Ben neden yaşadığımızı da, neden burada olduğumuzu da, şikayet edilecek veya sevilecek şeylerin kökenini de, sebebini de biliyorum.
Sizi ve konuyu özetleyecek olursam; önemli bir sebeple evrensel hafızamız kilitlendiğinden ortaya çıkan çaresiz karmaşıklık sebebiyle, bütünü anlamak için parçalamak zorunda kaldık. Tekrar toplayıp asıl meseleye döneceğiz derken çoğumuz asıl meseleyi atlayıp ya saate çok odaklandık ya da saati incelemeyi bile sıkıcı bulup çıplak halimizle öylece oturup boş boş zaman geçirdik ta ki ölene kadar.
Boynumuza asılı bir saatle çırılçıplak bir adada uyandık. Hafızamız kayıp. Elimizde sadece bedenimiz ve o saat var. Saatin ne olduğunu ve neden üstümüzde olduğunu anlamak için onu bütün çarkları ve vidalarına kadar parçalara ayırdık. Bu parçalara yeni isimler, parçaların hareket ve karakterlerine yeni tanımlar yükledik ki sistemli biçimde ilerleyip başarılı olabilelim. Bir baktık ki boynunda saat asılı başka insanlar da var başka adalar da. Bazılarımız toplandık saatleri karşılaştırdık, bilgileri paylaşıp daha güçlü bir araştırmaya giriştik. Bazı adalarda bazı insanlar saati de çözdü neden boynumuzda olduğunu da.. Bazılarımız hiç çözemedi ve çözemeden adadaki süreleri doldu. Çözebilenler o saatin aslında anahtar olduğunu ve adanın, denizin ardında saat fabrikası olduğunu öğrendiler. Bazıları o fabrikaya gitti oradaki şeyleri anlamaya çalıştı. Bu sefer saat yerine anlaşılacak devasa bir fabrika vardı. Fabrikanın ne olduğunu çözenler aslında bu fabrikanın bir şehre, bir ülkeye bağlı olduğunu keşfetti. Bu sefer anlaşılacak koca bir şehir, şehirlerden oluşan bir ülke, ülkelerden oluşan kıtalar ve nihayet bir gezegen olduğunu anladılar. Sonra bu iş galaksilere uzandı, boyutlara uzandı.. Asla bitmeyecek bir arayış asla bitmeyecek bir parçaları tamamlama serüveni başladı. Bazıları hala boynundaki saate bakıp dururken, bazısı çoktan o saatin üretildiği gezegenin dışına çıktı bile.. Anlaşılmayan nokta ise bunun bir yarış olmadığı. Boynundaki saati anlamaya çalışanla, boyutlar arası kapıları anlamaya çalışan aynıydı çünkü. Farklı olan tek şey, uykuda olan tek bir kişinin, kendini her gece farklı biri gibi adada çırılçıplak boynunda bir saatle uyanmış olarak görmesiydi.. O rüyayı gören kişi de, bir başkasının rüyasında şekillenen biriydi sadece. Böylece tek olan sistem, kendini parçalara ayırarak, sonsuz devinimli ve kendini sürekli şekillendiren sayısız küçük parçadan mütevellit bir bütünler üstü bütün olarak sonsuzluğa uzanmış oldu, oluyor ve olacak..