C
cortana
Yazının başında bu disiplin ile tam olarak çalışmadığımı ancak bir süredir bu disipline ilişkin kaynakları okuyup bir yandan bu disiplinle çalışan majisyenlerin çalışmalarını ve yorumlarını incelediğimi belirtmek isterim. Yazı Kaos Majisinin temel hatlarını anlatmak için oluşturuldu. Ayrıca okumaktan sıkılabileceğinizi varsayarak yazının sonuna bir özet ekleyeceğim; direkt oraya geçebilirsiniz.
Altın Şafak’ın eski bir üyesi ve anlaşmazlık ortaya çıkana kadar Crowley’in ortağı olan Austin Osman Spare tarafından temelleri atılan Kaos Majisi, geleneksel maji disiplinlerine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Dini temelli ve törensel büyü ayinlerini reddeden Spare, tüm inanç sistemlerinin aynı ölçüde yanlış ve doğru olduğunu savunuyordu. İnsan evrenin bir parçasıysa eğer, içinde yaratımın özünü barındırıyordu ve neredeyse her şeye kapasitesi vardı. Ancak dinlerin ve majikal öğretilerin öğütleri insanda korku ve yetersizlik hissine sebep olmaktaydı. İnsan kendi içerisinde Tanrı’yı hissettiğinde tüm dualar ve ritüeller ona göre gereksizdi. Bu düşünceleri ile Doğu felsefesinin de etkisiyle; insanın meditasyonlarla, derin düşüncelerle Tanrı’yı araması ve Gnosis’e ulaşması gerektiği sonucuna vardı.
Spare’e göre insan ruhu bir şekilde zaten tüm bilgiye hakimdi ve bunun ortaya çıkarılması gerekiyordu. Bu nedenle kendi yolunu otomatik yazma, otomatik sigil geliştirme ve odaklanma ile çizdi. Zihnine düşen sigili, düşünceyi kağıda döküp onun üzerinde meditasyon yaparak hakikati görmeye çalıştığını da söyleyebiliriz elbette. Spare’in sisteminde harflerden, şekillerden, sözcüklerden çok duygular ve hisler çalışmaktadır. Yani bir sözcüğü 1000 defa tekrar etmek veya bir muska yazmaktan ziyade ritüeller kişinin arzularına, korkularına ve isteklerine bağlı olarak bu hislere yoğun bir biçimde odaklanmasını; bu duyguyu artık hissetmeyene kadar o duygunun içinde kaybolmasını ifade etmekteydi.
Özünde Spare’in Kaos’u; majisyenin şekillerden, mühürlerden, harflerden veya sözcüklerden (ya da cümle bütünlerinden) özgürleştirilmesi ve kendi potansiyelini, kendi ruhunu en iyi şekilde yönetmesini ifade etmekteydi. Güç aslında ruhun içerisinde saklı bir hazinedir. Çünkü Spare'e göre Paracelsus'un gülünü tamamen yandıktan sonra, külden tekrar kendine döndüren şey simyacının sözcükleri değil, dönüşüme olan arzusuydu (Borges, Paracelsus'un Gülü, 25 Ağustos 1983 isimli kitabından).
Kaos başka hiçbir sisteme benzemez çünkü sistem olma iddiasında değildir. Kaos Büyüsü, insan tarafından icat edilen önceki tüm büyü sistemlerine bağlı kalan sınırları, klişeleri ve önyargıları aşmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Hiçbir dogmaya dayanmaz, uygulayıcıya hiçbir inanç veya yaşam tarzı dayatmaz, talip olana hiçbir sınırlama getirmez ve hiçbir inanç dizisinin, doğası gereği diğer inanç dizilerinden daha üstün olmadığını varsayar. Genel hatlarıyla faydacı bir yaklaşım benimseyen Kaos’ta işe yarayan her şey o an vardır, işe yaramadığı anda varlığı kabul edilmez. (Bir varmış, bir yokmuş*)
Yine de kaos majisyenlerinin önemli kısmı evrenin büyük bir güç, her şeye gücü yeten bir yaratıcı tarafından yönetildiğine ve bu yaratıcının tüm inanç sistemlerinin üstünde olduğuna inanır. Çünkü "Kaos Büyüsü" metaparadigmal teoriden doğar. Bu, herkesin bir dizi inanç (paradigma) içerisinde var olduğu ve çoklu inanç sistemlerinin paralel işlediğini açıklamak için daha büyük bir şeye (meta) ihtiyaç olduğu anlamına gelir.
Kaos büyüsü teorisinin daha ayrıntılı incelenmesi üzerine, kişi, Kaos'un temel fikirlerinin, onun kendi kendini idame ettiren bir inanç sistemi olarak var olmasına engel olduğunu fark eder. Kişi kaos büyüsü teorisini bir inanç sistemi (yani bir paradigma) içerisinde uygulayabilir, hatta bir paradigma yaratmak ve daha sonra onun içinde yaşamak için kaosun ilkelerini bile kullanabilir. Ancak Kaos tek başına bir inanç olamaz yalnız inançtan veya inançsızlıktan beslenen bir aracı olabilir.
Kaos majisinin ve majisyenlerinin benimsediği hak temelli ve majiye dair yaklaşımlar genellikle şu şekildedir; "Hiçbir şey doğru değildir, her şeye izin vardır.";"Hiçbir şey; bu ifade bile nesnel gerçeği yansıtmaz ve bu nedenle akla gelebilecek her eylem gerçekleşebilir ve gerçekleşecektir."; "Varlığın yokluğu (boşluk) vardır ve bu nedenle gerçeklik tam bir öznellikten oluşur"; "Şimdiye kadar bana öğretilen her şey yalandı, bu yüzden ne istersem onu yapabilirim."; “Her şey vardır ve hiçbir şey yoktur.”
Özetlenecek olursa bir kaos majisyeninin felsefesi "Hiçbir şeye inanma, her şeye cesaret et, dünyada hesap yoktur" şeklindedir ve bu ifade onlara göre sorumluluğun reddi değil, bir özgürlük beyanıdır.
Kaos Büyüsü Teorisi her şeyden önce sonuca odaklanır. Kaos Büyüsü, uygulandıkları inanç sistemine bakılmaksızın çeşitli tekniklerin büyülü sonuçlar ürettiğinin bilindiğini savunur. Bu teknikler "Gnosis" (Yunanca'da 'doğrudan bilgi', 'sezgi ve tefekkür yoluyla elde edilen bilgi' anlamına gelir; Tasavvufta 'marifet') terimi altında sınıflandırılmıştır. Gnosis'in Kaos'ta büyülü yeteneklerin anahtarı olduğu düşünülür. Gnosis iki kategoriye ayrılmıştır. Heyecan verici en iyi şekilde, fiziksel, zihinsel ve duygusal sınırları kırılma noktalarına kadar zorlamak olarak tanımlanır (tam kontrolü kaybetmeden). Örnekler arasında, ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere; davul çalmak, dans etmek, ilahi söylemek, aşırı öfke durumları, korku vb. yer alır. Diğer kategori ise huşu halini, kişide sakinliği ve dinginliği sağlayan aktiviteleri içerir ve bu aktivitelerin “insanlığın saf duygularını” harekete geçirmesi beklenir. Bunun en iyi örneği, uzun süreli meditasyonun getirdiği tamamen vazgeçme (Tasavvufta fena, Kabalistik öğretide Ein Soph'a erişme) durumudur ve kaos büyüsü yazarlarının gözlemlediği şey, aşırı odaklanma durumlarının sıklıkla parapsikolojik olaylara yol açmasıdır.
Kaos majisyenleri sonuç elde etmeye odaklanan çalışmalar uygularlar. Bu sonuçlar çeşitli faktörlere bağlıdır; birincisi sihirbazın yeteneği, ikincisi ise olayın doğal olarak meydana gelme olasılığıdır. Acemi kaos majisyenleri makul sonuçlar elde ederek işe başlarlar; deneyimli kaos majisyenlerinin ise bazılarının imkansız olduğunu düşündüğü şeyleri başardıkları bilinmektedir. Maji, kontrollü sonuçlar üretmek için bu durumları kontrol altına almaya yönelik bilinçli çabadır. Bir kaos majisyeni, başarısının veya bir sonuca ulaşamamasının sorumluluğunu kendi üstlenir. "Bu Tanrı'nın isteği değildi" veya "yıldızlar sıralanmamıştı" gibi argümanlar yoktur.
Kaos majisyenleri, kaos büyüsü tekniklerini uygulayabilirler ancak bunu belirli bir disiplin dahilinde yapmaları gerekir; bu, kabaca bir kaos majisyeninin, sonuç elde etmek için bir şeye inanması gerektiği anlamına gelir. Kaos majisyeninin özellikle neye inanacağı tamamen onlara bağlıdır. Bazıları Cthulhu mitosuna, bazıları Wiccan disiplinine veya Kabala mistisizmine bağlıdır, kimisi Hoodoo disiplinine bağlıdır, bazıları ise inanmayı seçmez.
Kaos majisyeni, istediği sonuçları elde etmek için gerekli olan inanç sistemini üstlenir. Kaos majisyeni bu sistem içinde büyüdükçe, çalışmalarına diğer disiplinlerden unsurlar ekleyecektir. Tersine konuşacak olursak, kaos majisyeni aynı zamanda disiplinlerin ruhsal 'alkış tuzağı' olan veya istenen sonuçları vermeyen unsurlarını (bu diğer ekollerin tanrı ve tanrıçaları olabilir, Goetia’yla pratik eden biri için demonlar veya meleklerle çalışanlar için çağrıya yanıt vermeyen melekler gibi) da görmezden gelecek veya "silecektir". Ancak burada şunu tekrar vurgulamam gerekir ki Kaos içerisinde herhangi bir uygulama gerçekleştirmek için bir ekolden herhangi bir teknik uygulanması şart değildir. Kaos özünde majisyene kendi tekniğini oluşturmasını telkin eder. Fakat kişi zamandan tasarruf etmek istiyorsa veya kendi sistemini inşa edebilecek yetkinlikten yoksunsa diğer disiplinlerdeki uygulamalardan faydalanabilir (Spare'in kemikleri sızlıyordur).
Kaos Majisi Teorisi bir dizi teknikten, dilerseniz eylemlerden oluşur. Ama özünde majisyen kendi sistemini inşa etmelidir. Kaos’la çalışırken hemen her şeyi çalışmanızda bir enstrüman olarak kullanabilirsiniz ancak Kaos’un temel öğretisini unutmadan; önemli olan içinizdeki gücü çalıştırabilmektir.
Bu nedenle Kaos majisyenleri diğer disiplinlerin pratiklerinden rünler, mühürler, tılsımlar, sözcükler hatta dualar ödünç alsa da asıl çalışmaları meditasyonlar, projeksiyonlar, telekinezi/telepati gibi zihnin potansiyelini geliştirecek egzersizler ve özgün çalışma oluşturmayı içerir. Kendini birçok açıdan geliştirmiş ve zihni üzerinde hakimiyet kurabilmiş bir Kaos Majisyeni tıpkı Spare gibi kendi mühürlerini, mantralarını, ritüellerini oluşturabilmelidir. Evreni öznel algımızla kavradığımız gibi, majiyi de öznel süreçlerimizle deneyimleriz. Dolayısıyla modern Kaos ödünç alınan tekniklere karşı olmasa da özgünlüğü vurgular.
Kendi iddialarına göre Kaos majisyenleri yoğunlaşmalarla, çalışacakları egregora anlık olarak girip çıkarlar. Bu nedenle çalışmanın egregordan kaynaklanacak sonuçları onları ilgilendirmez. Ayrıca karmaya veya “kötülük yaparsan sana üç kere döner” gibi Wiccan inançlarına da aldırış etmezler. Yaşadıkları herhangi bir olumsuzluğu veya başarısızlığı da bu kavramlara bağlamadıklarından bilinçleri oldukça “özgürdür.”
Kaos'un Öğretisi
Kaos ayrıca diğer majikal ekollerin sahip olduğu hiyerarşik yapıya da baş kaldırır ve "yaşlı huysuz cadıların" otoritesini sarsmayı hedefler. Çünkü içindeki "öz" gereği her insan büyülü bir yapıya sahiptir, maji herkese açıktır, yeter ki kapısını çalmayı bilin. Gücü yetenekle ilişkilendiren Kaos, yeteneğin de geliştirilebilir olduğunu vurgular. Ancak deneyimsiz ve disiplinden yoksun insanlar için Kaos Majisinin zorlu olabileceğini vurgulamakta fayda var.
Kaos majisi, disiplinin kurucuları ve majisyenleri tarafından "öğretilemez" olarak sınıflandırılır. Bu nedenle Kaos'a ilişkin meditasyon eğitimleri ve seminerler haricinde pek bir eğitime rastlanılmaz. Kaos'ta öğretmen ancak öğrencisine bakış açısı kazandırıp, ilham olabilir. Günümüzde var olan Kaos topluluklarının amacı insanlara gerçekten odaklanmayı ve görünenin arkasındakini keşfetmeye yönelik eğitimler vermek ve bazı çalışmaları paylaşarak diğerlerine ilham olmaktır. Ama öğrenmenin, keşfetmenin ve nihayetinde başarmanın sorumluluğu tamamen öğrenciye ve onun öznel deneyimlerine aittir. Bu nedenle evet, herkes Kaos Majisi öğrenebilir; yeterince disipline sahipse, öğrenmeye açsa, sınırlarının dışına çıkmaya hazırsa.
Kaos Majisi üzerine çalışacak tüm adaylar için kendilerinde deneyip, gözlemlemesi hedeflenen, kabul edilmesi şart olmayan birtakım öğretiler mevcuttur;
Ego ve İrade
Ego-benlik kavramına ilişkin olarak Kaos, egonun yıkılmaması ve yok edilmemesi gerektiğini düşünür. Kaos majisyenlerine göre egonun yok edilmesi demek insan karakterinin yalnız sığ bir tarafıyla kalması anlamına gelmektedir. Kişinin egosuyla çalışmak, içsel bir simyaya başlamaktır; bunun amacı onu 'yok etmek' ya da 'aşmak' değil, sabitlenme durumundan (ego-merkezli) değişkenlik durumuna geçirmektir. Ruh sürekli revizyon ve değişim yeteneğine sahiptir. 'Vazgeçmek' deyimiyle, zihnin dünyadan ayrı olduğu fikrinin çözülmesiyle kastedilen budur. Ego, deneyime anlam veren bir 'Ben-lik' noktası olarak kalır, ancak ruhun özü çok daha akışkan hale gelir.
Aslında bizi uzay-zamanda köklendiren egodur; bir yer duygusuna sahip olmanın, belirli bir koordinat dizisini işgal etmenin psişik eşdeğeridir. Gerçeklik deneyimimizin çoğunluğu, zamansal olarak ayrı görünen nesneler, bedenler ve olaylar düzeyindedir. Kendimizi irade, algı ve ego merkezleri olarak deneyimleriz.
İrade, egonun tersine, hem yöne hem de büyüklüğe sahip olması bakımından vektörel bir nitelik gösterir. İrade, egonun parçacığına giden dalgadır. Kendimizi niyetlilik merkezleri olarak düşünmekten hoşlansak da, davranışlarımızın çoğu vektör rezonansının bir sonucudur, dalgalar dalgalanarak uzay-zaman evrenimizde ayrı olaylar ve eşzamanlı deneyimler olarak ortaya çıkar. Uygun büyülü duruşun anahtarı, Crowley tarafından Moonchild adlı romanında verilmektedir:
"...zeki adam, sözde yetenekli adam, bilinçli iradesini olumlu bir varlık olarak kurarak dehasını dışlar. Gerçek dahi, bilinçli olarak kendisini ikinci plana atar, kendisini negatife indirger ve dehasına izin verir. Onu dilediği gibi şekillendirir..."
Gerçek İrade'nin gerçekleşmesine ilişkin Thelemik kavram, iradenin bir vektör niteliği olarak farkındalığının ortaya çıkmasını gerektirir. İrade, "normalin kaosundan" (Austin Osman Spare) örgütlenmeyi ve düzeni empoze eder. Bu simya nasıl başarılır? Anahtar kelime bütünleşmedir ; zihin-beden, ruh-madde parçalanmasının çözülmesi ve nihai bütünlüğe ulaşmak.
Temel Pratikler
Her maji ekolünde olduğu gibi Kaos'un da temel pratikleri vardır. Bu temel pratikler; majisyenin Chaosphere adı verilen astral düzleme çıkabilmesi ve gezinebilmesi, majisyenin çalışmalarında sergilediği zihinsel becerilerin (özellike imajinasyon ve odaklanma) güçlendirilmesi amacını taşımaktadır.
1. Hareketsizlik Meditasyonu: Bu meditasyon hiç hareket etmeden hatta refleksleri (göz kırpma, yutkunma, kaşınma gibi) dahi kontrol ederek hareketsiz kalmayı ifade eder. Majisyenin sonraki aşamaya geçebilmesi için en az 15 dakikalık hareketsizlik hedefini gerçekleştirmesi gerekir.
2. Nefes Egzersizleri: Nefesin kontrollü alınması ve bir süre içeride tutulmasını içeren nefes egzersizlerinde herhangi bir metot kullanılmaz, sayı sayılmaz. Zihnin nefesten başka bir şeye odaklanmasına müsaade edilmez. Hareketsizlik meditasyonuyla birleştirilerek kullanılır.
3. Düşünmemek: Bu pratik meditasyon çalışmaları yapanlara hiç yabancı sayılmaz. Elbette bir şey düşünmemek pek mümkün değildir. Buradaki kilit nokta kişinin kendini akışa ve hiçliğe bırakabilmesidir. Genellikle bir süre sonra denenip başarılı olunan düşünmeme egzersizleri, majisyenin “Evvet başardım, hiçbir şey düşünmüyorum!” düşüncesiyle son bulur. Bu nedenle düşünmemeye odaklanmak yerine akışta kaybolmak daha uygun olacaktır. 5 dakikaya ulaşabilmek major bir başarı olarak görülür.
4. Nesneye odaklanma: Kişi için hiçbir anlam ifade etmeyen rastgele bir nesne seçilir ve bu nesneye odaklanması istenir. Kişinin bilinçaltı bu nesne için bir yoruma sahip olana kadar egzersize devam edilir. Ortalama 15 dakikalık bu egzersizde nesnenin ötesinin görülmesi, nesnenin kişide oluşturduğu düşünce ve duyguların yorumlanması gibi amaçlar hedeflenir.
Uzun bir yazı olduğunun farkındayım ve bunun için tüm forum sakinlerinden özür diliyorum. Yazı içerisinde “Kia”yı, diğer Kaos enstrümanlarını da paylaşmak isterdim ancak sonrasında farklı bir başlıkta anlatmak daha doğru olacaktır. Kısacık bir özetle anlatacak olursak; günümüzde kaos majisyenlerinin birçoğu bir inanç sistemi belirlemez, çalışma yapmak istedikleri ritüele göre inanç sistemlerine girip çıkarlar. Başarısız olduklarında (ki söylediklerine göre nadir bir durum) başka sistemlere girip çıkarak başarı sağlamaya çalışırlar. Kimi kaos majisyenleri yalnız Kaos’a (tekillik) inanırken, kimi Kaos ve Düzen’e (dualite) inanır. Kaos’un babası A. O. Spare, majisyenin inancını konuya hiç dahil etmeden kişinin Yaratıcı’yı kendi içinde ve evrende aramasına ve kişinin ruhunun tüm potansiyelini bir şekilde ortaya koymasına odaklanmıştır. Kişinin ruhunu, saf bilincini en yüksek potansiyele getirmesinin araçları ise ona göre kişiyi huşuya veya coşkuya ulaştıracak her türlü eylem olarak ifade edilir. Kaos temelinde majisyenin kendi alfabesini kurmasını, kendi mantrasını-duasını-ritüelini oluşturmasını, kendi mühürlerini çizmesini ister ve zihnin bu enstrümanlara odaklandığında, araçları amacına uygun olarak çalıştıracağını savunur. Yine de günümüz modern Kaotikleri, Spare’den farklı olarak birçok majikal ekolden ritüel ödünç alarak çalışmalarını sürdürmektedir.
“Çıkar kaos, tüm gücünle yaşat kaosta”
(Alıntıdır.)
Altın Şafak’ın eski bir üyesi ve anlaşmazlık ortaya çıkana kadar Crowley’in ortağı olan Austin Osman Spare tarafından temelleri atılan Kaos Majisi, geleneksel maji disiplinlerine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Dini temelli ve törensel büyü ayinlerini reddeden Spare, tüm inanç sistemlerinin aynı ölçüde yanlış ve doğru olduğunu savunuyordu. İnsan evrenin bir parçasıysa eğer, içinde yaratımın özünü barındırıyordu ve neredeyse her şeye kapasitesi vardı. Ancak dinlerin ve majikal öğretilerin öğütleri insanda korku ve yetersizlik hissine sebep olmaktaydı. İnsan kendi içerisinde Tanrı’yı hissettiğinde tüm dualar ve ritüeller ona göre gereksizdi. Bu düşünceleri ile Doğu felsefesinin de etkisiyle; insanın meditasyonlarla, derin düşüncelerle Tanrı’yı araması ve Gnosis’e ulaşması gerektiği sonucuna vardı.
Spare’e göre insan ruhu bir şekilde zaten tüm bilgiye hakimdi ve bunun ortaya çıkarılması gerekiyordu. Bu nedenle kendi yolunu otomatik yazma, otomatik sigil geliştirme ve odaklanma ile çizdi. Zihnine düşen sigili, düşünceyi kağıda döküp onun üzerinde meditasyon yaparak hakikati görmeye çalıştığını da söyleyebiliriz elbette. Spare’in sisteminde harflerden, şekillerden, sözcüklerden çok duygular ve hisler çalışmaktadır. Yani bir sözcüğü 1000 defa tekrar etmek veya bir muska yazmaktan ziyade ritüeller kişinin arzularına, korkularına ve isteklerine bağlı olarak bu hislere yoğun bir biçimde odaklanmasını; bu duyguyu artık hissetmeyene kadar o duygunun içinde kaybolmasını ifade etmekteydi.
Özünde Spare’in Kaos’u; majisyenin şekillerden, mühürlerden, harflerden veya sözcüklerden (ya da cümle bütünlerinden) özgürleştirilmesi ve kendi potansiyelini, kendi ruhunu en iyi şekilde yönetmesini ifade etmekteydi. Güç aslında ruhun içerisinde saklı bir hazinedir. Çünkü Spare'e göre Paracelsus'un gülünü tamamen yandıktan sonra, külden tekrar kendine döndüren şey simyacının sözcükleri değil, dönüşüme olan arzusuydu (Borges, Paracelsus'un Gülü, 25 Ağustos 1983 isimli kitabından).
Kaos başka hiçbir sisteme benzemez çünkü sistem olma iddiasında değildir. Kaos Büyüsü, insan tarafından icat edilen önceki tüm büyü sistemlerine bağlı kalan sınırları, klişeleri ve önyargıları aşmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Hiçbir dogmaya dayanmaz, uygulayıcıya hiçbir inanç veya yaşam tarzı dayatmaz, talip olana hiçbir sınırlama getirmez ve hiçbir inanç dizisinin, doğası gereği diğer inanç dizilerinden daha üstün olmadığını varsayar. Genel hatlarıyla faydacı bir yaklaşım benimseyen Kaos’ta işe yarayan her şey o an vardır, işe yaramadığı anda varlığı kabul edilmez. (Bir varmış, bir yokmuş*)
Yine de kaos majisyenlerinin önemli kısmı evrenin büyük bir güç, her şeye gücü yeten bir yaratıcı tarafından yönetildiğine ve bu yaratıcının tüm inanç sistemlerinin üstünde olduğuna inanır. Çünkü "Kaos Büyüsü" metaparadigmal teoriden doğar. Bu, herkesin bir dizi inanç (paradigma) içerisinde var olduğu ve çoklu inanç sistemlerinin paralel işlediğini açıklamak için daha büyük bir şeye (meta) ihtiyaç olduğu anlamına gelir.
Kaos büyüsü teorisinin daha ayrıntılı incelenmesi üzerine, kişi, Kaos'un temel fikirlerinin, onun kendi kendini idame ettiren bir inanç sistemi olarak var olmasına engel olduğunu fark eder. Kişi kaos büyüsü teorisini bir inanç sistemi (yani bir paradigma) içerisinde uygulayabilir, hatta bir paradigma yaratmak ve daha sonra onun içinde yaşamak için kaosun ilkelerini bile kullanabilir. Ancak Kaos tek başına bir inanç olamaz yalnız inançtan veya inançsızlıktan beslenen bir aracı olabilir.
Kaos majisinin ve majisyenlerinin benimsediği hak temelli ve majiye dair yaklaşımlar genellikle şu şekildedir; "Hiçbir şey doğru değildir, her şeye izin vardır.";"Hiçbir şey; bu ifade bile nesnel gerçeği yansıtmaz ve bu nedenle akla gelebilecek her eylem gerçekleşebilir ve gerçekleşecektir."; "Varlığın yokluğu (boşluk) vardır ve bu nedenle gerçeklik tam bir öznellikten oluşur"; "Şimdiye kadar bana öğretilen her şey yalandı, bu yüzden ne istersem onu yapabilirim."; “Her şey vardır ve hiçbir şey yoktur.”
Özetlenecek olursa bir kaos majisyeninin felsefesi "Hiçbir şeye inanma, her şeye cesaret et, dünyada hesap yoktur" şeklindedir ve bu ifade onlara göre sorumluluğun reddi değil, bir özgürlük beyanıdır.
Kaos Büyüsü Teorisi her şeyden önce sonuca odaklanır. Kaos Büyüsü, uygulandıkları inanç sistemine bakılmaksızın çeşitli tekniklerin büyülü sonuçlar ürettiğinin bilindiğini savunur. Bu teknikler "Gnosis" (Yunanca'da 'doğrudan bilgi', 'sezgi ve tefekkür yoluyla elde edilen bilgi' anlamına gelir; Tasavvufta 'marifet') terimi altında sınıflandırılmıştır. Gnosis'in Kaos'ta büyülü yeteneklerin anahtarı olduğu düşünülür. Gnosis iki kategoriye ayrılmıştır. Heyecan verici en iyi şekilde, fiziksel, zihinsel ve duygusal sınırları kırılma noktalarına kadar zorlamak olarak tanımlanır (tam kontrolü kaybetmeden). Örnekler arasında, ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere; davul çalmak, dans etmek, ilahi söylemek, aşırı öfke durumları, korku vb. yer alır. Diğer kategori ise huşu halini, kişide sakinliği ve dinginliği sağlayan aktiviteleri içerir ve bu aktivitelerin “insanlığın saf duygularını” harekete geçirmesi beklenir. Bunun en iyi örneği, uzun süreli meditasyonun getirdiği tamamen vazgeçme (Tasavvufta fena, Kabalistik öğretide Ein Soph'a erişme) durumudur ve kaos büyüsü yazarlarının gözlemlediği şey, aşırı odaklanma durumlarının sıklıkla parapsikolojik olaylara yol açmasıdır.
Kaos majisyenleri sonuç elde etmeye odaklanan çalışmalar uygularlar. Bu sonuçlar çeşitli faktörlere bağlıdır; birincisi sihirbazın yeteneği, ikincisi ise olayın doğal olarak meydana gelme olasılığıdır. Acemi kaos majisyenleri makul sonuçlar elde ederek işe başlarlar; deneyimli kaos majisyenlerinin ise bazılarının imkansız olduğunu düşündüğü şeyleri başardıkları bilinmektedir. Maji, kontrollü sonuçlar üretmek için bu durumları kontrol altına almaya yönelik bilinçli çabadır. Bir kaos majisyeni, başarısının veya bir sonuca ulaşamamasının sorumluluğunu kendi üstlenir. "Bu Tanrı'nın isteği değildi" veya "yıldızlar sıralanmamıştı" gibi argümanlar yoktur.
Kaos majisyenleri, kaos büyüsü tekniklerini uygulayabilirler ancak bunu belirli bir disiplin dahilinde yapmaları gerekir; bu, kabaca bir kaos majisyeninin, sonuç elde etmek için bir şeye inanması gerektiği anlamına gelir. Kaos majisyeninin özellikle neye inanacağı tamamen onlara bağlıdır. Bazıları Cthulhu mitosuna, bazıları Wiccan disiplinine veya Kabala mistisizmine bağlıdır, kimisi Hoodoo disiplinine bağlıdır, bazıları ise inanmayı seçmez.
Kaos majisyeni, istediği sonuçları elde etmek için gerekli olan inanç sistemini üstlenir. Kaos majisyeni bu sistem içinde büyüdükçe, çalışmalarına diğer disiplinlerden unsurlar ekleyecektir. Tersine konuşacak olursak, kaos majisyeni aynı zamanda disiplinlerin ruhsal 'alkış tuzağı' olan veya istenen sonuçları vermeyen unsurlarını (bu diğer ekollerin tanrı ve tanrıçaları olabilir, Goetia’yla pratik eden biri için demonlar veya meleklerle çalışanlar için çağrıya yanıt vermeyen melekler gibi) da görmezden gelecek veya "silecektir". Ancak burada şunu tekrar vurgulamam gerekir ki Kaos içerisinde herhangi bir uygulama gerçekleştirmek için bir ekolden herhangi bir teknik uygulanması şart değildir. Kaos özünde majisyene kendi tekniğini oluşturmasını telkin eder. Fakat kişi zamandan tasarruf etmek istiyorsa veya kendi sistemini inşa edebilecek yetkinlikten yoksunsa diğer disiplinlerdeki uygulamalardan faydalanabilir (Spare'in kemikleri sızlıyordur).
Kaos Majisi Teorisi bir dizi teknikten, dilerseniz eylemlerden oluşur. Ama özünde majisyen kendi sistemini inşa etmelidir. Kaos’la çalışırken hemen her şeyi çalışmanızda bir enstrüman olarak kullanabilirsiniz ancak Kaos’un temel öğretisini unutmadan; önemli olan içinizdeki gücü çalıştırabilmektir.
Bu nedenle Kaos majisyenleri diğer disiplinlerin pratiklerinden rünler, mühürler, tılsımlar, sözcükler hatta dualar ödünç alsa da asıl çalışmaları meditasyonlar, projeksiyonlar, telekinezi/telepati gibi zihnin potansiyelini geliştirecek egzersizler ve özgün çalışma oluşturmayı içerir. Kendini birçok açıdan geliştirmiş ve zihni üzerinde hakimiyet kurabilmiş bir Kaos Majisyeni tıpkı Spare gibi kendi mühürlerini, mantralarını, ritüellerini oluşturabilmelidir. Evreni öznel algımızla kavradığımız gibi, majiyi de öznel süreçlerimizle deneyimleriz. Dolayısıyla modern Kaos ödünç alınan tekniklere karşı olmasa da özgünlüğü vurgular.
Kendi iddialarına göre Kaos majisyenleri yoğunlaşmalarla, çalışacakları egregora anlık olarak girip çıkarlar. Bu nedenle çalışmanın egregordan kaynaklanacak sonuçları onları ilgilendirmez. Ayrıca karmaya veya “kötülük yaparsan sana üç kere döner” gibi Wiccan inançlarına da aldırış etmezler. Yaşadıkları herhangi bir olumsuzluğu veya başarısızlığı da bu kavramlara bağlamadıklarından bilinçleri oldukça “özgürdür.”
Kaos'un Öğretisi
Kaos ayrıca diğer majikal ekollerin sahip olduğu hiyerarşik yapıya da baş kaldırır ve "yaşlı huysuz cadıların" otoritesini sarsmayı hedefler. Çünkü içindeki "öz" gereği her insan büyülü bir yapıya sahiptir, maji herkese açıktır, yeter ki kapısını çalmayı bilin. Gücü yetenekle ilişkilendiren Kaos, yeteneğin de geliştirilebilir olduğunu vurgular. Ancak deneyimsiz ve disiplinden yoksun insanlar için Kaos Majisinin zorlu olabileceğini vurgulamakta fayda var.
Kaos majisi, disiplinin kurucuları ve majisyenleri tarafından "öğretilemez" olarak sınıflandırılır. Bu nedenle Kaos'a ilişkin meditasyon eğitimleri ve seminerler haricinde pek bir eğitime rastlanılmaz. Kaos'ta öğretmen ancak öğrencisine bakış açısı kazandırıp, ilham olabilir. Günümüzde var olan Kaos topluluklarının amacı insanlara gerçekten odaklanmayı ve görünenin arkasındakini keşfetmeye yönelik eğitimler vermek ve bazı çalışmaları paylaşarak diğerlerine ilham olmaktır. Ama öğrenmenin, keşfetmenin ve nihayetinde başarmanın sorumluluğu tamamen öğrenciye ve onun öznel deneyimlerine aittir. Bu nedenle evet, herkes Kaos Majisi öğrenebilir; yeterince disipline sahipse, öğrenmeye açsa, sınırlarının dışına çıkmaya hazırsa.
Kaos Majisi üzerine çalışacak tüm adaylar için kendilerinde deneyip, gözlemlemesi hedeflenen, kabul edilmesi şart olmayan birtakım öğretiler mevcuttur;
- Bütün, her bir bileşeninin içinde kodlanmıştır - "Yukarıdaki nasılsa, aşağıdaki de öyledir."
- Bütün birbirine bağlıdır ve tüm göreceli bütünler, değişen derecelerde bilince katılır.
- Bütün kendi kendini organize eder ve tüm formların evrimi benzer ilkelerle yönetilir.
- Eğitilmiş ve yönlendirilmiş bir irade aracılığıyla, organizasyonun çeşitli düzeylerinde değişimi (olasılık > olasılık) etkileyebiliriz.
- Değişmeyen tek şey değişimdir!
- Bütün, parçaların toplamından daha fazlasıdır.
- İnançlarımız izin verilen deneyimimizin sınırlarını tanımlar.
- "Gündelik Gerçeklik" deneyimimizin sınırı değildir; değişmiş bilinç durumlarına girerek diğer gerçeklikleri deneyimleyebiliriz.
- Bu diğer gerçeklikleri deneyimlememiz sırasında karşılaşabileceğimiz varlıklar, kendi dünyaları içinde gerçektirler . Evren sanki onlar varmış gibi davrandığı için bunların göreceli varlığını sorgulamak önemsizdir .
- Büyülü yetenek içe doğru, dönüştürücü bir yolculukla ortaya çıkar.
Ego ve İrade
Ego-benlik kavramına ilişkin olarak Kaos, egonun yıkılmaması ve yok edilmemesi gerektiğini düşünür. Kaos majisyenlerine göre egonun yok edilmesi demek insan karakterinin yalnız sığ bir tarafıyla kalması anlamına gelmektedir. Kişinin egosuyla çalışmak, içsel bir simyaya başlamaktır; bunun amacı onu 'yok etmek' ya da 'aşmak' değil, sabitlenme durumundan (ego-merkezli) değişkenlik durumuna geçirmektir. Ruh sürekli revizyon ve değişim yeteneğine sahiptir. 'Vazgeçmek' deyimiyle, zihnin dünyadan ayrı olduğu fikrinin çözülmesiyle kastedilen budur. Ego, deneyime anlam veren bir 'Ben-lik' noktası olarak kalır, ancak ruhun özü çok daha akışkan hale gelir.
Aslında bizi uzay-zamanda köklendiren egodur; bir yer duygusuna sahip olmanın, belirli bir koordinat dizisini işgal etmenin psişik eşdeğeridir. Gerçeklik deneyimimizin çoğunluğu, zamansal olarak ayrı görünen nesneler, bedenler ve olaylar düzeyindedir. Kendimizi irade, algı ve ego merkezleri olarak deneyimleriz.
İrade, egonun tersine, hem yöne hem de büyüklüğe sahip olması bakımından vektörel bir nitelik gösterir. İrade, egonun parçacığına giden dalgadır. Kendimizi niyetlilik merkezleri olarak düşünmekten hoşlansak da, davranışlarımızın çoğu vektör rezonansının bir sonucudur, dalgalar dalgalanarak uzay-zaman evrenimizde ayrı olaylar ve eşzamanlı deneyimler olarak ortaya çıkar. Uygun büyülü duruşun anahtarı, Crowley tarafından Moonchild adlı romanında verilmektedir:
"...zeki adam, sözde yetenekli adam, bilinçli iradesini olumlu bir varlık olarak kurarak dehasını dışlar. Gerçek dahi, bilinçli olarak kendisini ikinci plana atar, kendisini negatife indirger ve dehasına izin verir. Onu dilediği gibi şekillendirir..."
Gerçek İrade'nin gerçekleşmesine ilişkin Thelemik kavram, iradenin bir vektör niteliği olarak farkındalığının ortaya çıkmasını gerektirir. İrade, "normalin kaosundan" (Austin Osman Spare) örgütlenmeyi ve düzeni empoze eder. Bu simya nasıl başarılır? Anahtar kelime bütünleşmedir ; zihin-beden, ruh-madde parçalanmasının çözülmesi ve nihai bütünlüğe ulaşmak.
Temel Pratikler
Her maji ekolünde olduğu gibi Kaos'un da temel pratikleri vardır. Bu temel pratikler; majisyenin Chaosphere adı verilen astral düzleme çıkabilmesi ve gezinebilmesi, majisyenin çalışmalarında sergilediği zihinsel becerilerin (özellike imajinasyon ve odaklanma) güçlendirilmesi amacını taşımaktadır.
1. Hareketsizlik Meditasyonu: Bu meditasyon hiç hareket etmeden hatta refleksleri (göz kırpma, yutkunma, kaşınma gibi) dahi kontrol ederek hareketsiz kalmayı ifade eder. Majisyenin sonraki aşamaya geçebilmesi için en az 15 dakikalık hareketsizlik hedefini gerçekleştirmesi gerekir.
2. Nefes Egzersizleri: Nefesin kontrollü alınması ve bir süre içeride tutulmasını içeren nefes egzersizlerinde herhangi bir metot kullanılmaz, sayı sayılmaz. Zihnin nefesten başka bir şeye odaklanmasına müsaade edilmez. Hareketsizlik meditasyonuyla birleştirilerek kullanılır.
3. Düşünmemek: Bu pratik meditasyon çalışmaları yapanlara hiç yabancı sayılmaz. Elbette bir şey düşünmemek pek mümkün değildir. Buradaki kilit nokta kişinin kendini akışa ve hiçliğe bırakabilmesidir. Genellikle bir süre sonra denenip başarılı olunan düşünmeme egzersizleri, majisyenin “Evvet başardım, hiçbir şey düşünmüyorum!” düşüncesiyle son bulur. Bu nedenle düşünmemeye odaklanmak yerine akışta kaybolmak daha uygun olacaktır. 5 dakikaya ulaşabilmek major bir başarı olarak görülür.
4. Nesneye odaklanma: Kişi için hiçbir anlam ifade etmeyen rastgele bir nesne seçilir ve bu nesneye odaklanması istenir. Kişinin bilinçaltı bu nesne için bir yoruma sahip olana kadar egzersize devam edilir. Ortalama 15 dakikalık bu egzersizde nesnenin ötesinin görülmesi, nesnenin kişide oluşturduğu düşünce ve duyguların yorumlanması gibi amaçlar hedeflenir.
Uzun bir yazı olduğunun farkındayım ve bunun için tüm forum sakinlerinden özür diliyorum. Yazı içerisinde “Kia”yı, diğer Kaos enstrümanlarını da paylaşmak isterdim ancak sonrasında farklı bir başlıkta anlatmak daha doğru olacaktır. Kısacık bir özetle anlatacak olursak; günümüzde kaos majisyenlerinin birçoğu bir inanç sistemi belirlemez, çalışma yapmak istedikleri ritüele göre inanç sistemlerine girip çıkarlar. Başarısız olduklarında (ki söylediklerine göre nadir bir durum) başka sistemlere girip çıkarak başarı sağlamaya çalışırlar. Kimi kaos majisyenleri yalnız Kaos’a (tekillik) inanırken, kimi Kaos ve Düzen’e (dualite) inanır. Kaos’un babası A. O. Spare, majisyenin inancını konuya hiç dahil etmeden kişinin Yaratıcı’yı kendi içinde ve evrende aramasına ve kişinin ruhunun tüm potansiyelini bir şekilde ortaya koymasına odaklanmıştır. Kişinin ruhunu, saf bilincini en yüksek potansiyele getirmesinin araçları ise ona göre kişiyi huşuya veya coşkuya ulaştıracak her türlü eylem olarak ifade edilir. Kaos temelinde majisyenin kendi alfabesini kurmasını, kendi mantrasını-duasını-ritüelini oluşturmasını, kendi mühürlerini çizmesini ister ve zihnin bu enstrümanlara odaklandığında, araçları amacına uygun olarak çalıştıracağını savunur. Yine de günümüz modern Kaotikleri, Spare’den farklı olarak birçok majikal ekolden ritüel ödünç alarak çalışmalarını sürdürmektedir.
“Çıkar kaos, tüm gücünle yaşat kaosta”
(Alıntıdır.)