geliştirmek kapsamında aslında maddeyi geliştirmektir. Maddeyi geliştirmek yine yaşamsal fonksiyonlarınızdan biridir ve bu gezegendeki herkesi kapsar.

Maddeyi geliştirmek

” Sizler bir beden ve ruh bileşimi olduğunuza göre ruhunuzun gelişimi ile bedenleriniz yani madde dediğimiz şeyde sizinle beraber etrafınızdaki birçok alanda gelişmekte ve daha ince daha süptil enerjilere doğru ilerlemektedir. Dünya gezegeni çok ağır bir maddesel enerji alanına sahip. Onu geliştirmek sizin yaşamsal fonksiyonlarınız kapsamında, şuurlu ve bilinçli olan gruplar için bu daha da önemli bir görev haline gelmekte. Işık işçilerinin tam bir performansla başarıya ulaşması hem kendileri, hem içinde bulundukları alan içinde yaşayan canlıların gelişimleri gibi nedenler yüzünden çok önemli. Gezegen üzerindeki tüm ışık işçilerinin tam bir performansla çalışmalarının istenmesinin bir anlamı da budur.
Sadece o kişilerin daha iyi olmaları değildir buradaki amaç; kendi gelişimlerini yaparken aynı zamanda bu gezegen üzerinde bir gelişime neden oldukları, katı maddesel alanların gelişimlerine fayda sağladıkları veya yapılandırılması, geliştirilmesi gereken bazı varlıkların gelişimine katkıda bulundukları ve aynı zamanda ortak şuur alanına yayın yapmak suretiyle tanımadıklara başka varlıkların da onların gelişimlerinden beslenebilmesi anlamına geldiği için ışık işçilerinden tam performans istenir. Çünkü kelebek etkisi ile bir ışık işçisi olarak sergilediğiniz sağlam ve ilkeli duruşun, sadece tanıdığınız değil hiç tanımadığınız gezegenin taa öbür ucunda yaşamakta olan varlıklara da hayrı dokunabilir.”

Kelebek Etkisi

”Sizin buradaki gelişiminizin bir yansıması hangi sahillere hangi dalgaları götürür hiç bilinmez, kelebek etkisi diye anlatılmak istenen şey de budur. Evrenin küçük bir köşesinde küçücük bir kelebeğin kanat çırpması, evrenin bambaşka bir köşesinde çok büyük dalgalarla bambaşka bir olaya neden olabilir. Süre gelen halkaları izlerseniz, o olayın da nasıl geliştiğini bulma şansınız olabilir. Bu da sebep-sonuç yasasıdır. Küçücük bir hareket, küçücük bir ivme birbirine bağlı halkalar nedeniyle çok bambaşka bir olaya dönüşebilir. O yüzden sizin buradaki gelişiminiz ve ortak şuur alanına ilkeler ve prensipleri korumak doğrultusunda yaptığınız yayınlar, hiç tanımadığınız gezegenin bambaşka bir ucundaki bir varlığa çok faydalı etkilerde bulunabilir ve onun gelişimine katkıda bulunabilir.”

Böylece de gelişmek ve geliştirmek dediğimiz varoluş yasalarından en önemlisini yerine getirmiş oluruz yani bizlerin gelişmesindeki maksadın sadece bireysel olmadığını fark etmek, üst seviyeli bir bakıştır. Buradaki önemli konu kendini aydınlatmaya aday bireylerin yeterli düzeyde gelişmeleridir. Onlar ne kadar aydınlık ve açık olurlarsa hem söylenenleri daha iyi duyarlar, hem de daha iyi anlarlar ve uygularlar, hem de onlara çok daha rahat ulaşılabilir.

” Böylece de daha sistemli ve programlı çalışmalar yaparak, kelebek etkilerini gezegenin pek çok yerinde yaratmak mümkün olur ve kurtarılması hedeflenen, ulaşılması beklenen bir kitleye de ulaşmayı başarmak da söz konusu hale gelir. Sizlerin ve sizler gibi çalışan grupların da katkılarıyla birlikte yürütülen evrensel ortak çalışma programlarının gerçek amaçları bunlardır. Ve o yüzden sizlerin kişisel başarılarının tek tek dahi olsa önemli nedenleri ve gereklilikleri vardır.Bütün için başarmak bugüne kadar pek tanımadığımız birlik şuurunun küçük bir yansımasıdır.”

Genel olarak gezegende bir yılgınlık veya benzeri bir atalet duygusu sık sık izlenmekte, bunu herkese yaymak gerekmemekte ise de, çıkan genel hava zaman zaman bu olabilmektedir maalesef. Bir erteleme duygusu yani bugün yapamadım yarın yaparım, bugün şöyle oldu yarına kalsın, bugün hava sıcak, bugün rüzgar var gibi çok anlamlı olmayan bahanelerle vazifelerin ertesi güne hatta bir sonraki hatta daha bir sonraki güne ertelendiğini gözlenebilmektedir. Çevrenize daha dikkatli gözlerle bakarsanız, insanoğlunun elindeki görevi aksatmak üzere her an yeni bahaneler uydurmaya hazır olduğunu gözlerinizle görebilir, ruhunuzla hissedebilirsiniz… Bu da yeterli iç dinamiğin yakalanamaması yüzündendir.

Yeterli iç dinamik üretmek

Yeterli iç dinamiğin yakalanmaması ve atalete, tembelliğe teslim oluş nedeniyle görevleri ertelemek günlük yaşam biçimi olmuş ve çeşitli bahaneler ardı ardına eklenerek erteleme çok rahat üretilir hale gelmiştir. Çünkü gezegenin ağır bir enerjisi vardır, atalete, tembelliğe müsaittir. Ama son derece ağdalı yoğun, yorgunluk yaratabilen, insanın hareket kabiliyetini kısıtlayabilen, iç dinamiğininin devamlı ayakta tutulmasını zorlaştıran bu enerjiyle, ışığa yolculuğu yaşam hedefi kabul eden, yüreği sevgi dolu ışık işçileri eğer isterlerse çok rahat mücadele edebilir ve bu girdaplara girmemeyi becerebilirler.

Motivasyonu Kaybetmemek

Her ne kadar daha aydınlık bir noktaya bakıyor olsanız da bazen bu tarzdaki yerlere her insan girebilir, bu enerjiye teslim olabilir, atalete düşebilir. Gezegenin etkileri de burada bir ölçüde etkendir ancak bu şekilde sadece işinizin uzamasına, geçecek zamanın daha uzun olmasına ve geçen zamanın uzun olmasıyla beraber ister istemez işlerin zorlaşmasına neden olunduğu da unutulmamalıdır. Yapmanız gereken bir işi üç gün içinde bitirirseniz sizde o enerjiyi daha dinamik şekilde ayakta tuttuğunuz için kendinizi çok daha iyi hissedersiniz. Ama üç günlük bir işi 30 güne uzattığınızda hem kendinizi ister istemez daha yorgun; bir türlü bitmek bilmeyen bir işin içindeymiş gibi hissedersiniz ve uzadıkça sıkıntıya neden olur. Burada uygulanacak en iyi formül soğuk suya bir anda atlamaktır. Bir anda dalmak, hiç motivasyonu kaybetmeden, gezegenin enerjilerine teslim olmadan, hızlıca yapılması gerekeni tamamlamak, uzatmamak, bekletmemek, ertelememek. Ertelediğiniz tüm işler, sizin üzerinizde enerjisel anlamda ağırlıklar yapmaktadır. Zihninizde tuttuğunuz bir not defteri gibi yazdığınız; örneğin bir pazartesi günü için şunu yapacağım dediğiniz bir şeyi pazartesi uygulamazsanız salıya bırakırsanız zihiniz yorulur, Salı da yapmayıp çarşambaya geldiğinizde zihniniz biraz daha yorulur. Çünkü sürekli not defterinizde bir uyarı vardır ama siz bir tembellik ve atalet nedeniyle ertelerseniz, rahatsız olursunuz. Ve bu daha da yorgunluğa, yılgınlığa, yerinden kalkamamaya neden olur ve işi yapmanız daha da gecikir. Hem aldığınız verim düşer, hem yorgunluğunuz artar.O yüzden bu tip durumlar pek tavsiye edilen durumlar değildir.

İşlerinizi daha seri, daha iç dinamiğiniz ayakta bir şekilde ertelemeden, neyi hangi gün için planladıysanız çalışmak için, onu o gün içinde aksatmadan, bozmadan, ertelemeden havaya, sıcağa, soğuğa veya benzeri şeylere bakmadan, planladığınız günlerde uygulayın. Özellikle elinizdeki çalışmaları ertelemeyin, bu gelişmeyi ertelemek demektir ve hem bedende hem ruhta gerçek yorgunluklar yaratacaktır.

Varlığınızın varoluş yasalarındaki en önemli temel prensibine bakarsak; gelişmek ve geliştirmek olduğu görüldüğünde bu gelişmek denen eylemi ertelemeniz ister istemez gerçek ruhsal yorgunluklara, bedensel zorluklara neden olur. Ve bunu erteleme devam ettikçe şiddeti daha da artar ve giderek derinleşen depresyonlara da neden olabilir. Çünkü ruhunuzun en önemli prensibini yerine getirmemiş oluyorsunuz yani gelişmek ve geliştirmek. O yüzden de ışık işçilerinin tam performansla yaptıkları çalışmalarını ertelememeleri, yapılması gerekeni, yapılması gereken günde yapmaları çok önemlidir İç dinamiklerini yakalamaları, daha seri bir şekilde ayakta durmaları ve çalışmaları kelebek etkisi yaratarak önce kendilerine sonra çevrelerine hiç tahmin edemeyecekleri yararlar sağlar…

İç Dinamik nasıl ayakta tutulur?

İç dinamiğin nasıl yakalanabileceğine dair herkes için değişken süreçler olabilir, herkesin iç dinamiğini yakalama ve uygulama süreci farklı olabilir. Hatta çalışma sistemi ve metodu farklı olabilir, buna karışmaya kimsenin hakkı yoktur. Metodlarınızı kendiniz uygulayabilirsiniz, önemli olan sonuçtur. Fakat varlığınızdaki veya grubunuzdaki iç dinamiği nasıl ayakta tutmayı sürdüreceksiniz? Asıl önemli olan konu budur yani enerjiyi ayakta tutmayı sürdürmek ve bu çabayı, bu isteği sürekli kılabilmek. İniş-çıkışlara fazlaca müsaade etmemek, o alanlara, girdaplara kapılmamak ve seri bir şekilde herhangi bir çalışma programını tamamlamak. Ama gezegensel olarak görülüyor ki,

İç dinamiklerde problem var, kendini ayakta tutmak da problem var, atalet ve tembellikle ilgili ise hayli yoğun ve karmaşık problemler dizisi var. Gezegenin enerjilerine teslim oluşlar var. Dolayısıyla bir ışık işçisi olarak bunları nasıl yenebiliriz? İç dinamiğimizi verimli tutmak için neler yapabiliriz? Sorusunun gerçek bir iyi niyetle sorulmaya başlaması bile bir başlangıç anlamına gelebilir. İç dinamikleri ayakta tutma çabası, bireysel tekamül planına yani yaşam planına göre teker teker de yapılabilir. Gruplar kendi iç dinamikleri için diledikleri yöntemi de kullanabilirler, isterlerse toplum meditasyon-yoga da yapabilirler. İsterlerse parklarda, bahçelerde Tai-Chi yaparlar… Tıpkı doğu ülkelerinin bazılarında olduğu gibi… İsterlerse çeşitli bireysel gelişim kurs, seminer veya konferanslarına katılabilirler, isterlerse bol bol okuyarak ve uygulama yaparak ayağa kalkarlar.

İnsan iç dinamiğin alevlendirilmesinin ve onun sabit bir şekilde tutulmasının bugünkü, yarınki hatta gelecekteki yaşamlarına olan yararlarını bir hissedebilse, elindeki yaşam programını uygulamak için ya da uygulamayı öğrenmek için bir an önce harekete geçer. Önümüzdeki dönem öncelikle ışık işçilerinin kendi yaşam programlarına sahip çıkacakları ve o programı çözümlemenin bir yolunu bulacakları bir dönem olacak… Onların yapacakları olumlu ve verimli uygulamalarla da diğerleri önlerine açılan yollardan büyük bir rahatlıkla geçmeyi başarabilecekler.
alıntı
 

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Kelebek etkisi kavramı aslında meteorolojide kullanılan bir kavramdır. 1961'de Edward Norton Lorenz hava koşullarını tahmin edebilmek için bilgisayara rüzgar hızının bir değerini girdi. İşleri kolaylaştırmak için .506127 yerine .506 kullandı. Bulduğu şey çok şaşırtıcıydı. Bu .000127 tamamen önemsiz görünmesine rağmen (ancak uçarken kelebeklerin kanatlarının çıkardığı rüzgar kadar) çok büyük bir fark yaratabiliyordu, sonuçları çok fazla etkiliiyordu. Lorenz'in buradan vardığı sonuç, çok küçük ve önemsiz görünen şeylerin bile havanın nasıl gelişeceğini etkileyebileceğiydi.

Bugün bu konuda okurken aklıma forumda bu konunun bulunup bulunmadığı geldi. Hem bu kavramın bilimsel yönünü açıklamak hem de sizlerin yukarıdaki güzel yazıyı okumasını sağlamak için konuyu üst mesajlara taşımak istedim. Bakın yaptığımız ya da yapmadığımız küçük şeyler hayatımızı nasıl etkiliyor.

İyi forumlar...
 
Üst