Elnora_alila
Elit Üye
Şah Hatayi, tarihsel bir hükümdar kimliğinin ötesinde, halkın gönlünde manevi bir sultan olarak yer etmiş derin bir şahsiyettir. Onun şiirlerinde geçen her kelime, yalnızca ses değil aynı zamanda sır taşır. Hatayi'nin en çok kullandığı ve en çok yaslandığı isimlerden biri Ali'dir. Ancak bu “Ali” yalnızca Hz. Ali değildir. Aynı zamanda bir ilahi hakikatin, bir sırrın ve bir yüceliğin adıdır.
Arapça kökenli Ali ismi, uluv kökünden gelir ve “yüksek, yüce, ulvî” anlamlarını taşır. Bu etimolojik köken, Ali isminin yalnızca bir şahsı değil ; bir makamı, bir niteliği, bir hakikati ifade ettiğini gösterir. Bu yüzden Hatayi, Ali dediğinde yalnızca bir kişiden değil ; yücelikten, hakikatten ve nurdan söz eder.
Alevî-Bektaşî geleneğinde Ali, Tanrı’nın sıfatlarını üzerinde taşıyan ve hakikate açılan kapının ismidir. “Muhammed-Ali bir nurdur” anlayışı, bu birliği dile getirir. Hatayi’nin deyimleri bu inançla yoğruludur. Onun deyişlerinde Ali, bazen kalpte oturan mürşiddir, bazen adaletin timsali, bazen de insanın içinde taşıdığı ilahi cevherin adıdır.
Mürşidim Ali’dir, yolum Ali’nin yolu / Gönül tahtımda oturan Ali’dir dizesi, bu yaklaşımın en sade ve derin ifadesidir. ( bağlılık yemini, hakikat şahitliği )
Ali, zahirde bir halife, batında ise sır taşıyandır. Hatayi'nin gözünde Ali, hem gönül tahtının sultanı, hem de yolun mihenk taşıdır. İlahi aşkın ve metafizik yüceliğin bir tezahürüdür. Deyişlerinde geçen Ali, nurdur; aşkın sembolüdür; insan-ı kamilin aynasıdır. Melamet hırkasını giyenlerin, hakikat yolunda yürüyenlerin, zahir ile değil batın ile görenlerin ismidir Ali.
Bu nedenle Hatayi'nin “Ali” deyişleri, yalnızca tarihî bir kişiliğe duyulan sevgiden ibaret değildir. Aynı zamanda Tanrısal olana yönelişin, ilahi sıfatlara bürünmenin ve benliği aşarak yüce olana ulaşmanın şiirsel bir yoludur. Hatayi bu dili, halkın anlayacağı bir sadelikle ama derin bir irfanla dile getirir. Bu da onu hem halk şairi hem de irfan ehli bir mürşid haline getirir.
Ali, Hatayi’nin kelamında yalnızca bir imam değildir. O, yolun kendisidir. O yolu izleyen yalnızca geçmişin erenleri değil ; bugünün arayanları, hakikati özleyenleridir.
Ali’yi anlamak sadece onu sevmek değil ; onun gibi adaletle yürümek, onun gibi susarak konuşmak, onun gibi hakkı ayakta tutmaktır.
Elnora, arşiv 2025
Şah Hatayi Divanı
Bektaşilik: Tarih, İnanç, Kurumlar
**
Özün eğri ise yola zararsın.. Maslahatın nedir şarı sorarsın ?
( Nefsin hizaya gelmeden [ sarraf olmadan ] hakikati anlayamazsın )
Arapça kökenli Ali ismi, uluv kökünden gelir ve “yüksek, yüce, ulvî” anlamlarını taşır. Bu etimolojik köken, Ali isminin yalnızca bir şahsı değil ; bir makamı, bir niteliği, bir hakikati ifade ettiğini gösterir. Bu yüzden Hatayi, Ali dediğinde yalnızca bir kişiden değil ; yücelikten, hakikatten ve nurdan söz eder.
Alevî-Bektaşî geleneğinde Ali, Tanrı’nın sıfatlarını üzerinde taşıyan ve hakikate açılan kapının ismidir. “Muhammed-Ali bir nurdur” anlayışı, bu birliği dile getirir. Hatayi’nin deyimleri bu inançla yoğruludur. Onun deyişlerinde Ali, bazen kalpte oturan mürşiddir, bazen adaletin timsali, bazen de insanın içinde taşıdığı ilahi cevherin adıdır.
Mürşidim Ali’dir, yolum Ali’nin yolu / Gönül tahtımda oturan Ali’dir dizesi, bu yaklaşımın en sade ve derin ifadesidir. ( bağlılık yemini, hakikat şahitliği )
Ali, zahirde bir halife, batında ise sır taşıyandır. Hatayi'nin gözünde Ali, hem gönül tahtının sultanı, hem de yolun mihenk taşıdır. İlahi aşkın ve metafizik yüceliğin bir tezahürüdür. Deyişlerinde geçen Ali, nurdur; aşkın sembolüdür; insan-ı kamilin aynasıdır. Melamet hırkasını giyenlerin, hakikat yolunda yürüyenlerin, zahir ile değil batın ile görenlerin ismidir Ali.
Bu nedenle Hatayi'nin “Ali” deyişleri, yalnızca tarihî bir kişiliğe duyulan sevgiden ibaret değildir. Aynı zamanda Tanrısal olana yönelişin, ilahi sıfatlara bürünmenin ve benliği aşarak yüce olana ulaşmanın şiirsel bir yoludur. Hatayi bu dili, halkın anlayacağı bir sadelikle ama derin bir irfanla dile getirir. Bu da onu hem halk şairi hem de irfan ehli bir mürşid haline getirir.
Ali, Hatayi’nin kelamında yalnızca bir imam değildir. O, yolun kendisidir. O yolu izleyen yalnızca geçmişin erenleri değil ; bugünün arayanları, hakikati özleyenleridir.
Ali’yi anlamak sadece onu sevmek değil ; onun gibi adaletle yürümek, onun gibi susarak konuşmak, onun gibi hakkı ayakta tutmaktır.
Elnora, arşiv 2025
Şah Hatayi Divanı
Bektaşilik: Tarih, İnanç, Kurumlar
**
Özün eğri ise yola zararsın.. Maslahatın nedir şarı sorarsın ?
( Nefsin hizaya gelmeden [ sarraf olmadan ] hakikati anlayamazsın )