Şöyle bir şey okumuştum : (mısır’dan çıkış 14) 13 musa, ‘korkmayın’ dedi, ‘yerinizde durup bekleyin. rab bugün sizi nasıl kurtaracak görün. bugün gördüğünüz mısırlıları bir daha hiç görmeyeceksiniz.
Uzun vadede Allah’a güvenmek dışında yapılacak bir şey yok zaten . Ama Allah’ın dikkatini çekmek belki mümkündür.
Evet, ilahi bir kurtarma operasyonu bu.
Hz. Musa o günkü Müslümanları aldığı vahiy ile belli bir saatte hicrete hazır olmaları için örgütlüyor.
Bu kıssada çok fazla sır var.
Mesela "Rab sizi nasıl kurtaracak bir görün" diyor.
Ama Allah onları nasıl kurtarıyor? öyle bir kurtarıyor ki, kurtarırken bile kalpten gidenler oluyor.
Yani ilk akla geldiği gibi gökten gelen parlak melekler mısırlıları perperișan etmiyor. İmtihan devam ediyor.
Allahın yardımı genellikle öyle bir gelir ki insan bunu sebep-sonuç ilişkisi içinde dış sebeplere yormaya meyleder.
Mesela Hz. Peygamber mağaraya sığındığı zaman yanındaki sahabe "bizi Allah bile kurtaramaz" demiştir. Çünkü müşrikler hertarafı kolaçan ede ede mağaranın içine girip didik didik aramaya başlamışlardı.
Şimdi Musa kissasinda dendiği gibi, Allah kurtardı mi nasıl da kurtarır bir görmek lazım.
Tüm değişkenler Allah'ındır. Allah bir anda tüm oluşları başlatacak, bitirecek, saptıracak, sektirecek, perdeleyecek, olmaz deneni olduracak mukaddimelere aynı anda sahiptir.
"Ol der ve olur" un sırrı budur. Saklı değişkenler her an devreye sokulmaya hazırdır Allah katında.
Bizim en büyük hatamız Allahın gücünü kendi kapasitemiz ile tanımlı bırakmak. Böyle oldu mu iman denen bilinç üstü deneyim de oluşmaz, evrendeki saklı mekanizmalar da devreye girmez, insan nasıl bir eșrefi mahluk olduğunu bile anlayamadan zihninde hapis yaşar. Ölümden sonra da zihin duvarını așamadigi için belki bilinç mertebesi olarak bir bitki izdüșümüne hapsolur. Çünkü ötesine geçmek için referans biriktirmemiștir.