öğrenci ustasına ; hayattan çok sıkldım, bunaldım vs demiş. zen ustası bir avuç tuzu , su bardağına atmış ve öğrencisinden içmesini istemiş. öğrenci yüzünü buruşturmuş. sonra birlikte gölün kıyısına gitmişler. usta elindeki bir avuç tuzu göle fırlatmış. sonra gölden aldığı suyu öğrencisine içmesi için vermiş. öğrenci suyu içtiğinde tuzun tadını alamamış. zen ustası gölü göstererek : haytta göl gibi kabın geniş olmalısın . acı ve ızdırap ta deşiklik yok ölçü aynı. bardak kadar değil göl kadar geniş olmalısın.
başka bir hikaye ( yaşayandan bizzat duydum ) adam köyde babasının kahvesini işletmektedir. ( gerçekten babasının kahvesi

) kahvede adamın biri masaya kurulmuş, bacak bacak üstüne atmış, sanki kölesini çağırır gibi bağırarak orta şekerli kahve istemiş. kahveci çok kızmış çünkü mekana çok borcu varmış. borcunu kapatmadığı gibi üstelik utanmadan alacaklıymış gibi istekte bulunmuş. istediği kahveyi yapmış. yanına suyunuda eklemiş. sonra da adamın suratına tepsisiyle birlikte patlatmış. yaka paça tuttuğu gibi dışarıya atmış. olayı babasına atlattığında azar işitmiş. esnaf adam garnı geniş olmalıymış. ( anlatabildim mi " karnı geniş" )
kendine yapılan haksızlıklara sabırlı ol demiyorum. ama hayattan da kaçılmaz. şöyle anlatayım: hz hızır a.s. geldiğinde , sana alemlerin sonsuz bilgeliğini anlattığında ne kadarını anlayaiblirsin. hı ? ancak kendi kabın kadarını anlayabilirsin. bu sebeple kabını genişletmelisin. peki bunu nasıl yapacaksın. sana kim öğretecek. hz mehdi geldiğinde sihirli değnekle seni kurtaramaz öyle birşey yok. sana ancak yol göstereiblir. gerisi sana kalıyor.
kendini geliştirmelisin. hatalarından ders almalısın . her zaman şöyle söylerim. akıllı insan hatalarından ders alandır. üstün insan ise başkalarının hatalarından da ders alandır. bol bol oku. bir kitapta şöyle yazıyor: dünyanın bütün acılarından kederlerinden beni kurtaracak tek birşey isteseydim allaha okuma şevkimin benden almamasını yalvarırdım...ilk vahiy neydi