"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

insan nedir ?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan seckin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
çünkü insan başta söylenmiş yapması gereken OKU her zaman anladığı gibi insan her şeyi okuyarak yapa bildiğini sanmış insan varlıkları başta kendi kandırmış zekiliği ile yaşayıp görmeyi değil okuyup uygulamayı öğretmişler insana .
 
Ben arkadaşın ne demeye çalıştığını anladım galiba yaptığı anketten bile belli insanları (kendisini üstün bir varlık olarak görüyor) aşağılamaya çalışmış kendi çapında ama başaramamış daha düzgün konuşmayı öğrenememiş ama insanların düşünmekten başka birşey yapamadıklarını söylüyor kendinde olmayan yetilerin insanlarda bulunduğunu gördüğü için uzanamadığı ciğere pis diyenlerden üzgünüm biraz kabalaşmış olabilirim ama birisinin buna dur demesi gerekiyordu arkadaşım hepimiz insanız sen nerden geldiğini ve ne olduğunu sanıyorsun ve bilmediğin türkçeyle burada bizi olmayan hukukunla yargılamaya çalışıyorsun?
 
aynen insan hep kapalıdır ben bu küçücük beynimle çözdüğüm olayı siz milyarlaca yıldır gelişmek için çabalayın kendi doğrularınızda boşuna kelime yapmayım ben .
 
Bence insan etrafımızda gördüğümüz bize benzeyen her canlıya denir. Çeşitleri var elbette, toplum içinde davranışına göre, fiziksel ve ruhsal özelliklerine göre sınıflandırılabilir, mesela akıllı insan, cesur insan, deli insan, sakat insan, cani insan, dolandırıcı insan, düzen insanı, ermiş, derviş, ergen insan, yaşlı insan vb...vb..

Ortak noktaları; en az hayatlarını sürdürebilecek kadar zeki olmaları. Yemek yiyebilmek de bir zeka göstergesidir, unutuyorsa ölür zaten. Bir de Seckin'in söylediği gibi toplumun önceden koyduğu kuralları, keşfettiği bilgileri takip ederler. Bunda da şaşılacak bir durum yok, ömürlerimiz çok kısa, bir kara ya da beyaz büyücü işine başlarken tüm büyüleri tekrar keşfedecek değil ya! Ya da bir bilim insanı matematiği, fiziği, kimyayı sil baştan bulmaya çalışırsa ilerleyemez. Çiftçi buğdayı nasıl ekeceğini atasından öğrenmemişse aç kalırız. Toplum kuralları da böyledir, deneye deneye hangisi huzursuzluk yaratmıyorsa o genel kural kabul edilir. Kurallar çağın gerisinde kaldıysa, toplumda huzursuzluğa sebep oluyorsa da yavaş yavaş değiştirilir.. Örnekler daha çok uzar ama insanlar eğer Tanrıları, dinleri kendileri uydurdularsa bu da toplumu bir şekilde uyum ve nizama sokabilmek içindir.
 
Anketin sonucu neden burdasınız çıkmış, konu sahibine soru gibi olmuş :)
Ankette anlatım bozukluğu paragrafı gibi, millet telepatiye gecti biz hala bi dili zor konuşuyoz,
 
Ne için yaşadığınızı veya ne olduğunuzu yada neden burada olduğunuzu biliyormusunuz? kendinize insan demişsiniz kimsiniz siz ?


Bir parapsikoloji sitesi olarak yıllardır bunları konuşup okuyoruz.Bu soru hakkında çok yol kat etmişizdir heralde. Gerek gönül gözlerini açmış insanların yazılarından gerek medyumların kanallık mesajlarından önemli şeyler öğrendik.Eminim bu konuda kaçıncıya açılıyordur:)

Bende bir mesaj vermek istiyorum :önce kendimizi kınayalım.Yaşadığımız sıkıntıları ve sorunları niceleri yaşadı ve yazdı.Bir şey keşfettiğimizde hemen sevinmeyelim.(ben merkezcilikten kurtulalım.)Milyarlardan beri var olan dünyamızda her şey bir tekrardan ibaret.Sadece odaklanıp hatırlıyoruz.
 
Ben neden yaşadığımızı da, neden burada olduğumuzu da, şikayet edilecek veya sevilecek şeylerin kökenini de, sebebini de biliyorum.

Sizi ve konuyu özetleyecek olursam; önemli bir sebeple evrensel hafızamız kilitlendiğinden ortaya çıkan çaresiz karmaşıklık sebebiyle, bütünü anlamak için parçalamak zorunda kaldık. Tekrar toplayıp asıl meseleye döneceğiz derken çoğumuz asıl meseleyi atlayıp ya saate çok odaklandık ya da saati incelemeyi bile sıkıcı bulup çıplak halimizle öylece oturup boş boş zaman geçirdik ta ki ölene kadar.

Boynumuza asılı bir saatle çırılçıplak bir adada uyandık. Hafızamız kayıp. Elimizde sadece bedenimiz ve o saat var. Saatin ne olduğunu ve neden üstümüzde olduğunu anlamak için onu bütün çarkları ve vidalarına kadar parçalara ayırdık. Bu parçalara yeni isimler, parçaların hareket ve karakterlerine yeni tanımlar yükledik ki sistemli biçimde ilerleyip başarılı olabilelim. Bir baktık ki boynunda saat asılı başka insanlar da var başka adalar da. Bazılarımız toplandık saatleri karşılaştırdık, bilgileri paylaşıp daha güçlü bir araştırmaya giriştik. Bazı adalarda bazı insanlar saati de çözdü neden boynumuzda olduğunu da.. Bazılarımız hiç çözemedi ve çözemeden adadaki süreleri doldu. Çözebilenler o saatin aslında anahtar olduğunu ve adanın, denizin ardında saat fabrikası olduğunu öğrendiler. Bazıları o fabrikaya gitti oradaki şeyleri anlamaya çalıştı. Bu sefer saat yerine anlaşılacak devasa bir fabrika vardı. Fabrikanın ne olduğunu çözenler aslında bu fabrikanın bir şehre, bir ülkeye bağlı olduğunu keşfetti. Bu sefer anlaşılacak koca bir şehir, şehirlerden oluşan bir ülke, ülkelerden oluşan kıtalar ve nihayet bir gezegen olduğunu anladılar. Sonra bu iş galaksilere uzandı, boyutlara uzandı.. Asla bitmeyecek bir arayış asla bitmeyecek bir parçaları tamamlama serüveni başladı. Bazıları hala boynundaki saate bakıp dururken, bazısı çoktan o saatin üretildiği gezegenin dışına çıktı bile.. Anlaşılmayan nokta ise bunun bir yarış olmadığı. Boynundaki saati anlamaya çalışanla, boyutlar arası kapıları anlamaya çalışan aynıydı çünkü. Farklı olan tek şey, uykuda olan tek bir kişinin, kendini her gece farklı biri gibi adada çırılçıplak boynunda bir saatle uyanmış olarak görmesiydi.. O rüyayı gören kişi de, bir başkasının rüyasında şekillenen biriydi sadece. Böylece tek olan sistem, kendini parçalara ayırarak, sonsuz devinimli ve kendini sürekli şekillendiren sayısız küçük parçadan mütevellit bir bütünler üstü bütün olarak sonsuzluğa uzanmış oldu, oluyor ve olacak.. :)
 
Ben neden yaşadığımızı da, neden burada olduğumuzu da, şikayet edilecek veya sevilecek şeylerin kökenini de, sebebini de biliyorum.

Sizi ve konuyu özetleyecek olursam; önemli bir sebeple evrensel hafızamız kilitlendiğinden ortaya çıkan çaresiz karmaşıklık sebebiyle, bütünü anlamak için parçalamak zorunda kaldık. Tekrar toplayıp asıl meseleye döneceğiz derken çoğumuz asıl meseleyi atlayıp ya saate çok odaklandık ya da saati incelemeyi bile sıkıcı bulup çıplak halimizle öylece oturup boş boş zaman geçirdik ta ki ölene kadar.

Boynumuza asılı bir saatle çırılçıplak bir adada uyandık. Hafızamız kayıp. Elimizde sadece bedenimiz ve o saat var. Saatin ne olduğunu ve neden üstümüzde olduğunu anlamak için onu bütün çarkları ve vidalarına kadar parçalara ayırdık. Bu parçalara yeni isimler, parçaların hareket ve karakterlerine yeni tanımlar yükledik ki sistemli biçimde ilerleyip başarılı olabilelim. Bir baktık ki boynunda saat asılı başka insanlar da var başka adalar da. Bazılarımız toplandık saatleri karşılaştırdık, bilgileri paylaşıp daha güçlü bir araştırmaya giriştik. Bazı adalarda bazı insanlar saati de çözdü neden boynumuzda olduğunu da.. Bazılarımız hiç çözemedi ve çözemeden adadaki süreleri doldu. Çözebilenler o saatin aslında anahtar olduğunu ve adanın, denizin ardında saat fabrikası olduğunu öğrendiler. Bazıları o fabrikaya gitti oradaki şeyleri anlamaya çalıştı. Bu sefer saat yerine anlaşılacak devasa bir fabrika vardı. Fabrikanın ne olduğunu çözenler aslında bu fabrikanın bir şehre, bir ülkeye bağlı olduğunu keşfetti. Bu sefer anlaşılacak koca bir şehir, şehirlerden oluşan bir ülke, ülkelerden oluşan kıtalar ve nihayet bir gezegen olduğunu anladılar. Sonra bu iş galaksilere uzandı, boyutlara uzandı.. Asla bitmeyecek bir arayış asla bitmeyecek bir parçaları tamamlama serüveni başladı. Bazıları hala boynundaki saate bakıp dururken, bazısı çoktan o saatin üretildiği gezegenin dışına çıktı bile.. Anlaşılmayan nokta ise bunun bir yarış olmadığı. Boynundaki saati anlamaya çalışanla, boyutlar arası kapıları anlamaya çalışan aynıydı çünkü. Farklı olan tek şey, uykuda olan tek bir kişinin, kendini her gece farklı biri gibi adada çırılçıplak boynunda bir saatle uyanmış olarak görmesiydi.. O rüyayı gören kişi de, bir başkasının rüyasında şekillenen biriydi sadece. Böylece tek olan sistem, kendini parçalara ayırarak, sonsuz devinimli ve kendini sürekli şekillendiren sayısız küçük parçadan mütevellit bir bütünler üstü bütün olarak sonsuzluğa uzanmış oldu, oluyor ve olacak.. :)
Harika muhteşem bir cevap olmuş hayran kaldım açıkçası keşke konuyu siz açsaydınız da böyle hemen olayın özünü anlasaydık ;) evren hakkında çok fazla bilginiz var bunu görebiliyorum ve katkı sağlıyor bizlere sizin bilgileriniz
 
Anket seçenekleri biraz anlamsız geldi bana,Bir ankette soru olur altındaki şıklar'da cevaplardan oluşur ama burada anket bir soru şıklarda ayrı bir soru oluşturmuş.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst