"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kadındaki küçük kız

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan SoNoL
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
S

SoNoL

Cenk, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla :

- Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

- Hayır çikolata parası lazım!

Cenk'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan

dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü.

- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz,

onu da bulamadıysak aç yatarız.

Cenk adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona

çikolata götürmek istiyorum.

- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.

Adamın söyledikleri Cenk'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla

kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.

Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek,

hiçbir şey onu rahatlatmıyordu.

Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. "Acaba söyledikleri

gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?

Cenk'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus

cüzdanından başka bir şey çıkmadı.

- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam

yaparım. Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş

bulamadım.

Cenk oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.

Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi

karınlarını doyururlar.

- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

- Hımmmm. Aşk hem de otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine

bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?

- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada?

Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir

şey olan.

- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu

hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit

çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.

- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?

- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

- Küçük kızı severek.

- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.

- Nasıl yani ?

- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük

kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?

- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam

boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli

yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.

- Hiç kavga etmez misiniz siz?

- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.

- Haklısın da bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.

- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama

kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir.

Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama

hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini

katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu.

Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.

Adam ayağa kalktı.

- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

- Cenk de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.

- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu. Cenk de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Cenk hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.

İnci hiç konuşmadı.

- Sorsana "niye" diye.

İnci kızgın kızgın:

- Niye? Diye sordu.

- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım" Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.

- Özür dilerim seni kırdığım için.

Sonra Cenk yere diz çöktü.

- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni

delice seven bu adamı senden mahrum etme.

Cenk yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik

görünüyordu.

İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.

- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara

katlanabileceksin, dedi.

Cenk işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.

Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.

Alıntı.:smash:
 
:) Güzel bir paylaşım olmuş.Gerçekten de her kadının içinde büyümeyen kocaman bir bebek var.
Şımarmak isteyen,ilgi isteyen;oyunlar isteyen...

Bunu anlayabilen erkekler kadınları kazanmayı da biliyor.Beraber mutlu da olabiliyorlar.
 
Ah birde tüm erkekler anlasa bunu. :D :D

Sevgili oneRepublic, sayın sonol sayesinde bende anlamış oldum. Aslında aklımdan geçen sorunların ve çevremdeki sorunların çözümünü anlatmış. :) Sayın sonol bu bir kitaptan alıntıysa bu kitabın ismini yazarmısınız. :) Aslında bunlar pek kimsenin bilmediği ve yapmadığı şeyler. İnşallah ben bulursam uygulayacağım. :Angel_anim:
 
:) Güzel bir paylaşım olmuş.Gerçekten de her kadının içinde büyümeyen kocaman bir bebek var.
Şımarmak isteyen,ilgi isteyen;oyunlar isteyen...

Bunu anlayabilen erkekler kadınları kazanmayı da biliyor.Beraber mutlu da olabiliyorlar.[/QUOT
Evet olay bu kadar basit aslında.:devil2:
 
Sevgili oneRepublic, sayın sonol sayesinde bende anlamış oldum. Aslında aklımdan geçen sorunların ve çevremdeki sorunların çözümünü anlatmış. :) Sayın sonol bu bir kitaptan alıntıysa bu kitabın ismini yazarmısınız. :) Aslında bunlar pek kimsenin bilmediği ve yapmadığı şeyler. İnşallah ben bulursam uygulayacağım. :Angel_anim:

Kitap değil de, kişisel gelişim ile ilgili derlenmiş gerçek öyküler bunlar. Birbirlerinden etkilenerek yazılan içinde bir takım yararlı mesajlar içeren, karşılıklı anlaşılmayı daha sade bir biçimde dile getiren öyküler. Beğenmenize sevindim. Teşekkürler arkadaşlar.
 
Sevgili oneRepublic, sayın sonol sayesinde bende anlamış oldum. Aslında aklımdan geçen sorunların ve çevremdeki sorunların çözümünü anlatmış. :) Sayın sonol bu bir kitaptan alıntıysa bu kitabın ismini yazarmısınız. :) Aslında bunlar pek kimsenin bilmediği ve yapmadığı şeyler. İnşallah ben bulursam uygulayacağım. :Angel_anim:

Inanmiyorum, uygulamaya hazir bir erkek var. :smash:
 
kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar.
Kadınları anlamak zor diyenlere bir ipucu...
 
kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar.
Kadınları anlamak zor diyenlere bir ipucu...

Neymiş...? Püf noktası buymuş. Tiyolara buyrun beyler, yalnız çok da şımartmayın dengeyi siz bulun :smash: Ay kıyamam bir de kendinizi çok helak etmeyin, karşılıklı olursa anlamlıdır.
 
Bence her erkek okumalı erkek arkadasıma da okuttum üstelik büyük degisimler oldu. Teşekkürler Sonol....
 
Ben sadece kendimin çocuk ruhu taşıdığımı sanırdım.Demek kadınlar için böyle bir genelleme var.Buna sevindim:).Çünkü tamam çocuk ruhu taşımanın bana yararı çok olsa da zararı da az olmadığından kurtulmaya çalışıyorum bazen.Ama en iyisi yok etmeye çalışmamak.Çünkü anladığım kadarıyla kadınların geneli böyle sanki :).Ama erkekler çocuk ruhunu pek sevmezler,bunu da göz önüne alıp mümkün olduğunca büyümek gerek:).Ama ben fazla büyüyemem biliyorum :).

Ve sanırım benim eşim içimdeki çocuğu anladı ve buna göre davranıyor..Zaman zaman bu küçük kız O'nu yoruyor,çok yoruyor belki de ama genelde anlayışlı bu çocuğa.Ama daha fazla sarılmalıyım hayatıma çünkü biliyorum ki sarılmazsam O daha da yorulup bir gün gidiverecek yanımdan.Daha dikkatli olursam herşey çok güzel olabilir.Dediğim gibi O sanırım bu küçük kızı kabulenmiş durumda.Yada bunun farkında.Ben tüm bunları neden bu kadar geç algılıyorum ki .
 
Ve sanırım benim eşim içimdeki çocuğu anladı ve buna göre davranıyor..Zaman zaman bu küçük kız O'nu yoruyor,çok yoruyor belki de..ama genelde anlayışlı bu çocuğa..ama daha fazla sarılmalıyım hayatıma..çünkü biliyorum ki sarılmazsam O daha da yorulup bir gün gidiverecek yanımdan:(.Daha dikkatli olursam herşey çok güzel olabilir.Dediğim gibi O sanırım bu küçük kızı kabulenmiş durumda.Yada bunun farkında.Ben tüm bunları neden bu kadar geç algılıyorum ki :(.
Sevgili Perina, her kadın'ın içinde küçük bir kız vardır bu doğrudur, fakat o kız yeri gelir eşine yar olur, yoldaş olur. Yeri gelir arkadaşı olur, ha...bazende annesi gibi davranabilmeyi bilmelidir. Dengeye oturtmak gerekir, devamlı küçük bir kız gibi de olmamalıdır. Düşünün o küçük kız arada bir ağlıyorsa, tatlı olur ve göz yaşları silinir. Devamlı ağlıyorsa annesi bile artık yeter der, hastamısın kızım seni bir doktor' a götüreyim der, panik olur. Ya bir yeri ağrıyorsa diye üzülür. Düşünün doktor bir şey bulamaz ve kızınız şımarıklık yapıp ilgi istiyor bir şey yok der...derse:), o anne bile bıkar ve kendi haline bırakır. Tadında kalmalıdır, dozu iyi ayarlanmalıdır. Karşımızdaki bazen küçük bir kız, bazen genç bir kız, bazende olgun bir kadın ister. Sevgiler..
 
Sevgili Perina, her kadın'ın içinde küçük bir kız vardır bu doğrudur, fakat o kız yeri gelir eşine yar olur, yoldaş olur. Yeri gelir arkadaşı olur, ha...bazende annesi gibi davranabilmeyi bilmelidir. Dengeye oturtmak gerekir, devamlı küçük bir kız gibi de olmamalıdır. Düşünün o küçük kız arada bir ağlıyorsa, tatlı olur ve göz yaşları silinir. Devamlı ağlıyorsa annesi bile artık yeter der, hastamısın kızım seni bir doktor' a götüreyim der, panik olur. Ya bir yeri ağrıyorsa diye üzülür. Düşünün doktor bir şey bulamaz ve kızınız şımarıklık yapıp ilgi istiyor bir şey yok der...derse:), o anne bile bıkar ve kendi haline bırakır. Tadında kalmalıdır, dozu iyi ayarlanmalıdır. Karşımızdaki bazen küçük bir kız, bazen genç bir kız, bazende olgun bir kadın ister. Sevgiler..

Ben genel de 12 yaşında gibiyim ama hep böyleyim dersem kendime haksızlık etmiş olurum sanırım..Sanırım içimde yaşlı bir insanda var..ama genç bir kadın var mı onu bilemiyorum:)
 
Ben genel de 12 yaşında gibiyim ama hep böyleyim dersem kendime haksızlık etmiş olurum sanırım..Sanırım içimde yaşlı bir insanda var..ama genç bir kadın var mı onu bilemiyorum:)

Eminim vardır. Ama yoktur diyorsan, 12 yaşındaki o kızla. olgun kadının harmanlayıp genç bir kadın yaratabilirsin. Çünkü zaten çok gençsin:)
 
Eminim vardır. Ama yoktur diyorsan, 12 yaşındaki o kızla. olgun kadının harmanlayıp genç bir kadın yaratabilirsin. Çünkü zaten çok gençsin:)

Evet 39 yaşı genç sayılır evet..tamam çok genç değilim ama kadın için çok güzel yaşlar bence..ki zaten ben daha genç olmak istemem aslında..bir sene dahi geriye gitmek istemem:) yani zor günler yaşadım,gelecek odaklı yaşarım genelde:). Ve dediğinizi yapabilirmiyim acaba?:). Deneyeceğim:)
 
Herşey empatide bitiyor erkeler kendilerini biraz kadınların yerine ,kadınlar kendilerini biraz erkeklerin yerine koyabilseler meseleler ortadan kalkar erkeğin türkiye standartlarında ev yaşantısında 1 görevi varsa odaçalışıp para getirmek kadının 99 görevi var hele birde çalışan evli vede çocuk sahibi bir kadın ise mesela çocuğu olan bir kadın yeri gelir 1 hafta uyumaz yatak yüzü görmez ama diyemezki ben uykusuzum yorgunum yemek felan yapamam iş yapamam diye çünkü kadın fedakardır dayanamaz ev halkın aç dolaşmasına kadının bu şartlar dahilinde manevi desteğe daha çok ihtiyacı varbence burda anlatılmak istenen bu
 
Geri
Üst